Mehmet Saltık – Kuşdili Kılavuzu

Pyhtagoras’dan bu yana insanoğlunun vazgeçilmez düsturlarından biri, “Kendini bil, böylece kâinatı ve Tanrı’nı bileceksin,” olagelmiştir. İşte bu kitap, ‘kendini bilme’ çabalarına bir katkısı olması umuduyla, “gönül okulunda okuyan tüm Süleyman adayları” için yazıldı. Bu kitapta, her biri başlı başına ciltler alacak derinlikte olan ve başlangıçtan beri insanlığı biçimlendiren, yönlendiren ve yöneten öğretilerin, birbirleri üzerindeki şaşırtıcı yansımaları ve örtüştükleri konular ele alındı. Mitoloji, Simya, Gülhaçlar, Masonluk, Templierler, Eski Mısır, Tevrat, İncil ve Kur’an arasındaki bu kısa gezintiyle, okurların bu öğretilerle tanışması; çoğu bugün artık pek ilgi görmeyen, bir kısmı unutulmuş, bir kısmı sadece belli kalıplar içinde ele alınan bu konular üzerinde, farklı ve yeni bakış açıları kazanmaları amaçlandı. “Hep arar dururdum dünyaya geleli, Alın yazısını, cenneti, cehennemi, Hocam kesti attı sağlam bilgisiyle, Alın yazısı, cennet, cehennem, sende dedi.” Ömer Hayyam Kuşdili Tüm kapalı, ezoterik öğretilerde, yalnızca inisiye olanların anlamaları için oluşturulan özel sembolizmler vardır. Masonluk da, simya da bunlardandır. Bu sembolizmlere Batıda, Yeşil Dil veya Senzar, İslâmda ise Kuş Dili, yani Mantık-ut Tayyar denmektedir. 15. yüzyılda Rosenkreutz ve daha sonra da Bacon tarafından kullanılan bu ifade, tüm ezoterik öğretiler için geçerli olmuştur. Buna göre, alışık olmayan göze ışık alıştıra alıştıra verilir. Zira, fazla ışık insanı kör edebilir. Hazır olmayan bir kişiye doğruyu söylemenin, ona yalan söylemekten farkı yoktur. “Arcana publicata vilescunt, et gratiam prophanata amittunt. Ergo ne margaritas objice porcis, seu asino substernere rosas.


” “Açıklanmış sırlar değersizleşir, basitleştirilen, asaletini kaybeder. Bu nedenle domuzların önüne inci atıp, eşeğe gül vermeyin.” Cristian Rosenkreutz, 1459, (41) Tasavvuf şiirinde -ve bu arada Bektaşi şiiri ve edebiyatında- tasavvufu anlatmak için kuşdili deyimi kullanılır. Feridüddin Attar, tasavvuf bilgisini öğreten simgesel yapıtına Mantık-ut Tayyar, yani Kuş Dili adını vermiştir (64). Yunus Emre, birçok şiirinde kendisinin kuş diline vakıf olduğunu ve onu ancak ‘Süleyman olan’ın, yani bu dünyada ‘ahret krallığı’na ulaşmış olanın anlayacağını ifade etmiştir. “Aşık halinden bilmeyen ya delidir ya diri Ben kuş dili bilürem söyler bana Süleyman “Severim ben seni candan içeri Yolum vardır bu erkândan içeri “Şeriat tarikat yoldur varana Hakikat meyvası andan içeri “Dinin terk edenin küfürdür işi Ol küfürdür imandan içeri

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir