Lermontov – Profil

Rus yazınında devrimci romantizm eğiliminin PuşkinTe birlikte önde gelen temsilcilerinden Mihail Yuryeviç Lermontov’un yaşamı, devrimci patlamaların Batı Avrupa’yı sarstığı fırtınalı bir döneme rastlar. 1830 yılında Fransa’da devrimci kıpırdanışlar başkaldırıya dönüşmüş, Polonya’da isyan çıkmıştı. Rusya’da Novgorod ve Sivastopol Askeri Garnizonlarında başlayan isyan Moskova ve güney eyaletlerine kadar yayılmıştı. Çarlığın baskıcı toprak köleliği düzenine karşı örgütlü ve bilinçli bir hareket olarak doğan ve kısa zamanda geniş toplumsal mücadele biçimine dönüşerek felsefede, sanatta ve yazın alanında derin izler bırakan sonradan Dekabrist olarak adlandırılan hareketin, 1825 yılı Aralık ayında kanlı bir biçimde bastırılmasından sonra başlatılan baskı ve şiddet politikalarının yazın alanına da damgasını vuracağı kuşkusuzdu. Dekabrist hareketin yükseliş döneminde ürünlerini veren Puşkin’e göre Lermontov, ünlü Rus düşünürü A. Herzen’in dediği gibi: “Farklı bir dönemin o ağır, durgunluk döneminin şairidir. Şiiri de toplumun tarihsel gelişim inin tamamen yeni bir halkasını oluşturur.” Bu dönemde Rusya’da demokratik hareketler acımasızca bastırılmış, anayasal monarşi biçimi bir yönetimden yana olan Dekabristler’in önderleri idam edilmiş, Herzen, Ogarev ve Çadayev gibi ilerici aydınlar sürgüne gönderilmişti. Çar rejimine bireysel olarak karşı çıkan bazı aydınlar baskıcı çar yönetimi ve köle düzeni savunucularına karşı tavır alırlarken kendilerini etkin ve açıktan bir savaşımın dışında tutuyorlardı. Tüm bunlara karşın çar hükümeti, ilerici toplumcu düşüncelerin ve edebiyatın gelişmesine engel olamadı. 1830 yılları, yazın alanında eleştirel gerçekçi akımın oluşumu ve gelişimiyle kendini göst&rir. Bunun yaratıcısı kuşkusuz Puşkin’di. Ancak Rusya’da gerçekçilik, devrimci romantizmden filizlenip gelişti. Uzun süre romantizm gelenekleriyle olan sıkı bağını korudu. Puşkin, Gogol ve Lermontov gibi ilerici yazarlar, yaratıcılık yollarını romantizmden başlatmışlardı.


1830’lar Rusya’da romantizmin en parlak olduğu dönemdir. 19. yüzyılın başlarında görüldüğü gibi, bu dönemde de romantizmin içinde farklı akımlar ortaya çıkmıştır. Coşumcu yazarlar, Dekabristler’in yenilgisi sonrası başlatılan baskı ve şiddet politikalarını kendilerine göre değerlendirip kabullenirlerken, Dekabrist ilkelerine inançla bağlı ilerici aydınlarsa farklı biçimde tepki göstererek çarlığın polis-toprak köleliği düzenine karşı mücadeleye giriştiler. Yapıtlarında devrimci romantizm geleneklerini geliştirip derinleştirirlerken, aynı zamanda da gerçekçi yazın akımının temelini oluşturdular. Genç Lermontov devrimci romantizm eğiliminin içinde yer alırken, zorla eylemsizliğe mahkûm edilen çağdaşlarına daha on beş yaşındayken şöyle sesleniyordu: Bu dünyada yaranın bir hiç olduğuna inan, Hiçbir zaman kullanamadıktan sonra Neye yarar bu derin bilgiler ve şan hırsı, Yetenek ve özgürlüğe olan coşkun sevda? “Monolog”, 1829 A . K ly u n d e r, M .Y L crn ıo n to v 2839 , k âğ ıt ü z e rin e s u lu b o y a , 19 3 8 . 2. Okul Yılları ve îlk Kıpırdamışlar Lermontov, 1814 yılında Moskova’da dünyaya geldi. Emekli bir yüzbaşı olan babası Yuri Petpoviç yoksul düşmüş İskoç kökenli bir aileden geliyordu. İyi bir insan olmasına karşın düşkün bir hayat sürmüştü. Lermontov üç yaşındayken annesini yitirdi. Ardından babasının evi terk etmesi küçük Lermontov’un yüreğinde derin acılar bırakmıştı. Anneannesi Yelizaveta Arsenyeva, torununu yanma alarak Penza Eyaleti, Tarhanı kasabasındaki malikânesine yerleşti.

Lermontov’un çocukluğu burada geçti. Küçük yaşta büyükannesiyle Kafkasya’ya yaptığı yolculuklar, Rusya’nın doğal güzellikleri, büyükannesinden dinlediği halk şarkıları ve masallar kişiliğinin gelişiminde etkileyici oldu. L e rm o n to v ‘u n T a rh a n ı’d a y a şa d ığ ı ev in civarı. L e rm o n to v ‘u n y ap ıtların d a K afk asy a’n ın u ç su z b u cak sız, e ld e ğ m e m iş g ü zellik lerinin etkisi b ü y ü k tü r.T a rh a n ı, L e rm o n to v ‘u n co şk u dolu d iz e le rin d e zam a n ın ın öte sin e taşın m ıştır. Şu b at 1 9 1 7 ‘d e T arh an ı ism i L e rm o n to v o o larak d eğ iştirilm iştir. 1827 yılında büyükannesiyle birlikte Moskova’ya yerleşti. 1828 yılında Moskova Üniversitesi’ne yakın soylu çocukların eğitim gördüğü yatılı bir okula yerleşen Lermontov boş zamanlarında eski başkentin sokaklarında dolaşıyor, tarihsel anıtlarıyla tanışma olanağı buluyordu. Y a z a rın ö lü m ü n d e n so n ra m ü z e h a lin e g e tirile n M . L e rm o n to v ‘u n y a şa d ığ ı e v . L e rm o n to v , 1 8 3 0 -3 2 y ılları a ra sın d a b ü y ü k a n n e si ile b irlik te M o sk o v a ‘d a k i bu e v d e y a şa m ıştır. M o sk o v a tarih i u z m a n ı B. Z im m e n k o v , ü n lü R u s y a z a r S. A k s a k o v ‘u n d a 1 8 1 5 y ılın d a bu e v d e y a şa d ığ ın ı b e lirtm e k te d ir. Okulda Lermontov’un başka yetenekleri ortaya çıkar.

Fransızca, İngilizce ve Almancayı anadili gibi öğrenmeyi başarırken; tarihe, felsefeye, güzel sanatlara büyük ilgi duyuyordu. Boş zamanlarında resim ve kilden heykelcikler yapıyor, piyano ve keman çalıyordu. Kuşkusuz en büyük ilgi alanı edebiyattı. Byron, Shakespeare, Schiller ve Puşkin okuyor, Byron’ın devrimci romantik şiirleri onu derinden etkiliyordu. “Çerkezler” ve “Kafkas Tutsağı” Byron ve Puşkin’den esinlenerek kaleme aldığı bu dönem ürünü poemalarıdır. Okulda ve Moskova Üniversitesi’nde bulunduğu dönemlerde üç yüze yakın şiir yazmıştır. 1830 yılında girdiği Moskova Üniversitesi’nde ilerici bir şair olarak ünlenir. Aynı düşünceleri paylaşan üniversite gençliğiyle pek yakından olmasa bile ilişkiler kurar. Ülkenin dört bir yanından gelen öğrenciler büyük bir coşkuyla siyasal M. Y . L e rm o n to v , O lo p o r tr c , k â ğ ıt ü z e rine y a ğ lıb o y a , 1 8 3 7 , 1 9 7 0 ‘te k i k o p y a sı. 13 ve felsefi sorunları, köylülerin zor yaşam koşullarını ve Dekabristler’in ayaklanmasını tartışıyorlardı. Belinski ve Herzen gibi aydınlar öğrenci gruplarının önderliğini yapıyorlardı. Lermontov öğrencilik döneminde Belinski ve Herzen’le tanışmamıştı ama aydın üniversite gençliğini coşturan toplumsal sorunlarla ilgileniyordu. Tuhaf Bir Adam oyunu öğrenciler arasında yaygın olan akımları ve çarlığın baskıcı toprak köleliği düzenine karşı duyulan öfkeyi yansıtıyordu.

1832 yılında gerici bir profesörle tartışması sonucu üniversiteden ayrıldı. Ş airin T a rh a n ı’d a k i e v in d e ilk şiirlerin i y a z d ığ ı ça lışm a o d a sı. Ç a lışm a m a sa sın ın h e m e n k a rşısın d a ise P u şk in ‘in p o rtre s i asılı. 1832’de Petersburg’a gitti. Moskova’da veremediği iki ders nedeniyle üniversiteye kabul edilmeyince bir yakınının ısrarıyla Harp Okulu’na girdi ve iki yıl sonra asteğmen olarak mezun oldu. Tsarskoye Selo’da konuşlanan Hafif Süvari Alayı’na atandı. Boş zamanlarını yine yazmakla geçiren Lermontov arada bir katıldığı gece eğlencelerine ve balolara bir türlü ısınamamıştı. Tamamlanmamış romanı Prenses Ligovskaya ve Petersburg yüksek sosyetesinin eleştirel bakışla işlendiği Maskeli Balo oyunu bu dönemin ürünleridir. Puşkin’in bir düello sonucu öldürülmesi üzerine yazdığı ünlü “Şairin Ölümü” adlı şiiri büyük yankı uyandırdı. Açıkça çar yönetimini ve soylu sınıfı hedef alan bu şiiri Petersburg’da elden ele dolaşmış ve binlerce kopyası Rusya’nın diğer kentlerine ulaştırılmıştı. Çar Nikolay I şiiri okuduğunda alaylı bir ifadeyle “Hoş dizeler… Söyleyecek söz yok!” dedikten sonra şöyle M eklemişti: “Yasaya göre gereği yapılır.” Devrim çağrısı ve kitleleri ayağa kaldıran bir eylem olarak görülen bu şiiri nedeniyle Lermontov Kafkasya’ya, Nijgorod Süvari Alayı’na sürüldü. 3. Sürgün Yılları Lermontov Kafkasya’ya ilişkin ilk izlenimlerini şöyle anlatır: “Kim i zaman at üzerinde, kimi zaman arabayla Kızılyar’dan Taman’a kadar Kafkas hattı boyu dolaştım. Yemyeşil çimenlerde geceliyor, çakal ulumaları eşliğinde uyuyordum.

” Kafkas doğasının vahşi ve olağanüstü güzelliği, büyüleyici gücü yaratıcılığının gelişmesinde çok önemli bir rol oynamıştır. Kafkasya’yı yalnızca gökyüzüne yakın oluşuyla sevmiyordu. Onda kendi ateşli tutkularının, isyancı ruhunun izlerini görüyordu. Kafkas doğasının ruhunda yarattığı imgeler Zamanımızın Bir Kahramanı romanı, “M tsıri” ve “İblis” poemalarında derin bir duyarlılıkla işlenmiştir. Kafkasya’da ünlü Gürcü şairi A. G. Çavçavadze ve Dekabrist sürgünlerle tanışma fırsatı bulur. Ünlü Dekabrist şair A. İ. Odoyevski ile yakın dostluk kurar. Kafkas halk türküleri ve masallarına ilgi duyan Lermontov, bir Türk masalı olan Âşık Carip’i özlü anlatım diliyle Rusçaya uyarlamıştı. İki sürgün arası dönem (1838-40) Lermontov’un yaratıcılığında en verimli dönem olmuş, yapıtlarında yeni eğilimler biçimlenmeye başlamıştı. Yiğitlik ve kahramanlık temalarının işlendiği “Çar İvan Vasilyeviç ve Genç Muhafızı ile Yiğit Tacir F. O . B u d k in , M .

V berm on tcm ‘ıın P o rtresi, X IX . y ü z y ılın ik y a rısı, tu v al ü z e rin e y a ğ lıb o y a , 1 9 7 0 ‘le rd e k i k o p y a sı. 1 5 M ihail V rub el, B ir S u b ay ın P o rtresi (P eçorin S ofa d a), L e rm o n to v ‘u n Z a m a n ım ız ın B ir K ah ram an ı ro m a n ı ü z e rin e illü stra sy o n , 1 8 8 9 , k âğ ıt ü ze rin e su lu b o y a , R u s Sanatı M ü z e si, K iev, U k ra y n a . Kalaşnikov’un Şarkısı” adlı poemasını bu yıllarda tamamladı. “M tsıri”yi bitirdi ve 1829 yılında başladığı “İblis” üzerinde son çalışmalarını sürdürdü. O yılların ilerici yazar ve eleştirmenleri Lermontov’un “Düşünce”, “Şair”, “İnanma Kendine Hayalci”, “Odoyevski’nin Anısına”, “Üç Palmiye”, “Rengârenk Sevimsiz Bir Kalabalıkla…”, “Hem Sıkıntı Hem Hüzün”, “Gazeteci, Okur ve Yazar”, “Tutsak Şövalye” gibi şiirlerini göklere çıkarıyorlardı şimdi. Belinski, “Üç Palmiye”yi okuduğunda elinde olmadan haykırmıştı: “Rusya’da yeni, güçlü bir yetenek doğuyor. Bunun adı LermontovL” Özgürlükçü şiirleri nedeniyle sürgüne gönderilmesi ona olan ilgiyi daha da arttırmıştı. Ünlü Rus tarihçi Karamzin’in kızı ondan: “Böylesi sönük ve kısır bir dönemde edebiyatımızın ufkunda doğan parlak bir yıldız!” olarak söz ediyordu. Lermontov artık gecelerin ünlü kişisi olmuştu. Soylu hanımlar çevresinde dört dönüyor, kur yapıyorlardı. Sosyete eğlencelerinde şaire abartılı övgüler düzülüyor, sarayla barışması yönünde baskılar yapılıyordu. Böylesi bir gecede, şairin davranışlarını izleyen î. S. Turgenyev, Lermontov’un ruh durumunu şöyle anlatacaktı: “Dış görünüşü pek iç açıcı değildi.

Karanlık, kötücül bir güç girmişti içine sanki. Yüzü asıktı. Bir noktaya dikilen bakışları, o çocuksu yumuşaklıkla uzayan dudaklarına hiç uymuyordu. Canının sıkıldığı belliydi. Yazgısının sürüklediği ıb bu dar, boğucu çevre onu bunaltıyordu. Erken dönem şiiri “11 Haziran 1831″de böyle bir geceyi şöyle şiirleştirmişti: Çocukluk yıllarımda hatırlıyorum yüreğim Hep mükemmeli aradı ve sevdim Düşsel bir dünyayı, ama bu değildi içinde yalnızca anlık yaşanan. » 1839 yılında Zamanımızın Bir Kahramanı adlı ünlü romanını bitirdi. Lermontov Şubat 1840 ayında, bir baloda Fransız büyükelçisinin oğlu Barante’la yaptığı düello nedeniyle tutuklanır. Askeri hapishanede şairi ziyaret eden Belinski izlenimlerini şöyle anlatır: “Geçenlerde yanma uğradım. İlk kez böyle candan konuşuyorduk. Ne kadar derin ve güçlü bir ruha sahip!. Sanata nasıl da inançla bakıyor! Rusya’nın en güçlü şairi olacak, eminim.” Çarın talimatıyla Kafkasya’da tehlikeli bir harekâta hazırlanan bir piyade alayına sürüldü. Çar ardından alaylı şöyle seslenecekti: “İyi yolculuklar Lermontov!.” Yeni birliğine katılmadan önce birkaç gününü Moskova’da geçiren Lermontov’un, yazarlar tarafından verilen bir öğle yeP y a tig o rsk ‘tn k i L e rm o n to v A n ıtı *7 P Z n b o lo ts k i, M .

Y L crm on tov ‘u n P o rtr e si, 1 % 0 ‘lı vıllar. meğinde, “Mtsıri”den ezbere okuduğu bir bölüm, başta N. Gogol olmak üzere diğer ünlü yazarlarca alkışlarla karşılanmıştı. 1840 yılı yazı ve sonbaharında kanlı çarpışmalara katılan Lermontov’a gösterdiği yararlılıklar nedeniyle komutanları tarafından “Kahramanlık nişanı” verilmesi önerilmiş, ancak çar tarafından geri çevrilmişti. Korkunç çatışmalar, zorlu yürüyüşler ortamında bile yazmayı sürdürüyordu. Valerik Irmağı kıyısındaki çarpışmaların işlendiği “Valerik” adlı uzun şiirinde savaş, Rus yazınında ilk kez böylesine gerçekçi ve tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyordu. Şair, savaşı insanlığa karşı kabul edilmez bir suç olarak görüyordu: Düşünüyordum içten ve gizli bir acıyla. Ne istiyordu şu zavallı adam? Gökyüzü aydınlık ve altında Herkese yetecek kadar yer var, Ama neden durmaksızın ve boşuna Dövüşüyor tek başına – niçin? “Niçin” sorusu kmayıcı bir biçimde çınlar. Lermontov kuşkusuz halkların, düşmanlıkları bir kenara bırakarak barış içinde yaşayacağı bir geleceği düşlüyordu. 1 » 4- Genç Şairin Zamansız Sonu 1840 yılı başında şair, kısa bir izin koparmayı başarır ve Petersburg’a döner. Saray balolarında yeniden görünmesi Çar Nikolay’yı öfkelendirir. Derhal başkentten uzaklaştırılması talimatını verir. Büyük annesinin ve dostlarının çabalarıyla Kafkasya’ya dönüşü bir süre ertelenir. Başkentte kaldığı bu kısa dönemde, az zaman sonra öleceğini sezmişçesine, daha önce başladığı “Anayurt”, “Sevmiştim”, “Sarp Kaya”, “Tartışma”, “Toplantı”, “Yaprak”, “Peygamber”, “Yalnız Başına Çıkıyorum Yola” gibi seçkin şiirlerini soluk soluğa bitirir. İstifa talepleri de uygun görülmeyince Petersburg’u terk etmek zorunda kalır.

Çar, askeri makamlara Lermontov’un geri bölgelere alınmaması konusunda kesin emir vermişti. Lermontov hâlâ istifasının kabulü için büyükannesine mektuplar yazıyor, bu arada birliğine katılmayı geciktiriyordu. Tedavi için gittiği Pyatigorsk kenti kaplıcalarında, birden saray çevresinin insanları arasında buldu kendini. Saraya yakın çevrelerin kışkırtm aları sonucu, emekli bir binbaşı olan MartinovTa tartıştı. Bunu izleyen düello ünlü şairin ölümüyle sonuçlandı. Tüm kent halkının ve subayların katıldığı bir törenle Pyatigorsk Mezarlığı’na gömüldü. Daha sonra cenazesi alınarak Tarham’daki aile mezarlığına defnedildi.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir