Sara Craven – Mantik Evliligi

“Chesiie…Ah Chessie postanede konuşanları asla tahmin edemezsin.” Frencesca Lloyd belli belirsiz kaşlarını çattı ama kardeşi odaya dalmasına rağmen bilgisayardan gözlerini ayırmadı. “Jen sana defalarca evin bu bölümüne gelmemeni söylemiştim.Özellikle de çalışma saatlerinde.” “Oh saçma.” Jen büyük masanın köşesinde ki kağıtları temizleyerek kendine oturmak için yer açtı.”Seni görmem gerekiyordu.Zaten Ucube Londradan bu saatlerde dönmez.Gelmeden önce arabasını kontrol ettim. Chessienin dudakları gerildi. “Ona bu şekilde hitap etme.Hiç de kibar ve hoş bir davranış değil bu.” “O da kibar ve hoş değil zaten.”Jen suratını asarak ona baktı. “Ayrıca bu işe daha fazla ihtiyacın olmayacak.


”Heyecanla yerinden kıpırdadı. “Mrs.Cummungs postahanedekilere söylerken duydum.Wenmore Court yeniden açılıyormuş.Bu da Alastair geri dönüyor demektir.” Chesiienin parmakları kısa bir süre klavyenin üzerinde hareketsiz durdu.Kalbinin anlamsız bir acıyla burkulduğunu hissetti.Ama konuştuğunda sesi normal çıkıyordu. “Kasaba için iyi bir haber.Ev uzun süredir kapalı duruyordu.Ama bu bizim için fark etmez.” “Ah Chessie saçmalama.Bu bizim hayatımızı değiştirir.Sen ve Alastair nişanlı sayılırdınız.” “Hayır,değildik.

”Kız kardeşine döndü.”Bunu söyleyip durmaktan vazgeç.” “Ama acımasız babası onu Amerikaya göndermeseydi,nişanlanacaktınız.Bunu herkes biliyor.Birbiriniz için deli oluyordunuz.” “Çok gençtik o zamanlarda.” Chesie yazmaya devam etti. “O zamandan beri çok şey değişti.Hiç bir şey aynı değil artık.” “Gerçekten de Alastairin değişebileceğini düşünüyor musun?” “Olabilir.” Haftada bir gelen mektupların nasıl ayda bire düştüğünü ve bir yılın sonunda ise tamamen kesildiğini hatırladı.Babasının ölümünden sonra gelen küçük bir baş sağlığı notundan başka bir haberleşmeleri olmamıştı.Alastair Neville Lloydun öldüğünü bildiğine göre ölümünün arkasında ki gerçekleri de biliyor olmalıydı. “Tanrım bazen ne kadar sıkıcı oluyorsun” Jen suratını asmış ona bakıyordu. “Sevinçten havalara uçacağını sanmıştım.

Sana bunu söylemek için eve uçarak geldim.” “Jen oturup kendi kendimize bir takım hayaller kuramayız.Üç yıl boyunca köprünün altından çok sular geçti.Ne Alastair ne de ben artık aynı insanlar değiliz.Artık işime devam etmem gerekiyor.Bay Hunter gelince seni burada bulmasın.” “Tamam,tamam.” Jen masadan kalktı. “Ama düşünsene Alastair sana evlenme teklif etse ne kadar güzel olur.O zaman Ucubeye işini alıp başına çalabileceğini rahatça söylersin.” Chesie içini çekti.Onunla aynı fikirde görünmüyordu. “Bu iyi bir iş,ayrıca parasıda güzel.Aylardır buradan aldığımız parayla geçiniyoruz.Hem kalacak yerimiz var,hemde eski evimizde kalma imkanı veriyor.

” “Ama bir hizmetçi gibi çalışmak hiç de hoş değil.Bu büyük bir fark.” Jenin sesinde yoğun bir acı vardı.Dışarı çıkıp kapıyı kapattı. Chesie bir süre onun arkasından ne yapacağını bilmeden baktı.Jeny hayatlarında ki değişiklikleri bir türlü kabul edemiyordu.Evin artık onların olmadığını,burada sadece evin düzenini sağlamak için bulunduklarını kabul etmiyordu. İlk görüşmelerinde Miles Hunter “Fazla sayıda eleman istemiyorum” demişti.”Evin idare edilmesini ve bunun yanında ufak tefek sekreterlik işlerimin halledilmesini istiyorum.” “Tam olarak ne istiyorsunuz” diye sormuştu Chesie bir yandanda işverenini inceleyerek.Bu kolay değildi.Elbiseleri son derece şıktı.Ynaklarından gülmeyen dudaklarına doğru inen bir yara izi vardı.Soğuk ifadesinden hiçbir şey anlaşılmıyordu. “Eski bir daktilom var.

Şimdiye kadar onunla idare ediyordum,ama yayıncım artık roman kopyalarını diskette istiyor.Bunu yapabileceğinizi düşündüm.” Chesie bir şey söylemeden sadece başıyla onaylamıştı. “Güzel.Eve gelince yardımcı olması için birini tutabilirsiniz,ama çalışırken gürültü olmamasına dikkat edin.Ayrıca bana özel her şey çok değerlidir.Bu durumun sizizn için zor olduğunun farkındayım.Bütün hayatınız boyunca bu evde yaşadınız ve burada rahat hareket etmeye alışıksınız,ama korkarım bundan sonra böyle olmayacak.” monalizasmile 26.12.2006 14:39 “Anlıyorum.” “Tabii işi kabul etmeyebilirsiniz.Ama avukatım bu işim bütün sorunlarınız çözeceğini düşünüyor.Evet Miss Llyod gururunuzu bir kenera bırakıp işi kabul edecek misini?” Chesie onun sesinde ki alaycılığı umursamadan “Okula gitmesi gereken kardeşim varken,gurur yapacak değilim Mr.Hunter.

İş ve kalacak yer için size minnettarım.” Duraksayarak devam etti. “Sizi rahatsız etmemeye çalışacağız.” “Çalışmayın Ms.Llyod yapın.” Masanın üzerindeki bir dosyayı alarak görüşmenin bittiğini belirtti.Chesie gitmek için ayağa kalktığında “Kontratın ve iş sözleşmesini avukatım imzalayacak.” “Buna gerek var mı?Kulağa biraz korkutucu bir şeymiş gibi geliyor.Aramızda sözlü bir centilmenlik anlaşması yapamaz mıyız?” Miles Hunter acımasızca dudaklarını büktü.Yoksa yüzünde ki yara izi mi bu havayı yartmıştı. “Ben asla nazik biri olmadım Mis Llyod.Ayrıca her şey sizin alehinize.İşinizi sağlama almak sizin için daha akıllıca olmaz mı?” O günden sonra Chesie kardeşiyle birlikte kahyanın evinde kalmaya ce Mr.Hunter için çalışmaya başlamıştı. Ama işler hiç de onun beklediği gibi kolay olmuyordu.

Mr.Hunterin beklentileri üst düzeyde oluyordu ve istediği olmadığında memnuniyetsizliğini açıkça ve buz gibi bir tavırla belirtiyordu.Günlük işlere yardımcı olması için insanlara neredeyse yalvarması gerekiyordu. Chesie işini titizlikle yapmaya çalışırken Jeny bunlara hiç dikkat etmiyordu.Evin yeni sahibini görmezden gelip,ev hala onlarınmış gibi davranıyordu.Bu da büyük sorun yaratıyordu.Bir de isim takmıştı Mr.Huntere.Ona Ucube diyordu. Chesie sandalyesinden kalkarak pencerenin yanına gitti. Jeny bazen çok anlayışsız oluyordu.Babasının itibarını kaybetmesi ve onu takip eden trajik ölümünü kabul etmek tabiki kolay değildi.Ama kız kardeşi eski yaşantısını yaşayamadığı için üzülüyor gibiydi.Ben kabul ettim diye düşündü Chesie.O neden kabul etmiyor.

Şimdi Alastairin dönüyor olmasından dolayı Chesie hayatlarının mucizevi bir şekilde eskiye döneceğini düşünüyordu. Chesie içini çekti.Keşki tekrar genç ve iyimser olabilseydi.Tıpkı Alastairle birlikte oldukları zamanlar gibi.O zamanlar gelecek ve gerçekler ne kadar uzak geliyordu.İlk aşk…Yazın yapılan yürüyüşler,araba gezintileri,tenis oynamaları,yüzmeleri,öpüşmeleri ve verilen sözler….Geçmişte yaşananlar ne kadar güzel ve masumdu.Alastair onu istemiş ama neden olduğunu bilmediği küçücük bir şüphe Chesie ye engel olmuştu.İstediğini aldığı an kaybedeceğini düşünmüştü. “Bir erkek seni yatağa götürmek için her şeyi söyler” demişti Linet boğuk bir sesle. “Bunu kolaylaştırma.” O zamanlar bu sözlerden hoşlanmamıştı.Belki de onu etkileyen sözler bunlardı. Court açılacaksa bu Linetin de geri döneceği anlamına geliyordu.Kara bulutlar yeniden ufukta belirecekti yani.

Sir Alaisterin babası yıllarca bekar hayatı sürmüştü.Köyde çok popülerdi.Gail Travis ile evleneceği düşünülüyordu.Bir gün bağış balosunda aktrist Linet Arthuru görmüş ve o andan itibaren de Bayan Travis tarih olmuştu.Kısa süren bir beraberlikten sonra Sir Rubert Linet ile evlenmiş ve onu Courta getirmişti. Hep bir şekilde Linet onun Alaister ile ilişkisinin içinde olmuş bu yüzden de Chesie Courta her gittiğinde ona görünmemek için uğraşmıştı.Linetin yaptığı yada söylediği sözler onun gelecek günler için umutsuzluğa kapılmasına neden oluyordu. Sonra beklenmedik bir anda Sir Rupert oğlunu amerikaya göndereceğini açıklamıştı.Başlangıçta Alastir babasına karşı çıkacak gibi görünmüş ama daha sonra babası taviz vermeyince öfkeyle amerikaya gitmişti. “Onu dinlemezsen olmaz mı” diye yalvarmıştı Chesie. “Hiç faydası yok sevgilim.” Alastairin yüzü sertti. “Babam bir şeyi kafasına koyarsa imkansız kararından dönmez.” Bu doğruydu ama Chasie o zaman kadar Sir rupertin hep cömert ve güleryüzlü tarafını görmüştü. “Geri döneceğim sevgilim.

Bu her şeyin sonu değil.Birbirimizden kopmamıza izin vermeyeceğim.” Ben de ona inandım diye düşündü Chasie. Ama Alastir gerçekten onu istemiş olsaydı Amerikaya gitmeden çnce ona evlenme teklif ederdi.Yada en azından onu beklemesini isterdi.Bu gerçeği kabullenmesi oldukça uzun zamanını almıştı. Sir Rupertin davranışlarından bu ilişkiyi ciddiye almadığı belli oluyor ve Linetin alaycı gülümsemeleri de Chesienin kendini kötü hissetmesine neden oluyordu. Daha önceleri Linetin ondan bu kadar nefret ettiğini anlamamıştı. Bir süre babasının içinede bulunduğu finansal sorunlar yüzünden Sir Rupertin Alastairi Amerikaya gönderdiğini düşünmüştü.Ama Sir Rupert ani bir kararla Avrupa da ki holdingini kapatıp emekliye ayrılmıştı.Alastairin Amerikaya gidişinden birkaç hafta sonra Court kapatılmış ve Markhamlar İspanyaya gitmişlerdi. Ama anlaşılan artık geri dönüyorlardı.Ama bu Alastairin onlarla geri döndüğü anlamına gelmezdi.Bir kez üzülmüştü.Bir kez daha üzülemezdi.

Artık onun eski tanıdığı kişi değildi.Bir zamanlar yaz güneşi gibi parlayan,sağlıklı ela gözlü Chesie artık gri tonlara sahipti.Sadece kıyafetim değil diye düşündü aynada ki aksine bakarken bütün hayatı değişmişti. Babasının ölümünden sonra Jeny sinir krizleri geçirirken o kağıtlarla,işlemlerle ve üç kağıtçıların ziyaretleriyle boğuşmuştu.Ve birden kendini aşağı tabakadan biri olarak bulmuştu. Miles için çalışmak ona bir çok açıdan yardımcı olmuştu. Şikayet edecek ve üzülecek vakti kalmamıştı.Son zamanlarda duygusal açıdan da rahattı.Ama şimdi,Jenynin haberi ile yeniden alt üst olmuştu. Masasına dönmek üzereyken duyduğu motor sesiyle tekrar dışarı baktı.Miles Hunterin arabası köşeyi dönmüş ve evin önünde durmuştu. Adam bir süre arabanın içinde oturdu sonra bastonuna dayanarak indi. Chesie onu izlerken dudaklarını ısırdı.Kendi problemleri onunla kıyaslandığında ne kadar önemsiz kalıyordu.Asla göstermemeye çalıştığı şevkatle ona baktı.

Onun için çalışmaya başladığı ilk günden itibaren bunu göstermemesi gerektiğini öğrenmişti.Aile avukatı ona “ Daha önce bütün dünya ayaklarının önünde seriliydi.Televizyon ve gazetelerde yaptığı haberlerle ödül almış bir gazeteciydi.Sonra birden kendini yanlış bir zamanda ve yanlış bir yerde buldu.Seyehat ettiği konvoy kara mayınına çarptı.Yaraları çok kötüydü.Ona tekrar yürüyemeyeceğini söylediler.Sayısız doku nakli yapıldı.Hastahanede tedavisi sürerken ilk ronamı Kötü Günü yazdı.” “Ve o zamandan sonra hiç arkasına bakmadı.” Diye devam etti Chesie alaycı bir tavırla. Mr.James “Hayır tatlım.Bence hiç durmadan geçmişini düşünüyor.” O an azarlanmış gibi hissetti kendini.

Miles Hunter odaya girdiğinde masaya dönmüş ve çalışmaya devam ediyordu. “Kardeşini gördüm” dedi Miles herhangi bir giriş yapmaya gerek görmeden.”Neredeyse bisikletiyle arabamın üzerine çıkıyordu.Bisikletinin freni yok mu bu kızın.” “Tabiki var.Ama çok hızlı kullanıyor.Onunla konuşurum.” Miles alaycı bir şekilde gülerek “Yararı olacağını sanmıyorum.Kendini kuralların üstünde sayıyor o.” “Şeyen azından deneyebilirim.” “Hımmm” düşünüyor gibi görünüyordu. “Heyecanlanmış gibi görünüyordu.Sen de öyle.Seni üzecek bir şey mi yaptı?” “Beni üzmez”dedi Chesie çenesini dikleştirerek. “Tabi üzmez.

” Dostça bir tavırla konuşuyordu.İçini çekti. “Aptal biri gibi davranıyorsun Francesca.Hayatını onun için harcıyorsun.Onun duygularına önem veriyorsun.Keşke o da senin yaptığının yarısını yapsa.” İçinde büyüyen öfke Mr.Hunterin ilk kez adını söylemesiyle yerini şaşkınlığa bıraktı. “Onun için çok zor diye savunmaya başladı. “Ya senin için” “Bazı açılardan benim için de zor.Ama biliyorsunuz Jeny.” “Artık bazı sorumluluklar alması gerektiğini düşünmüyor musun?” “Siz sadece benim iş verenimsiniz Mr.Hunter.Hepsi bu.Bizim bekçimiz değilsiniz ve bizi yargılamaya hakkınız yok.

Jeny ile harika bir ilişkimiz var.” “Şey.Aslında aramız Jeny ile pek iyi değil.Ona gittiğ yere bakmasını söylediğimde yakında sizden kurtulacağımı söyledi.Ne demek istedi?” Chesie o anda kardeşini boğazlamak için yoğun istek duydu. “Sanırım onu yanlış duydunuz.Jeny sonbaharda ünüversiteye gideceğini söylemek istemiştir. “Tabii okul notları yeterince iyi olursa.” “Bu konuda bir sorun olursa” Chesie gerilmeye başladığını hissetti.”Oldukça başarılı ve öğretmenleri ondan çok şey bekliyor.” “Umalım da onların söylediği gibi olsun.Onunla aynı çatı altında yaşamaktan mutlu olduğum söylenemez.” Chesie dudağını ısırdı. “Özür dilerim.” “Sen özür dileyecek bir şey yapmadın.

Sadece onun gibi değişken mizaca sahip biriyle baş edemeyecek kadar tecrübeli değilsin.” monalizasmile 26.12.2006 18:03 Chesie yardıma ihtiyacı olmadığını söylemek istedi fakat kendini tuttu. “ Bir yerlerde bir teyzem var ama nedense ailesiyle ilişkisini sürdürmek istememiş.Neyse artık fark etmez.” “Tabii ki fark eder.Sende bir insansın.Elinden geleni yapıyorsun ama çoğu zaman sanki bir robot gibi davranıyorsun.”Birden sustu. “Ah böyle söylemek istememeiştim.Bak,daha fazla pot kırmadan önce sana bir şey sormak istiyorum.” “Tabi” “Bu akşam benimle yemek yer misin?” Chesie hayatında ilk defa ağzının açık kaldığını hissetti. “Ben….ben anlamadım.

” “Çok basit.Öyle görünmeyebilir ama gerçekten çok güzel bir gün geçirdim.Acentem romanımı film şirketine satmış.Senaryonun ilk taslağını benim yazmamı istiyorlar.Böylece kitabın orjinaline sadık kalınmış olacak.” Chesie onun gülümsediğini o kadar ender görürdü ki gerçekten şaşırdı. “Bunu kutlamak istiyorum” diye devam etti Miles.Seninle çalışmaya başladığımız ilk kitap bu.Bana eşlik etmeni istiyorum.” Chesie şaşkınlıkla ona bakmaya devam ediyordu. Sonunda Miles yeniden konuştu. “Yemek yiyorsun değil mi?” “Evet…ama” “Ama ne?” Chesie ellerini kaldırarak konuşmaya devam etti. “Bu çok nazik bir düşünce ama doğru olmaz.Burası küçük bir kasaba.” “Sana yemek yemeyi teklif ediyorum.

Yatmayı değil.İstersen yerel magazin gazetesine bunu ilan vereyim.” Chesie yanaklarının yanmaya başladığını hissetti. “Bunu eğlenceli buluyor olabilirsiniz.Aynı çatı altında sadece iş ilişkisi için birlikte olduğumuzu açıklamak için zaten yeterince çaba sarfettim.Şimdi insanlar birde sizinle yemeğe çıktığımı görürlerse…O zaman durumun değiştiğini düşünebilirler.Ve bu durum ikimiz içinde sıkıntı verici olabilir.” Burada yeterince dedikoduya konu oldum dedi içinden.Daha fazlasını kaldıramam. “Ben bundan sıkıntı duymam.” Eğlendiği belli oluyordu. “Ama istersen birini çağırıp evlerimiz arasına bir kapı yaptırabilirim.Böylece herkesin ağzı kapanır.” “Ben ciddi olmaya çalışıyorum.” “Ben de durumu hafifletmeye çalışıyorum ama anlaşılan pek başarılı değilim.

Bu daveti bir minnetarlık gösterisi yada ikramiye olarak göremez misin?Hem iyi bir yemeğe ihtiyacın varmış gibi görünüyor.Kemiklerin dışarı çıkmış.” “Teşekkür ederim ama ben.” “Sakın bir şey söyleme.Sadece hayatında küçük bir değişiklik var.Tanrı aşkına bu sadece bir yemek.” Sonra yüzü birden ciddileşti. “Yoksa beni dayanılmayacak kadar korkunç mu buluyorsun.Hemde dayanılamayacak kadar kötü olanların görünmemesine rağmen.” “Hayır.Bunu ima etmeniz bile çok yanlış.” “Daha önce yaşamadığım bir şey değil bu.Bu uğursuz olay başıma gelmeden önce biriyle birlikteydim.Geleceğe dönük planlar yapıyor ve evlilikten konuşuyorduk.Hastaneye yatarken beni ilk kez çıplak gördüğünde daha fazla devam edemeyeceğine karar verdi.

Bana şevkatle yaklaşması gerekirken kaçmayı tercih etti.İşte gerçek bu.” “En son istediğiniz şeyin şevkat gösterisi olduğunu söylemiştiniz Mr Hunter.İstediğiniz buysa sizinle yemeğe çıkacağım.” “Teşekkür ederim.Bir kuralı daha yıkıp bana Miles der misin?” “Pekala….Miles.” Miles memnun bir ifadeyle başını salladı. “Kesinlikle Doğru karar.Seni saat sekizde arabanın yanında bekleyeceğim.” Aksak adımlarla yan odaya geçti ve arkasından kapıyı kapattı. Chesie boş gözlerle bilgisayar ekranına bakıyordu. Bugün süprizlerle doluydu ama sonuncusu en ilginciydi.Gerçekten Miles Hunter ile yemeğe çıkmayı kabul etmiş miydi?” Artık çok geçti.İsim koyamadığı bir tehlikenin eşiğindeymiş gibi hissetti.

İKİNCİ BÖLÜM “Ucube sana yemeğe çıkmayı mı teklif etti?” Jeny duyduklarına inanamayan gözlerle ablasına bakıyordu.”Ve sen de kabul ettin öyle mi?” Başını salladı. “Tanrın Chess aklını kaçırmış olmalısın.” “Neden olmasın.Bu gün onun açısından harika şeyler olmuş.Kutlamak istiyor.” “Bana masal anlatma.Ona takması için maske vermişlerdir.Aynı Operada ki Hayalette olduğu gibi.” Chesie dehşetle kardeşine baktı. “Böyle konuşman çok çirkin.Miles benim patronum ve bir çok şey için ona minnettarız.Bundan sonra onun hakkında tek kelime etme.” “Ona minnettar mıyız?Ona neden minnettar olalım ki?Evimizi elimizden aldı ve para ödediği için bizi köle gibi çalıştırıyor.” “Gerçekten mi?Doğrusu ben senin köle gibi çalıştığını görmedim.

Miles almasaydı bu evi başkası alacaktı .Bunu aklından çıkarmasan iyi olur.Bu evi elimizde tutmamazı imkan yoktu.” “Ben hala yapabileceğimiz bir şeylerin olduğunu düşünüyorum.Geçen gün televizyonda kasabalarda evlerden pansiyon haline dönüştürülen yerler hakkında bir şey izledim.Bizde aynı şeyi burada yapabilirdik.” “Yirmi yıl içinde belki” Chesie sakin olmaya çalışıyordu.”Babamın borçluları beklemeye pek niyetli değildi.Üstelik pansiyon işletmekle kıyaslarsak şimdi tatil yapıyor sayılırız.Unutma ki pansiyon işletmek için yirmidört saat çalışmak gerekir.” “Her neyse.Bu gece yemeğe çıkacaksın.Ben ne yiyeceğim.Ucubenin beni davet etmediğine eminim.” “Haklısın seni çağırmadı.

Ama aç kalmayacaksın.Dolapta tavuk var,onu ısıtıp yersin.” “Sahi sen ne zamandan beri Ucubeye Miles demeye başladın?Ona Mr.Hunter demen konusunda oldukça titiz sanıyordum.” “Öyleydi,büyük ihtimalle yarın tekrar öyle olacak.Bu sadece basit bir yemek,hepsi bu.” Kendimi ikna etmek için kaç defadır bunu tekrar edip duruyorum diye düşündü,yemek için hazırlanırken. Bir lokantada yemek yemeyeli çok uzun zaman olmuştu.En son babasıyla birlikte yemişlerdi.O gün şirkette neler olduğunu kavramış,babasına neler olduğunu sormuştu. Neville omzuna vurarak “Her şey yoluna girecek biricik kızım” demişti. O gün krem rengi bir takım giymişti.Üzüntüyle artık bu tip kıyafetleri olmadığını düşündü.Şimdi kıyafetleri iki gruba ayrılıyordu.iş kıyafetleri ve daha şık iş kıyafetleri.

Sonunda siyah renkli etek ve fildişi renkli ipek bluzune karar kıldı.Jenynin doğum gününde aldığı yıldızlı küpe ve kolye takımını takınca daha şık görünüyordu. Daha yirmili yaşların başında olmasına rağmen kendini çok yaşlı hissediyordu.Kaşlarının altında çizgiler belirmeye başlamıştı. Bu akşam saçlarını açık bırakmaya karar verdi.Hafif bir makyaj yapıp parfümünü sürdü.Artık hazırdı. Jeny ne derse desin Miles yanağında ki yara izine rağmen oldukça çekici ve güçlü biriydi.Bunu fark etmesi neden bu kadar uzun sürmüştü.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle