Nalini Singh – Celik Manolya

Yağmur bütün şiddetiyle Jackson’un arabasının camına vuruyordu.Karanlık kış gecelerinin ne kadar tehlikeli olabileceğinin farkındaydı.Bu yüzden de arabayı olabildiğince yavaş kullanıyordu ve dışarıda pervasızca yürüyen yayalara dikkat ediyordu. Yine de her zaman ki Cuma gecesi kalabalığı etrafta görünmüyordu.Jackson bunn bir aldatmaca olduğunu ve insanların yağmurdan kaçınmak için eğlence yerlerine sığındıklarını tecrübelerinden biliyordu. Tam binadan çıkmak üzereyken zayıf ve sarışın bir kadın onu partiye davet etmişti.Aslında kadının gözlerinde ki davet onu daha özel bir partiye davet ediyordu ama Jackson’un böyle oyunları oynamaya niyeti yoktu.Üstelik Bonnie’den sonra sarışınlar ona hiç çekici gelmiyordu. Bu günün sonunda tek isteği biraz konyak ve banyoydu.Taylor’un da aynı şeye ihtiyacı var gibiydi.Zavallı küçük, soğuk yağmurun altında,dışarıda durmuş otobüs bekliyordu.Bir erkeğin sıcacık yatağında ısıtılmayı…. Taylor? Bu yağmurda,kendini bile ışıtmayı beceremeyen lambanın altında,morarmış ve titreyen bir halde duran Taylor muydu? Dio!Hemen arabayı durdurup,geri geri gitmeye başladı.Neyse ki fazla trafik yoktu.Yanına gelir gelmez yolcu tarafında ki kapıyı açtı.


“Hemen bin.” Ama içeri soğuk havadan başka giren bir şey olmadı. Sırılsıklam olmuş kadın kendine sanki başka bir şey teklif etmiş gibi durup düşünüyordu. Şiddetle yüzüne vuran damlalar arasında güçlükle konuştu. “Otobüs şimdi gelir.” Onun titreyerek kendisiyle konuşması Jackson’u kızdırdı.Bir an ama sadece bir an onun kocaman açılmış gözlerinde korku dolu bir ifade görür gibi oldu.Ama bu ışık oyunu olmalıydı.Çünkü şu anda sudan çıkan balığa dönmüş olan kadın ondan en az korkan kadındı.”Hemen şu arabaya bin Taylor.” Taylor direnecek gibi görünüyordu ama o sırada başlayan dolu fikrini değiştirdi.Arabaya binerek kapıyı kapattı.Titreyen ellerini sıcak hava üfleyen kalorifere tuttu. Jackson kaloriferin sıcaklığını biraz daha artırdıktan sonra arabayı çalıştırdı.Ama sola dönmesi gerekirken sağa döndü.

Taylor şehrin bir ucunda oturuyordu.Dışarısı çok karanlıktı.Kısa süren ama etkili olan dolu hızını artırdı. “Ben arabanı ıslattım.” Taylor’un dudakları soğuktan mosmor olmuştu. Jackson ona kızmıştı. “Kurur”.O sırada yanlarından geçen bir arabanın sıçrattığı su bütün camı ıslatmıştı.Jackson o sırada yavaşlamış ve Taylor’a bakma fırsatını yakalamıştı. “Tanrı aşkına gecenin bu saatinde otobüs bekleyerek ne yaptığını sanıyorsun?” Jackson’un sesi bir kırbaç gibi sertti. Taylor nasıl olurda kendini böyle tehlikeli bir duruma sokardı. “Bu seni ilgilendirmez.” Taylor’un birbirine vuran dişleri mağrur tavrını gölgeliyordu. “Taylor” diye uyardı Jackson onu.Bu ses tonunu sadece sabrının sınırına geldiği zamanlarda kullanırdı ve bunun ne anlama geldiğini Taylor çok iyi biliyordu.

“Artık benim patronum değilsin.O yüzden bana patronluk taslama.” Jackson sözlerine itaat edilmesine alışıktı.Özellikle de genç ve güzel kadınlar…Onları büyülü beyaz perdeye taşıyacak bu adamın bir dediğini iki etmezlerdi.Ama Taylor’un böyle hırsları olmadığını hatırladı.Aynı zamanda güzelliğinin altında çelik gibi sertliğin yattığını da hatırladı.Israr ederse onun inatlaşacağını biliyordu.Bu yüzden yumuşak bir tavır denemeye karar verdi. “Sadece senin iyiliğini düşünüyordum.” Taylor bir süre konuşmadı,ama buzların eridiğini hissediyordu.Ama Taylor konuşmaya başladığında sakin olmakla ilgili verdiği kararların yerle bir olduğunu gördü. “Beni bırakan kişi verceğimden fazlasını istedi.Ben de ayrıldım.” Jackson gözünün ucuyla baktığında onun iyice koltuğa sokulduğunu fark etti.Onun bu kırılgan hali içini yaralamıştı.

Bütün koruyucu duyguları birden ayaklandı. “Seni incitti mi*” Dreksiyonu kavrayan elleri kasılmıştı. Kısa bir sessizliğin ardından cevap geldi. “Hayır.” “Taylor” “Bana Taylor deyip durma” diye haykırdı Taylor yeniden.Ama sesi birden kesildi.İşte onun karakterine uymayan bir zayıflık belirtisi daha göstermişti.Burnunu çekti. “Ona güvenebileceğimi düşünmüştüm.Drecena Medical’in verdiği bir partideydik.Ben son üç aydır orada çalışıyordum.Sözleşmem dün sona erdi ama yine de beni partiye davet ettiler.Parti yavaş yavaş dağılmaya başladığında proje müdürlerinden biri bizi eve bırakmayı teklif etti.Otomobilde son kalan kişi olduğumu anladığımda çok geçti.” Ağzının içinde anlamsız bir şeyler mırıldandı.

Etrafın loşluğuna rağmen ne kadar korktuğunu görebiliyordu. “Onunla gitmemem gerekirdi.Ama diğerleri daha uzakta oturduğu için önce beni bırakacağını düşündüm.Oysa hepsi şehirde inip,hep beraber dansa gitmeye karar vermişler.Bunu bana söylemedi.Ben diğerleri arabadan inene kadar….her şeyin normal olduğunu düşünüyordum.Ama o geceyi benimle geçirmekten bahsetmeye başladı…” Jackson bu adamın geceyi onunla geçirmek için her şeyi önceden planlamış olduğuna emindi. “Seni incitti mi?” diye sordu.Taylor’un onun arabasına binme nedeni hakkında doğru söylediğini biliyordu.Onun etrafında ki erkekler konusunda ne kadar ihtiyatlı olduğunu uzun zaman önce öğrenmişti. Taylor yine ağzının içinde bir şeyler geveledi. “Seni incitti mi?” Jackson onun şu anda olanları sorgulayamayacak kadar hassas bir konumda olduğunu gördüğü için üstüne gidiyordu.Geçmişte ondan uzak durmak için kendini ne kadar zor tuttuğunu ve onu korumak için her şeyi yapmaya hazır olduğunu gayet iyi hatırlıyordu. “Cevap ver.

” “Arabadan inmek isteyince ,gömleğimin kolunu yırttı ve…çantamı aldı.Çok önemli değil.” Jackson’un gözünden öfke dalgası geçti. “Adı ne?” Taylor her zaman onun en derin ve ilkel yanlarını ortaya çıkarmıştı.Bu akşam açığa çıkardığı ise öfkesiydi. “Jackson ben.” Taylor tereddütlüydü. “İsmi ne?” Taylor’u hırpalayan bu adam hakkında ki düşüncesi yanında gecenin karanlığı hiç kalırdı. “Neden?” Taylor’un kendine güveni gelmiş gibiydi. Jackson aniden aklına gelen mantıklı bir cevap verdi. “Çantanı nasıl geri almayı düşünüyorsun*” “Sen…şey ona bulaşmayacaksın değil mi?” “Sen beni dağ adamı falan mı zannediyorsun?”Aslında o an tam da öyle göründüğünü biliyordu.İri gergin bir kas yığını.Bunun yarısı genlerinden geliyordu.Yarı İtalyan yarı Viking kanı taşıyordu.Ama kalanı bu gece olanların ürünüydü.

“Olabilir” Ama Taylor cani biriyle sohbet eden birinin çekingenliğini göstermiyordu. “Sadece çantanı alacağım.Başka sorun yok” diye yalan söyledi Jackson.O sürüngenin oldukça büyük sorunları olacaktı. “Önce ona bir şey yapmayacağına söz ver.” “Neden?” Jackson birden bunun iki sevgili arasında geçen bir tartışma olabileceğini düşündü.Taylor’u başka bir erkeğin kollarında olduğunu düşünmek ona çok büyük acı veriyordu.Bir yıl önce Bonnie’nin ölümünden sonra geçen süre içinde uyuşmuş ve hayata küsmüş bir yaşam sürmüşken,şimdi Taylor’un peşinde koşmak için çok mu geç kalmıştı. “Çünkü başının belaya girmesini istemiyorum.” Taylor’un cevabı onu hem rahatlatmış hem de şaşırtmıştı. “Bana ismini söyle” “Önce söz ver,yoksa söylemem.” Jackson ağzının içinden bir küfür savurdu.Onun söyleyeceğini yapacağını biliyordu.Dişlerinin arasından “Ona dokunmayacağıma söz veriyorum” dedi. Ama içinde öyle yoğun bir öfke vardı ki,o adamın peşini kolay kolay bırakmayı düşünmüyordu.

Ona başka bir şekilde de dersini verebilirdi. “Donald Carson” Jackson başını salladı.Verdiği sözün Taylor için yeterli olduğuna sevinmişti. “Isındın mı?” Arabanın içi çok sıcak olmuştu ama Taylor hala ıslaktı.Aslında üstündekileri bir an önce çıkarması gerekti ama böyle bir teklifte bulunmaya pek emin değildi. Taylor2un çıplak olma düşüncesi pek iyi değildi.Özellikle ilkel benliği onu kendi özel nişanıyla damgalamak isterken… “Eh işte” Taylor’un yumuşacık sesi içinde ki açlığı daha da fazlalaştırmıştı. Hissettiği arzuya öfkelendiği için konuştuğunda sesi çok sert çıkmıştı. “İstersen arka koltukta bir battaniye var.”Konuşmasının değiştiğinin farkındaydı.Ancak içgüdüleri ona ihanet ediyordu ve bunları dizginlemek için büyük çaba sarf ediyordu. Taylor’un uzanarak battaniyeyi almasını ve sarınmasını bekledi. “Hala New Lynn’de mi yaşıyorsun?” Bahsettiği yer Yeni Zelanda’nın en büyük şehrinin yaklaşık otuz dakikalık uzağında olan bir bölgeydi.Tabi normal şartlar altında. “Hı-hı” Taylor’un sesi mırıltı şeklinde çıkmıştı.

Jackson bir an için ona baktığında battaniyenin dışında kalmış olan yüzünü ve sıcaktan kıvrılmış saçlarını gördü.Yorgunluktan gözleri kapanmak üzereydi.Onu kucağına almak ve kendinden geçene kadar öpmek istiyordu. Taylor’a karşı hep kendine verdiği söz doğrultusunda davranmıştı.Bonnie’nin korkunç intikamını öğrendikten sonra kendine bir söz vermişti.Karısının cenazesinden sonra,bir daha asla bir kadının kendisine bu kadar yakşlaşmasına ve incitmesine izin vermeyeceğine yemin etmişti.Ve şimdiye kadar bu sözü yerine getirmesine engel olacak bir kadınla karşılaşmamıştı. Ama Taylor yanındayken sözünü tutabilmesi için çaba harcaması gerekiyordu.Onu ofisin kapısında ilk gördüğü andan beri,Taylor onu garip bir şekilde etkiliyordu.O zamanlar evliydi ve Taylor’u bir çocuk ve çalışkan biri olduğu için sevdiğine kendini ikna etmişti.Ama şimdi Bonnie yoktu ve yağmurdan buluzu yapışmış olan Taylor çok çekici ve hoş bir kadındı. “Erkek kardeşin nerede?” Aklını zararsız şeylere yöneltmek için konuşmaya başladı.Ama tüm duyabildiği iç güdülerinin sesiydi. “Nick sınıfıyla birlikte, Riverhead ormanına kamp yapmaya gitti.” Bu neden bu kadar geç saatte dışarıda olduğunu açıklıyordu.

Çünkü Taylor hayatını Nick’in ihtiyaçlarına göre ayarlıyordu.Onun kardeşiyle yalnızca iki kez karşılaşmıştı.Birine çalışanların ailelerine verilen mangal partisinde,diğeri ise Taylor’un cumartesi çalışmak zorunda kaldığında onu yanında getirdiği zamandı.Taylor ona annesi gibi sahip çıkıyordu. Jackson kardeşininde onu abla değil anne gibi gördüğünü biliyordu. “Hala aynı acentede mi çalışıyorsun?” “Evet” “Bir ara ihtiyacım olduğunda seni sordum.” Her seferinde hattın ucunda ki talihsiz kişi Taylor’un yokluğu karşısında anlamsız öfkelenmesine maruz kalıyordu. “Ya” Taylor hafifçe ona döndü. “Bilmiyordum” Kısa bir sessizlikten sonra devam etti. “Artık film endüstrisi için çalışmıyorum.” “Neden?” Taylor onundan kaçıyor olabilir miydi?Bu şimdiye kadar hiç aklına gelmemişti. “İçinde olmak isteyeceğim türden bir çevre değil.” Kırmızı ışıkta durunca Jackson ona baktı. “ “Nasıl bir çevre?” Taylor omzunu silkti.Yanakları pembeleşmişti.

“ “Fazla gösterişli ve suni.Her şey para para para.” Jackson her zaman onun bu dünyadaki şeylere karşı olduğunu biliyordu. “Peki ya sanat?” “Sanat mı?” Taylor ona küçümseyen gözlerle bakıyordu. Jackson gülümsedi.Yeşil yandığını görünce hareket etti. “ Küçük Taylor.Hayal kırıklığına uğramak için çok gençsin.” “Bana patronluk taslama” Taylor’un sesi çok sert çıkmıştı. Taylor şimdiye kadar ona karşılık veren tek sekreter olmuştu.Sözleşmesi bittiğinde ona sürekli bir iş önermiş ama Taylor ayrılma konusunda kararını vermişti.Aslında Taylor’un hayatında daha fazla yer almasını istiyordu,ama onun gitmesine izin vermekten başka çaresi yoktu.Taylor’un gençliğini ve masumiyetini çalmaya hakkı yoktu.Yine de onun kapıdan geri döneceğini ummuştu.Anılar sesinin sertleşmesine neden oldu.

“Üzgünüm” “Hayır değilsin” Jackson omzunu silkti. “Ne diyebilirim?Bir çocuk için fazla alaycısın.” Otuz iki yaşındaydı ve ondan sadece sekiz yaş büyüktü ama kendini çok yaşlı hissediyordu. Taylor’un öfkesi gittikçe büyüyordu.Neden Jackson ona küçük bir çocukmuş gibi davranıyordu. “Ben çocuk değilim.” Özellikle de onun yanındayken duyguları tam bir yetişkin olduğunu söylüyordu. Ama Jackson’nun bedenini hissetmekten korkuyordu.Çünkü bu ateşli ve vahşi duyguların nasıl doyurulması gerektiğini bilmiyordu.Geçmişte asla bir erkeğe aşık olmamıştı.Hatta bunun olmasına asla izin vermemişti.Ama Jackson Santorini ile karşılaştığında bu adamla ilgili hayaller kurmaktan kendini alamıyordu. Derinden gelen bir kıkırdama sesi yanaklarının pembeleşmesine ve öfkesinin daha da artmasına neden olmuştu. “Benim yanımda bebek sayılırsın” “Saçma” Öyle sinirlenmişti ki söyleyecek başka kelime bulamamıştı. “Yetişkin insanlar olunca yaşın bir önemi kalmıyor.

” “Tabi ki kalıyor.” Jackson sakin bir sesle cevap verdi. “Daha fazla tecrübe ve daha fazla yaşanmışlık.” “Daha fazla yılın olması daha fazla tecrübenin olması anlamına gelmiyor.” Jackson’un alaycı bakışları bunu ispat et de gibiydi. Taylor öldürücü vuruşunu yaptı. “Ben bir çocuk yetiştiriyorum.Sen de aynı şeyi söyleyebilir misin?” “Hayır” Jackson’un sesi öyle soğuktu ki arabanın içi birden buz gibi oldu. Taylor dikkatsizce seçtiği kelimelerin onu derinden yaraladığının farkındaydı.Çocuksuz bir evliliğin onun seçimi olup olmadığını bir kez daha merak etti. “Özür dilerim” dedi yavaşça. “Bunu söylememeliydim.” “Doğruydu” Bu duygusuz bir cevaptı. Taylor dudağını kemirdi.Devam edip etmemekte kararsızdı.

“Evet ama Bonie’nin ölümü üzerinden bu kadar az zaman geçmişken söylememem gerekirdi.Düşünemedim.” Üvey babası Lanve’nin Nick’i alma ihtimali,onu duygusal açıdan yıpratmıştı.Aslında bu gece korkularından birkaç saat uzaklaşmak için dışarı çıkmıştı.Ama sonuç tam bir kabus olmuştu.Tabi Jackson’un ona rastlayıp,arabasına alması hariç.Oysa şimdi onu kızdırmıştı.Ve nedense bu hepsinden çok kötü hissetmesine neden olmuştu. “On iki ay oldu.Evliliğimizin bundan çok daha önce bittiğini biliyorsun.Aslında bunu bütün dünya biliyor.” Evet evliydiler.Ama birbirleriyle değil.Jackson işiyle Bonnie de ilaçlarıyla.Son iki yıldır aynı yatakta bile yatmıyorlardı.

Bonnie’nin ölümünden dört ay önce ki o gece hariç. Bonnie o gün öyle tatlıydı ki,Jackson’a evlendiği kızı hatırlatmıştı.Ama o kızın hayal olduğunu uzun zaman önce anlamıştı.Ancak babasının ölümünün tesellisini onda arayınca Jackson ona karşı koyamamıştı. Ve o an bir çocuk yaratmışlardı. Ta ki Bonnie bir kutu ilaçla kendini ve bebeğini öldürene kadar.Eğer bunu yapmamış olsaydı şimdi küçük bir çocuğun babası olabilir ve Taylor’u yalanlayabilirdi.Otopsi sonucunda karısının hamile olduğunu öğrendiğinde,ruhuna saplanan bıçağın keskinliğini hala hissedebiliyordu.Üstelik yapılan testler çocuğun onun kanından olduğunu göstermişti. Ancak bu keder,Bonnie’nin bebeği bildiğini öğrenince hissettiği ıstırapla kıyaslanamazdı.Bonnie içinde büyüyen bebeğin ondan olduğunu biliyordu.İlaçları yutarken çocuğun ondan olduğunu biliyordu. Bir an tekrar o duyguları yaşarcasına bedeni nefret dalgasıyla sarsıldı.Bu çok garipti.Oysa bu hassas yönlerini saklayabilecek bir yeteneği vardı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir