Jose Mauro de Vasconcelos – Kristal Yelkenli

Anna elindeki mendille yelpazelendi, terlemiş kollarını sildi. Daha yeni ikindi olurken güneş batmaya başlamıştı bile; ama sıcaklık, arabanın içinde etkisini sürdürmekteydi. T üm yolculuk yaz sıcağının boğuculuğunda geçmişti. Arabanın açık camlarından ılık bir esinti girmekteydi. Eduardo, arabanın koltuğuna yaslanmış hiç bıkmadan sürücü Nonato’nun ensesine bakmaktaydı. Sanki direksiyonun bir parçasıymış görünümünü sürdüren Nonato hiç terlemiyordu. 9 t… o “‘ … ;:: O> a Anna, Eduardo’nun yarı kapalı gözlerine baktı, a. OD = elleriyle nemli alnını silerken gülümsedi. n o ” ı;ı o “‘ “Edu, yoruldun mu canım?” “Biraz yoruldum teyzeciğim. Ama yolculuk çok ;oı; :ı:ı hoşuma gidiyor.” �· ,… -< m ,… ;oı; m z c. 10 “Tüm bu sıcağa karşın mı?” “Yaz mevsimini çok sevdiğimi bilirsiniz.” Kadın anlayışla gülümsedi: “Doğru. Sen, yazı hep daha çok sevdin.” Bir an sustu, yeğenini düşünmeye koyuldu.


Yazın bacakları ağrımıyor, sanki başı daha hafifliyor, gözlerinden sevinçli bakışlar hiç eksik olmuyordu. oysa Edu kışları çok sıkıntılı geçiriyordu. Yataktan kalkmak istemiyor, bir bitki gibi tüm günü hareketsiz geçiriyor, ayaklarına ortopedik araçları takmak gerektiğinde can acısıyla inliyordu. Bunun dışında baş ağrısından gözlerinin şiştiği de oluyordu. Tüm söyledikleri bir inlemenin devamıymış gibi yansıyordu. “Bir şeye ihtiyacın var mı?” “Hayır teyzeciğim, sağ olun.” Aslında vardı. Yol boyu çok su içmişti. Dinlenmeleri için araba durup da ötekiler indiğinde, inmek istememişti. Herkesin dikkatini üstüne çekip utanç duymaktansa çiş yapmayı sonraya bırakmıştı. “Daha çok var mı teyzeciğim?” “Yamacı inince yola varacağız. Yaklaşık bir saat kaldı sanıyorum. Yoruldun değil mi canım?” ·::::; z w :5 w >­ “Yok, pek yorulmadım.” …. ;:; “Kente varınca ayrı bir yola gireceğiz, ilkin yama- ·� :.

: cı çıkacağız, sonra ineceğiz ve ev gözükecek. Bak rı a; Edu, hayatımda böyle güzel bir ev görmedim! Kayalar g arasında bir havuzu var, öyle yapılmış ki sen bile gi- j rebileceksin.” . ,, e ::ı . “Siz, bana bir yararı olacağına inanıyor musu- ::ı: � nuz?” “Kuşkusuz. Edu, sen güçleneceksin, güneşten esmerleşeceksin ve … ” “Ve ne teyzeciğim?” “Daha ne olsun? Çok mutlu olacaksın. T üm isteklerini karşılamak için yanındayım. Bu yeterli değil mi?” Anlayış gösterisi olarak teyzesinin elini beceriksizce okşadı. Teyzesinin, sözünü yarım kesmesinin nedenini biliyordu. Kendisinin farkına vardığı şeylerin yarısından bile zavallı Anna Teyze’nin haberi yoktu. Ama Teyzesine asla acı vermek istemiyordu. İkindi serinliği başlamıştı. Düşünmek için gözlerini kapattı. Bahçıvan nasıl birisiydi, bekçi karı-koca nasıl insanlardı, evde bulunan öbür insanlar nasıldılar? Her şey bir kez daha baştan başlayacaktı. Bir süre sonra kendisine alışacaklardı.

Emindi, Anna Teyze evde çok az sayıda çalışanın olacağına söz vermişti. Anna Teyze söz verince yerine getirirdi, bunu herkes biliyordu. …., 11 � o . <ı>- ;:: . a Ilık bir uyku bastırmaya başlamıştı. Denize yaka. � !aşmışlardı. Esinti, tekerleklerin çıkardığı gürültü, . g yolun dönemeçleri, her şey uykusunun artması için o . [ anlaşmış gibiydi. � Gözlerini açınca, içtiği onca suyun kendisini raiii” � hatsız ettiğini anladı. Çok sıkışmıştı. Ama arabanın -< m r ::ıı; m z C. 12 kendisi için durdurulmasını istemiyordu.

Çekeceği sıkıntıyı düşünmek bile yüzünün kızarmasına neden olmuştu. Biraz daha dayanırsa eve varacaklardı. Şimdi arabanın farları yolda çizgiler oluşturmaktaydı. Çevredeki ağaçlar gölgeli, ürkütücü bir görüntü almışlardı. Gökyüzüne bakılınca yıldızlarla kaplı olan gecenin cam kırıkları gibi parladığı görülüyordu. ” Kente yaklaşıyoruz. Daha iyi oturmana yardım edeyim. Ne dersin?” “Gerek yok teyzeciğim. Yaklaşıyoruz. Az yolumuz kaldı. ” “Ama biraz kenti görmek istemez misin?” “Olduğum yerden görebilirim teyzeciğim. ” Edu’nun tek isteği. hemen eve varmak, tuvalete gitmek, rahatlayınca denizden gelen esintiyi bedeninde hissedip yorgunluğunu atmaktı. Işıkların uzakta kaybolduğunu görünce rahat bir soluk aldı, yeni bir yola girdiklerini hissetmişti. Şimdi araba daha yavaş ilerlemekteydi; asfalt, yerini taşlı, eğri büğrü bir yola bırakmıştı.

“Nonato, yamacın tepesine yaklaştık, değil mi?” ·::; z w � .J w “Birazdan dururum hanımefendi, geçen sefer ol- � � duğu gibi manzaraya bakarsınız.” “Çok iyi. Böylelikle Edu evi de görmüş olur.” Araba yavaşladı. “Geldik efendim.” en -� “‘ o a; u c: 8 � ., Nonato arabayı durdurdu, indi. Kadının ve çocu- e ğun inmesine yardım etmek istiyordu. :> . ::; . , “Haydi Edu. Evin tüm ışıklarını yanık bırakmaları � için emir vermiştim, bak yapmışlar. Nonato sana yardım edecek.” Anna Teyze koltuk değneklerini alırken Nonato çocuğun kollarını kaldırmasına yardım etti.

“Sarhoş gibiyim.” “Doğal! Uzun süre hiç kalkmadan yolculuk ettin.” Eduardo yakaran bir sesle sordu: “Teyzeciğim, Nonato’yla biraz yalnız kalabilir miyim?” Anna gülümsedi, uzaklaştı. Gökyüzü o kadar güzel ve yıldızlıydı ki kumların üstüne akan çiş sesi kesilene kadar yıldızları hayranlıkla izledi. Eve varmalarına az kalmıştı. Çocuk çok acı çekmiş miydi? Artık yanlarına gidebilirdi. Yavaşça döndü. “Şu yüksek yere kadar çıkalım.” Eduardo yavaşça ilerlemesine karşın, Nonato’nun ellerinin sırtına destek olduğunu hissediyordu. Denizden gelen rüzgar üçünün de yüzünü okşuyordu. 13 <­o “‘ ‘”‘ ı: oı c: o o. CD � 8 :ı n CD [ “Ne güzel! Değil mi Edu?” Ev ışıl ışıl parıldıyordu. Sanki, karanlık bir koya demir atmışlardı. “İlk başta fark etmemiştim; ama şimdi dikkatlice �- bakınca evin iskeleye demirlemiş bir gemiye benzedi­ � ,…. -< m ,….

;>; m z c. 14 ğini görüyorum.” Aniden Eduardo’nun yüzünde bir gülümseme belirdi. “Hayır teyzeciğim, hayır. Bir gemi değil. Çok daha güzel bir şey. Ev tüm ışıkları yanmış kristal bir yelkenliye benziyor.”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir