Richard Sennett – Karakter Aşınması (Kapitalizmde İşin Kişilik Üzerindeki Etkileri)

Bugün “esnek kapitalizm ” sözüyle nitelenen sistem, bildiğimiz bir olgunun yeni bir varyasyonundan ibaret değildir. Burada esneklik vurgulanır. B ir yandan katı bürokrasi biçimleri diğer yandan da kör rutinin zararları eleştirilir. İşçilerden seri hareket etmeleri, her an değişime hazır olmaları, sürekli olarak risk almaları, düzenlemelere ve formel prosedürlere giderek daha az bağlı kalmaları isteniyor. Esnekliğe yapılan vurgu bizzat işin anlamını ve dolayısıyla onu anlatmak için kullandığımız kelimeleri değiştiriyor. Ömeğin İngilizcedeki “career” [kariyer] kelimesi eskiden taşıtların [carriage] kullandığı bir yolu ifade ediyordu. Kelime çalışm a bağlamında kullanılmaya başlandığında da, kişinin ekonomik uğraşlarının bir ömür boyu aktığı mecrayı anlatıyordu. Esnek kapitalizm, kariyerin izledi9 ği düz yolu kesti ve çalışanları aniden bir iş türünden diğerine yönlendirdi. XIV. yüzyıl İngilizcesinde “job” [iş] kelimesi bir m addenin taşınabilir büyüklükteki bir miktarını veya parçasını ifade ediyordu. Günümüzde esneklik, insanların hayat boyu götürü usulü çalışmaları, parça parça işler yapmaları şeklinde, işe eski anlamını iade eder. Esnekliğin kaygı yaratması son derece doğal: İnsanlar hangi risklerin olumlu sonuç vereceğini veya hangi rotayı seçmeleri gerektiğini bilemiyor. Geçmişte, “kapitalist sistem” sözünün taşıdığı lanetten kurtulmak için “serbest girişim” sistemi veya “özel girişim ” sistemi gibi pek çok dolaylama geliştirilmişti. Günümüzde esneklik de, kapitalizmin üzerindeki laneti silmenin başka bir yolu olarak kullanılıyor. Katı bürokrasi biçimlerini eleştiren ve risk almaya vurgu yapan esnekliğin, insanlara kendi yaşamlarım şekillendirmede daha fazla özgürlük tanıdığı söyleniyor.


Oysa yeni düzen, sadece geçmişin yürürlükten kaldırılmış kurallarının yerine yeni kontrol biçimlerini geçiriyor. Ancak bu yeni kontrol biçimlerini anlamak oldukça zordur. Yeni kapitalizm, genelde okunaksız bir iktidar rejimidir. Esnekliğin kişinin karakteri üzerindeki etkileri, onun belki de en kafa karıştırıcı yönü. Eski İngilizce kullananların, hatta antikçağ yazarlarının “karakter” kelim esinin anlamı konusunda hiçbir şüphesi yoktu: Karakter, kendi arzularımıza ve diğer insanlarla aram ızdaki ilişkilere yüklediğimiz etik değerdir. Horatius bir insanın karakterinin, onun dünyayla olan bağlantılarıyla ilintili olduğunu yazar. Bu anlamda “karakter”, insanın içinde beslediği ancak kimse tarafından gözlemlenemeyen arzu ve duyarlılıkları ifade eden “kişilik” adlı modem türevinden daha kapsayıcı bir terimdir. Karakter, asıl olarak duygusal deneyimlerimizin uzun vadeli boyutu üzerine odaklanır. Karakter kendini, sadakat ve karşılıklı bağlılık, uzun vadeli bir hedef için çaba sarf etme ya da gelecekteki bir amaç uğruna bugünkü kimi m ükâfatlan erteleme şeklinde gösterir. Her birimiz, belirli bir anda yaşadığımız duygu karmaşasının içinden bazı duyguları seçer ve içimizde yaşatınz; yaşattığımız bu duygular karakterimizi oluşturur. Karakter kendimizde değerli buldu10 ğumuz ve başkalarının değer vermesini beklediğim iz kişisel özelliklerimizdir. Sabırsız, m evcut ana odaklanan bir toplumda, hangi özelliğimizin kalıcı değer taşıdığına nasıl karar verebiliriz? Kısa vadeye kilitlenmiş bir ekonomide nasıl uzun vadeli hedeflere sahip olabiliriz? Her an parçalanan veya sürekli olarak yeniden şekillendirilen kuramlarda, karşılıklı sadakat ve bağlılık nasıl sürdürülebilir? Bunlar yeni, esnek kapitalizmin karakter konusunda karşımıza çıkardığı sorunlardır. Çeyrek yüzyıl kadar önce Jonathan C obb’la birlikte Amerikan işçi smıfı üzerine The Hidden Injuries o f Class adlı bir kitap yazmıştık. The Corrosion o f Character’da. da [Karakter Aşınması] yine çalışma ve karakter konularını, fakat bu sefer kökten değişmiş bir ekonomi bağlamında inceliyorum.

Karakter Aşınması kısa bir kitaptan çok, uzun bir makale olarak düşünüldü; yani tek bir argümanı, kısa kısa bölümlere ayırarak geliştirmeye çalıştım. The Hidden Injuries o f Class kitabında Jonathan Cobb ve ben sadece formel mülakatlardan yararlanmıştık. Buradaysa, bir makale-argüm ana yakışır biçimde, ekonomik veriler, tarihsel kaynaklar ve sosyal teoriler gibi daha çeşitli ve enformel kaynaklar kullandım; etrafım daki günlük yaşamı da aynen bir antropolog gibi inceledim. Öncelikle bu metinle ilgili iki noktaya dikkat çekmeliyim. Okur sık sık somut bireysel deneyimlere yedirilmiş veya bu deneyimlerle sınanan felsefi fikirlerle karşılaşacaktır. Bunun için bir özür sunmayacağım. Bir fikir somut deneyimin ağırlığını taşımalıdır; aksi takdirde yalnızca soyutlamadan ibaret kalır. İkincisi, bireylerin kimliklerini, formel mülakatlardan oluşan bir çalışm ada olacağından daha fazla gizledim; bu yüzden de bazen zaman ve mekânı değiştirmek ve bazen de farklı sesleri birleştirmek veya bir sesi parçalara ayırmak gerekti. Bu durum okurdan belirli bir güven talep etse de, bu güven bir romancının iyi bir anlatı boyunca kazanma peşinde olduğu güven değildir; çünkü gerçek yaşam larda bu tür bir bütünsellik yok artık. Dinlediklerimin bütün ayrıntılarını olmasa bile, 11 özünü doğru biçimde yansıtmış olduğumu umuyorum. Metnin sonuna Arturo Sanchez’le birlikte hazırladığımız ve bazı yeni ekonomik trendleri gösteren istatistik tabloları koydum. Çeyrek yüzyıl önce Jonathan C obb’dan çalışma konusunda pek çok şey öğrenmiştim. Garrick U tley’in teşvikiyle tekrar ele aldığım bu konuyu incelerken Bennett Harrison, Christopher Jencks ve Saskia Sassen’den yardım aldım; Karakter Aşınması bütün bu kişilerin modem ekonomi konusundaki keşiflerinden yararlanarak yaptığım kimi kişisel çıkarsamaları toparlıyor. Yüksek lisans asistanım M ichael Laskaw y’ye hem düşünsel yoldaşlık anlamında hem de araştırm a ve yazma sürecine eşlik eden çeşitli pratik m eselelerde çok şey borçluyum. Bu makale 1996 yılında Cambridge Üniversitesi’nde Darwin Seminerleri olarak başladı.

The Center for Advanced Study in the Behavioral Sciences [Davranış Bilimlerinde İleri Araştırmalar M erkezi], bu kitabı yazmam için gereken zamanı bana sağladı. Son olarak, müsveddeyi şekillendirmemde bana yardım cı olan, W. W. Norton & C om pany’den Donald Lamm ile Alane M ason’a ve Berlin Verlag’dan A m ulf Conradi ile Elizabeth R uge’ye teşekkür ederim. 12 Sürüklenm e K ısa süre önce havaalanında, on beş yıldır görmediğim birisine rasladım. Kendisine vereceğim isimle R ico’yu, çeyrek yüzyıl Önce, A m erika’daki mavi yakalı işçiler üzerine The H idden Injuries o f Class adlı kitabı yazarken babasıyla mülakat yaptığımda tanımıştım. R ico’nun babası Enrico, o zamanlar hadem elik yapıyor ve yeni yeni ergenlik çağına giren, zeki ve sporda başarılı oğlu için büyük ümitler besliyordu. On yıl kadar sonra babasıyla bağlantım koptuğunda Rico üniversiteyi henüz bitirmişti. Havaalanının beklem e salonunda gördüğüm Rico, babasmm hayallerini gerçekleştirmişe benziyordu. Güzel bir deri çantada bilgisayarını taşıyor, benim paramın yetmeyeceği bir takım elbise giyiyor ve armalı bir yüzük takıyordu. 13 Enrico’yla tanıştığımızda, yirmi yıldır şehrin göbeğindeki bir iş merkezinde tuvalet tem izliyor ve yer siliyordu. Durumundan pek şikâyetçi olmasa da, Amerikan Rüyasını gerçekleştirmek gibi bir hayali de pek yoktu. İşinin tek ve kalıcı bir hedefi vardı: Ailesine hizmet etmek. On beş yılda biriktirdiği parayla Boston civarındaki bir banliyöde ev almış ve eskiden yaşadığı İtalyan mahallesiyle bağlarını koparmıştı; çünkü banliyöde oturmak çocuklar açısından daha uygundu. Bunun ardından, karısı Flavia bir kuru temizleme fabrikasında ütücü olarak işe başlamıştı; 1970’te Enrico’yla tanıştığım sırada, ana baba, iki oğullarının üniversite eğitimi için para biriktiriyordu.

Enrico ve onun kuşağının beni en çok etkileyen yönü, yaşam larında zamanın son derece doğrusal akması, her günü neredeyse aynı olan işlerde yıllar yılı çalışmalarıydı. Birikimleri, bu zam an doğrusu boyunca yavaş yavaş büyürdü: Enrico ve Flavia her hafta tasarruflarının ne kadar arttığını kontrol eder, evlerini sürekli eklerle ve iyileştirmelerle güzelleştirmeye uğraşırlardı. En nihayetinde sürprizlere yer olmayan bir hayatları vardı. Büyük Bunalım ve İkinci Dünya Savaşı döneminin karmaşası dinmişti ve işleri sendikaların güvencesi altındaydı. Enrico, ilk tanıştığımızda kırk yaşında olduğu halde ne zaman emekli olacağını ve ne kadar para alacağını tam olarak biliyordu. Toplumun en altındakilerin serbestçe yararlanabileceği yegâne kaynak zamandır. Enrico’nun, zamanı biriktirmek için, sosyolog Max W eber’in “demir kafes” olarak adlandırdığı, zamanın kullanımını rasyonalize eden bürokratik bir yapıya ihtiyacı vardı. Bağlı olduğu sendikanın ücret konusunda uyguladığı kıdem kuralları ve devletten alacağı emeklilik geliriyle ilgili düzenlemeler bu çerçeveyi sağlıyordu. Enrico bunlara bir de özdisiplinini eklediğinde, ortaya ekonomik açıdan başarılı bir sonuç çıkmıştı. Enrico, deneyimlerinin maddi ve manevi birikime dönüştüğü açık bir yaşam öyküsü oluşturdu kendisine; bu yüzden hayatı kendisi için doğrusal bir anlatı olarak anlam taşıyordu. Bir snobun belki de sıkıcı bulacağı Enrico, bu yıllan, evinde tamirat yapa yapa, taksit ödeye ödeye ilerleyen dramatik bir öykü olarak yaşantıladı. 14 Hademe, kendi hayatını kendisinin yazdığını hissediyor ve toplumsal hiyerarşinin alt basamaklarında olduğu halde, bu anlatı ona özgüven sağlıyordu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir