Soren Kierkegaard – Evliliğin Estetik Geçerliliği

Evliliğin Estetik Geçerliliği, Ya/Yada adlı eserin bir bölümüdür. Kierkegaard Ya/Yada y\ doktorasını tamamladıktan ve Regine Olsen ile nişanı bozduktan sonra yazmıştır. Bu eser düşünürün ilk büyük eseridir ve hâlen en yaygın okuyucu kitlesi bulan eser olma özelliğini korumaktadır. Eser iki bölümden oluşmaktadır: birinci bölüm estetiği, Kierkegaard’ın kişisel, duyusal deneyimleri ifade etmek için kullandığı terimi ele almaktadır. İkinci kısım ise etiği işlemektedir. Bu bölümde Kierkegaard sosyal ve ahlâklı bir yaşamın erdemlerini ele almaktadır. Kierkegaard ilk kısmı “A” takma adı altında yazmış, yalnızca I. Kısmın son bölümü olan “Ayartıcının Günlüğü”nü “Johannes Climacus” takma adıyla kaleme almıştır. II. Kısmı ise zaman zaman birbirinin yerine de geçen “B” ve “Yargıç” yada “Yargıç William” takma adlarıyla yazmıştır. İleri aşamada bu iki karakter tek karaktere dönüşmektedir. A estetiğe düşkün ve flörtü seven birisi olarak karakterize edilirken, Yargıç sorumluluklarını isteyerek yerine getiren mudu bir evli olarak betimlenir. Aslında tüm metin de güya antik bir masada iki metin bulan ve bunları yayınlamaya karar veren Victor Eremita Seren Kierkegaard takma adıyla yazılmıştır. Kitap ilk yayınlandığında yazarın gerçek kimliğini çok az kişi biliyordu. I.


Kısımda A, estetiğin en yüksek ifadesini müzik, tiyatro ve aşkta bulduğunu savunmaktadır. Ancak aşkın kaynağı ve sanatın estetik gücü, imgeleme ilham verme kapasitelerinde yatmaktadır. A, estetik zevkin elde edilmesinde en yararlı aracın imgelem olduğunu düşünmektedir. B ise etik bir yaşam sürmenin estetik yaşama tercih edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Müzik ve tiyatro farklı türlerde estetik deneyimler yaratır. En doğrudan estetik zevki müzik sunar. En iyi müzik imgelemi hemen etkiler. Tiyatroda yer alan zevkler izleyicinin başka birisi gibi davranma yeteneğinde yatar. Müzik ve tiyatronun eşleştirilmesi özellikle aşkın bir estetik deneyim olabilir. II. Kısım B’nin yada Yargıcın A’ya yazdığı mektuplar formundadır. Bu mektup Ya/Yadanın I. Kısmına bir yanıt niteliğindedir ve bu mektupta Yargıç, A’yı etik yaşamın tamamen estetik yaşamdan daha iyi olduğuna ikna etmeye çalışır. Bu kısmın ilk mektubu, ayrı bir kitap olarak yayınladığımız Evliliğin Estetik Geçerliliği’dir. Burada Yargıç evliliği savunmaktadır.

Evli olmanın etik yaşamının ayartıcının estetik yaşamından daha iyi olduğunu ileri sürer ve bu iddiasın estetiğe dayandırır. Yargıç aslında estetik zevkin bekarlık yaşamından daha çok tutarlı bir evlilikte bulunduğunu ifade eder. Etik, evlilik yaşamının ileriye yönelik tekrarı ile kesinleşmiş bekarlığın geriye dönük anımsamaları olan estetik arasında ayrım yapmaktadır. Yargıç ayrıca romantik literatürün daima evlilikten önce olana odaklandığını, evlilik sonrasını görmezden geldiğini söylemekte ve tekrardan duyulan estetik korkunun aslında korkaklık ve bencillik olduğunu ileri sürmektedir. Yargıç ayrıca romantik aşkın evlilikte mevcut olabileceğini, dahası romantik aşkın en yüksek biçiminin evlilik olduğunu savunur. Tekrara teslim olma etik cesareti, sevgi dolu bir evlilikte buluna6 Evliliğin Estetik Geçerliliği bilecek tutarlı, güvenilir estetik zevkle ödüllendirilir. Yargıç ayrıca A’nın estetiğe bağlılığının, onun herhangi bir önemli seçim yapmasını önlediğini savunmaktadır. Her ne kadar A, Yargıçtan daha fazla seçeneğe sahip ise de, bu seçenekler etik tarafından sınırlandığı için, Yargıcın seçenekleri A’nın estetik seçeneklerinden daha anlamlıdır. Yargıç estetiğin de bir yeri olduğunu kabul eder; ancak estetiğin bu yeri etiğin altındadır. Yargıç, kendisinin karısıyla olan sevgi dolu ilişkisinin, Johannes Climacus ve Cordelia arasındaki büyük ölçüde hayali ilişkiden çok daha üstün olduğunu savunmaktadır. Yargıç zevkini başka birisiyle yaşarken, ayartıcının zevki tamamen kendi hayalinin ürünüdür. Aslında Ya/Yada’nın kişinin estetik yaşamdan etik yaşama nasıl geçebileceğinin açıklaması olarak görülmesi yanlış olacaktır. Estetiğin zevklerinin bencil, geçici ve güvenilmez olmasına karşın, etiğin değerlerinin mepatik, uzun ömürlü ve sabit olduğu doğrudur. Ancak hem A hem de Yargıç kendi felsefelerini gayet iyi savunmaktadır. A, okuyucuyu tıpkı Johannes Climacus’un Cordelia’yı, Don Juan’ın kadınları, müziğin dinleyiciyi ayartması gibi ayartmaya çalışır.

Yargıç ise okuyucuyu etik yaşamın estetik yaşamdan daha iyi olduğuna ikna etmeye çalışır ve bunun için ayartmayı değil, mantığı kullanır. Eserin adının bireylerin estetik alanda yaşama ile etik alanda yaşama arasında yapacağı tercihten alındığı düşünülür. Aslında bazı okuyucuların varması olası kanının aksine, Yargıcın argümanları etik yaşamın estetik yaşamdan tamamen ayrı ve daha iyi olduğunu kanıdamaz. Ya/Yada tercihi aslında estetik/etik yaşam ile dini yaşam arasında yapılan birtercihtir. Yani kişi ya estetik ve etik yaşamı yada dini yaşamı seçebilecektir. Estetik ve etik birlikte var olabilir; ama her ikisi de dinîden ayrılır. Bu yüzden Ya/Yada Tanrıya kıyasla insanların daima yanlış olduğu konusundaki bir vaazla sona erer. Ama 7 Saren Kierkegaard Kierkegaard bu eserinde dinî konusuna derinlemesine girmez, bunu daha sonraki eserlerine bırakır. Buna göre İnsanî varoluşun üç temel düşünce ve eylem tarzı vardır: birincisi bireysel ve estetik, İkincisi toplumsal ve etik, üçüncüsü ise aşkın ve dinîdir. Evliliğin Estetik Geçerliliği’nde Yargıç genç arkadaşına estetiğe olan düşkünlüğünün aslında kendi içinde bir sınır içerdiğini göstermeyi amaçlamaktadır. Yaşamın estetik yönlerini daha iyi takdir edebilecek olan etik kimsedir; zira o yalnızca anı yaşamaz; zaman içinde daha geniş bir süreklilik ufkunu yaşar.”Romantik aşk anda çok iyi betimlenebilir; evlilikteki aşk ise betimlenemez. Zira ideal koca yaşamında bir kez değil, her gün ideal olan kocadır”. Etik alan ebediyet ve toplum iddialarına dayanır. Sosyal yaşamın kurulmuş yapıları yoluyla İnsanî duyguların istikrara kovuşturulmasını amaçlar.

Yargıcın bakış açısına göre estetik alan kişi olarak bütün olmada başarısızlığı temsil eder. Diyaloglar uzlaşmayı amaçladığından ve uzlaşma en azından katılımcıların birisinin bir tür seçim yapmasını gerektirdiğinden, her halükarda bir ya/yada’ya dolaysıya tercihe yer kalmaktadır. Kierkegaard, Ya/Yada’da bireyi belli seçeneklerle sınırlıyor gibi görünse de, bu seçenekler arasındaki farklılık ve çatışmaları da öne çıkararak, kişinin bu seçenekler dışında da seçenek bulmak üzere aklını kullanması gereğini de dolaylı olarak ortaya koymaktadır. Okuyucuya birazcık ışık tutması amaçlanan bu girişi, Kierkegaard’ın günlüklerinde1 * Ya/Yadaya. ilişkin olarak yazdığı bir açıklama ile tamamlamak istiyoruz:

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir