Kaan Kısakürek – On Üç

Bir sonbahar sabahı için parlak, kar taneleri kadar mat, poyrazlar denli keskin bakışlar var etrafta. Her biri arayışta belli ki… Geçip giden yıllar gösterir ruhlardaki buhranı. Kayıp zamanları için fazlasıyla çabalayan egolar, küçüklüğümde birleştirdiğim legolar kadar kolay bozuluyor karşımda. Saygı duyduğum bir kaç insan, gururlarıyla yerle bir oluyor tek tek. Üzülüyorum harcadığım sevgiye, bireysel olmasa da isyanım, değer verilenler; keder getiriyor ruhuma. Sarf edilen üç beş manasız kelam bitiriyor her şeyi. Yüzümdeki buse kadar geçici hassasiyetim nokta koyuyor küçücük beyinlerdeki sorulara. Kurulan küçük oyunlar belli ki eksik kurallar bazında. Gerçekler her zaman acı getirmiyor insana. Hayatın denklemsiz bir oyun olduğunu unutanlara, şarkılar besteliyorum bulsunlar diye patika yollarını. Her zaman bahar olmuyor mevsim. Boşa yolunan çiçekler bahsediyor kaderden, küçük hayaller peşinde koşmayın diye. Aleni değil belki yazdığım satırlar, her ne kadar adım kadar ezberimde olsa da zekânız, anlayamadıklarınız hayat içindeki bulmacaların çözümü. Biliyorum herkes kendi için yaşar ama tost makinası eritir her eski kaşarı. God Is A Djz Bahsettiğim şey cami minarelerinden elektro set çıkaran imamlar değil aslında, daha yüzeysel ve realist hayaller kuruyorum ben. Küçük insanların büyük halleri gibi, boş kafalara sıkılan kurşunlar kadar ucuz değil hayat; yakın bir arkadaşım kanıtladı. Her ne kadar pikapta dönen plaktan farksız olmasa da, doğduğum güne daha lanet etmedim. Boş gözlerle izledim çevremi, dolu sözler kadar sert değil belki, belki hayal âlemi, gün ışığı. Kemirgenlere geçilmemiş bir biyoloji dersi kadar boş yaşananlar. Balon gibi söner aslında. Sadece birazcık ısı yeter. Susun Sınırlı geçmiş zaman içinde kendim olmadığımı biliyorum. Küçük problemler yıktı bu dev adamı. Aslında yumurcak çocuklar gibi kurduğum hayatımda iniş çıkışlara çok yer yoktu. Canımdan çok sevdiğim annem ve kardeşimi ayrı bir kenara alırsak kimse için istenilen, beklentilere cevap verebilecek bir insan olmadım hiçbir zaman. Pişmanlıklarım olmadı desem zaten yalancı ben iyice batacaktım saplı olduğum hayal dünyasına. Kimse için kendi canımı sıkmak istemedim. En sevdiklerimin bile. Zaten sevgi dediğin ya karşılıksız olacak ya hiç olmayacaktı benim için. Uzaktan sevmeler hoşuma gitmiştir bunca zaman. Evlilik aşkı öldürür mü bilmem ama mantık sevgiyi bitiriyor yavrucağım. 7 yıldır bir büyük adım atamamışım hayata dair. Anlayacağınız aynı yerde sayıyorum. Çevrem, flörtlerim, problemlerim. Anlaşılması zor olmamalı eski sevgililerim için. Ortalama bir insan için fazla beklentisi olanlar, yanlış insanla tanışmışlar özür dilerim! Anlamanızı istediğim, ben kendimi bile kaybetmişim. Siz mazur görün kurduğum saçma sapan cümleleri. Amacım niyetim kimseyi incitmek kimsenin hayatında bir yer etmek değil. Bilirim yalnız doğduğun gibi öleceksin fakat. İnanın sizi sevmediğimden değil ama gerçekten aşkı bulamadığımdan şikâyetçiyim. Bu yüzden bırakın içeyim, bırakın dertlerimle gülüp eğleneyim. İnanın bir zararım yok kimseye. Ben uzaktan sever uzaktan nefret ederim. Karmakarışık Aklım bu aralar karmakarışık. Yıllar boyu inanıp güvendiğim fikirler, viski bardağının içinde eriyen buzlar kadar yararsız benliğime. Dondurucu soğuklar bile kızgın güneş ışıklarına karşı çaresizken, bedenim ruhumun ağırlığını taşıyamaz oldu bu gencecik yaşımda. Hayır… ! Hayır, anladığınız gibi değil. =) bir kedinin ip yumağını karıştırdığı denli bulanık değil aklım. Çok daha fazlası var bu boş bakan gözlerde. Kurduğum boş sözler kapatmaya çalışıyor gizlediğim dâhiliği. Aptallık benim için balçıkla sıvamaya çalıştığınız güneş. Bilmediğim çok şey var hakkınızda. Darwin kadar uzağım varoluş teorisine. Tek bildiğim, maymunlar bizden ileride. Atam sen rahat uyu… Al Bir De Buradan Yak Boş öğütler kadar dinlenesi yok monotonluğun rutin ezgisinin. Saniyeler akıp giderken gençliğimden, alacalı boş geçen zaman darlıyor ruhumu usul usul. Tutunduğum her dalı kesen Azrail; yeterince bade yokmuş gibi inişli çıkışlı yaşantımda, azar azar çalıyor ruhumdaki enerjiyi. Mutluluğun hayalini kurmak bile yoruyor bazen. Bestelenmemiş marşlar gibi sessiz sakin. Haykırışlar opak. Karanlık mahzenlerde yetişmedi bu düşünceler, çıkıp gezmek istiyor özgürce. Bireysel her ego tatminine karşıyken, aynalar zorluyor asabımı ucuz boş vaatleriyle. Hatıraların silemediği özlem var. Derin bir yara gibi sızlıyor kalbimde. Asıl düşünmek acıtıyor canımı. Yarama basarken tuzu sinsice. Ben gözyaşlarımı saklama telaşında; unutuyorum başımdan geçenleri. Silmek istiyorum her talihsiz serüveni hayatımdan. Alın yazısı diyorlar silinmez. ! Son kalan gücümle gülüyorum insanlara. Ruhumu silmeye çalışırken kurşun kalemin silgisiyle, alın yazısı akıp gidiyor döktüğüm terle. Kalıyorum bir başıma. Alnım ak gözüm pek. Boşuna büyümedim dağların soğuk tepelerine karşı. Ne ben yarattım onları ne zorlamaya hakları var aklımın sınırlarını. Lakin bahsedilen güzel beyaz çiçekler yalan, kopardım bütün yaprakları… Ölürüm De Affetmem Bana hayal âleminde yaşıyorsun diyenlere, hayat dersi vermek için söyledim; reel takılıp rüya görmektense sürreal takılıp sanat yaparım diye. Ben sanatımı yaptım… Gişe rekorları kırmadı ama Nobel ödülü direkten döndü. =) İyi akşamlar. Hayat Dedikleri Bu Olsa Gerek Yazı ya da turaydı sonucu küçücük iddiamın. Hayatla aramdaki yarışının galibini belirlemek için. Usul usul süzülen madeni para çizerken kaderimi. Ben sessiz sedasız razıyım şansıma. Oysaki bardağın ne yarısı dolu ne geri kalanı bostu bunca sene. Her olasılığa sırtını dönmüş bu adam varken içimde. Ben kumara değil kendime yenik düşmüştüm hayatta. Her şeye rağmen en pozitif seçeneği seçercesine sallarken şıklar arasından. Hayat ÖSS kadar kolay olmadığını kanıtladı bana. Dönüp sildim her işaretlediğim şıkkı umursamaz bir tavırla. Ne de olsa ben çoktan bitirmiştim, sizin sınava hazırlandığınız hayata hazırlık sınavını. Sıra ölümü tatmaya gelmişti. Bir indie gibi, leş ve umursamaz. Ne de olsa hayat tarzımdı, sıkıntısız, acısız ölüme merhaba derken. Her zaman alışık olduğum bu monotonluk maratonu. 500 olmasa da 495 metreyi sorunsuz koştum ben bu parkurda. Bırakın da Tanrı’ya bir yardımım olsun. İteleyerek kazandırayım hayata, arkamdan bana bakanları. Ya sana tapıyorum ya da ben zaten seni tanıyorum da konuşuyorum. Tanrım ben sana geliyorum..

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir