Paul Strathern – 90 Dakikada Konfüçyus

B atı’nın, Çin felsefesini hiçbir zam an gerçek anlam da kavram adığı ileri sürülmektedir. Birçok Doğulu düşünür, biraz daha ileri giderek, Batı aklının, küçük ayrıntılar zenginliğini asla kavrayam ayacağını, çünkü batılının tasarım gücünün yetersiz olduğu görüşünü ileri sürmekteler. Neredeyse, bütün batılı filozoflar kendi kavrayışlarının başka insanlar, başka kültürler tarafından özümlenmesi sözkonusu olduğunda da buna benzer bir görüşü temsil etm ektedirler. Anlayış göstermeme yolundaki bu karşılıklı direnme bizi ödenecek bedel konusunda endişelendirmesin. N asıl ki, Ç inliler A vrupalIlardan farklı ise, Çin felsefesi de batı felsefesinden farklıdır. Hepimiz condition hum aine’e (insanlık hâli ç.n.) içindeyiz.Ve bütün felsefeler de zaten bunu iddia etmektedir. Bize göre Çin felsefesinin, Çinlilere göre de bizim felsefemizin bazı zayıf noktaları vardır. Ama her ikisi de aynı hastalık için ya da aynı hastalığa karşı yazılmış reçetelerden başka şeyler değildir: Bu hastalık da H ayat’dır. Konfüçyus buyurdu ki: “Bir şey öğrenmek ve o öğrenilen şeyin sürekli alıştırmasını yapmak insanı doyuma ulaştırm az mı? Ve uzak yerlerden birtakım kafa dengi insanlar çıkıp gelecek olursa bu sevindirici olmaz mı? İnsanlar tarafından hiçbir acı duymadan bir kenara bırakılmak, asaletin bir özelliği değil midir?” Konuşmalar I, 1 Kabul Görme Başka insanlar tarafından tanınmamış olmayı kendine dert etmek yerine, gerekli yeteneklere sahip olunulmadığı için hayıflanmak gerekir. K onfüçyus’un H ayatı ve E serleri (M.Ö. 551-479) Konfüçyus, hayata dair her şeyi biliyordu, am a biz Konfüçyusün hayatıyla ilgili çok az şey biliyoruz.


İşte bu nedenle de onu bir insan olarak değerlendirmeye kalktığımızda biraz çaresiz kalıyoruz. O, bize nasıl davranm am ız gerektiğini öğretmişti, ancak biz onun gerçek anlam da neler yaptığını saptam ış durum da değiliz. Konfüçyus, tarihteki, en etkileyici kişi, kimliğinin en başat adaylarından biridir, bu nedenle de felsefesinin bulanık, h âttâ cansıkıcı olması da bizim için büyük bir şanstır. İyi niyetle söylenmiş kallavi lakırdılar, nükteli vecizeler ve görünüşte bilmecemsi anekdotlardan oluşan birikimi, Devlet Memuru Ruhu Bir ülkede adalet ve düzen hüküm sürüyorsa, o ülkede devlet memurunun sadece maaşını düşünmesi utanç verici bir şeydir. Eğer bir ülkede adaletsizlik ve düzensizlik ve haksızlık hüküm sürüyorsa, o ülkede memurun maaş alması bile utanç verici bir şeydir. devlet hizm etindeki bir adamın ideal felsefesini ortaya koymaktadır. Ve zaten Konfüçyus’un aklından geçen de buna ulaşm aktı. Konfüçyus, diğer bilgelerin tersine, öğrencilerini aylak aylak dolaşan gezginler; caddeleri, meydanları bilgelikleriyle güvensiz yerler haline getirip, insanları alışverişte rahatsız eden ve hiç bir işe yaram ayan kişiler haline getirm ek am acında değildi. Onun amacı aslında öğrencilerini çok iyi birer bürokrat yapmaktı. Ve bu amacına da rüyasında bile göremeyeceği oranda ulaşmıştır. Öğretisi, iki bin yıldan daha fazla bir süre Çin İm paratorluğu’nun, insanı bezdiren uyumculuğu içinde yazıcılar, okul yöneticileri, bakan ve mülkiyelilerin davranış kurallarını belirlemiş ve onları ruhsal açıdan beslemiştir. Şu bedduayı bu im paratorluğa borçluyuz: “İlginç zam anlarda yaşayasın.” Konfüçyüs’ün Çin’inde cansıkıntısı hayır-dua anlam ına geliyordu. Diğer seçenekleri gözönüne getirdiğimizde bu o kadar şaşırtıcı değildir. Sürüden ayrılıp sıradışı bir harekette bulunm anın karşılığında sadece hadım edilmiş olmak, doğrusu büyük bir şanstı.

Kimi öyle hiddetli kudret sahibi insanlar vardı ki, onların mahkeme işlerindeki sesli kulis, insanda, burada sadece okul çocuklarının bulunduğu yargısını uyandırırdı. 1949’daki kom ünist devrimine değin, Konfüçyus ve Çin, hayat tarzı açısından öylesine karm aşıktı ki, neredeyse her ikisi de eşanlam lı özel­ likler taşırdı. Bütün bunların marksizm altında varlıklarını ne oranda sürdürebilm iş olduklarını söylemek oldukça zor, lâkin Konfüçyusçuluğun, bütün Çin diyasporalarında Tayvan’dan, dünya metropollerinin Çin özelliklerini korumuş m ahallelerine değin- oldukça canlı kaldığı kesindir. Oysa bizzat Konfüçyus’un kendisi şaşılacak derecede beceriksizin tekiydi. En azından o, kendini böyle görmekteydi (Hem sonra biz kim oluyoruz da, böyle bilge birine k arşı geliyoruz. O, hayatının tam am en başarısızlıklarla dolu olduğuna inanmış ve düşkırıklıklarıyla dolu bir durum da ölmüştü).

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir