Robert A. Day – Bilimsel Bir Makale Nasıl Yazılır ve Yayımlanır

Bir merâm› veya havâdisi bir baflkas›na aktarmak, ilk bak›flta çok basit ve özel bir e¤itim gerektirmeden yap›labilecek bir ifl gibi gözükür. Bu düflüncenin ne kadar yanl›fl oldu¤unu, ben en çarp›c› bir flekilde, befl yafl›ndaki o¤lum babaannesiyle telefonda konuflurken gördüm: Parma¤›yla duvarda birbirinin üstünde duran Bremen m›z›kac›lar›n›n resmini göstererek “Bak, babaanne, onlar var ya, art›k Bremen’e gitmeyecekler, ormanda bulduklar› evde oturacaklar, çünkü h›rs›zlar kaçt›” diyordu. Bunu yaparken, telefon hatt›n›n öbür ucunda olan babaannesinin duvardaki resmi görmesine imkân olmad›¤›n›, kendisinin hangi konudan bahsetti¤ini bu söylediklerinden ç›karmas›n›n zor olaca¤›n›, h›rs›zlarla evin ne iliflkisi oldu¤undan habersiz oldu¤unu düflünemiyordu, Babaannesine bu konuda haz›rlay›c› temel bilgi vermedi¤i gibi, takdim flekli de babaannesinin onun neyi gösterdi¤ini bilmesine engel teflkil ediyordu. Bu merâm ve havâdis tebli¤indeki güçlü¤ün bir baflka tezahürünü üniversitede yapt›¤›m yaz›l› imtihanlarda her y›l görüyorum. ‹mtihan k⤛d› sahibinin yazd›¤› baz› cümle ve kelimelerden, sorunun cevab›n› belki bilebilece¤ini, ancak bunu yazd›klar›ndan ç›karman›n mümkün olmad›¤›n› tesbit ettikten sonra, kendisini ça¤›r›p konufltu¤umda; bazan cevab› bildi¤i halde, ifadede güçlük çekmifl oldu¤unu görüyoru›n. Nihayet, muhtelif düzeylerde jeolog, co¤rafyac› veya jeofizikçi olarak araflt›rma yapan meslektafllar›ma yapt›klar› araflt›rmalar› uluslararas› düzeyde niçin duyurmad›klar›n› sordu¤umda, ald›¤›m en yayg›n cevap, “biz iflte bunu yazam›yoruz” oluyor. “Niçin yazam›yorsunuz?” sorusuna ise hiç tatminkâr bir cevap alabildi¤imi hat›rlam›yorum. Telefonda, ö¤rendi¤i masal› babaannesine anlatamayan befl yafl›ndaki o¤lum, imtihanda, vermek istedi¤i cevab›n› ifadeden âciz ö¤renci ve bulgusunu yay›na dökmekte zorlanan bilimcinin dertleri ortakt›r. Her biri, bir havâdisi nas›l tebli¤ edece¤ini bilememektedir. Bir havâdisi duyurmaya yeltenirken, yap›lmas› gereken ilk ifl bahis konusu havâdis baflkas›na sunulma¤a de¤er mi de¤mez mi, bunu bilme¤e çal›flmakt›r. Gazete habercili¤inin temel ilkesi kabul edilen “bir köpek bir adam› ›s›rm›flsa, bunun haber de¤eri yoktur, ama adam köpe¤i ›s›rm›flsa bu haberdir”, bu basit soruyu dile getirir. Bilimde, yay›n yap›lacak konu gözden geçirilerek, duyurulmas› arzu edilen bulgunun duyurulma¤a de¤er olup olmad›¤› önceden düflünülür. Bunu düflünmek demek, içinde yay›n yap›lacak konunun o günkü uluslararas› düzeyinden detayl› bir flekilde haberdar olmak demektir. Bulgu duyurulma¤a de¤er bulunursa, bunu belli bir düzende sunmal›d›r. Bu düzeni bilebilmek ise tecrübe, belki daha genel bir III * Avrupa Bilimler Akademisi ve TÜBA Asli üyesi terimle “görgü” gerektirir.


Bulgu herfleyden evvel, daha önce bilinenlerin oluflturdu¤u örgünün içine yerlefltirilmelidir. Dolay›s›yla bu örgü uzman okuyucuyu s›kmayacak, ancak konu d›fl›ndaki bir bilimciye de tatminkâr bilgi verebilecek flekilde muhtasar tan›t›lmal›d›r. Bu tan›tma k›sm›n›n önemli ö¤elerinden biri de yay›n yap›lacak konuda çal›flanlar›n son y›llarda gelifltirdikleri kendilerine has terim ve cümleciklerden oluflan, k›smen yeni bir söylemi, k›smen de yeni terimlerden oluflan kelime haznesini içeren “özel dildir”. Bahis konusu dil, yeni kavramlar geliflirken büyümüfl olup, merâm›n çok daha k›sa metinle anlat›lmas›n› sa¤lar ve yazar›n, bu konuda çal›flanlar›n oluflturdu¤u gayr›resmî “kulübün” üyesi olup olmad›¤›n› belirler. Her ne kadar Robert A. Day Ingilizcesi jargon olarak çevrilebilecek bu özel dili kullanmamaya gayret edilmesini öneriyorsa da (Bölüm 28) makaleyi tenkid edecek olan hakem, en yayg›n flekilde kullan›lan dilden hareketle kulüp d›fl› makaleleri genellikle daha ince bir süzgeçten geçirir! Ancak gerçekten “kulübün” üyesi olmadan ve kullan›lan dili anlamadan, gösterifl mahiyetinde, birkaç terimini veya söylem parçac›klar›n› kullanmaya kalkmak, yazar›n cehâleti hakk›nda en sa¤lam ipuçlar›n› oluflturaca¤› için, asl›nda bulgular› iyi olan bir makaleye bafltan kötü gözle bak›lmas›na neden olabilir. Yazar›n ve/veya yay›n yönetmeninin bilime bak›fl› bazan makelenin en ince detaylar›n› dahî etkiler. Örne¤in sürekli üçüncü tekil flahs› kullanan yazar, (“bu makalenin yazar› flunu flunu düflünmektedir” veya “flu flu düflünülmektedir” fleklinde), âdiyattan olan matematik yöntemlerinin veya yayg›n bilinen aksiyomlar›n takdimi gibi haller d›fl›nda, genellikle bilerek veya bilmeden bilimde gözlemciyi tamamen aradan ç›kararak nesnelli¤e ulafl›labilece¤ini zanneden demode Baconvâri bir ampirisizmin etkisindedir. Bu ifâde tarz›n›n kökenini bilmek ve bazan bir makaledeki orjinalli¤i örtebilece¤inin bilincinde olmak, baz› dergilerde genel ve kat› bir yaz›m politikas› haline gelmifl olan “üçüncü flah›s” kullan›m›nda ›srar edecek yay›n yönetmenine direnebilmenin tek yoludur. Bilimsel makale yaz›m›ndaki uluslararas› garipliklerin en yayg›n› olan “üçüncü flah›sta yazman›n” nereden türedi¤i bilinmedi¤i takdirde (ki elinizde tuttu¤unuz eserin yazar› Robert A. Day’in de bunu bilmedi¤i görülüyor), ya yazar yay›n yönetmenine yetki vererek ifâdenin de¤iflmesine ve bu flekilde orjinalli¤inin kayb›na (bilmeden) raz› olur veya yay›n yönetmeni ile d›fltan bak›ld›¤›nda inatlaflma olarak yorumlanabilecek bir tats›zl›k yaflan›r. Bu küçük örnek, bilimsel makale yaz›m›nda kullan›lan ifâde tarzlar›n›n bile yer yer derin tarihsel ve felsefi kökleri oldu¤unu, bunlar› kullanmak istemeyen bir yazar›n bunlar› bilmesi gerekti¤ini gösterir. Makale yazmak, bilimsel bir tebli¤ vermek, bir bilimsel poster haz›rlamak türünden ilk bak›flta tekni¤i pek basit görünen ifller, detayl› bir flekilde düflünüldüklerinde elinizdeki kitapta çok aç›k bir flekilde gösterildi¤i gibi say›s› çok kabar›k ufak detaylardan olufltuklar› görülür. Tecrübesiz bilimci, bu detaylar› genellikle ac› yoldan, pek kolay zannetti¤i ve önemsemedi¤i detaylar taraf›ndan ilk denemesi sabote edilince ö¤renir. Elinizdeki kitab›n belki de en faydal› yan›, makale yazmak, tebli¤ vermek, poster haz›rlamak gibi ifllere kalk›flan bir bilimciye detayl› bir k›lavuz olmas›ndad›r.

Burada bir makale nas›l yaz›l›r›n veya bir tebli¤ nas›l haz›rlan›r›n reçetesini vermek niyetinde de¤ilim. Elinizde tuttu¤unuz eser bu görevi yerine getirmek için yaz›lm›flt›r. Ancak yukar›daki paragraflarda söylediklerim, makale yazman›n belli bir “terbiye” ve “görgü” gerektirdi¤ini; bu terbiyeyi almadan, onun gerektirdi¤i e¤itimden geçmeden, herhangi bir araflt›r›c›n›n bilimsel makale kaleme almas›n›n zor oldu¤unu vurgulamak içindir. Makaleyi IV yazarken bilinmesi gerekenler, genel bir mant›k silsilesi içinde bilgi takdim kal›b›na ilâveten, uluslararas› bilim câmiâs› taraf›ndan oluflturulmufl, pek ço¤u yaz›lmam›fl, al›flkanl›k ve kurallardan oluflur. Bu, Thomas Kuhn’un “disiplinin matrisi1 ” dedi¤i dokunun bir parças›d›r ve genellikle bir bilimsel paradigma (bunu nas›l tan›mlarsan›z tan›mlay›n) çevresinde kümelenmifl olan bilimcileri birbirine ba¤layan ba¤lardan birini teflkil eder. Bu paradigma çevçevesinde yay›n yapmak da, o paradigmay› devirmek için yay›n yapmak da, bahis konusu disiplinin matrisinin elemanlar›n›n bilinmesini, hattâ bunlar›n baz›lar›nda meleke sâhibi olunmas›n› gerektirir. Türkiye bilimcilerinin en büyük s›k›nt›s› herfleyden önce bu disiplin matrisi ve ortak tarihsel / felsefî / bilimsel de¤erler kümesi içine dahil olamamakt›r. Özellikle uluslararas› bilim diline yabanc›l›k, sonra uluslararas› bilim toplulu¤una uzakl›k, yerli geleneklerimizin hiçbirinin nesnel ve elefltirel, ak›lc› bilimsel düflünceye bizi haz›rlamam›fl olmas›, makale yazman›n gerektirdi¤i bilgi ve disipline ulaflmam›z› zorlaflt›rmaktad›r. ‹flin tabiî ki en fecîsi, pek az›m›z›n bu derin cehâletimizin fark›nda olmas›d›r. Hatta doktoras›n› bile yurt d›fl›nda yap›p geri dönmüfl pek çok bilimcimizin uluslararas› dergilere gönderdi¤i makalelerin hakemli¤ini yaparken bilimsel makale yazma becerisinin aram›zda ne derece nâdirattan oldu¤unu görüp halâ ve s›k s›k hayret ve üzüntüye bo¤ulurum. Bunun neden böyle oldu¤unu düflünüp araflt›r›rken, Türkiye’nin flu anda en önde gelen bilimcilerinden biri bana kendisinin hocas›n›n neslinden gözde bir hocan›n yazd›¤› “bilimsel” bir makaleyi gösterdi. O makalede flu cümleyi hiç unutmuyorum “bizim mühendis Metin, böyle bir köprünün detayl› hesaplar›n› yapm›flt›”. Ne “bizim mühendisin” kim oldu¤unun ne de yap›ld›¤› söylenilen hesaplar›n nerede bulunabilece¤inin en küçük bir iflaretini dahî içermeyen bu komik cümle, maalesef çok yak›n›m›zdaki bir dönemin bilimsel yaz› disiplini anlay›fl›n› pek fecî bir flekilde yüzümüze vurmaktad›r. Pek çok iflte oldu¤u gibi, bilimsel makale yazma konusunda da bir e¤itimin gerekli oldu¤unun pek az›m›z fark›nday›z. Bu nedenle ciddî dergilerden makalesi reddedilen baz› Türk bilimcileri, “zaten bizim yaz›lar›m›z› basmazlar”, “can›m d›flar›da da bu ifller dost ahbap iflidir”, “bast›r paray› bak nas›l bas›yorlar” gibi gülünç, gülünç oldu¤u kadar da bunlar› söyleyenin dünyadan ne derece kopuk, ne derece zavall› bir birey oldu¤unu dolay›s›yla Türk bilim câmiâs›n›n kalitesine ne fecî etkiler yapt›¤›n› gösteren z›rval›klar› ifâde edebilmektedir.

Bu kitab›n asl›nda konusu d›fl›nda olan, fakat yaratmak istedi¤i etkiyi derinden etkileyen bir baflka husus da, bilimciler aras›ndaki yayg›n bilgi ve görgü eksikli¤inin, yer yer aynen, yer yer de dozu artm›fl bir flekilde Türkiye’yi idare edenlerin hemen tamam›n› karakterize etmesidir. Türkiye’den s›k s›k yurt d›fl›na bilimsel toplant› izlemeye gönderilmeyen, kütüphaneleri dergi görmeyen bilimciler, TÜB‹TAK’›n verdi¤i teflviklerle yetinmek zorunda kalmaktad›rlar. En üst düzeyi 400 ABD dolar›n› aflmayan bu mütevâz› teflvik zaten paras›zl›ktan beli bükük Türk bilimcisine hafif bir nefes ald›rmaktan çok uzakt›r. Ancak TÜB‹TAK’tan fedakârca yapt›¤› bu yard›mdan fazlas› zaten beklenmez. Genç Türkiye Bilimler Akademisi’nin üyelerine yapt›¤› araflt›rma yard›m› ise sorumsuz ve bilgisiz hükümetlerin marifeti sonucu ayl›k 135 ABD dolar gibi komik bir rakama inmifltir. V 1 Kuhn, T.S., 1977, Second thoughts on paradigms: The Essential Tension’da, s. 3(17, dipnot I6 (the University of Chicago Press, Chicago and London). Demografik bask›y› oy korkusu gözlüklerinden görüp ak›ls›z bir eflitlik olu¤undan ak›tarak çözümü say›lar› artan ancak niteliklerinin b›rak›n uluslararas› düzeyde olmay›, üniversite kavram›na bir hakaret haline gelmifl oldu¤u “üniversiteler” kurmakta arayan politikac›larla; kiflisel ç›karlar›n› ö¤retim üyeli¤i standartlar›n›n art›k tan›namaz düzeye indirilmesinde görmekte olan üniversite mensuplar›n›n ortak çabalar› sonucu kökten iflas etmifl olan Türk yüksek ö¤retimi ve araflt›rma gücü halk›n gözünde de tüm sayg›nl›¤›n› yitirmifltir. Bu durumda Türk araflt›r›c›s›na kim hangi dayana¤a yaslanarak destek verebilecek, onun görgüsünün artmas›na yard›m edebilecektir? ‹flte bu noktada yaln›z ve yaln›z ac›mas›z seçkinci bir yöntem, görgülü, bilgili elinizde tuttu¤unuz bu kitab›n hakk›n› vererek yararlanabilecek bilimcileri ortaya ç›karabilir. Elinizdeki eser, kanaatimce Türk bilimcilerin uluslararas› bilimsel iletiflim tekni¤i konusundaki e¤itimine bugüne kadar yap›lm›fl en önemli katk›d›r. Kitab›n ‹ngilizce, daha do¤rusu Amerikanca bilimsel makale yazmak için bir k›lavuz oldu¤u, elinizdeki eserin de bir uyarlama de¤il, bir tercüme oldu¤unu gözden uzak tutmay›n›z. Yani bu kitab› kullanabilmek için ‹ngilizce bilmek gerekmektedir, öyle mi (kitab›n içine serpifltirilmifl, ‹ngilizce’nin kullan›m›na örnek oluflturan ve dolay›s›yla tercüme edilmemifl cümleler insana bunu düflündürebilir)? Burada okuyucu flu soruyu sorabilir: “‹ngilizce bilsem, ne diye bir tercümeyi okuyay›m? Gider orijinalini al›r›m”. Bu soruya verilecek cevap çok yönlüdür: Herfleyden evvel, ‹ngilizce bilmeyen bir bilimci de, ‹ngilizce bilen fakat bilim âleminin d›fl›nda bir dostun yard›m›yla ‹ngilizce bir makale haz›rlayabilir.

Bu kitap, böyle bir ortakl›kta, ortaklar›n ayn› dili konuflmas›n› sa¤lar ve her ikisine de yol gösterir. Sonra, ‹ngilizce’yi rahat okuyamad›¤› halde büyük bir çabayla ‹ngilizce yazan (ve yay›mlatan ve g›pta edilecek uluslararas› at›flar alan!) sayg›n Türk bilimciler tan›r›m. Bu kiflilere de elinizdeki kitap yard›mc› olacakt›r. Nihayet, ‹ngilizce bilmeyen ö¤renci, günün birinde ‹ngilizce ö¤renece¤ini ve bilimsel makale üretece¤ini düflünerek bu kitab›n temel al›nd›¤› bir lisans dersi görerek, görgüsünü art›racakt›r. Hattâ, fakülte bölümlerinde poster, slayt gibi görsel malzeme yap›m›na yard›mc› olan teknisyenler dahî bu eserin tercümesinden bir taneyi kitapl›klar›nda bulundurmay› faydal› bulacaklard›r. Bilhassa yaz› yazma e¤itimi gelene¤inin orta ö¤retimde Avrupa’dakine nazaran daha zay›f oldu¤u Amerika Birleflik Devletleri’nde buna benzer pek çok eserler yay›nlanm›flt›r. Genelde bir yaz›l› belge oluflturma konusundan (ör. The Chicago Manual of Style, 14. bask›s› 1993), dar bir disiplinde makale ve rapor yazmaya kadar (ör. 1984 y›l›nda Amerikan Jeoloji Enstitüsü taraf›ndan yay›nlanan küçük Geowriting veya Birleflik Devletler Jeoloji Servisi’nin belirli aral›klarla yenibask›lar›n› yay›nlad›¤› Suggestions to Authors of the Reports of the United States Geological Survey) genifl bir yelpazeye yay›lan bu k›lavuzlar, günümüzün en geliflmifl bilimsel iletiflim a¤›n›n göbe¤inde bulunan bir ülkede bile, bilimsel yay›n yapman›n ciddiyetle ö¤renilmesi gereken bir ifl oldu¤unun ne kadar yayg›n olarak bilindi¤inin bir göstergesidir. Bütün bunlara ra¤men Amerika, yaz› yazma becerisinde, genelde okuma al›flkanl›¤›n›n Avrupa’daki kadar yayg›n olmamas›ndan ötürü, Avrupa’n›n gerisindedir. Robert A. Day’in ‹ngilizce kullan›m› hakk›nda verdi¤i ve Amerikanca tahrir kitaplar›nda standartlaflm›fl olan baz› tavsiyeleri gereksiz, hattâ hatâl› bulmama ra¤men, bunlar›n genelde pek faydal› bir eserde gözard› edilebilecek detaylar oldu¤unun da bilincindeyim, zira Avrupa kadar güzel yazamayan Amerika, Avrupa’dan çok daha fazla ve çok daha içerik zengin bilimsel makale üretebilmektedir! Ümid ederim ki, Say›n Prof. Dr. Gülay Aflkar Altay’›n kendi VI bilimsel çal›flma zamanlar›ndan fedakârl›k ederek güzel bir Türkçe ve ak›c› uslûpla dilimize kazand›rd›¤›, asl›nda tercümesi fevkalâde zor olan bu önemli kitap her bilimcimizin kiflisel kitapl›¤›n›n bir köflesinde kendisine bir yer edinsin, üniversitelerimizde bu kitab› temel alan bir ders, seçmeli de olsa bulunsun, üniversitelerimizin, bilimsel yay›n yapma durumunda olan kamu kurulufllar›m›z›n kütüphaneleri bu eserden mümkün oldu¤u kadar bol miktarda bulundurarak bunu baflvuru kitab› olarak okuyucular›n›n kullan›m›na sunsunlar ve her bilimsel disiplin kendi dal›nda uygar âlemde bu konuda yaz›lm›fl olan broflür ve kitaplar› edinerek onlar› da Türkçemize kazand›rman›n yollar›n› bulsun.

Unutmayal›m, yazma yetene¤imiz ve terbiyemiz, yazd›kça geliflecektir. Yaln›z bu önsözü flunu vurgulamadan bitiremeyece¤im: Her bilimsel makale, her tür bilimsel yaz›, bir bilginin düflünce ile yo¤urularak oluflturdu¤u hamurun kal›planm›fl fleklidir. O hamur olmadan, yaln›zca kal›b›n herhangi bir ürün ortaya ç›karmayaca¤› aç›k gerçe¤ini, ayân›n beyân› olsa dahî burada tekrar etme¤i bir görev bilirim.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir