Robert L. Heilbro – İktisat Düşünürleri

Bu kitabın konusu, ilginç bir üne sahip bir avuç insandır. Okul tarih kitaplarındaki ölçülerle bakıldığında, onlar “hiç kimse”ydi; ordulara komuta etmediler, kimseyi ölüme göndermediler, imparatorluklar yönetmediler, tarihi yaratan kararlarda pek az rolleri oldu. Pek azı tanındı, tanınanlar da milli kahraman değildi; birkaçı çok sert biçimde eleştirildi, ama hiçbiri asla toplumsal nefrete hedef olmadı. Onların yaptığı, genellikle, ordulan sefere çıkartmaktan ziyade, her §eyi darmadağın etmekte usta, iyi ve kötü konusunda kraliann ve yasa koyucuların emir ve düzenlemelerinden daha güçlü olan ve bu sayede topladıkları parlak övgüler karşısında gevşemiş pek çok devlet adamının yaptıklarından daha kesin bir şekilde tarihi etkiledi: İnsanların dü§üncelerini biçimlendirdiler ve deği§tirdiler. Bir insanın aklını, düşüncesini kendi tarafına çekenler, kılıçtan veya krallık asasından daha büyük bir gücü kullanmış olacakları için, dünyayı da bu tür insanlar biçimlendirdi, değiştirdi. Bunların çoğu, parmağını bile aynatmadan bu etkiyi yarattı; onlar, asıl, birer bilgin olarak, kafalarıyla, sessizce, dikkat çekmeden ve dünyanın kendi leri hakkında 14 iKTisAT DUŞUNÜRLERi ne dediğini fazla ciddiye almadan çalı§tılar. Ama arkalarında parçalanmı§ imparatorluklar, kaynayan kıtalar bıraktılar; rejimiere dayanak oldular veya onları yıktılar; entrikalar düzenleyerek değil, dü§üncelerinin olağanüstü gücüyle sınıfları, hatta uluslan kar§ı kar§ıya getirdiler. Kirndi bu adamlar? Biz onları ‘büyük iktisatçılar’ olarak tanıyoruz. Ama tuhaf olan, onlar hakkında çok az §ey bildiğimiz. Sanılır ki, ekonomik sorunlarla boğu§an, sürekli ekonomik sorunların kaygısını ya§ayan bir dünyada, büyük iktisatçılar da büyük filozoflar veya devlet adamları kadar tanınmı§tır. Oysa onlar sadece geçmi§in gölge simalarıdır; onların hararetle tartı§tıkları konulara, uzak, soğuk bir ürpertiyle bakılır. Ve denir ki, ekonomi, ku§kusuz, önemlidir, ama aynı ölçüde soğuk ve zor bir konudur; öyleyse, en iyisi, onu evlerinde oturup gizemli dü§ünce alemlerinde ya§ayanlara bırakmaktır. Hiçbir §ey, gerçekten uzak olamaz. Ekonominin sadece profesörlerin i§i olduğunu sanan bir insan, ekonominin insanları çarpı§mak için barikatların, siperlerin ardına gönderen bir bilim olduğunu unutuyor demektir. Bir ekonomi kitabını inceledikten sonra ekonominin can sıkıcı olduğu sonucuna varan insan, bir lojistik el kitabı okuyup sava§ üzerinde çalı§manın aptallık olduğuna karar veren insana benzer.


Hayır, büyük iktisatçılar, dünyanın en heyecanlı ve tehlikeli §ey diye görüp bildiği §ey ne ise, i§te en az onun kadar heyecanlı ve tehlikeli bir §eyin arayı§ı içindeydi. Ortaya attıkları dü§ünceler, büyük felsefecilerin dü§üncelerinin tersine, günlük çalı§ma ya§amlarımızda öyle küçük deği§ikliklere yol açmadı; üzerinde çalı§tıkları deneyler, pozitif bilimlerdeki gibi, bir laboratuvarın yalıtılmı§ ortamında yapılabilecek deneyler değildi. Büyük iktisatçıların fikirleri dünyayı sarstı, hataları ise felaketten de beter sonuçlar doğurdu. Kendisi de büyük bir iktisatçı olan Lord Keynes, bir yazısında, “iktisatçıların ve siyaset felsefecilerinin dü§ünceleri, doğru oldukları zaman da, yanlı§ oldukları zaman da, sanıldığından daha güçlüdür. Aslında, dünya da büyük ölçüde bu dü§üncelerin etkisinde yönetilir. Bütün entelektüel etkilerden tamamen uzak olduklannı sanan uygulayıcılar, yani hükümet yetkilileri bile, en azından artık hayatta olmayan bazı iktisatçıların kölesidir adeta. Gaipten sesler duyan otorite budalaları da çılgınlıklarını birkaç yıl öncesinin akademik karalamalarından damıtır. Fikirlerio yava§ yava§ ba§tan çıkarmasıyla kar§ıla§tırıldığında, kazanılmı§ hakların gücünün fazlaca abarttidığından hiç ku§kum yok,” demi§ti. 1 Ku§kusuz, bütün iktisatçılar hep bu tür “dev”ler değildi. Binlercesi, yer yer aptallık anıtları olan kitaplar yazıp, tam bir Ortaçağ bilgini GiRiŞ 15 co§kusuyla, küçük ayrıntılar ke§fetti. Bugün iktisadın romantik çekiciliği bu kadar azsa, verebileceği büyük macera duygusunu çoğu zaman veremiyorsa, bunun sorumlusu iktisatçılardan ba§kası değildir. Ama büyük iktisatçılar, sadece kılı kırk yara n aydınlar da değildi. Onlar, bütün dünyayı kendi konularıymı§çasına ele aldılar ve onu öfkeli, umutsuz, ümidi, ama bir dizi cesur tavırla tanımladılar. Aykırı görü§lerinin sağduyuya dönü§mesi, onlarınsa sağduyuyu batı! itikat olarak sunmaları, büyük ölçüde, çağda§ ya§amın entelektüel yapısının yava§ yava§ olu§­ masını sağladı. Sanki Tanrı kendilerine dünyayı deği§tirmelerini nasip etmi§, hatta bununla görevlendirilmi§ gibi görünen böyle farklı, tuhaf insanlar dünyaya kolay gelmez.

Bunlar arasında, filozof da çılgın da, rahip de borsacı da, devrimci de asilzade de, estetik çi, §Üpheci, berdu§ da vardı. Her milletten, her ya§am biçiminden, her mizaçtandılar. Bazıları ilgi çekici, bazıları can sıkıcıydı; bazıları kendisini sevdirirken, bazıları için bu imkansızdı. En az üç tanesi kendi hayatlarını kendileri kazandı ama, pek çok insan gibi, kendi gelirlerinin basit ekonomisini bile asla yapamadılar. İki tanesi büyük i§adamıydı, biri hiçbir zaman bir seyyar satıcıdan ba§ka bir §ey olamadı, biri ki§isel servetini azar azar çarçur etti. Dünyaya bakı§ açıları da, gelirleri kadar farklıydı; bu kadar kavgacı bir dü§ünürler grubu görülmü§ §ey değildi. Bir tanesi ya§amı boyunca kadın haklarını savunurken, bir ba§kası kadınların erkeklerden a§ağı olduğunda apaçık ısrar etti. Bir tanesi “centilmen”lerin kılık deği§tirmi§ barbarlar olduğunu savunurken, bir diğeri centilmen olmayanların vah§iler olduğunu ileri sürdü. Çok da zengin olan bir tanesi, zenginlerin servetlerinin yok edilmesi çağrısında bulundu; çok yoksul olan bir ba§kası ise hayırsevediği doğru bulmadığını söyledi . Bazıları, bütün yetersizliklerine rağmen, mevcut dünyanın, mümkün olanı n en iyisi olduğunu iddia ederken, ba§ka bazıları, hayatlarını hıınıın tersini kanıtlamaya adadılar. Hepsi de kitap yazdı, ama bundan daha zeııgiıı �qiılilikte hir kütüphane görülmemi§ti. Bir ya da ikisi, Asya’nın kl’rpi�o, kııliihclerine kadar ula§mı§ çok-satarlar yazdı; diğerleri kolay aııla�ılıııayaıı ki t aplarını kendi paraları ile yayınlattılar; ama bu kitapLıra, �ıık �ııııılı hir çevrenin dı§ında kimse elini sürmedi. Birkaç tanesi , ıııilyııııl.ııııı ııahzını hızlandıran bir dille yazdı; diğerleri (dünya için dalı.ı .

ı: ııııl’ııılı ıılınaJıkları halde) kafa karı§tıran bir kurulukta yazdılar. 16 IKTisAT DÜŞÜNÜRLERi Kısaca, onları bir araya getiren, birbirine bağlayan, ki§ilikleri, meslekleri, eğilimleri değildi. Onların ortak paydaları, daha ba§ka bir §ey, ortak bir meraktı. Hepsi de ya§adıkları dünyaya, o dünyanın karma§ıklığına, açıkça görülen düzensizliğine, genellikle dindarlıkla maskelenen acımasızlığına ve yine genellikle farkında olmadığı ba§anlarına merak sarmı§lardı. Hepsi de, önce maddi zenginlik yaratan, sonra bu servetten pay almak için kom§usunun ayağına basan insan davranı§lanna dalıp gitmi§ti. Bütün insan faaliyetleri içinde en dünyevisi olan refaha, zenginliğe yönelişi, bir felsefe mantığı içinde ele almaya çalı§tıkları için onları bilge filozoflar olarak adlandırmak mümkün. Bu, belki, felsefenin en zarif türü değil, ama en merak uyandırıcı, en önemli felsefe türü. Yoksul bir aile yahut soluğu kesilmi§ bir §ekilde iflası bekleyen bir spekülatör için Düzen ve Plan arayı§ını kim dü§ünür; veya caddede yürümekte olan kalabalık veya mü§terilerine gülümsemektc olan bir manav için Tutarlı Yasaları ve İlkeleri kim geli§tirir? Büyük ekonomistler, i§te böyle birbiriyle ilişkisiz, birbirinden farklı görünen ipliklerden tek bir duvar halısı dokunabileceğine, yeterli bir uzaklıktan bakınca, dünyanın dönüp durmasının düzenli bir ilerleme olarak görülebileceğine, gürültünün akort edilip bir ezgiye dönü§ebileceğine inanıyorlardı. Gerçekten, büyük bir inanç düzeni! Ve bugün, §a§ırtıcı bir §ekilde, haklı çıkmı§ durumda. İktisatçılar, bir kere modellerini kendi ku§aklarının önüne serince, yoksul ile spekülatör, manav ile sokaktaki kalabalık, artık farkında bile olmadan yahut dünyadan habersiz biçimde sahneye itilmiş uyumsuz aktörler değiller; kendilerinin de, mutlu ya da mutsuz, kendi tiyatro oyunlarında zorunlu bir ilerleme olu§turan bir rol oynayacağını anlamış durumdalar. Iktisatçılar yapınca yavan veya kaotik gibi görünen bir dünya, böylece, kendisine ait anlamlı bir ya§am tarihine sahip, düzenli bir toplum haline geliyor. İşte, iktisadın özünde, toplumsal tarihin düzeni ve anlamı için sergilenen bu arayı§ var. Dolayısıyla, kitabın ana teması da bu. İlkeler üzerine bir konferans turu değil, tarih yaratan fikirler arasında bir yolculuk yapacağız. Yolumuzun üzerinde sadece pedagoglar değil, aynı zamanda birçok yoksul, iflas etmiş veya zafer kazanmı§ birçok spekülatör, birçok sıradan insan, hatta §urada burada bir bakkal ile karşılaşacağız.

Büyük iktisatçıların ilgilenmediği toplumsal modeller kargaşası içinde, kendi toplumumuzun kökenini yeniden ke§fetmek üzere, geçmi§e döneceğiz; bunu yaparken de, sadece ki§ilikleri çok renkli olduğu için değil, aynı zamanda fikirleri yaratıcılıklarının damgasını ta§ıdığı için büyük iktisatçıları öğrenmeye ba§layacağız. GlRiŞ 17 Doğrudan, büyük iktisatçıların ilkiyle, Adam Smith’le ba§layabilsek iyi olacaktı. Ama Adam Smith Amerikan Devrimi sırasında ya§adı. Daha da önemlisi, yazılı tarihin ba§langıcından bu yana altı bin yıl geçtiği halde, henüz sahneyi dolduracak, dünya çapında bilge bir dü§ünürün gelmemesi gibi §a§ırtıcı bir gerçeği de açıklamak zorundayız. Tuhaf bir gerçek: İnsanoğlu, Mısır’daki Firavunlar döneminin çok öncesinden bu yana ekonomik sorunlarla uğra§ıyor; bu süre içinde onlarca felsefeci, yüzlerce pozitif bilimci, siyasi dü§ünür, tarihçi, sanatçı, binlerce devlet adamı yeti§tirdi. Ama bunların arasında hiç iktisatçı yok! Neden?

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir