Stella Adler – Aktorluk Sanati

Ö nüm üzdeki birkaç ay boyunca tekrar tekrar oyunculuğun kendiniz hakkında olmadığını söylediğimi duyacaksınız. Am a en başta kendinizin de önemli olduğunu bilmenizi isterim. Çok m eşgul bir dünyada yaşıyorsunuz. Kahvenizi içmediniz, ya da kafeteryadan aldınız. Bebeğiniz evde ağlıyor, eşiniz sizi sevmiyor, ya da sevgiliniz sizi aram adı. Herkesin sorunları var. N erede olduğunu bilmeyen, dağınık biri çıkageliyor. N edensiz yere geç kalmış, geç kalmış işte. Bu onun yaşam biçimi… Şunu anlamalısınız ki, bu odadayken dış dünyayı dışarıda bırakırsınız. Burada kendinizin tam am ına ihtiyacınız var. Babanıza, annenize, eşinize, çocuğunuza ihtiyacınız yok. Neıv York Times’da neler olduğu sizi ilgilendirmez. İhtiyacım z olan şey, kendinize dair %100 saygın bir bencilliktir. ▼ Yaklaşık 2000 yıllık bir mesleği kucaklamak üzeresiniz. Fakat, bu sürenin büyük bölüm ünde oyuncu olmanın taşıdığı anlam , şu an taşıdığı anlam la aynı değil.


G ünüm üzde oyuncular, bundan elli yıl önce duyulm am ış, hatta imkânsız sayılabilecek gereklilik ve gerçekliklerle yüz yüze. Bir aktristin Juliet’i oynam ak için seçm eye katılmasının gerekliliği insanları fazlasıyla şaşırtırdı, örneğin. Ben genç bir aktrisken, seçm e diye bir şey yoktu. Bir kum panyanın bir parçası olurdunuz; sizi görürlerdi. H atta sizi onlar yetiştirm iş olurdu. Ellerinde yetenekli bir Romeo, yetenekli bir Juliet, iyi bir h em ­ şire, iyi bir Rahip Laurence olduğundan kesin olarak emin olm adıkları sürece Romeo ve Juliet’i sahnelemeyi akıllarından bile geçirmezlerdi. O yunculuğunuzun zam an içindeki gelişimini takip etm iş olduklarından, neyi yapıp neyi yapam ayacağınızı da bilir­ 8 Stella A dler lerdi. Kum panyaya katılıp eyaletleri gezerdiniz. Küçük roller oynardınız, oyunculuğu da bu şekilde oyunculuğu öğrenirdiniz. M ızrak tutm ayı size onlar gösterirdi. M ızrağı yanlış tuttuğunuzu fark edip size doğrusunu gösterirlerdi; bu şekilde de m ızrak tutm ayı, ve en sonunda da Hamlet’i oynam ayı öğrenirdiniz. O kadar şanslı değilsiniz. Sadece öyle olduğunuzu düşünüyorsunuz, çünkü bir m arket köşesinde “keşfedilen” oyuncu olma düşü içinize işlenmiş. Am a bu düş gerçekleşse ve zirveye çıksanız bile, o m ızrağı tutmayı asla öğrenm ediğiniz için kötü bir oyuncu olursunuz. Nedenini de asla bilemezsiniz.

M ızrak tutm ak sizi farklı biri yapar. O zam anlarda m ızrak tutmanın ne dem ek olduğunu anlamalısınız. G ünüm üzde m ızrak tutm ak için bir neden yok, ya da olsa bile o günlerdekiyle aynı neden değil. O günlerde m ızrak tutmak, bunu doğru yapm ak için fevkalade önemli nedenler varm ış. Büyük bir seremoni için mi? Yoksa savaş için mi? Bu nedenleri iyi anlamalısınız. Bu oyuncu olarak bizim işimizin özüdür. G ünüm üzde işe, mızrak tutm adan, am a yine de en tepeden başlayabilirsiniz. G ünüm üzde anında oyuncu olanlar m evcut. Ö yle ki, işe istenen yerden başlayabiliyorsunuz, hatta başrolden bile. Bu yepyeni bir olgu. Kimse sizi bir m arketten çıkarıp “Gel D ‘A rtagnan’ı oyna,” demezdi. Bir kum panyada olurdunuz, genç bir adam ı, belki de yaşlı bir adam ı oynardınız. Biraz kom edi, biraz dram a oynardınız. Falstaff’ı oynayan biri asla R om eo’yu da oynayam azdı. Böyle bir kum ­ panyada olunca herkes yerini bulurdu.

Günüm üzün oyuncuları bu paha biçilmez olanağa sahip değil. Siz ve yeriniz denklemin bilinmeyenleri durum unda. G ünüm üzün şartlarında yerinizi ve işinizi çabucak öğrenm enin -k i günüm üzde oyunculuğun sizden talebi b u d u r- tek yolu bir stüdyo, bir okul. Bugünlerde oyunculuğu oynayarak öğrenm enin m üm kün olm adığı yönünde züppece bir sav hâkim. O yunculuğu sınıfta öğrenmek zorunda olduğunuzu düşünüyorlar. Ben oyunculuğu oynayarak öğrendim , am a o günler geride kaldı. Ü zeri kapalı yük Aktörlük Sanatı 9 arabalarında ülkeyi dolaşan insanlar vardı, onlar da geçm işte kaldı. Sınıf ortam ı kusursuz ya da ideal bir seçim değil, am a elinizdeki tek fırsat bu. Bu yüzden buradasım z. İki bin yıl öncesine dayanan bir geleneği öğrenm ek için b u radasınız. Tiyatronun kökleri Antik Yunan’a kadar uzanır. D ram atik edebiyat akımı Rom a dönem inden Elizabeth, Jacob, Restorasyon, Fransız Rönesans’ı, Rom antik D önem , Ibsen Realizmi ve natüralizme ve oradan da 20. yüzyılın başına kadar gider. Tiyatro geleneği, tüm bölgesel ve ulusal karakteristikleri, dilleri, kaym aları, tarzdaki değişimleri, farklı dönem leri, toplum un farklı tabakalarını, geçen yıllarla değişen değer yargılarını, kuşaktan kuşağa farklılık gösteren giyim tarzlarını, değişik mobilyaları, müziğin havada yankılanan tınısını, toprak kaptan kâğıt bardağa kadar uzanan evrimi, hep beraber kucaklar. Bu, bir bakıma oyuncuya, yani günüm üzün tiyatro öğrencisine kalan mirastır.

Bütün bunlar oyuncular için fazla görünebilir, am a oyuncuların bunların farkında olması gerekir. Günüm üzün genç oyuncuları “küçük” olma eğilimi gösterirler. Küçük sandalyelerinde, kotlarını giym iş, rahatça oturup sağdan sola kadar uzanan küçük dünyalarını izlerken, küçük duygulannı korum ak amacındadırlar. Sadece kendi nesillerinin tem posuna ayak uydurm uşlardır; nabızları ona göre atmaktadır. Kendilerini kendi dünyalarının sınırlan içerisine hapsetmişlerdir; nabzı kendi nabızlarıyla ahenkli atm ayan her olguya ve dönem e uzaktırlar. Bunun sonucu olarak da dünyaya karşı genel bir saygısızlık, kendi yaşam tarzına direkt uyum sağlam ayan her şeye karşı bir yabancılık ortaya çıkmaktadır. H atta oyuncu kendi birikimlerinin ve hatalarının ne olduğuna dair yetkinliğini de kaybetm eye başlar; zira onları karşılaştırabileceği hiçbir şeye sahip değildir. Artık at gözlüğünü çıkarmanın zam anı geldi. H epiniz toplum un farklı kesimlerinden, farklı mahallelerden geliyorsunuz. İnanın bana, şu anda sizi burada bir araya getiren şey yeteneğiniz. Size, “Bir şeyler yapm ak istiyorum ,” dedirten şey, io Stella Adler işte o yeteneğinizin başladığı nokta. H er zam an hatırlam anız ve önem sem eniz gereken şey şu: Bir yetişkin olarak yolunuzu bulmayı, formu doldurm ayı, başvurunuzu yapm ayı, buraya gelmeyi başaracak cesarete sahipsiniz. Şimdi kendinize bir puan kazandığınızı söyleyin, bunu kimse için gözden çıkarmayın. Bunu siz başardınız. Eski binaları yıkıp yerlerine apartm an dikilen bu toplum da, çoğunuz para kazanma am acı gütmektesiniz.

Bir rahip bile bu işe soyunurken akimın bir köşesinde bundan para kazanm ak vardır. Bunu bir rahibin kendisine henüz sorm uş değilim, am a bir gün soracağım . İçinizde bu farklı am açlar var; annenizin, babanızın düşündükleri var. Herkes size başarılı olmanız gerektiğini telkin ediyor. Bazılarınız için bu başarı televizyona çıkmak, filmlerde oynamak, sürekli çalışmak, alkışlanmak, kendine güveninizi taze tutm ak anlamına geliyor. Size büyük bir sır vereyim . Hiçbir oyuncu k e n d is i inanmadıkça, iyi o ld uğu nu içinde hissetmed ikçe başarılı değildir. Eğer siz iyi olduğunuza inanmıyorsanız, kazanacağınız hiçbir para, alacağınız hiçbir alkış, sizi buna inandıram az. Başarıyı simgeleyen hiçbir şey bu duyguyu size verem ez. Bir oyuncuda bu duygu, bu güven, her şeye rağm en daima içten gelmeli. İşte size kazandırm am ız gereken ilk şey bu güven duygusu. Buna sahip olduğunuz zam an artık bana ya da başkasına ihtiyacınız olm ayacak. Yönetm enle işbirliği içerisinde olacaksınız, am a ondan yardım istemeyeceksiniz

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir