Pierre Franckh – Rezonans kanunu

Hayatta çözüm diye bir şey yoktur. Sadece hareket halinde olan güçler vardır. Bu güçleri uyandırdığımız anda, çözümler kendiliğinden gelecektir. ANTOINE DE SAINT-EXUPERY Her kim olursa olsun, istediğin kişi olabilseydin eğer, kim olmayı isterdin? Eğer hiçbir sınır, ön yargı veya sana isteklerinin abartılı, aşırı, gülünç ya da ölçüsüz olduğunu söyleyen kimse olmasaydı? Yani eğer her kim olursa olsun, istediğin kişi olabilseydin ve önünde bütün yollar ile kapılar açık olsaydı, o zaman kim olmayı isterdin? Gençliğimden beri, bu soru, kafamı hep meşgul etmiştir. Aynı şekilde arkadaşlarım için de ileride kim olmak istedikleri oldukça büyük önem taşıyordu. Geleceğimizin temellerini attığımız bir yaşta olduğumuzu düşünürsek, bunda şaşılacak bir şey olmadığını görürüz. Buna karşılık o zamanlar aynı soruyu yetişkinlere yönelttiğimde çoğu zaman anlayışsızlık ve şaşkınlıkla karşılaştım. Anlaşılan o ki, “Kim olmak istiyorum?” sorusu ile ilgilenmekten, belli bir yaştan sonra, vazgeçiliyordu. Ama benim için bu soru önemini hiç yitirmedi. Hatta bugün bu soruyu kendime her zamankinden daha çok soruyorum. Çünkü her defasında verdiğim cevap, benim hayatımı belirliyor. Bu cevap arzularımı, kararlarımı, hükümlerimi, kanaatlerimi ve gelişimimi yönlendiriyor. Hatta çevrem 11 12 bile, sonuçta tüm hayatım, bu cevaba göre değişiyor. Ne tuhaftır ki hala değişen bir şey yok; bu soruyu yetişkinlere yönelttiğimde hala anlayışsızlık ve şaşkınlıkla karşılaşıyorum. Birçoğu, bu soru üze-rinde sadece şöyle bir düşünme fikrini bile saçma buluyor.


İnsanların büyük bir kısmı anık bu soruyla ilgilenmiyor. Hem neden ilgilensinler ki? İnsan hayatını zaten değiştiremeyeceğine inanırsa, bu konuda kafa yormak da zahmetli olur. Çok vahimdir ki; insanın hayatını değiştirememesinin asıl sebebi, bunu başaramayacağına kesin inanmış olmasıdır. Zira hayatımızın senaryosunu inançlarımız yazar. Kuantum fiziğinin, kuantum biyolojisinin, modern matematiğin ve epigenetiğin en yeni buluşları, hastalıktan sağlığa; bağışıklık sistemimizden hormonal dengeye; vücudumuzun kendini tedavi edebilme gücünden mutlu olma kabiliyetimize kadar bizi, olduğumuza inandığımız şey yapanın, düşünce biçimimiz olduğunu, gün yüzüne çıkarmıştır. Gerçekte sınırlar sadece bizim beynimizdedir. Bu sınırları kaldırabilirsek önümüz uçsuz bucaksız imkanlarla doludur. Asıl harika olan ise, bu fikrimizi artık sadece salt inançlarımıza veya tahminlere dayandırmak zorunda olmayışımızdır. Zira bilim, artık bu görüşe eşlik etmekte, bu fikri desteklemekte ve onaylamaktadır. Hatta araştırmalar inançlarımızla sadece kendi hayatımızı değil, çevremizi de etkilediğimizi ortaya çıkarmıştır. Düşünce gücümüz ve hislerimizle hayatımızda olmasını arzuladıgımız tüm değişiklikleri yapabilme imkanına sahibiz. Hatta inanışlarımızla, DNA’mızı bile değiştirebilir, vücudumuzun kendi kendini tedavi etme mekanizmasını harekete geçirebilir, yaşamımızda mutluluk ve sevinç rüzgarları estirebilir, kısacası mümkün olduğunu düşündüğümüz her şeye ulaşabiliriz. 13 14 İmkansız, ,, ………… sadece bizim imkansız olduğunu düşündüğümüz şeydir. Belki de şu anda imkansız olduğunu düşündüğün şey, işte bu sınırsız olanakların imkansız olmadığı fikridir. Öyleyse bu senin şahsi kanaatindir.

Bunun doğru ya da yanlış; iyi ya da kötü bir tarafı yok. Bu, senin kendi kanaatindir ve yaşamın da bu doğrultl.W!h ilerleyip gelişecektir. Ama ya hayat görüşün ve inandıkların yanlış bilgi ve olgulara dayanıyorsa? En yeni bilimsel araştırmalar, duygu, düşünce ve inançlarımız sayesinde her şeyi yapabilme gücüne sahip olduğumuzu, hiçbir şüpheye yer bırakmazsızın ispatlıyor. Zira duygularımızla desteklenmiş ve kaydedilmiş inançlarımız muazzam bir rezonans alanı oluşturuyor. Ve bu rezonans alanındaki titreşimlerle uyum içinde olan her şey, evet dünya üzerindeki her şey, bu titreşime ayak uydurmak durumunda kalıyor. Demek ki asıl soru şu: Sen şu anda hangi rezonans alanını oluşturuyorsun? Ve bu soruyla kendimizi konunun tam ortasında buluyoruz. 15 16 İstediğin kişi olabilseydin eğer, kim olmayı isterdin? Seni bundan alıkoyan şey nedir? ı. BİRİNCİ BÖLÜM DÜNYAYI DEGİŞTİREN BULUŞLAR Her Dönemin Kendi Gelişmeleri Vardır Ya, bütün inançların yanlış olgu ve bilgilere dayanıyorsa? Kitabın bu ilk bölümü, mantığımızı biraz yorabilir; çünkü mantığımız şu ana kadar, gerçeğin, burada anlanlacaklardan çok daha farklı temeller üzerinde kurulu olduğunu farz ediyordu. Dolayısıyla eğer başlangıçta savunmaya geçerse, şaşırma. Aşağıda okuyacaklarına inanmaz, anlamaz ya da düpedüz görmezden gelirsen bil ki, bunlar bahsettiğimiz savunmanın belirtileridir. Mantığının bu reaksiyonlardan hangisini seçtiği, aslında hiç önemli değil. 17 18 Önemli olan az sonra okuyacağın her şeyin çoktan bilimsel olarak kanıtlanmış birer gerçek olduğudur. Sana yardımı dokunur mu bilmem ama bazı düşünce biçimlerini sindirene kadar ben de epey bir zamana ihtiyaç duydum. Yani eğer mantığın yeni bilimsel verilere alışmakta zorluk çekerse, kendini karşı biraz daha sabırlı ol.

Her dönemin kendi gelişmeleri vardır ve her dönem sınırlarını yeniden çizmeye çalışır. İşte biz de şu anda böyle yeni sınırlarda bulunmaktayız. Bilincimizde meydana gelen bu değişimi gözlemleme şansına sahip olmak, çok heyecan vericidir. Zira Rezonans Kanununun nasıl işlediğini ve istek gücü ile başarıya ulaşma tekniğini, hedeflerimize ulaşmak için etkili bir şekilde nasıl kullanabileceğimizi bize bu bilimsel veriler açıklar.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir