Osman Kaplan – Uc Yaramaz

Güneşli bir ilkbahar sabahıymış. Anne ördek, yumurtalarının üzerinde oturuyormuş. Heyecanla yavrularına kavuşacağı anı bekliyormuş. Sonunda beş yavru ördek doğmuş. “Vak, vak, vak.” Bunlardan ikisi kız, üçü erkekmiş. Yavru ördekler, hızlı bir şekilde büyümüşler. Üç hafta sonra anne ördek: – Vak, vak! Artık sizler büyüdünüz. Dereye gidebilirsiniz. Hep birlikte yüzebilir, suda oynayabilirsiniz, demiş. Küçük ördekler: – Evet anne, yarın hep beraber, dereye gidebiliriz, demişler. Ama sabahleyin, sadece iki kız kardeş gelmiş. Onlar, erkek kardeşlerini göremeyince çok şaşırmışlar. Kız kardeşleri gören karatavuklar: – Sizler niçin üzgünsünüz, diye sormuşlar. Kız kardeşler: – Erkek kardeşlerimizi kaybettik.


Onları arıyoruz, demişler. Karatavuklar: – Biz erkek kardeşlerinizi gördük. Otların üzerinde yürüyorlardı. Dereye gitmek için sizi beklediler ama siz uyuyordunuz. Onlar da yürüyüşe çıktılar, demiş. Kız kardeşler üzülerek eve dönmüşler. Erkek kardeşler, otların üzerinde neşeyle yürüyormuş. Yolda, üç kırmızı kurdele bulmuşlar. Kurdeleleri, boyunlarına bağlamışlar. Erkek yavrulardan biri: – Bize bakın. Bizim kırmızı kurdelelerimiz var. Bizler kız kardeşlerimizden daha güzeliz. Diğer tüm ördeklerden daha iyiyiz. Hadi gidelim ve kurdelelerimizi onlara gösterelim, demiş. Diğerleri de “Evet doğru söylüyorsun.

” demişler ve hep birlikte çiftlikten uzaklaşmışlar. Hepsi de kendileriyle gurur duyuyormuş. Ördekler, neşeyle yürümüşler. “Vak, vak!” diye şarkılar söylemişler. Sonunda küçük bir eve gelmişler. Evin bahçesine girmişler. Kendi kendilerine: – Burada yeni bir arkadaş bulacağız, demişler. Evin kapısının önünde oyuncak bir fil varmış. Ördekler, onu gördüklerinde: – Aaa!… Bu nedir? Onun, uzun gri burnuna bakın. Dişleri ne kadar da büyük! Bizim çiftliğimizde onun gibi korkunç canavarlar yok. Hadi buradan gidelim, demişler. Yavru ördekler, çok korkmuşlar ve hemen oradan uzaklaşmışlar. Ormanın içine doğru kaçmışlar. Oradaki ağaçlar çok büyükmüş. Bir ağacın altında kocaman bir oyuk görmüşler.

Oyuğun içinden bir çift göz, onları seyrediyormuş. O, gri bir tavşanmış. Onun, burnu büyük değilmiş, keskin dişleri de yokmuş. “Hadi onunla konuşalım.” diyerek tavşana yaklaşmışlar. Tam bu sırada burnunu ve uzun kulaklarını oynatan tavşandan korkmuşlar. “Vak!” diye çığlık atıp oradan kaçmışlar. Bu defa çamurlu bir su birikintisinin yakınına gelmişler. Orada, oyuncak bir köpek varmış. Ördekler korkuyormuş ama yine de köpeğe doğru yaklaşıyorlarmış. – Biz kendimize arkadaş arıyoruz. Birilerinin bizim yeni kurdelelerimizi görmesini istiyoruz, demişler. En cesur ördek atlamış ve oyuncak köpeğin kafasına oturmuş. – Hey! Korkmayın, bu canlı değil, demiş. En akıllı ördek: – O, bizim kurdelelerimizi göremez ve bizimle yüzemez, demiş.

En küçük ördek: – Haydi, hep birlikte yüzelim, demiş ve çamurlu su birikintisine atlamış.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir