Philippe Gaillard – Gazetecilik

Bir zamanların korkulu polemik ustası, ünlü maceraperest ve yakın zamanlara kadar amatör bir ruhla çalışan gazeteci, bugün �kulağa hoş gelmese de- bir haber teknisyenidir. Kuşkusuz, kriz dönemleri onu tekrar sahneye çıkarır, özellikle de özel malıkernelerin sanık sandalyesine yerleştirir. Şüphe yok ki, televizyonun kurumlaştırdığı yıldız sistemi, aralarından bazılarını, dünün ve büyük başyazarlarının gördüğü ilginin çok ilerisinde, ulusal çapta bir üne kavuşturur. Ama, yine de, giderek daha fazla oranda görülen teknikleşme ve ciddi bir uzmanlaşma mesleğin ça�daş özellikleridir. Buna ustahk ve heyecan da eklenebilir -geriye bunları ka­ ‘ bul ettirmek kalıyor-, ama mesleğe girişin ölçüsü haline gelen mesleki yetki karşısında, bunlar giderek önemlerini daha da yitirmişlerdir. Bu son saptama, sadece mesleğe yeni girenlerce s:çık olarak bilinir. Gazeteciltğe hazırlama eğitimi düşüncesinin kendisi bile çok yenidir. Birleşik Devletler’de ’30’lu yıllara, Avrupa’da,ise II. Dünya Savaşı’na kadar kimse “Gazeteci olunmaz, doğulur” deyişini sorgulamamıştır. Yer etmiş düşüncelerin sarsılmasının çok zaman aldığı İngiltere’de ise, bu deyişi, ancak ’60’lı yıllardan hemen önce sorgulanabilmiştir. Fransa’da, 1924’de, Paul Versehave Lille Katolik Hukuk Fakültesi’ne bağlı bir gazetecilik okulu kurduğu zaman, onun bu çabası çok az ciddiye alıı’ımıştı. Meslek çevrelerinin, Jacques Richet ve 7 Raymond Manevy’nin girişimleriyle oluşturulan Paris’teki Gazetecilik Eğj.tim Merkezi’nin açılışını desteklemeleri ve Robert Hemart’ın canlandırdığı ve özerklik kazandırdığı Lille Gazetecilik Yüksek Okulu’nu tanımalan için Fransa’nın Alman işgalinden kurtulmasına kadar beklemek gerekti. Sonuçta ancak 1962’de, Prof. Jacques Leaute’nin baskıları sonucunda, üniversiteler gazetecilik eğitimine, gönülsüz de olsa, eğilrnek zorunda kaldılar.


Ve Strasburg Edebiyat Fakültesi içinde, Habereilik Tekniği Sertifikası veren bir kurum oluşturuldu. Bugün meslek çevreleri tarafından kabul edilen birkaç okul ve kurum çevresinde düş tüccarları hızla çoğalmaktadır. Bu kadar kısa bir süre içinde, böylesine büyük bir değişikliği çok az meslek grubu yaşamıştır. Bu hızlı yapısal değişimin nedenlerini toplumun, politik kurumların ve tekniğin evriminde aramak gerekmektedir. Çünkü, şayet basın değiştiyse, bu, çağın koşuHanna ve gereksinimlerine bağlı bir değişimdir. Bizim burada ilgi duyduğumuz konu açısından bakıldığında, eğitimin gelişmesi ve yurttaşlık bilincinin olgunlaşması, son otuz yılda görülen sosyal evrime damgasını vurmuştur. Eğitimin yaygınlaşması ve bunun okur davranışları üzerindeki sonuçlarından uzun uzadıya söz etmeye gerek yoktur. Okur sayısındaki bu artış, insan hayatının bütün alanlarını kapsayan, bütünlüklü ve ciddi gazetelerin ortaya çıkışıyla sonuçlanmıştır. 1979’a kadar Le Monde gazetesinin satışında görülen sürekli artış, Fransa’­ da bunun kanıtıdır. Yirmi beş yılda Le Monde’un satışı dörde katlanırken, Paris’te çıkan günlük gazetelerin toplam tirajı dörtte bir düşüş göstermiştir (grafiğe bakınız). Bunu izleyen 6 yıl içinde, bu en ciddi sayılan gazetenin günlük satışı 445 bin adetten 343 bine düşmüştür. Ama bu durum yukarıda 8 anlattıklanmızı yalanlamamaktadır: Bu süre içinde Le Monde, içeriğini etkileyen ve güven kaybına neden olan bir kriz yaşamıştır. İç dengelerin tekrar kurulması ve gazetenin kalite.sinin yükselmesi ticari başannın geri gelmesiyle sonuçlandı: Üç yıl içinde, 1985’ten 1988’e kadar satışlar, o güne kadar 6Q»�——– ————————- 5 959 GOnlük Paris basını (Ortalama tirajl -bin adet) ı m 2Q»L———————————�· 1946 1950 1955 1 960 1965 1970 1975 1960 1985 120 127 IOOL———————————–• 1946 1 950 1955 1960 1985 1970 1975 1960 1985 88 1Tiraj basılan toplam gazeıe sayısıdır. Net satış ise, dağıtılan gazete sayısm· dan Omeıin iadeler düşüldükten sonra elde edilen miktarla abonelerin toplamıdır.

u Monde’un satışı tirajmm yüzde 7S-78’idir. 9 olan kaybın yarısı kadar arttı. Buna karşılık, savaş sonrasının büyük halk gazetesi France-Soir, 1960’lı yıliann başında 1 milyon 100 bin okurunun üçte ikisini yitirdi. Bununla birlikte, Le Monde’un genç okurlarından bir kısmı, Liberation tarafından, günün zevkine uygun, belki bütünsel olmayart ama sevimli ve doyurucu olan yeni tür bir basma örnek sayılabilecek bu gazete tarafından kapıldı. Günlük basının kendini daha iyi koroyabildiği Birleşik Devletler’de ulusal basın içinde birinci sırayı alan halk gazetesi USA Today’in başarısı, seksenli yılların başında, genel eğilimde bir ters yüz oluşun işaretidir. 1984’de 2 milyonu aşkın günlük tirajıyla birinci sırayı alan ağırbaşlı Wall Street Journal ve onu 600 bin daha düşük bir tirajla izleyen ve ikinci sırayı alan New York D’aily News yalnız değillerdir artık. Yurttaşlık bilincinın olgunlaşması ve yurttaşlano olgunlaşması çok daha tartışmalıdır ve bu konuda kanıt bulmak da zordur. Yine de kendini, politik tavır alışiann ve yargılann bireyselleşmesi şeklinde göstermektedir. Avrupa’da yaşayan Nazi işgali, insanlan, kendi inanç ve bilincine dayanarak davranmaya, karar almaya zorladı. İnsanlar genellikle de düşünceleri yaygın biçimde kabul gören düşünürlerin karşısında yer aldılar. Avrupa toplumu, bu arada gazete okurları da bundan geriye adım atmadılar. Bugün, okurlar, kesin yargıları kuşkuyla karşılamaktadırlar, yadsımaktadırlar. Okur, gazetesinde başyazarın talimatlarını değil, haber kaynakları tarafından aktanlan ve uzmaniann açıklamaları ile beslenmiş olguları bulmak, anlamak ve tanımak istiyor. Bu konuda da rakamlar konuşuyor. II.

Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda, fikir gazetelerinin büyük bir kısmının ortad�m kalkması, geri kalanlannın büyük bir tiraj kaybına uğraması veya içinde 10 oldukları bağlantılardan bir ölçüde sıyrılma çabalandır varılan sonuç. (1) Ayrıca seçmenierin coğrafi dağılımına göre yapılan araştırmalar sonucunda, seçmenierin kararları üzerinde kitle iletışirn araçlannın eğilimlerinin ne kadar az bir ağırlığa sahip olduğunu da biliyoruz. Siyasal basının -daha doğrusu angaje basınınböylesine etkisini yitirmesi, basının gerçekten de etkisiz hale gelmesi dernek değildir. Günlük gazetelerin rolü değişime uğrarnıştır: Gazeteler artık daha az fikir, daha çok olgu iletrnektedirler okurlanna; olgular yurttaşın politik eyleminin temelindeki düşünceleri açığa çıkarmaya çalışrnaktadırlar. Politik yapının evrimi de basını ve gazetecilik uygulamalarını köklü bir şekilde belirlerniştir. Özellikle Fransa’da belirgin bir şekilde görülen, televizyonun ve kamuoyu araştırmalannın kullanımı ile belirlenen, parlamenter demokrasiden doğrudan demokrasinin yeni bir biçimine geçiş, devletin haberleşme araçları üzerindeki giderek artan gücü -1987’de televizyon kanallarının özelleştirilmesi bunu ılırnlılaştırsa bile- basını düzenleyen �urallara varıncaya kadar değişimlere neden oldu. Basın özgürlüğünün liberal öğretisi, Lenin’e kadar ciddi bir şekilde hiçbir zaman eleştirilrnernişti. Lenin, bunun, yani düşünceleri yayınlama hakkının, sadece zenginlere ait bir hak olduğunu ileri sürdü. Lenin’in bu eleştirisi, önce Sovyetler Birliği’nde ve sonra da, II Dünya Savaşı sonrasında halk demokrasilerinde de aynen sürdürüldü.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir