Shirley Isherwood – Ejderha Yaratıcısına Gidiş

Shaun, küçük kardeşi Michael ve arkadaşları Joe sabahtan beri oyun oynuyorlardı. Shaun en büyükleriydi. Uzun boylu ve kızıl saçlıydı. Michael çok hızlı olması ve güzel sohbet etmesiyle tanınırdı. Joe’ysa bu ikisinin arasında bir yaştaydı. Daha esmer, daha sessizdi. “Çok yaman çocuktur,” derlerdi Joe için. Bunun anlamı, Joe’nun göründüğünden daha fazla niteliğe sahip olduğuydu. Sıkılmışlardı, artık güneş batıyordu. Çay için eve giderlerken yaşlı bir adamla karşılaştılar. Adam uzun boylu, zayıf biriydi. Üzerinde uzun, siyah bir pelerin vardı. Başındaysa geniş kenarlı bir şapka duruyordu. Aslında adamı görmeden önce, sesini duymuşlardı. Yürürken botlarından cıyk cıyk cıyk diye sesler geliyordu.


Sesi duyunca dönmüşler ve kendilerine doğru gelen bir figür görmüşlerdi. Üç çocuğun yanma yaklaşan adam durdu ve hepsinin yüzüne sırayla baktı. “Sıkıcı,” dedi uzun parmağıyla Joe’nun göğsüne vurarak. Adamın küçük parmağındaki tırnak uzun ve kıvrıktı. Bir tırnaktan çok, pençeye benziyordu. Parmağıyla Michael’ı dürterek yine, “Donuk,” dedi. “Kasvetli,” dedi ve uzun tırnağını Shaun’a sapladı. Shaun bir adım geri attı. “Benden korktun, değil mi?” dedi ihtiyar adam. 4 Bunu söylerken, tıpkı tırnağı gibi uzun ve sapsarı olan dişlerini göstererek sırıttı. Hayır! dedi Shaun. “İnsanların parmağıyla beni dürtmelerinden hiç hoşlanmam, o kadar.” Hem kasvetli ne demek, onu da bilmiyorum,” diye ekledi. 5 Suratını Shaun’unkine yaklaştıran ihtiyar, “Sana anlatayım,” diye cevap verdi. “Kasvet, denizde kendi içinde bulduğun şeydir.

Yelkenleri dolduracak bir rüzgâr yoktur. Sen de öylece oturursun, günler geçer ama hiçbir şey olmaz. Olamaz…” Yaşlı adam bunu söyledikten sonra, dimdik durdu. İşte o zaman çocuklar bu adamın müthiş güçleri olan bir büyücü olduğunu anladılar. Birden tepelerinde martılar bağırarak dönmeye ve çocuklar deniz kokusu duymaya başladılar. Sonra hem martılar hem de deniz kokusu kayboldu ve yaşlı adam tek başına, sokağın ortasında gülmeye başladı. “İstediğin şey, seni tetikleyecek bir şeydir. Bir mücadele, bir cesaret. Seni müthiş bir maceraya götürmek için, yelkenlerini dolduracak güçlü bir rüzgâr gibi.” Bir kez daha yüzünü Shaun’unkine yaklaştırdı. Bu kez Shaun, geri adım atmadı. Yaşlı adamın gözlerinin içine baktı. “Tamam, dedi. “Cesaret nedir?” 6 Yaşlı adam, dudaklarını yalayıp çok derin düşüncelere dalmış gibi baktı. Joe ve Michael da Shaun’a iyice sokuldular.

Böylece üçü birleşmişti. “O her neyse, yapacağım!” diye düşündü Shaun. “O her neyse, yapacağım!” dedi Michael kendi kendine. Ben de! diye düşündü Joe, diğer ikisinin ne düşündüğünü tahmin ederek. Sonunda yaşlı adam konuştu. Gülümseyerek pelerinin cebine elini attı ve bir kart çıkarıp Shaun’a uzattı. “O halde ben de size cesaret edin diyorum,” dedi. “Cesaret edip üçünüz birden ejderha yaratıcısına gidin.” 7 2 Üçlü Anlaşma “Öyle biri yok ki,” dedi Shaun. “Karta bak,” dedi adam. Shaun da baktı. Üzerinde, “Ejderha yaratıcısı,” yazıyordu. “Nab End Evi.” Nab End Evi, kanalın en uç noktasında, tam parkın yanında yer alan çok büyük bir evdi. Bir yokuşun tepesine inşa edilmişti ve çocukların oturduğu mahalleden, bu evi görmek mümkündü.

Fakat ev uzun yıllardır boştu. Bahçesi otlarla kaplıydı, büyük demir kapıları kırılmış, boşlukta öylece sallanıyordu. Joe ve Michael, kartı okumak için eğildiler. Üçü de karttan kafalarını kaldırdığında, yaşlı adam sokağın ilerisine doğru uzaklaşmıştı bile. “Sanırım bu bir şaka,” dedi Shaun elindeki karta bakarak. “Bence de,” dedi Michael.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir