Suraiya Faroqhi – Anadolu’da Bektaşilik

Bıı çal ışma büyük oranda, kıymetli hocam Prof. Ömer Lütfi Barkan’ ın beni yönelttiği arşiv malzemesine dayanmaktadır. Bunun yanı sıra, Prof. Hal il İnalcık ve Prof. Nejat Göyünç de bana değerl i ipuçları verdiler. Dr. Abdülbaki Gölpınarl ı ise şahsi kütüphanesindeki bir yazmayı görmeme ve tasavvuf hakkındaki geniş ve derin bilgisinden faydalanmama imkan sağladı . Hepsine en içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Prof. Andrcas Tietze (Viyana), Prof. l rene Melikoff (Strazburg) ve Prof. Subhi Labib (Kiel), bu kitabın teşekkül safhasında münferit bölümlerini okuma incel iğini gösterdiler. Pek tabii ki, bütün hatalardan yazarın kendisi sorumludur. Bu çalışmanın meydana geldiği Orta Doğu Teknik Ün iversitesi ‘nde, son yıl ların bütün zorluklarına rağmen, çok büyük an layış ve destek gördüm. Bu kitap arkadaşım Leyla Erder·c ithaf edi lmiştir.


Ona ne kadar müteşekkir olduğumu sadece kendisi bil ir. Huri İslamoğlu ile yapılan uzun sohbetlerin bu çalışmanın hedefini netleştirmek hususunda büyük yardımı olmuştur. Beşeri Bilimler Bölümü’nün çeşitli enstitülerinin yetkililerine de, bürokratik zorlukları gidermek için yazdıkları sayısız mektupla göstermiş oldukları dostlukları için müteşekkirim. Başta Sn. Rauf Tuncay olmak üzere İstanbul’daki Başvekalet Arşivi (Başbakanlık Osmanlı Arşivi) görevlileri, yardımlarını hiç esirgemediler. Ankara’daki Tapu ve Kadastro Genci Müdürlüğü Arşivi’nde görevli Sn. Mehmet Önder. Sn. Yavuz Yeşilyılmaz, Sn. Tevfik Aycı ve Sn. Tahir Aydoğınuş ise. sürekli ziyaretlerime büyük bir sabırla tahammül etme inceliğini gösterdiler. Topkapı Sarayı Müzesi’nde Sn. Ülkü A ltındağ. Sn.

Mukaddes Pazı ve öğrencilik günlerimden arkadaşım ve meslektaşım Dr. Filiz Çağman, işimi kolaylaştırmak için el lcrinden gelen her şeyi yaptılar. Hacıbektaş’ta müze müdürü olan Ali 10 Anadolu’da Bektaşil ik Sümer, ai lesi ve müze çalışanlarının misafirperverlikleri: Kırşehir”de ise bir ocak günü, ısı sıfırın altında 1 O derece iken benimle beraber ne zamandır unutulmuş evl iya türbelerini aramak için yola düşen Sn . Haşmet Uzbilek’in dostane yardımları ile karşılaşmak benim için büyük bir mutluluk oldu. İstanbul”daki Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Dr. Klaus Kreiser, zor bulunan kitaplara ulaşmamda bana yardımcı oldu. Dr. Richard Kreutel (Kabil) ben i daima cesaretlendirdiği gibi mikrofilmlerini de kul lanımıma sundu. Müsveddenin temize çekilmesi sırasında Sn. Güllü İncesu’nun hoşgörüsü bana çok yard ımcı olduğu gibi, Sn. Rauf Onay da büyük bir dikkat ile haritaların çizi lmesini sağladı. Suraiya Faroqhi Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Güz 1 977• * Bundan yirm iüç yıl önce tamam lanmış bir yapıtın çevirisi yararl ı mıd ır. deği l midir, bu ancak okurun kararlaştırabileceği bir i�tir. Bu çal ışmanın, bugün bile pek az bil inen bazı arşiv belgelerini tanıtmış bulunduğundan ötürü Sn. İbrahim Yı lmaz’ ın bu yoldaki önerisini kabul ettim.

Giriş ve sonuç bölüm lerine bazı yayınların değerlend irilmesi eklenmiştir. Bunlar ayrı bir bibliyogralyada bulunmakta. dipnotlarda bazen görülen ‘i’ işareti ise bu i lave bihliyografyaya gönderme yapmaktadır. Ancak bu kitabın baskıya hazırlanışı sırasında !rene Melikoffun konu i le i lgi li önemli bir yapıtı çıkmıştır. El ime geçtiği zaman artık yeni değişiklikler yupıııak için zaman kalmamıştır. Okurlardan özür dilerim. Önsöz’ü tekrar okuduğumda burada adı geçen pek çok ki�iniıı artık vefat etmiş bulunduğunu gözardı etmek mümkün değildir. /\­ nı larına saygı i le … GİRİŞ* Bektaşi Araştırmalarmm Durumu: Fuad Köprülü’nün Tezleri Bektaşi tarikatı ile ilgili ilk bil imsel çalışmalar 20. yüzyıl başlarında Georg Jacob’a ait iki araştırmayla başlamıştır. 1 Jacob’un kullandığı ana kaynak, 1 9. yüzyı lda ulemadan bir zatın tariz maksadıyla kaleme aldığı bir eserdi.2 Bununla amaçlanan, Bektaşiler’ i tehlikeli ve en öneml isi ahlaksız mülhitler olarak göstermekti. Bu eserden hareketle Jacob, Bektaşiler’in bazı geleneklerinin antik dönemin sonlarında ortaya çıkan ilk Hıristiyan mezheplerine dayandığı sonucuna varmıştı. Böylece yazar, Anadolu’daki Rafızi hareketlerin yüzyıllarca muhafaza edilmiş olan köklü bir geleneği olduğunu iddia etmekteydi. Jacob’un vardığı hükümler, Fuad Köprülü’nün 191 S’de yayımlanan Türk Edebiyatında İlk Mutasavviflar adlı öncü çalışması ve daha sonraki araştırmalarında şiddetli biçimde tenkit edi lmiştir) Köprülü’nün öncelikle dikkat çektiği husus, Bektaşi tarihi ile ilgili 1 9.

yüzyıl ulemasının tarizlerinden çok daha güvenilir kaynakların elimizde bulunduğudur. Köprülü’ye göre, meselenin özüne inebi lmek için Bektaşi tarikatının ilk ortaya çıkışı ile bu dönemin şartları arasında bağlantı kurulması gerekmektedir. Bu da her şeyden önce, Bektaşi * Yazarın Türkçe baskı için kaleme aldığı genişleti lmiş giri� bölümü. Jacob ( 1 908), Jacob ( 1 909); ayrıca bkz. Jacob ( 1 91 1 ). 2 Burada özell ikle Hoca İshak Efendi’nin Kdşifu ‘/-esrar adlı eseri söz konusudur. 3 Köprülü (2. bs., 1 966), s. 95-96; Köprülü ( 1 926), s. 5. 12 Anadolu’da Bektaşilik menkıbelerinde Hacı Bektaş’ ın Horasan’dan gelen seyyah bir derviş olduğu şeklindeki bi lgi lerin incelenmesi anlamına gelmektedir. Yine aynı şeki lde, Hacı Bektaş ve müritlerinin Anadol u’ya göç etmekte olan ve çoğun l ukla İslam iyet’i yüzeysel olarak kabul etmiş göçebeler arasında faal iyet yürüttükleri şekl indeki malumat da dikkate alı nmal ıdır.4 Bu bilgiler ışığı nda ilk Bektaşiler’e bakıldığında, Türkmen ya da Moğol göçebeleri şamanizmden İslam’a çeviren babaların müritlerini görmek mümkündür.5 Bu yüzden, sadece ilk Bektaşiler’in deği l, Anadol u’nun İslamlaşma dönemindeki diğer evl iyaların da, başta Yesevilik olmak üzere Orta Asya Türkleri arası nda yaygın olan tarikatlarla bağlantılı olduğu söylenebil ir.

Köprülü’nün tezleri bil imsel literatürde kendini kabul ettirmiş ve onun yaklaşımı, Bektaşilik üzerine daha sonra yapı lan bütün çal ışmaları belirlemiştir. Köprülü’nün etkisi, özellikle Türkler’ in Anadolu topraklarını ele geçirişi ve İslamlaşma süreci i le beraber zaviyelerin yaygın laşmasını konu alan çal ışmalarda görülmektedir. Ancak Köprülü’nün ilk çalışmaları, öncelik le edebiyat tarihine yöneliktir. Anadolu dervişleri ve özellikle Bektaşilerce kaleme alınmış dini edebiyat hakkında daha sonra yapı lan tetkikler, ona çok şey borçludur. Aynı şey, genel olarak Anadolu ve özel likle Bektaşi dervişleri tarafından meydana getirilmiş dini edebiyat ile ilgili incelemeler için de söylenebilir Bu tespit, bugün Anadolu’ da yaşamaya devam eden heterodoks toplulukların inançlarını bel irlemeye çal ışan deskriptif çal ışmalar için de geçerlidir. Ayrıca Köprülü’nün söz konusu eserinin yayım lanmasından bu yana gerçekleştirilen tarikat tarih ine i l işkin daha dar çerçeveli monografiler de, onun bu temel tezlerinden yola çıkmışlardır. 4 Köprülü (l926), s. 6-7; 17-25; Köprülü (l929), s. 13. 5 Köprülü ( 1 929), s. 1 3-19. <liri� 13 Osmanh İmparatorluğu’nda Zaviyelerin Gelişimi Konusundaki Tarihi Çahşmalar Anadolu tarihinin Selçukl u ve Beyl ikler dönemini konu alan tarihi çal ışmalarda, iki değişik yöntem ile karşılaşılmaktadır. Bir taraftan, yarı menkıbevi evl iyaların hayat hikayelerinin n ispeten öne çıktığı 13. ve 14. yüzyıl kaynaklarının toplanması ve tasnifi ele alın ırken6, diğer taraftan 15.

yüzyı l sonu ve 16. yüzyıl başlarına ait Osmanlı arşiv belgelerinden hareketle 1 400′ 1ü yıl larda hüküm sürmüş şartlar hakkında çıkarımlar yapılmaya çal ışılmaktadır.? Her ne kadar, bu iki yöntem asla çatışmayıp aksine birbirlerini tamamlıyorlarsa da, gerekl i ilmi donanımın çok farklı oluşu yüzünden, çoğunlukla farklı uzman l ıklara sah ip kişi lerce yürütülmektedir. Bektaşi zaviyelerinin erken dönem tarih leri SÖZ konusu olduğunda, genelde en güveni l ir sonuçlara 15 . yüzyıl sonu ile 1 6. yüzyıl başına ait tahrir defterleri ve tapu kayıtlarından u laşı labil ir. Bu konuda, Ömer Lütfi Barkan’ ın bir çal ışması çığır açıcı rol oynamıştır.8 Barkan, söz konusu defterlerin verdiği bi lgi ler ışığı nda, gayrimeskun mahal lerde birer kolonizatör gibi faal iyet göstermiş dervişler hakkı nda ilk değerlendirmeyi yapm ıştır. Osmanlı öncesi Anadolu beyleri gibi ilk Osman lı padişahları da. bu derviş-şeyhlerin iskana açtıkları toprakları, bun ların zaviyelerine tahsis etmişler ve konu ile i lgi li ayrıntı lar da Osmanlı tahrir defterlerine kaydedilmiştir. Bu malzemeden yola çıkan Barkan, derviş zümrelerinin 14. ve 15. yüzyıllardaki yayı l ışının, Türkler’ in Anadolu topraklarını ele geçirmeleriyle bağlantılı olduğu şekl indeki Köprülü’ nün tezini doğrulamıştır.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir