Mikita Brottman – Okuma İlleti

Belki bilmiyorsunuzdur, söylemekte fayda var: Bu kitabın adı olan “The Solitary Vi ce-Yalnız Başına Yapılan Ahlaksızlık” deyimi, Viktorya döneminin belki de en iyi bilinen örtmecesiydi ve mastürbasyonu ifade etmek için kullanılırdı. O dönemde, mastürbasyon yapmanın fiziksel sağlığın bozulmasına, bu dünyadaki yaşamda moral çöküntüye ve ölümden sonraki evrede de ebedi bir lanetlenmeye neden olduğu inancı çok yaygındı. Bu kitap da farklı bir mastürbasyondan bahsediyor-okumaktan. Başlangıçta öyle görünmese de bu iki etkinliğin-mastürbasyon ve okumanın-birçok ortak özelliği var. Her ikisi de yalnız başına, mahremiyet içinde ve genellikle geceleri, uykuya dalınadan önce yatakta gerçekleştirilir. Tüm dikkatinizi üstlerine toplayan eylemler oldukları için, her ikisi de boş vakitlerde, tadı çıkarılarak yapılır. Her iki uğraş da aceleye getirilmez; ikisi de fantezilerinizi ve hayal gücünüzü devreye sokar. Bu iki eylem o denli heyecan verici olabilir ki bazı insanlar bunların bağımlısı haline gelir ve diğer bütün bağımlılıklar gibi bu alışkanlıklardan da kurtulmak zor olabilir. Bu iki alışkanlık, erken çocukluk döneminde edinilerek ileri yaşlara kadar süren uygulamalara dönüşebilir. İkisi de ya insanların kendi kendilerine buldukları ya da genellikle okulda başkalarının öğretmesiyle elde edilen alışkanlıklardır. İki eylem de yalnız kalındığında teşvik edilir, hele de erkenden yatağa gönderiliyorsanız. Yirminci yüzyıldan önce mastürbasyon son derecede tehlikeli bir alışkanlık olarak değerlendiriliyordu. Kurtulma başarısı gösterilemezse, mastürbasyonun yaşamın daha sonraki aşamalarında her tür ıstıraha yol açacağı yaygın bir fikirdi. Bugünlerdeyse pek çok kişi “kendini sevme”yi, insanın kendi bedenini ve cinsel tepkilerini tanımasının en iyi yolu olarak görüyor. Edward L.


Rowan’ın The ]oy of Self-Pleasuring: Why 9 ıo OKUMA i LLETi Feel Guilty About Feeling Good?, Walter O. Bocking ve Eli Coleman’ın Masturbation as a Means of Achieving Sexual Health ve Betty Dodson’un Sex for One: The !oy ofSelf-Loving kitaplarında mastürbasyon, fiziksel ve duygusal gerilimleri azaltınanın yollarından biri kabul edilerek şiddetle destekleniyor. İkisi de seksolog olan Masters ve Johnson, bizlerin kendimizi yeterince sevmediğimizi, geçmişten kalan suçluluk duygusu ve korkun un, cinsel sağlığımız açısından son derece gerekli bir edinim olan kendi bedenlerimizi tanımamıza engel olduğu görüşünü dile getiriyorlar. Peki ya okuma? Durum, sandığınız kadar farklı değil. İster inanın ister inanmayın, insanlar bir zamanlar okumanın tehlikeli bir ahlaksızlık olduğunu düşünürlerdi. Oysa şimdi, bir slogana göre okuma eylemi, “Amerika’yı büyük yapan şey.” Diğer kitap promosyon kampanyaları da sloganlarıyla bizi okumanın seksi (“Okurken Birilerine Yakalan”), radikal (“Okuma Yaşamınızı Değiştirir”), farkındalık yaratan (“Kütüphanenizde Gerçekçi Olun”), sportmen (“Şampiyonlar Okur”), enerjik ve verimli (“Oku da Büyü”) ve elbette esaslı derecede eğlenceli bir etkinlik olduğuna inandırmaya çalışıyor. Edebiyatın iyileştirme gücü o kadar yüzümüze vuruluyor, o kadar sorgulanmadan kabul görüyor ki; böylesi varsayımların yalnızca son elli yılda, yani kablolu TV, internet, avuç içi elektronik aletleri, cep telefonları, video oyunları gibi, kitap okumayı göreceli olarak tuhaf ve eski moda bir eylem haline getiren diğer türlerdeki eğlence araçlarının gelişiminden sonraki yıllarda ortaya çıktığına inanmak epey zor. Ancak yine de kitle okuryazarlığı tarihçilerinin gösterdiği üzere, okuma eylemine seçici davranmaksızın duyduğumuz güven, pek de uzak olmayan geçmişte olağanüstü çılgın bir düşünce olarak görülüyordu. Okuma yazma bilmernek de cinsel cahillik kadar tehlikeli olduğundan, her iki durumda da orta yolu bulmak mantıklı bir yaklaşım olur. Hiç kuşkusuz hala bir sürü insan mastürbasyona karşı çıkar ama günümüzde kim okuma aleyhinde bir şeyler söyleyebilir? Tam tersine, Pizza Hut’un “Yer Ayırt!” kampanyası, Kongre Kütüphanesi’nin ”Amerika Meydan Okuyor” ifadesini kullandığı “Okuyan Bir Ulus Yaratmak”kampanyası, Amerika Okuma ve Yazma Girişimi’nin OKU*YAZ*HEMEN programı ve Amerikan Putbolu’nun “O kumanın Çaresine Bak” atılımı, SLJNUŞ ıı her ay yeni bir okuma hareketi olduğu görüntüsünü veriyor. Birkaç yıl önce, anlaşıldığı kadarıyla gitgide düşen okuryazarlık oranını yükseltme konusunda benim de yaşadığım Baltimore şehri, “Okuyan Şehir” olarak tanıtilmaya çalışılmıştı. Sloganı bulan Belediye Başkanı Kurt Schmoke, anlaşılan büyülüymüşçesine işe yaramasına niyet ederek bu sözleri defalarca tekrar etmiş ve gerçekleşebileceğini düşünmüştü. Ne var ki büyü yeterince güçlü değildi. Schmoke’un belediye başkanlığı döneminde Baltim o re’ daki okuryazarlık oranı d üşmeye devam etti.

Sakın beni yanlış anlamayın-Baltimore’u seviyorum, cehaletle mücadele etmenin zorunlu olduğunu da anlıyorum. Beni rahatsız eden şey, bu sloganların, okumanın yapısı gereği sizin için “iyi olduğu” fikrini baştan kabul etmesi. Okumak, boş zamanınızı geçirme yöntemlerinin en heyecan vericisi olmayabilir ama güçlendiricidir, besleyicidir ve uzun dönemde yararlı olacaktır-tıpkı ıspanak gibi. Okuma becerisi, tam işlevli bir yaşam sürmek isteyen herkes için elbette yaşamsal. Yine de bu sloganın şehrin okuryazarlık sorunlarını çözme konusunda pek az katkıda bulunması beni şaşırtmadı. Okuma yeteneği değerli olabilir. Ancak okuma kendi içinde her zaman iyi bir şey midir gerçekten? Metro ve otobüslerde gördüğüm Baltimore’lu iyi şehiriiierin yeğledikleri okuma materyali, büyük ikramiyeyi kazanmanın dışında geliştirici etkisi olmayan piyango biletleri. Çok okuyanların aynı zamanda diğer vatandaşların iyiliğine önem veren insanlar olduğunu kim söylemiş ki? Ne de olsa Hitler ve Unabomber* olarak anılan Ted Kacynski de çok okuyordu. Baltimore, edebiyat konusunda ısrarlı pek çok şehirden yalnızca biri. New York Times, 2004 yılının yazında, The Great Gatsby (Muhteşem Gatsby) ve Breakfast at Tıffany’s (Tiffany’ de Kahvaltı) da dahil olmak üzere dört romanı, “Büyük Yaz Okuması” kampanya promosyonun bir parçası halinde dizi olarak yayıroladı ve büyük bir başarı sağladı. Bundan daha beklenmedik olarak, popüler tabloid gazete New York Post, 17 Eylül * Amerikalı terörist, matematikçi, sosyal eleştirmen ve neo-teknoloji düşmanı. 1978 ve 1995 yılları arasında çeşitli yerlere yerleştirdiği veya postayla gönderdiği ev yapımı bombalada modern teknolojiye karşı ülke çapında bir eylem yürütmüş, üç kişinin ölümüne, yirmi üç kişinin de yaralanmasına sebep olmuştur.-e.n. ıı OKUMA i LLETi 2004 tarihinde okurlarına bir “kitap eşantiyonu” vereceğini duyurdu.

Bu bedava kitap dağıtımında okurlar, “aile klasikleri” olarak adlandırılan on dört kitabı toplayabileceklerdi. Post’un yazı işleri müdürü Cal Alien, “Tüm aile bireylerinin gerçekten beğeneceği bir koleksiyon oluşturduğumuza inanıyoruz” demişti. “Eşantiyon” kampanyasında okurlara önce ücretsiz birer Huckleberry Finn verildi. Bu kitaptan sonra Moby Dick ile başlayan diğer kitapları edinmek için 5,99 dolar artı vergi ödemek ve gazeteden kesilen kuponu göndermek gerekiyordu. (“Post, Ahab’a benzemez, büyük beyaz halinayı aviarnanızı kolaylaştırır.”) Bu ve diğer kampanyaların gösterdiği üzere, günümüzde edebiyatın, Bir Şehir Bir Kitap programları, okuma grupları, edebiyat toplantıları ve şiir yarışmalarının öncülük ettiği bir galeyana gelme olduğu gerçeğinden kaçamayız. Laura Bush ve Oprah Winfrey gibi kitapseverlerce yüreklendirilen bugünün okurları, yeni bir profil kazanıyorlar. Okur olmak, düşünceli, duyarlı, çocuk dostu, kamu çıkarını düşünen bir insan olmak demektir. Aslında okur olmak, olabileceğinizin en iyisine olmaktır. Öte yandan New York P ost’un promosyonunu daha yakından inederseniz, dizideki hemen hemen bütün klasikierin kısa olduğunu fark edeceksiniz; Frankenstein, Alice in Wonderland (Alice Harikalar Diyarında) ve The fungle Book (Orman Kitabı) gibi. Bütün bu kitapların internet üzerinden bir dolara ya da daha düşük fiyatlarla (uzun süredir okuyanların kaçı bu kitapları almamış olabilir ki?) satın alınabileceğini öğrenince şaşırmayın. Bu da gösteriyor ki söz konusu teklif, sürekli kitap satın alanları değil, cildi baskıları, yine aynı gazetenin düzenli reklamlarını yürüttüğü koleksiyon malzemesi porselen tabaklar ve bebekler tarzındaki sofistike ev dekorlarının bir çeşidi olarak gören kişileri hedeflemişti. Belki de okul çağındaki çocukların anne babalarına yönelikti, çünkü görünüşe göre serideki kitapların The Time Machine (Zaman Makinesi), The Wonderful Wizard of Oz (Oz Büyücüsü) ve Robinson Crusoe gibi büyük kısmı, küçük yaştaki okurlar için yazılmıştı. Sizin “çok sevdiğiniz” kitapları çocuklarınızın da okumasını sağlama fikriyle yola çıkılınıştı belki, dizinin tam da tatil için hediye paketierne zamanı olan 20 Aralık tarihinde Dickens’ın A Christmas Carol (Bir Noel Şarkısı) kitabıyla tamamlanması da fazladan bir ikramiyeydi.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir