Mehmet Azim – Fare ile Deve

Evvel zaman içinde, uçsuz bucaksız, güzel bir ova varmış. Bu güzelim ovada birçok hayvan yaşarmış. Ovanın yanındaki ormanda sinirli bir aslan bulunuyormuş. Hayvanlar, aslandan korktukları için kıvranıp dururmuş. Aslan, ovadaki hayvanları rahatsız ediyormuş. Pusu kurup hayvanlardan birini kapıp götürüyormuş. Güzelim ova, hayvanlar için artık yaşanmaz hâle gelmiş. Hayvanlar, böyle korku içinde yaşamaktan bıkmışlar. Hayvanlar, düşünmüşler, taşınmışlar. Yaşadıkları sıkıntıya bir çözüm yolu bulmaya çalışmışlar. Uzun tartışmalardan sonra gidip aslanla konuşmaya karar vermişler. Aslanın yanına gitmek için bir grup oluşturmuşlar. Sonra grubu, aslanın yanına göndermişler. Gruptakiler, aslanın bulunduğu yere ulaşmış. Aslan: – Buyurun, gelin sevgili dostlarım! Galiba bir isteğiniz var, demiş.


Grubun başkanı: – Ey ormanların kralı! Her gün içimizden birini yakalayıp yiyorsun. Buna bir diyeceğimiz yok. Fakat bu, sizin için yorucu bir iş. Siz, tahtınızda oturunuz. Biz, her gün içimizden birini göndeririz. Siz de onu afiyetle yersiniz. Bunun karşılığında bize dokunmazsınız. Böylece hem biz huzurlu bir hayat süreriz. Hem de siz aç kalma derdinden kurtulmuş olursunuz, demiş. Tecrübeli aslan, hayvanların kendisine bir tuzak kurabileceklerini düşünmüş. Önce bu teklifi kabul etmemiş: – Bu nazik teklifiniz için teşekkür ederim. Ancak ben, yiyeceklerimi kendim çalışıp elde etmeyi isterim, demiş. Hayvanlar, bu tekliflerinde ısrarcı olmuşlar. Aslanı inandırmayı başarmışlar. Aslan, kendi kendine: – Bu teklifi bir değerlendireyim.

Eğer hayvanlar bana tuzak kurarlarsa elimden çekecekleri var, diye söylenmiş. Aslan: – Peki, teklifinizi kabul ediyorum. Böylece beni de büyük bir zahmetten kurtarmış olacaksınız. Hepinize teşekkür ederim, demiş. Yapılan anlaşmaya göre her gün aslanın yiyeceği hayvan, ayağına götürülecekmiş. Hangi hayvanın aslana verileceği kura ile belirlenecekmiş. Grup, görüşmeyi tamamladıktan sonra yaşadıkları ovaya geri dönmüş. Aslana gidecek hayvan için kura çekmişler. Bir gün kura, tavşana çıkmış. O, aslana yem olarak gönderilecekmiş. Ovadaki hayvanlar toplanmış: – Tavşan, akıllı hayvan. Düşünsün, taşınsın, aklını kullansın. Aslandan kurtulmanın bir yolunu bulsun, demişler. Kura sonucunu öğrenen tavşan, çok korkmuş. Korkmakta haklıymış.

Çünkü aslana yem olacakmış. Tavşan: – Bu eziyet ne zamana kadar sürecek! Bu karara itiraz ediyorum, demiş. Ovadaki hayvanlar, tavşanı çağırıp: – Bunca zamandır sözümüzde durduk. Bundan sonra da inat edip adımızı kötüye çıkarma. Çabuk git, aslanı bekletme, demişler. Tavşan, arkadaşlarından biraz zaman istemiş. Hem kendisini hem de onları kurtaracak bir plan yaptığını söylemiş. Diğer hayvanlar, ısrar etmişler ama tavşan, planını onlara söylememiş. Hayvanlar, tavşanı uğurlamak için bir tören yapmışlar. Törende herkes, onun sağ salim geri dönmesi için dua etmiş. Gözyaşları içinde tavşanı yolcu etmişler. Tavşan: – Eh, ne yapalım! Kısmet böyleymiş. Sizinrahatınız için kendimi feda ediyorum, demiş. Tavşan, yavaş adımlarla yola çıkmış fakat işi ağırdan alıyormuş. Onun yavaş davranması karşısında diğer hayvanlar telaşlanmışlar ama tavşana da bir şey söyleyememişler.

Tavşan, umursamaz bir şekilde yoluna devam etmiş. Kırlarda dolaşmış, gönlünce eğlenmiş. İkindiye doğru oynaya zıplaya aslanın bulunduğu yere gelmiş. Vakit epeyce geç olduğu için aslan sinirinden küplere binmiş. İyice öfkelenmiş: – Bu küçücük tavşan da kim oluyor? Hangi cesaretle yanıma geç geliyor? Benim, kocaman filleri bile yediğimi bilmiyor mu, diye bağırmaya başlamış. Tavşan, aslanın huzuruna çıkmış. Niçin geç kaldığını aslana anlatmaya çalışmış:

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle
  1. Bunlar nie bu kdr kısa