Oliver Sacks – Renkkörleri Adası

Bu kitap aslında Mikronezya’ya yaptığım birbirinden bağımsız, ama birbirine koşut iki yolculuğu anlatan iki kitaptan oluşuyor. Mikronezya adalarına yaptığım ziyaretler kısa sürdü, herhangi bir programa ya da takvime bağlı değildim, bir tezi kanıtlama ya da çürütme amacı gütmedim, sadece gözlem yaptım. Ne var ki, salt dürtülerime dayanarak, sistemsiz bir biçimde gerçekleştirdiğim bu gezilerde edindiğim deneyimler son derece yoğun ve zengindi ve beni sürekli şaşırtan, çok çeşitli yönlere kaydı. Mikronezya’ya bir nörolog, ya da nöroantropolog olarak gittim; niyetim buralarda yaşayan bireylerin ve toplulukların sıradışı yöresel hastalıklara -Pingelap ve Pohnpei’de kalıtımsal renkkörlüğüne; Guam ve Rota’ da ilerleyen, ölümcül bir nörodejeneratif bozukluğa- nasıl tepki gösterdiklerini incelemekti. Ne var ki bu adaların kendine özgü bitki örtüsü ve hayvanları, benzersiz jeolojik oluşumları, ada halklarının kültürel yaşamı ve tarihi beni olağanüstü ölçüde etkiledi. Hasta ziyaretleri, arkeolojik alanlardaki geziler, yağmur ormanlarında dolaşmalar, mercan kayalıklarında şnorkelle su altını araştırmalar önceleri birbiriyle ilgisiz görünse de, sonunda tek bir deneyimde, ada yaşamının gizleriyle tanışma deneyiminde birleştiler. Ancak geriye baktığımda, olanları anımsayıp üstünde düşününce, aralarındaki bağlantılar ve anlamları (ya da anlamlarından bir kısmı) daha belirginleşti, bu da beni, yaşadıklarımı kağıda dökmeye sevketti. Şu son aylarda yazmak, belleğimde o adalara yeniden gitmemi sağladı, hatta beni buna zorladı. Bel11 lek de Edelman’ın bize hatırlattığı gibi basit bir kayıt ya da hpkı-üretim değil, hayalimizdeki imgenin kendi değerlerimiz ve bakış açımızla aktif bir yeniden-düzenlemeye ya da yeniden-yapılandırmaya gitmesi olduğundan, anımsamakla bir anlamda, bu ziyaretleri yeniden kurdum, bir ömür boyu adalara ve ada bitkilerine duyduğum romantik hayranlığın da yardımıyla, bu adaların kişisel, özel, belki de eksantrik bir panoramasını yarattım. Kendimi bildim bileli hayvanlara ve bitkilere tutkundum, bu ‘biyofili’ herkesten önce annemin ve teyzemin eseridir, sonra sevdiğim öğretmenler ve Eric Kom, Jonathan Miller, Dick Lindenbaum gibi benimle bu tutkuları paylaşan dostlar gelir. Birlikte bitki avına çıkar, sırtlarımızda vasküllerimiz,* güneş doğarken dere yataklarına giderdik; her bahar Millport’ta iki geceyi deniz biyolojisiyle geçirirdik. Kitaplar bulur, birbirimize verirdik – Strasburger’in Botany’sini (ilk sayfasından görüyorum) 1948′ de Jonathan’ dan almışım, bir kitap kurdu olan Eric’ten de sayısız kitap aldım. Hayvanat bahçesinde, Kew Gardens’da, Doğal Tarih Müzesi’nde yüzlerce saat kalır, Regent’s Park’ dan ya da South Kensington’ dan çıkmadan, birer doğabilimci olduğumuzu hayal ederek, sevdiğimiz adalara giderdik. Yıllar sonra yazdığı bir mektupta, Jonathan bu gençlik heyecanlarımızın Viktoryen bir karakter taşıdığı yolunda fikir yürüttü: ‘O sepya-lekeli dönemin hasretini çekiyorum,’ diye yazdı. ‘Etrafımdaki insanların ve eşyaların bu denli temiz ve parlak olması canımı sıkıyor.


Bütün mekanın bir anda 1876’nın kumlu monokromlarına dönüşmesi için bitmeyen bir özlem duyuyorum.’ Erle de benzer duygular içindeydi; yazmayı, kitap toplamayı, almayı, satmayı biyolojiyle bütünleştirmesinin, Darwin hakkında, biyoloji ve doğal bilimler tarihi hakkında engin bilgi sahibi bir antikacı olmasının nedenlerinden biri kuşkusuz budur. Mikronezya’ya yaptığım ziyareti yazarken, eski kitaplara, kırk yıllık ilgi alanlarıma ve tutkularıma döndüm, bunları sonraki ilgi alanlarımla, hp adamı kimliğimle kaynaştırdım. Botanik ve tıp sanıldığı kadar ayrı disiplinler değildir. İngiliz nöro­ • vaskül: Bitki taşımaya yarayan küçük kutu (ç.n.) 12 lojisinin babası W. R. Gowers, geçenlerde büyük mutlulukla öğrendiğim üzere, yosunlar üstüne bir botani monografı yazmıştır. Gowers’in yaşamöyküsünü yazan Macdonald Critchley, onun için ‘bir doğa tarihçisi olarak bütün bilgisini hastanın başucuna getirirdi,’ diyor, ‘Sinir hastaları onun için tropik bir cangılın bitki örtüsü gibiydi.’ Bu kitabı yazarken, bana yabancı olan dünyalara girdim, birçok kişinin, özellikle Mikronezya, Guam ve Rota, Pingelap ve Pohnpei halklarının, yolda karşılaştığım hastaların, bilim adamlarının, hekimlerin, botanikçilerin yardımını gördüm. Hepsinden önce, Knut Nordby, John Steele ve Bob Wasserman’a bu yolculuğu birçok bakımdan benimle paylaştıkları için minnettarım. Beni Pasifik’te ağırlayanlar arasından Ulla Craig, Greg Dever, May Okahiro, Bili Peck, Phil Roberto, Julia Steele, Alma van der Velde ve Marjorie Whiting’ e teşekkür ederim. Mark Futterman, Jane Hurd, Catherine de Laura, Irene Maumenee, John Mollon, Britt Nordby, Schwartz ailesi ve lrwin Siegel’ e, akromatopsi ve Pingelap üstüne verdikleri bilgiler çin müteşekkirim. Birçok yardımlarının yanında, beni Knut’la tanıştıran, kendi akromatopsi deneyimini bizlerle paylaştığı gibi Pingelap seferimizde güneş gözlüklerinin ve diğer malzemenin seçiminde çok kıymetli tavsiyelerde bulunan Frances Futterman’ a özel bir teşekkür borçluyum.

Yıllar içinde Guam hastalığının araştırılmasında pay sahibi olan birçok araştırmaaya: Sue Daniel, Ralph Garruto, Carleton Gajdusek, Asao Hirano, Leonard Kurland, Andrew Lees, Donald Mulder, Peter Spencer, Bert Weiderholt ve Harry Zimmerman’ a da kendimi borçlu hissediyorum. Başka birçok kişi, birçok yönden bana yardımcı oldu, bunların arasında çeşitli dostlarım ve meslektaşlarım var; (adalarda kaptığım ameobiyasis’i tedavi eden) Kevin Cahili, Elizabeth Chase, John Clay, Allen Furbeck, Stephen Jay Gould, G. A. Holland, Isabelle Rapin, Gay Sacks, Herb Schaumburg, Ralph Siı;:gel, Patrick Stewart ve Paul Theroux. 1994’te Mikronezya’ya yaptığımız yolculuklarda bize eşlik eden, yaşadıklarımızı paylaşan (ve bunların büyük çoğunluğu13 nu, çoğu zaman zor şartlar altında filme çeken) film ekibi, deneyimlerimizin daha da zenginleşmesini sağladı. Önce Emma Crichton-Miller, adalar ve ada halkları hakkında kapsamlı bir ön araştırma yaptı, Chris Rawlence sonsuz bir duyarlık ve anlayışla filmin prodüktörlüğünü ve yönetmenliğini yaptı. Film ekibi -Chris ve Emma, David Barker, Greg Bailey, Sophie Gardiner ve Robin Probyn- ziyaretimize yetenekleriyle ve güleç yüzleriyle, hepsinden öte dostluklarıyla renk kattılar, ve başka bir çok macerada benimle birlikte oldular. Bu kitabın yazılmasında ve yayımlanma sürecinde yardımlarını gördüğüm birçok kişiye müteşekkirim, bunların arasında Nicholas Blake, Suzanne Gluck, Jacqui Graham, Schellie Hagan, Carol Harvey, Claudine O’Hearn, Heather Schroder ve özellikle becerisi ve zekasıyla çok çeşitli organizasyonları başarıyla yürüten Juan Martinez’in adını sayabilirim. Kitap Temmuz 1995’te bir çırpıda yazılmasına karşılık, arsız bir sikad gibi çeşitli yönlerde sürgünler ve tomurcuklar vererek orijinal halinin birkaç katına ulaştı. Bu sürgünler asıl metnin boyutlarını aşmaya başlayınca, anlatının bütünlüğünü bozmak istemediğim için, bu ek düşüncelerin büyük bölümünü kitap sonuna yerleştirdim. Neleri dahil edip neleri çıkarmam gerektiği konusundaki karışıklığı aşmam, anlatının beş bölümünü biçimlendirmem Knopftaki editörüm Dan Frank’ın ve Kate Edgaı’ın duyarlılıkları ve yönlendirmeleri sayesinde gerçekleşti. Botanik alanında, özellikle eğreltiotları ve sikadlar konusunda uzmanlıklarını büyük bir hevesle benimle paylaşan Mikronezya’ dan Bill Raynor, Lynn Raulerson ve Agnes Rinehart’a, Miami’deki Fairchild Tropical Garden’dan Chuck Hubbuch’a, New York Botanical Garden’dari John Mickel ve Dennis Stevenson’ a teşekkür ederim. Son olarak, kitabın metnini dikkatle ve sabırla okudukları için Stephen Jay Gould ve Eric Kam’a müteşekkirim. Bu kitabı, yıllar boyunca her türlü bilimsel merakı benimle paylaşan, en eski ve en sevgili dostum ve yoldaşım Eric Korn’a ithaf ediyorum.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir