Arap bahan başlangıç itibariyle özgürlüklerden, demokrasiden, değişimden yana olan kesimleri ikna etmişti. Arap bahan ile Ortadoğu coğrafyasında bir uyanış olmuştu ve desteklenmeliydi. Arap bahan Tunus, Mısır, Libya… gibi ülkelerde yönetimlerin değişmesini getirdi. Bu ülkelerde ne değişti? Hiçbir şey. İnsan haklan daha da geriledi. Kadının adı yok. Ölümler, kanşıklıklar devam ediyor. Ekonomik durumlan daha da bozuldu. Suriye’de ise yönetimin kısa sürede düşmesi bekleniyordu, beklenen olmadı. Bu süreçte Suriye dünyanın en çok konuşulan ülkesi konumuna yükseldi. Beşar Esad dünyanın en çok konuşulan ülke başkanı, lideri oldu. Beşar Esad efsane bir lider olma yolunda. Suriye 2 yıldır Batılı güçlerin ve ülkemizin de desteklediği silahlı sözde Özgür Suriye Ordusuyla savaşıyor. Sözde Özgür Suriye Ordusuna baktığımızda Türkiye, Arabistan, Tunus, Cezayir… gibi ülkelerden “cihat” için savaşan aşın dinci örgütlenmeleri görüyoruz. El-kaide benzeri uluslarası terör eylemleri ile bilinen örgütlere rastlıyoruz. Televizyonlardan açıkça Cihad yapmaya gittiğini ifade eden sakallı, bıyıksız kılıklar Türkiye topraklarında dolaşıyor. Sığınmacı kampları ise merak konusu olmaya devam ediyor.Türkiye sınırlannı iki taraflı, karşılıksız koşulsuz açtı. Sığınmacılar 100 binleri bulunca kara kara düşünmeye başladı. Apaydın Kampına milletvekilleri alınmıyor. Apaydın kampında kuş uçurtulmuyor. Reyhanlı halkı Apaydın kampında bulunan sığınmacılann hepsinin asker olduğunu ifade ediyor. Boynuyoğun kampı içinde aynı şeyler iddia ediliyor. Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa ve Akçakale’de bulunan kamplar ayn bir soru işareti.Bu kamplara insani amaçlı sığınan hiçbir sığınmacıya kimsenin itirazı olamaz. Askeri amaçlı kullanıldığı iddia edilen kamplara yönelik itirazlar yükseliyor. Bu bölgede yaşayan hiç kimse bu toprakların savaşın bir parçası olmasını istemiyor. Antakya’da Suriye çarşısı kan ağlıyor. Hataylı işadamları kan ağlıyor. Suriye ile balayı döneminde (ilişkiler iyi iken) Hatay’da turizme yatırım yapan yıldızlı oteller siftah etmiyor. Hatay’da kadınlar huzursuz, Suriyeli gelinler huzursuz, dini cemaatlerin temsilcileri tedirgin, Çiftçinin malı elinde kalıyor, sınır ticareti dibe vurmuş durumdadır. Bu tespitleri yapabilmek için Reyhanlı sokaklarında insanlarla konuşmanız yeterlidir. Antakya’nın sokaklarında dolaşmanız yeterlidir. Samandağ’da insanlan dinlemeniz yeterlidir. Yayladağ ilçesi ve İskenderun ilçesine sokakta halkın nabzını tutmanız yeterlidir. Hacıpaşa, Boynuyoğun, Apaydın, Akçakale, Kilis, Şanlıurfa, Gaziantep’te neler oluyor? Bilmek yeterlidir. Suriye’deki durumun diğer ülkelerden çok farklı bir durum olduğu apaçık gözükmektedir. 2 yıldır bu olayların devam etmesi bile Suriye halkının devletine sahip çıktığının göstergesidir. Taraflı basın Suriye konusunda olumsuz haberler yayarak savaşta taraf tutuyor. Suriye yönetimini ve destekçilerini psikolojik olarak yıpratmaya çalışıyor. Zaman içinde tek tek foyaları ortaya çıktı, çıkmaya da devam ediyor. Bu gün itibari ile aklı ve vicdanı olan herkes biliyor ki bu savaş bizim değil, bu savaş ezilenlerin,emekçilerin, halkların savaşı değildir. Bu savaş emperyalistlerin şeytani planlarının ışığında gerçekleşen bir savaştır. Bu savaş enerji, petrol kaynaklarını ele geçirme savaşıdır. Bu savaş Emperyalist çıkarların hüküm sürdüğü bir dünya inşa etme yolunda dikensiz gül bahçesi yaratma savaşıdır. Bu savaş Ortadoğuyu emperyalist çıkarlar çerçevesinde inşa etmek için her şeyin mubah sayıldığı bir savaştır. Bu savaş insan onurunun hiçe sayıldığı emperyalist paylaşım savaşıdır. Bu savaşı halk çocukları istemiyor. Halkın çocukları barış istiyor, aş istiyor, iş istiyor, halkın çocukları aydınlık günler umut ediyor, güzel yannlar için ezen ve ezilenin olmadığı bir dünyada yaşamak istiyorlar. Bir gün herkesin kardeşlik bahçesinde buluştuğu bir dünya inşa edilmesi umuduyla… Bu kitabın yazılmasının en önemli nedeni Hatay’da neler oluyor? Suriye’de neler oluyor?, Suriye’de olanlar halkların özgürlükler mücadelesi mi ? Emperyalist bir oyun mu? Bu sorular ışığında farklı bir bakış açısı ile gerçekleri sadece gerçekleri ortaya çıkarma uğraşıdır. Barışa katkı sunma çabasıdır. Bu kitap yazar dostlarım sayesinde hazırlandı. Kitapta emeği geçen, yazılarıyla katkı sunan Timur Rencüzoğulları, Hülya Nehir, Tevfik Usluoğlu, Emin Nergüz, Elçin Yıldıral, Felsefe Grubu Öğretmeni Mehmet Karasu, Eser Paşa, Aydın Zeyfeoğullan, Dr.Şerif Kurtuluş’a katkılarından ve desteklerinden dolayı teşekkür ederim. Kenan KAHLIOĞULLARI Sosyolog ÖNSÖZ Üniversitedeyken ben de ucundan bucağından gitar çalanlara bulaşmıştım. Okulda aynı fakültede okuduğum bir kız arkadaşım vardı. O da gitar çalmaya çok meyletti ve sonunda imkanlarını çok zorlayarak bir gitar aldı. Aldığı gitar ‘Hohner’ marka klasik bir gitardı. Her gün parmaklan tellerin üzerinde arpej atmak için dolaşırken bıkmadan, usanmadan gitanmn ne kadar iyi olduğunu anlatır, öve öve bitiremezdi. Meraklandım ve Eskişehir’in o dönem tek modem çarşısı olan Esnaf Sarayı’na gittim, yürüyen merdivenlerle üçüncü katta, müzik aletleri satan dükkana girdim. Kendisine Hohner marka iyi bir gitar baktığımı söylediğimde bana Hohner’in iyi bir marka olmadığını, hatta bir öğrenci için bile kötü bir tercih olduğunu söyledi, şaşırdım. Eve gittim, çalışmaya gelen arkadaşıma hemen yetiştirdim satıcının söylediğini. Arkadaşım önce bana daha önce hiç bakmadığı gibi tuhaf tuhaf baktı ve sonra hıçkıra hıçkıra, uzun uzun ağladı. Ve benim yanımda bir daha hiçbir zaman gitar da çalmadı, gitanndan da bahsetmedi. O dönem bana acaip gelen bu durumu yıllar geçtikçe daha iyi anlamaya başladım. Bu arkadaşım düşük gelirli bir ailenin kızıydı. Çok uzun zaman boyunca harçlıklarını biriktirerek böyle bir gitar almıştı ve onu bütün hayallerinin toplamıyla özdeşleştirmişti sanırım. Böyle bir şeyin gerçeklere dahi olsa çarpması kendisini ayakta tutan motivasyona bir darbeydi. Suriye meselesi çıktığından beri Hatay halkı Suriye ile yatıyor, Suriye ile kalkıyor. Suriye’den gelen her habere kulak kesiliyor, haberlerde Suriye söz konusu olunca çocuklara kızılıyor, Suriye haberi yapan gazeteler satış patlaması yapıyor. Çünkü Hatay halkı için Suriye, kız alıp verdiğimiz, gidip Felafel’inden yediğimiz, ucuz terlik aldığımız, buradaki dokuyu ıı aynen orada da hissettiğimiz, oradaki gibi giyindiğimiz, oradaki gibi birbirimizin inancına karışmadığımız, cami-kilise-ziyaret’i aynı caddede gördüğümüz, oradaki gibi sevdiğimiz oradaki gibi seviştiğimiz, oradaki gibi küfrettiğimiz evimizin diğer odası. Tıpkı Sinan Çetin’in Propoganda filmi gibi araya sınır girmiş ne yazar, aynı ailenin farklı fertleri arasına.. İşte biz, baktığımızda kendimizi gördüğümüz bir ülkenin, bizim yarımız olan bir ülkenin, hayallerimizin önemli bir bölümünü kaplayan bir ülkenin birkaç büyük ülke kafasına koydu diye istikrarsızlığa sürüklenmesini, bitirilmesini, harap edilmesini içimize sindiremedik. Çünkü Suriye, Hatay halkının gitarıydı. Ekmeğiydi, aşıydı, kaçma yeriydi, kaçak sigara, rakı getirdiği yerdi, Arapça yazılara bakmasak kendimizi Antakya’nın herhangi bir yerinde hissedeceğimiz diğer evimizdi. O nedenle ne ekonomimizin büyümesi, ne ABD ile ters düşmemek, ne ali stratejik hedefler Hatay halkını ikna edemez.
Kenan Kahlıoğulları – Suriye; Özgürlük Mücadelesi Mi, Uluslar Arası Komplo Mu
PDF Kitap İndir |