Richard Restak – Mozart’ın Beyni ve Pilotu – Beyninizin Gücünü Keşfedin

Pek çoğumuz daha zeki olmak isteriz. Ama zihinsel yeteneklerimizi nasıl geliştirebiliriz? Bu soruyu cevaplamak pek de kolay değil. Kesin olan, piyasada mevcut birçok kitap ve programın vaadettiği gibi IQ seviyemizi bir şekilde birkaç derece yükseltebilsek de, böyle bir başarının bizim entelektüel olarak daha iyi bir konum a ulaştığımızı göstermediğidir. Hepimiz IQ seviyesi yüksek olduğu halde yetişkin olarak etkileyici başarılar elde edemeyen insanlar tanırız. Psikologların kavrama olarak adlandırdıkları kimi kilit alanlarda zihnimizin işleyişini geliştirmek daha gerçekçi bir hedeftir. Kısaca, kavrama, beynimizin girişimde bulunm a, tanımlama ve harekete geçme kabiliyetini belirtir. Biraz daha açmak gerekirse, düşüncelerimizi, ruh halimizi, eğilimlerimizi, kararlarımızı ve davranışlarımızı belirtir. Kavrama elemanları; tetikte olma, konsantrasyon, algı hızı, öğrenme, bellek, sorunları çözebilme, yaratıcılık ve zihinsel dayanıklılık olarak sayılabilir. Tüm kavrama elemanlarının iki ortak özelliği vardır. Birincisi, bütün elemanlar beynimizin ne kadar iyi işlediğine bağımlıdır. İkincisi ise, her birinin kendi çabamızla gelişim gösterebileceğidir. Kısacası, kavrama unsurlarını geliştirerek daha zeki olmamızı sağlayabiliriz. Bu kitap, beyin performansınızı geliştirerek kavramayı güçlendirme m etotlarını size sunacaktır. 1 2 İlk adım, beyninizin kavrama güçlerine uygulanan düzenli egzersizdir. Birçoğumuz, bazı düzenli fiziksel egzersiz formlarım günlük yaşamımızın bir parçası olarak uygulamaktayız.


Bunu yapıyoruz, çünkü bu çeşit uğraşlar genel fiziksel sağlığımızı geliştirerek daha iyi hissetmemizi sağlarlar. Beynimize egzersiz uyguladığımızda da benzer durum lar görülür. Ne kadar çok beyin egzersizi yaparsak, beynimiz de o kadar iyi işler ve kendimizi daha iyi hissederiz. Ayrıca beyin, diğer fiziksel organlardan farklı olarak, uzun süreli ve tekrar tekrar kullanımla yorulmaz. Tam tersine, beynimizi zorladıkça gelişim gösterir. Bu gözlem bizi beynin işleyişiyle ilgili temel bir ilkeye götürür: kullan ya da kaybet. Alıştırma ve uygulama yaparak geliştirdiğiniz ama sonradan ilginizi kaybettiğiniz bir yeteneğinizi ya da becerinizi anımsayın. Belki, hayatınızın bir döneminde oldukça iyi piyano çalıyordunuz ama sonradan “alıştırma yapmaya zaman bulamadığınız” için dersleri bıraktınız. Ya da belki de, benim gibi rekabet edebilir düzeyde olmanızı sağlayacak kadar satranç dersleri aldınız. Fakat zamanla ilginizi kaybedip öğretmeninizi bıraktınız, satranç dergilerine aboneliğinizi iptal ettirdiniz ve böylece yavaş yavaş oyundan vazgeçerek rekabet duygunuzu da yitirdiniz. Müzik ve satranç örneklerinde beyninizde bir değişim gerçekleşti. Müzik ve satranç için temel devrelerin kurulm asından sonra, bu etkinlikler için önemli oldukları halde kullanımları durdurulan devrelerin ikincil konum a düşmeleri beyninizi bir tür dumura uğratır. Neyse ki, beyin yüksek dereceli kendini toparlama gücüne ve ömür boyu süren bir belleğe sahiptir. Bu müzik ve satranç devreleri yeniden canlandırılabilir. Tek yapmanız gereken, yeniden piyano (ya da başka bir müzik aleti) çalmak ya da satranç derslerine yeniden başlayıp zorlu oyuncularla düzenli müsabakalarda bu­ 3 lunmaktır.

Yaşamımız boyunca beynimiz yüksek düzeyde bir esnekliğe sahip olduğu için bu m üm kündür ve edindiği deneyimlere gösterdiği reaksiyonlarla değişim gösterir. Deneyimler zengin ve çeşidiyse, beyin daha fazla sayıda sinir hücresi bağlantısı oluşturacaktır. Ama deneyimler belirsiz ve seyrekse bu bağlantılar hiç oluşmayacak ya da yavaş yavaş yok olacaktır. Bunu, laboratuvar hayvanları üzerinde yürütülen araştırmalardan biliyoruz. Eğer bir hayvan, kafes gibi içi oyuncaklarla dolu uyarıcı ve zorlayıcı bir ortama konulursa, bu hayvanın beyninde sinir hücresi bağlantılarının sayısı açısından ciddi bir artış olacaktır. Bazı alanlarda bu hayvanın beyni, daha verimsiz ve yoksun laboratuvar ortamlarında yetişen bir hayvanın beynine göre daha çok sayıda sinir hücresine sahip olduğu için daha ağır olacaktır. Beyin ağırlığındaki bu artış nöronlar arasındaki elektrokimyasal bağlantılar olan sinapsların sayısındaki artışın sonucudur. Belirtildiği gibi insan beyninde de buna benzer bir gelişim görülür. Zengin çeşitlilikteki deneyimler sayesinde sahip olacağınız beyin türünü önceden seçebilirsiniz. Bu gelişim çocukluk çağlarında başlar ve öleceğiniz güne dek sürer. Aklıma gelmişken beynin öm ür boyunca esnekliğini koruduğu bilgisinin, diğerlerine kıyasla daha yeni olduğunu belirtmeliyim. 1979 yılında insan beyni hakkındaki ilk kitabımı yazdığımda, görüştüğüm bilim adamlarından, olgun ve yetişkin beynin esnekliğiyle ilgili pek bir şey duymamıştım. O zamanlar bilim adamları da dahil olmak üzere çoğu insan, beyin olgunlaşıp sinir hücre bağlantılarını şekillendirdiği için, bu bağlantıların yaşlanıp ölene kadar aynı kaldığına inanıyordu. Çok az insan beynin varolan yapısının değişime elverişli olabileceğini düşünüyordu. Günüm üzde, yukarıda belirtilen deneyimlerle ilgili araştırmalar sayesinde, beynin daha uysal ve değişime meyilli olduğunu 4 biliyoruz.

Gerçekte, beynimizin bugünkü halinden değişip değişmeyeceği hakkında seçim yapma şansımız bulunm uyor. Asıl soru: Beynimizin yapısında ve işleyişinde olumlu ve zenginleştirici değişiklikler olmasına yardımcı olacak mıyız, yoksa “kullanılm ama dum uru”na uğramasına izin mi vereceğiz? Beynimizin başarmak istediğimiz her şey için gerekli olan anahtarı elinde tutmakta olduğunu hiç unutmamalıyız. Aslında beyin tüm duyularımız için bir geçit, tüm deneyimlerimiz için de dokuyucu görevi görür. Çoğumuz egzersizin fiziksel sağlığımızı artırdığına inansak da, kullanıldıkça ve zorlandıkça gelişen bir dinamik yapı olarak beynin de egzersize ihtiyaç duyduğu inancı pek yaygınlaşmış değildir. Ben buna, uzun ömürle ilgili önceki iki kitabım için araştırma yaparken ikna oldum. Basit bir söylemle, sağlıklı ama yaşlı bir insan, zihinsel olarak aktif kalarak “dem entia”ya (eskiden bunaklık denilirdi) yakalanma riskini azaltabilir. Fakat aktif ve mücadeleci beynin yararları yaşlılıkla sınırlanmış değildir. “Kullan ya da kaybet” formülü, yaşımız kaç olursa olsun hepimiz için geçerlidir. Ayrıca beynimizin özündeki güçlere uygulanan sağlıklı egzersizler de çok zevklidir. Yüksek puan aldığınız bir testi, etkin olduğunuz bir tartışmayı, okurken size heyecan verdiği için elinizden bırakamadığımz bir kitabı düşünün. Bu örneklerin her birinde yaşadığınız keyif, beyninizin kavrama güçlerine uygulanan egzersizlerin sonucudur. Bundan başka, bu güçleri daha da sağlamlaştıracak ve geliştirecek belirli adımlar vardır. Esasında, beyninizin kavrama işlevini güçlendirerek, dilediğinizden çok daha fazlasını başarabilirsiniz. Örneğin, bellek büyük ihtimalle en önemli kavrama işlevidir. Ne anımsıyorsak oyuz.

Bundan şüphe duyuyorsanız, birkaç dakikanızı Alzheimer hastalığına yakalanmış insanlarla geçirin. Bu 5 insanlar artık yaşamlarındaki en önemli ve dikkate değer olayları hatırlayamazlar. Yalnızca evliliklerini değil, eşlerini bile artık hatırlayamayabilirler. Yaşamlarında neler yaptıklarını sorduğunuzda, aldığınız cevap sadece boş bakışlar olabilir. Buna zıt olarak, olayları ve insanları tüm açıklığıyla ve ayrıntılarıyla hatırlayabilen, güçlü bir belleğe sahip insanın durum unu örnek olarak verebiliriz. Belleği sayesinde, geçmişle ilgili ayrıntılı soruları cevaplayabilir ve yaşadığı anla geçmiş arasında bağ kurabilir. Sohbetleri, ailece yapılan tatilleri, en çok sevilen filmleri ve kitapları, görüşmeleri ve sosyal faaliyetleri hatırlayabilme kabiliyeti belleğe bağlıdır. Ancak, zayıf bellek sorununun yalnızca Alzheimer ya da benzeri hastalıklara yakalanmış kişilerle sınırlı kalmadığının da farkındayız. Bazılarımız geçmişte kalmış yüzleri ve isimleri hatırlayabildikleri için çok şanslılar. Doğuştan gelen güçlü bellek özelliğine sahip bu kişilerin herhangi bir şeyi hatırlayabilmeleri için bir kez söylemek yeterlidir. Neyse ki, belleği güçlü olmayan kişiler de bunu geliştirme şansına sahiptirler. Yararlı ve etkili bellek sistemleri Yunanlılara kadar uzanabilir. Aristo bellekle ilgili kısa bir kitap yazmış ve zihni, her yeni bilginin kopyasını alan balm um undan bir tablete benzetmişti. Balmumu tablet üzerindeki şekiller korunm azlarsa, zaman içinde netliklerini yitireceklerini söylemişti. Plato m üthiş bir hatırlama gücüne sahipti ve belleği, kâinatın manevi kuvvetleriyle kişisel bütünlük için bir güç olarak görm üştü.

MÖ ilk yüzyılda yaşamış bir yazar olan M etrodorus, yıllar önce yaptıkları konuşm aları hatırlam a yeteneğiyle dostlarını ve meslektaşlarını şaşkına çeviriyordu. Yunanlılar belleğe çok büyük bir saygı duyuyorlardı, öyle ki, sonunda onu M usalann anası tanrıça Mnemosyne’e dönüştürdüler. 6 Ama m odern bellek anlayışımıza Yunanlıların en büyük katkısı Plato’yla başlayan belleğin eğitilebileceği ısrarlarıydı. Doğal bellek kabiliyetimizi ya da bu kabiliyetten yoksunluğum uzu kabullenmek zorunda olmadığımızı belirten özgürleştirici bir fikir ortaya attılar. Belleğimizi geliştirmemiz m üm kündür. Aynı şey, kavramanın diğer unsurları için de söylenebilir. Bu kitap size, daha zeki olabilmek ve daha zeki kalmak için atabileceğiniz belirli olumlu adımlar sunacaktır. Temelinde çok önemli bir ilke yatar: Beyninizin nasıl çalıştığı konusunda bilgi edindikçe, onu en etkin şekilde kullanma, entelektüel yeteneklerinizi iyileştirme ve standart zekâ testlerinde sizden daha yüksek dereceler alabilecek insanlardan gerçek yaşamda çok daha başarılı olma şansını elde edersiniz. İzleyen bölümlerde, beyninizin performansını arttırmak için yirmi sekiz öneri ve bunlara ek olarak bazı alıştırmalar bulunm aktadır. Bu öneriler, nöroloji ve nöropsikiyatri alanlarında günlük uygulamalarımın yanı sıra, insan beyniyle ilgili yazdığım on iki kitabı da kapsayan meslekî kariyerimde kazandığım kişisel deneyimlere dayanırlar. Bu ikili meslek kariyerinin gereklerini yerine getirme mücadelemde beynimin m üm kün olan en yüksek performansını nasıl elde edebileceğimi öğrendim. Benim için uygun olanı bulduktan sonra, yıllar önce beynin verimini arttırmak amacıyla herkesin izleyebileceği öneriler listesi derlemeye başladım. Mozart’ın Beyni’ndeki amacım, beyin işleyişinin temel ilkelerini size nakletmek. Bu ilkeleri anladığınızda, bu yirmi sekiz öneriyi takip edebilir ve belki de kendi beyninizin işleyişini geliştirmenize yardımcı olacak etkin çalışma ilkelerine dayanan kendinize ait öneriler de meydana getirebilirsiniz. Birinci sırada olan ve bu kitapta ana hatlarıyla sunulan önerilerin birçok bakımdan en önemlisiyle başlayalım.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir