Nurullah Aydin – Istihbarat ve Istihbaratci

İnsan öğrenme merakıyla bilgi edinmeye çalışır. Zamanla anne, baba ve yakınlardan edindiği bilgi ile olan bitenden haberdar olur. Eğitim süreci içinde bilgisini arttırır. Yaşadığı toplumun kültüründen, tarihinden, özelliğinden haberdar olmaya çalışır. Diğer dünya halkları hakkında sürekli bilgilenmeye çaba sarf eder. Nihayet yaptığı işe göre bilgi toplama değerlendirme ve gereğini yerine getirme çabası içinde olur. Nihayet insan; kendisinin, ailesinin, arkadaşlarının, iş yerinin, toplumunun, devletinin, insanlığın, dünyanın, galaksinin bilgi toplayıcısı, değerlendiricisi ve kullanıcısıdır. Bilgi toplama, değerlendirme ve kullanma, bizim doğumdan ölüme kadarki zaman dilimi içinde farklı şekilde de olsa sürekli yapılan bir faaliyettir. İstihbarat sistemlerinin kim ya da kimler için ne amaçla, hangi hedefler için kimlerle çalıştığı belirsizdir. İç ve dış tehdide yönelik faaliyette bulunan istihbarat kuruluşlarının amaç ve hedefte sapma yaşaması kaçınılmazdır. Dünyanın önde gelen devletleri, o devletin etkinliğine odaklanmış istihbarat kuruluşları ile vardırlar. CIA, MOSSAD, MI5’in Türkiye’deki ilişkiler ağı, NATO, Gladyo yapılanması bilinmeden, Türkiye’deki iktidar mücadelesini, bölgesel ilişkilerini anlamak zordur. Türkiye’de istihbaratın bugünkü durumunu açıkça ortaya koyarken, dünyadaki istihbarat sistemleri ve bunların yüzyıllar içinde oluşmasını sağlayan gizli örgütlerin yapılarına bakmakta fayda vardır. Küresel yapılanmalar aynı zamanda istihbarat ağının da şekillendiricisi ve uygulayıcısıdırlar. Başta Orta Doğu, Balkanlar, Kafkasya bölgesi olmak üzere dünya coğrafyası için verilen egemenlik savaşında, vesayet altına alınmak istenen ülkelerde öncelikli olarak gizli servisler yerleşmekte ve yarışmaktadırlar.


İstihbarat örgütleri ve faaliyetleri rejimle doğrudan ilişkilidir. Türklere Orta Asya steplerinden başlayarak üç kıtada devletler kurduran, esaret altında yaşamasını önleyen, 600 yıl süren imparatorluk kurduran, çağ açtıran, “istihbarata verdiği” önemdir. İstihbarat eksikliği ise devletlerinin yıkılmasının nedenlerinden biri olmuştur. Kazanan ya da kaybeden istihbaratçıların savaşı bir milletin varlığının ya da yok oluşunun da başlangıcının göstergesidir. Teknolojinin gelişimi, istihbarat araç ve gereçlerinde de önemli değişime neden olmuştur. Hıyanetle vatanseverliğin en açık yaşandığı alan istihbarat alanıdır. Sadece istihbaratçılar açısından değil, devleti yönetenlerin de ikbal ve iktidar için siyasi, ekonomik alanlarda yabancı ülke devlet yetkililerine bilerek veya bilmeyerek casusluk yaptıkları da bir gerçektir. Kuşkusuz istihbaratçı olmak, başka bir duygu içerir. Ve diğer meslek mensuplarından farklı bir kişilik ve kimlik oluşturur. Gazetecilikle istihbaratçılık benzer özellikleri taşır. Yabancı istihbarat örgütleri için başka bir ülke insanını tespit edip seçerek kullanmak eski bir uygulamadır. Bu; ya siyasetçidir, ya gazetecidir, ya sivil toplum mensubudur ya iş adamıdır ya da akademisyendir. Yabancı örgütlere en çok çalışan kesimler de bu alanlardakilerdir. İstihbarat örgütleri paravan şirketler yoluyla da finans elde ederler ve bunu örgütlü faaliyetlerde kullanırlar. İstihbarat faaliyeti; ciddi, yetenekli, bilinçli, idealist, birikimli uzmanlar, kaliteli yöneticiler gerektirir.

Ancak yeterli eleman olmamasının sıkıntısını her zaman çekerler. Siyasi iktidarların gizli servisleri; kendi çıkarları için özel olarak kullandıkları bilinen bir uygulamadır. İstihbarat örgütlenmesi çağımızda ekonomik istihbarat ve suçlarla ilgili alanlarda yoğunluk kazanmıştır. İstihbarat örgütleri zaman zaman etkin güç odakları tarafından kullanılabilir. Özellikle siyasi çekişmelerin yoğun olduğu dönemlerde ise bocalama dönemine girerler. İstihbarat için kullanılan temel olgu gizliliktir. Ancak bunun; kim için, nasıl, nerede, ne şekilde olduğu sürekli tartışma konusudur. İstihbarat örgütleri genellikle komplo peşinde koşan örgütler olarak da algılanır. Elinizdeki kitap, dünyada ve Türkiye’de üzerinde en çok soru işaretlerinin bulunduğu kuruluşlardan birisi olan “istihbarat örgütleri” ve “bilinmeyenler” üzerine hemen her alanda varlığını hissettiren ancak belirsizliğini ve gizemliliğini koruyan bir alanı, tüm boyutlarıyla ortaya koymak düşüncesinden doğmuştur. Kitapta; başka ülkelerin diğer ülkeler üzerindeki istihbarat faaliyetleri, yöntem ve metotları ile ilgili bilgilere yer verilmiştir. Kitapta; akademik çalışma ile sıradan insanın istihbarat hakkındaki meraklarını giderecek bilgiler ile bu konuda araştırma yapacak insanlara malzeme oluşturacak örgütlenme yapılanmaları ve faaliyetleri ele alınmıştır. Kitap; dünya genelindeki görüşler birikimini içermektedir. Kitap tek sesli, renksiz ve yanlı gibi görülecek bir çalışma ötesinde geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu nedenle; bazı önyargılar meydana getirmek değil, istihbaratın yol haritasını oluşturmak ve köklü tarihi, birikimi ve yeteneği olan Türk Milleti’nin ve Türk Devleti’nin eksikliğini hissettiği bir alanda neler olduğunu ve neler yapılması gerektiğini sunmak amaçlanmıştır. Nurullah AYDIN 7 Haziran 2010 Ankara BİRİNCİ BÖLÜM İSTİHBARAT NEDİR? I- İSTİHBARAT KAVRAMI İstihbarat faaliyetlerinin temelini oluşturan bilgidir.

Bu bilgiyi elinde tutan neyi amaçlamışsa onu gerçekleştirebilme olanağına sahip olur. Elinizdeki bilgilerle bir medeniyet de kurabilirsiniz, bir medeniyeti yok da edebilirsiniz. Bir ülkeye savaş da açabilirsiniz, barış da yapabilirsiniz. Fizikî bir yönü olmayan, ama güç faktörü olarak da önemli bir konuma sahip bilginin günümüzde etkinliği giderek artmıştır. Çağı; bilgi çağı görenler çoğunluktadır. Bilginin güç olduğunu artık kabul etmeyen yoktur. Bilginin elde edilerek akılcı ve operasyonel kullanılması yeni dinamikleri de ortaya çıkarmıştır. Bilgi; güç, iktidar, egemenlik, para, seçkinlik, başarı getirir. Bu nedenle de onu elde etmek ve menfaatler doğrultusunda kullanmak için oyunlar oynanacak, her türlü yöntemler denenecek, propagandalar ve pazarlıklar yapılacaktır. Kişilerin ve devletlerin güç ve egemenlik mücadelesinde istihbarat önemli bir yer tutar. İstihbarat yalnız örtülü, gizli operasyonlardan, aksiyonlardan oluşmaz. Çağımızda aksiyon ve operasyonlar masa başında, belgeler, bilgiler arasında sürer sonuçta uygulamaya dönüşen kararlar haline gelir. Her türlü bilgiyi ilk elde eden, onu ilk doğru değerlendiren başarılı operasyonlar yapar, güç mücadelesinde öne geçer. Tarih boyunca insanın gerçekleri bilme, öğrenme tutkusu en önemli ve güçlü bir duygudur. George Bernard Shaw, genç bir yazara öğüt verirken şu önemli kuralı koyar: “Önce bilgilerini doğru topla; bütün anlatım biçimlerinin temeli budur.

” [1] Gelecek tehlikeleri önceden görmek, olayları gerçekleşmeden kestirebilmek, siyasetten ekonomiye, uluslararası ilişkilerden enerjiye, savaşlardan barışın sürdürülebilir olmasına kadar hemen her alan, istihbaratın konusudur. Bu geniş yelpaze nedeniyle ister istemez istihbaratın tanımı da ele alınan alana göre yapılmaktadır. İstihbarat: Bilgi toplamak, bilgi düzenlemek ve kişi ya da konu hakkında özel araştırma yapmaktır. Yani; yeni öğrenilen bilgiler, belgeler, haberler-bilgi toplama, haber almadır. [2] İstihbar: Haber ve bilgi alma. İstihbar etmek ise: Haber almak, duymak, öğrenmektir. İstihbaratçı: İstihbarat işini yapan kişi anlamına gelir. İstihbarat: Barışta ve harpte doğru haber almak, yanlış haber yaymak demektir. [3] Merkezî istihbarat kuruluşlarının görevi bu merkezî planlamanın koordinesini yapıp, elde edilen bilgileri birleştirip, devlet çapında istihbarat üretimine katkıda bulunmaktır. [4] Bilgilerin toplanması, mevcut bilgilerle karşılaştırılması, bu bilgilerin analizi, değerlendirilmesi, birleştirilmesi ve yorumlanması sonunda ortaya çıkan hâsıladır. [5] Teknik olarak istihbarat; muhtelif imkân ve vasıtaları kullanarak herhangi bir konuda enformatik materyal temini ve temin edilen bilgilerin ham halden kurtarılarak işlenmesi, kıymetlendirilmesi ve yorumlanarak bunlardan bir netice çıkarılmasıyla ilgili faaliyettir ve insanların fıtri bir melekesi olan tecessüs (merak, öğrenme arzusu) ile doğmuştur. [6] İstihbarat; türlü imkân ve vasıtalarla herhangi bir konuda elde edilen haberlerin ayrılması, birleştirilmesi, tertiplenmesi, değerlendirilmesi, yorumlanarak bunlardan bir sonuca varılması, ayrıca mukabil faaliyetlere karşı konulması, yıkıcı propagandaların önlenmesi ve olumlu haberlerin yayılmasıdır. [7] İstihbarat, bir devletin ya da herhangi bir kuruluşun güvenliği ile ilgili alanda devlet ya da özel kişiler tarafından toplanan başka bir devlete, hükümete, siyasal bir gruba, partiye, askeriyeye ve herhangi bir harekete ait olduğuna inanılan bilginin toplanması, analizi, üretimi, bilgi yaymak ve bilginin kullanımı olarak tanımlanabilir. [8] Hangi açıdan ele alınırsa alınsın nihayetinde istihbaratın bilgi ile olan doğrudan ilişkisi esastır. O hâlde İstihbarat=Bilgi+Haber alma formülasyonu da doğru bir tanımlamadır.

İstihbaratın kaynağı, iş alanı bilgidir, ana faaliyeti ise bilgiyi ele geçirmektir. Belli alanlarda ve konularda haber toplamadır. Bilginin üretilmeden önceki safhalarından başlayıp, bilginin ortaya çıkmasından sonra bu bilginin derlenip toplanması, değerlendirilmesi, işlenmesi, sentezlenmesi, ayrıştırılması, analiz edilmesi ve kullanıcılara sunulması istihbaratın genel hatlarıyla işleyişidir. Bilgi var olanın tanınmasıdır. Başka ifadeyle var olanı tanıma onun bilgisine sahip olmadır. Bilgi bir şey hakkında verilen hükümlerdir. [9] Hükümler yeni merakları, meraklar da yeni bilgileri doğurur. Bilgi taşıdığı özelliklere ve elde ediliş metotlarına göre farklı türlere ayrılır. Bilgi; a-Gündelik Bilgi, b-Dinsel Bilgi, c-Teknik Bilgi, d-Sanatsal Bilgi, e-Bilimsel Bilgi, f-Felsefi Bilgidir. [10] Bilgi, kişisel anlamda düzenlenmiş enformasyondur. Özümlenmiştir. Öğrenme ve deneyim yoluyla kazanılmış olan önceki bilgilerle bütünleşmiştir. [11] Bilgi; açık, gizli, örtülü nitelikte olabilir. Önemli olan bilginin değerlendirilmesi, analiz edilmesiyle amaçlara, hedeflere uygun çıkarımlar yapılarak, neticede bu bilgiden yeni bir bilgi doğdurularak fayda sağlanmasıdır. Bilgi ve istihbarat ayrılamaz bütünlük taşır.

İstihbarat, bilginin en geniş manadaki hali olarak da görülebilir. [12] İstihbarat faaliyetleri: – İstihbaratın temeli bilgiden ve enformasyondan oluşur. – İstihbarat; bilginin veya enformasyonun akılcı bir şekilde mantık süzgecinden geçirilmesi, sentezlenmesi, ayrıştırılması ve yorumlanarak biçim verilmesi ile ortaya çıkar. – İstihbarat; planlama, elde etme, karşılaştırma, değerlendirme, öngörüde bulunma, tanımlama, biçimlendirme ve karar verme sürecini oluşturan bir hareket tarzıdır. İstihbarat mesleğinde bilgi ve enformasyonu ele geçirmek için de her yol mubahtır. “Ajanlar ‘case officer’in emirleri doğrultusunda, sırları, planları, belgeleri, daktilo şeritleri ve her ne olursa çalarlar.” [13] Tüm canlıların içgüdüsel temel özelliği meraklılığıdır. Kendini kendi dışındaki her şeyi merak eder. İnsan da kendisini ve kendisi dışındaki her şeyi tanımak, bilmek, anlamak, algılamak ve onu elde etmek ister. Merak duygusuyla her varlığı, her nesneyi, olayı, duygu ve düşünceyi, faaliyeti tanımak bilmek isteyen insan bilgiyi elde etmek için birçok eylemde bulunur. Hazır bilgiyi elde etmekle birlikte bununla yetinmez. Yine birçok farklı bilgiyi de üretir. İnsan, gözlemlediği, algıladığı ve aldığı bilgileri karşılaştırarak, yorumlarla analizler ve çıkarımlar yaparak yeni bilgiler üretir. Yeni üretilen bilgiler yeni meraklar doğurur, yeni meraklar yeni bilgilerin üretilmesine veya ele geçirilmesi için çabalara sebep olur. Bilinçli ve akıllı varlık olarak insan sahip olduğu farklı bilgi türleriyle karşılaştığı nesneleri bilmek ister.

İnsan bilme etkinliğinde bilen, yani özne; karşılaştığı nesneler ise bilinen; yani objedir. O hâlde, bilme etkinliği, özne (bilen) ve nesne (bilinen) arasında oluşan süreçtir. Böyle bir etkinliğin sonucunda çıkan ürüne de bilgi adı verilir. Bilgi, özne ve nesne arasında kurulan bağdan oluştuğuna göre, bu bağlar ancak özne tarafından kurulabilir. [14] Bilgiyi anlayan, açıklayan, işleyip yorumlayan, analiz eden özne, yani insandır. Bilgiyi kullanıp buradan hedeflediklerine yönelik yeni yaklaşımlar oluşturan insan, bunu bilinçle yapar. Bilginin elde edilmesi bir süreçtir. Bilginin temeli ise veridir. Veriler yorumlanarak somut ürüne dönüşür. Elde edilen bilgi üzerinde düşünen insan yeni bilgiler elde eder. Elde ettiği bu bilgi kişisel, kurumsal, toplumsal, ulusal ve uluslararası önemde bir etkinlik doğurabilir. O hâlde bilgi bilgiyi doğurur. Bilgi, elle tutulur, gözle görülür olmadığı için maddi olmayan bir değer görülerek, algılanır. Bilgi bu nedenle sürekli gelişen ve yenilenen canlı bir hareketliliktir. Gayri maddi varlıklar üç kategoriye ayrılabilir: -İnsan sermayesi: Çalışanların yetenekleri, becerileri, bilgileri, -Bilgi sermayesi: Veri tabanları, bilgi sistemleri, bilgi ağları ve teknoloji altyapısı, -Kuruluş sermayesi: Kültür, lider ekip, çalışan uyumlaştırılması ve bilgi yönetimi.

[15] Maddi olmayan bu hareketlilik sınırsızdır. Anlaşılır, bilinir, gelişir, yenilenir ve tekrar gelişir. İstihbarat da bilgiye dayalı olarak yapılır. Bu nedenle de sürekli değişmesi ve yenilenmesi gereken bir sosyal bilim dalıdır. İnsanlık tarihi boyunca bilgi, tüm alanlarda bir üretim unsurudur. Bilgi ekonomiden spora, siyasetten sağlığa, savunmadan haberleşmeye her alanda altyapı olarak kullanılmaktadır. Bilgi bir unsur olarak görülmekle, bu unsurun işlenmesi, değerlendirilmesi kullanana güç kazandırmaktadır. Bilgi çağında yaşadığımızı sıklıkla tekrar ettiğimiz ancak doğru bilginin doğru adreslere ulaşmasında ciddi sorunlar yaşadığımız problematik bir süreci tüketmekteyiz. Bu sürecin en büyük açmazı ise; iletişim imkânlarının genişlemesi ile insanların gerekli bilgilere erişimleri arasında doğru değil, ters bir orantının mevcut olmasıdır. Yazık ki teknolojik gelişim ve iletişim imkânları hızla artarken, bilgi havuzumuzda yer alması gereken önemli veriler gittikçe azalıyor. Hem de onlara fazlasıyla ihtiyacımız olduğu dönemde… [16] Bilginin, önemlisi önemsizi yoktur. Her bilginin bir gün gerekliliği söz konusu olabilir. Bilginin kullanılması ile bitmesi söz konusu değildir. Birisi için son derece gereksiz olan bir ipucu bir başkası çok önemli bilgi sağlayabilir. Bir kişiyi herhangi bir nedenle izlemeye aldığınızda, telefon görüşmeleri, harcamaları, banka hesapları ve hesap hareketleri kadar, bazen onun yeme alışkanlığı, yedikleri, içtikleri, alışveriş ettiği markalarla ilgili bilgiyi bulup davranış biçimlerini, karakterini bulabilirsiniz.

Bazen önem vermediğiniz basıp geçtiğiniz çöp, bazen ummadığınız kadar çok bilgi barındırır. Gözbebeğimiz, umut bağladığımız ‘forensic science’, kimi zaman nasıl ‘junk science’e yani ‘çöp bilim’e dönüştüğü bizi endişelendirebilir. [17] Aklınıza gelen her şey, her materyal, her kişi, her davranış yönetici, bilim adamı, iş adamı, gazeteci kadar istihbaratçı için de önemlidir. Bilgilenmek veya bilgi sahibi olmak demek, belirli bir durumu analiz edebilme, yönetimsel veya siyasal sorunlara çözüm bulabilme ve sağlıklı karar alabilme yeteneğine sahip olmak demektir. Bilinmezliklerin giderilmesi, doğal olarak daha iyi kararlara yol açar, bu kararlar yapılacak doğru seçimlerle bir sektörün, bir kurumun veya bir ülkenin kaderini tayin eder.� Bilgiye dayanmayan yüzeysel değerlendirmeler her zaman teşkilatların, dolayısıyla toplumların ve devletlerin başını ağrıtır. Bilgiye dayanmadan, yüzeysel değerlendirmelerin devletleri nasıl zora soktuğunun örnekleri çoktur. Avrupa Birliği’nin Çin’in Rusya’nın politikası hakkında öngörüde bulunmak kolaydır. Sürekli olarak en son değişmeleri de içeren ekonomi, kamuoyu düşüncesi ve diğer değişkenler bir bilgisayara yüklense, bilgisayar bile sonuçları çıkarabilir rahatlıkla. Ama iş, Afrika ve Asya ülkelerine gelince öngörü zorlaşır. Bilgisayarlara nasıl depolayacağımızı henüz öğrenemediğimiz insan duyguları ve içgüdüleri karışır işe… Meselâ Gana lideri Nkrumah’ın devrileceğini görebilmek, bilgisayarın becerebileceği iş değil. Çünkü elimizdeki verilere göre Gana ordusu başkaldırmayacak kadar uysal ve itaatkârdır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir