Konstantin S. Stanislavski – Bir Rol Yaratmak

İşte, ölümünden neredeyse çeyrek asır sonra, Stanislavski’­ nin, oyuncuların eğitimi ve rol Çalışması üzerine yürüttüğü dur durak bilmeyen araştırmalarının sunduğu engin kaynaktan devşirilmiş bazı bilgiler daha. Bir Rol Yaratmak malzeme bakımından o kadar zengin ve o kadar kışkırtıcıdır ki, sunduğu fikirleri alıp makalelere, kitaplara dökmemek mümkün değildir. Bu kitaptaki üç çalışmadan birincisi, bir rol üzerinde nasıl bir çalışma yürütülebileceği.µi takdire şayan bir şekilde örneklendirir. Konu aldığı oyundaki replikler üzerinde halihazırda çalışmakta olan oyuncuları ve yönetmenleri şüpheli kaldıkları birçok noktada doğrular ya da o noktaları açıklığa kavuşturur. Böyle bir çalışma içerisinde olmayanlar için ise, Stanislavski’nin Akıldan Bela oyununda oynadığı Chatsky rolü üzerinde yürüttüğü bu çalışması faydalı bir rehberdir. Kitabın geri kalan bölümünde yararlanılan öğrenci-öğretmen diyaloğu yöntemi hariç, bu bölüm bana Stanislavski’nin amaçlarının şimdiye kadarki en anlaşılır aktarımı gibi geliyor. Bu çalışmada, ilk okuma aşamasından itibaren prova sürecinin mantıksal bir kurgusunu buluruz. “Başlangıçlar” o kadar önemlidir ki, Stanislavski bize bir oyunun, o oyunu oynayacak olan kadroya önce tek bir kişi tarafından okunmasının neden akıllıca olacağını anlatır. Bir oyunun öyküsünün oyuncu açısından nasıl tekrar ele alınabileceğini, bir oyunun ve rollerinin, zihinsel ve sanatsal analizi birbirine karıştırmamaya özen göstererek, nasıl analiz edilebileceğini gösterir. Yazarın sözcüklerine varoluş kazandıracak içsel bir yaşam yaratmak için mantıksal bir altmetnin nasıl oluşturulacağını öğretir. En önemlisi ve en az anlaşılanı, çalışmanın izleyeceği yön, rolün gerektirdiği duygulara yakın duyguları uyandırmak için kişinin kendi 2 • Ônsöz deneyimlerine başvurması uğraşı bu çalışmada aydınlığa kavuşmuş olur. “Duygu”nun üzerinde, burada değinildiği kadarıyla durulduğu zannedilmesin. Bu kitapta, yöntem adını verdikleri şeyin bazı sözde modern eyleyicilerden farklı olarak (Stanislavski’nin kendi yazılarında böyle bir kibire rastlanmayacaktır), dilin güzelliğine, dizelerin ahengine, imgelemin aydınlığına ve anlatımın bütün teatral ve sanatsal araçlarına düzülen içtenlikten yoksun övgülerden daha fazlası vardır. İçinizde taşıdığınız rahatsızlık vermeme düşüncesi size iç dünyanızın kapısını narince çaldırsa da, Stanislavski, o narin dokunuşun bile içinizde bir ürkeklik duygusu uyandırabileceğinin farkındaydı.


Tercihi her zaman için, çalışması boyunca iç aksiyonlan ile içiçe geçirmeyi sürdürdüğü, fiziksel aksiyonlardan yanadır. Bir rolü kendisine yakınlaştınrken sorduğu soru hep “Eğer, ben karakterin şu ya da bu durumları içerisinde bulunsaydım, ne yapardım?” sorusudur. Evet, daima karakterin durumunda: Onun zamanında, onun şehrinde ve onun yaşamında; bazen modern yöntemcilerin öyle düşündüğünden şüphe ettiğimiz gibi, benim zamanımda, benim şehrimde ve benim hayatımda değil. Üçüncü Bölümde, Stanislavski bir rolün fiziksel kişilendirmesi hakkında konuşur. Bu bölümde, “gözlerinizin ve yüzünüzün karmaşık ifade araçları”, “kendi sesinizi, konuşma tarzınızı, sözcüklerinizi, ses tonunuzu kullanın” gibi ifadelere de rastlayacaksınız. Doğrudur, gerçekten de sesin ve konuşmanın içsel duygulara bağlı geliştiği ve onların dolaysız, mutlak, kullanılabilir ifadesi olduğu sonucuna varır. Ama aynı zamanda, sesin, konuşmanın, karakterin ve diğer öğelerin öneminin de farkındadır. Eğer gerekiyorsa, Stanislavski yönteminde önerilen herhangi bir şeyin, ister istemez gülünç derecede dokunaklı bir konuşmaya ve sarsak sahne duruşlarına yol açtığı görüşünü boşa çıkaran kanıt işte karşınızdadır. “Her canlı organizma” der, “dışsal bir biçime, bakıma gereksinen bir vücuda, konuşma tarzı ve tonu gibi ifade edilebilecek bir sese, yürüyüşe, alışkanlıklara, hareketlere de sahiptir.” Bu söz- Ônsöz • 3 ler, nasıl göründüklerine, söylediklerinin anlaşılıp anlaşılmadığına ve bunun gibi daha birçok şeye zerre kadar bile aldırış etmeyen, tek meşguliyetleri bir parça daha mahrem duygu elde etmek olan kendini beğenmiş oyunculara karşı ne kadar da ağır bir sitemdir. İzin verin, söyledikleri bu deli saçmalarını, kasten ya da yanlışlıkla, gerçekçi oyunlardan operaya kadar her tarzda prodüksiyonu çeyrek asır boyunca başarıyla gerçekleştirmiş bir insana ait teorilerin açılımları olarak görmüş olanlara kesin bir yanıt olsun. Stanislavski yönteminin sadece bir tarz olduğu, belli bir tiyatro türüne uygulanabilir bir nitelik gösterdiği iddia edilemez. Yöntem, daha ziyade, oyuncuların herhangi bir oyun üzerindeki eğitimine dönük mantıksal bir yaklaşım bulma çabası, herhangi bir rol üzerinde yürütülen hazırlık çalışmasına ilişkin sanatsal bir araç arayışıdır. Bir Rol Yaratmak’ta yer alan ikinci ve üçüncü çalışmalar, Bir Aktör Hazırlanıyor ve Bir Karakter Yaratmak’ta kullanılan biçime bir dönüştür. Tortsov adlı öğretmenin bir grup öğrenciye ders vermekte olduğu o efsanevi sınıfı görürüz.

Bu anlatım biçimi biraz karmaşık ve ilk çalışmanın dolaysız anlatımına kıyasla anlaşılması güç gözükebilir. Yine de, Stanislavski’yi diğer iki rol, Othello ve Müfettiş’ten Khlestakov üzerinde prova yöntemini denerken görmemize imkan verir. İlk bölümde olduğu gibi, bu rollere de hem içeriden hem dışarıdan eşzamanlı olarak yaklaşır. Role ilişkin doğru fiziksel gerçeğin yakalanmasının gerçekten de, kendi deyimiyle, duyguyu zorlamak yerine oyuncunun içindeki içsel gerçekliği beslediğini keşfeder. Rolün fiziksel eylemlerini meşrulaştırma yoluna giderek, ünlü “sihirli eğerler”* Sihirli eğerler: Stanislavski, Sistem’i üzerinde çalışmaya başladığı ilk yıllardan itibaren “sahne üzeri gerçekliği”ni “gündelik hayat gerçekliği”nden farklı bir deneyimler bütünü olarak kabul etmiştir. Ona göre oyuncular sahne üzerinde birçok eylemi gerçekten icra etmezler, ama seyircilerin onu gerçekmiş gibi algılaması için nasıl hareket etmeleri gerektiğini araştırmakla yükümlüdürler. Bu yaklaşımla uyumlu bir biçimde bir role yaklaşırken oyuncuların kendilerinin gerçekten o kişiye dönüş- 4 • ônsöz aracılığıyla kendisini rolün koşullan içerisine yerleştirerek ve rolün içsel çizgisini mantıksal yönelimlere ayrıştırarak karakterin izini sürer; bir başka deyişle, rolünün yaşamının durumları içerisinde bir insan olarak kendisinin analizini yapar, role nüfuz etmiş duygulara benzerlik taşıyan kendi duygularını araştırır. Bu, bir oyundaki rolün, yine o oyundaki yaşamını gerçeğe uygun olarak oynamak uğruna yapılan bir hazırlıktır. Yönetmenlerin özel merakına ilişkin olarak ekler bölümünde, ilk okumadan nihai karakterizasyona kadar bir prova döneminin tüm evrelerini derleyen 25 maddelik bir özet vardır. Bu özetin, prova serbestliği olan tiyatroların yönetmenlerine tanınan bir imtiyaz olarak, oyunculara verili anda sahnenin neresinde konumlanmayı arzu ettiğinin sorulması gibi belirli telkinleri vardır. Gösteri dünyasında, yani tek bir prodüksiyonun belirli bir zamanda, her biri farklı bir oyunculuk geçmişinden gelen, yeni bir araya gelmiş oyuncularla, sınırlı bir prova süresinde çıkartıldığı bir ortamda, yönetmen, �yunculara dönük bu hoşgörüyü hatırlamak istemeyebilir. Bütün bu sayılan üç çalışma boyunca iş başındaki tüklerini düşünmelerini istemez. Sonuçta mucizevi bir dönüşüm olanak dışıdır ve oyuncu sahne üzerinde kendi kişiliğine en ters rollerde bile sonuçta kendi bedensel ve ruhsal olanakları dahilinde varolmaktadır. Bu bağlamda Stanislavski kendi oyunculuk denemelerinin ilk yıllarından itibaren oyunculardan karakterin varoluş durumlarıyla kendi kişisel özellikleri arasında bir köprü kurarak çalışmalarını istemiştir. İşte “sihirli eğerler” bu noktada devreye girer ve Stanislavski’nin deyimiyle oyunun yazar tarafından verilen koşullarıyla oyuncunun bir birey olarak kendi dünyası arasında bir kaldıraç görevi görürler.

Oyuncu “ben Othello’yum, öyleyse şöyle davranırım” diye düşünmek yerine “eğer ben Othello olsaydım ve sevdiğim kadını çok kıskansaydım ne yapardım” sorusundan hareket etmelidir. Stanislavski’ye göre “eğer” sorusu bir varsayımdan yola çıkmamızı ve role ilişkin verileri başka yerde değil kendimizde aramamızı sağladığı için “sihirli” bir biçimde oyuncuyu harekete geçirme gücüne sahiptir. [ -çev. notu] Ônsöz • 5 gerçek bir sanatçının resmedilişine tanık olacaksınız: bu sanatçı kimi zaman başarısızlığa uğrar ama umutsuzluğa kapılmaksızın daima gerçek yanıtların peşinde koşar (Stanislavski, on sekiz yıl oynadıktan sonra, Ayaktakımı adlı oyundaki rolü üzerinde yeniden çalışmıştır). Bir Aktör Hazırlanıyor ve Bir Karakter Yaratmak hayranları Bir Rol Yaratmak’tan çok memnun kalacaklardır. Stanislavski’nin eserlerine bu kitap aracılığıyla aşina olacaklar ise diğer iki kitabı da incelemek isteyeceklerdir. Bu üç kitabın kapsamlı bir çalışması, derslerde öğrenilen tekniğin gerçek bir rol çalışmasına nasıl uygulanabileceğini aydınlığa kavuşturacaktır. Öyleyse, söz artık çömezlerde değil ustanın ta kendisinde. Bu kitap tiyatro profesyonelleri için olduğu kadar öğrencileri için de bir kaynaktır. Anlattıklarının tamamına ya da belirli bölümlerine katılıyor ya da katılmıyor olabilirsiniz ama kendinizi bu kitap sayesinde geliştirmemeniz ve anlattıklarından heyecan duymamanız mümkün değildir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir