Tui T. Sutherland – Ateşten Kanatlar IV – Karanlık Sır

Buz ejderleri hiç hesapta yokken birden ortaya çıkmıştı. Sessiz bir gece olmalıydı; krallıkların dağlarla ayrıldığı sınırda GökKanatlar ve ÇamurKanatlar dışında kimse olmamalıydı. On altı gün önce Crane’i kaybettikleri çatışmadan bu yana her yer oldukça sakindi. Reed bu çatışmayı düşünürken içinde büyük bir boşluk oluştuğunu hissediyordu. Bazen gözlerini kapatıp bu boşluğa düşmek ve oradan bir daha hiç çıkmamak istiyordu. Ama bunu yapamazdı: Bakması gereken dört kardeşi vardı. Onların lideri, büyükkanatıydı. Her şeyin daha farklı olması gerektiğini henüz yeni öğrenmişti. Ailenin lideri, yumurtası çalınan ağabeyi Clay olmalıydı. “Sesi duydun mu?” diye fısıldadı Umber hızla uçup yanma giderken. Umber, ÇamurKanat kardeşlerin en küçüğü, aynı zamanda da en dikkatli olanıydı. Reed onun sözlerine kulak vermesi gerektiğini artık öğrenmişti. “Ne?” dedi Reed başını eğip kulaklarını uzatarak. İkisi de yükselirken hava akımını kanatlarında hissetti ve Bulut Pençesi Dağları’nı incelemeye koyuldu. Arkasına dönüp kardeşlerine baktı ve kuyruğunu sal17 Karanlık Sır layarak onları çağırdı. Kısa süre sonra Pheasant, Sora ve Marsh’in arkasında uçtuğunu fark etti. “Bir tıslama duydum sanki,” dedi Umber. “Ses yakından geliyor gibiydi.” Reed endişeyle dağın eteklerini kaplayan ağaçlara baktı. Oraya saklanmış bir şey olabilirdi. Duyabildiği tek ses, adlarının “gizli devriye” olmasını herhalde şaka sanan KumKanat komutanının çığlık çığlığa bağırışıydı. “Kıpırdayın biraz, ÇamurKanatlar!” diye kükredi kum ejderi. Yedi KumkKanaf tan oluşan ve hepsi kraliçe Burn’e hizmet eden bölüğü homurdanarak onu takip ediyordu. “Bu gece bu işi bitirip biraz uyumak istiyorum!” Umber, “Muhtemelen önemli bir şey değildi,” dedi Reed’e. Tam o sırada dokuz buz ejderi aniden ormandan fırlayıp KumKanatlar’a sandırdı. Her şey o kadar ani gelişmişti ki, Reed bunun gerçek bir saldırı olduğunu henüz kavrayamadan iki KumKanat kanatları parçalanmış ve boğazları kesilmiş bir hâlde yerde yuvarlanıyordu. Marsh korkuyla çığlık atıp Reed’e o kadar sıkı tutundu ki, ÇamurKanat neredeyse düşecekti. March, kardeşi Crane’in gözleri önünde öldüğü ilk saldırıdan sonra henüz kendini toparlayamamıştı. Bu konuda bir şeyler yapmalıyım, diye düşündü Reed. Ama şimdi sırası değil. “Marsh, güçlü ol!” diye bağırdı boşta kalan kanadını çekerken. “Hadi, çabuk ol. Onlara yardım etmeliyiz!” 18 Tui T. Sutherland Kardeşlerinin gitmeye pek istekli olmadığım görünce kendini yine Clay’in böyle bir durumda ne yapacağını düşünürken buldu. Acaba kardeşleri onu liderliğinde daha mı güvende ve mutlu olurdu? Acaba kardeşleri de bunları sorguluyor muydu? Fakat hiçbiri aklından geçenleri dile getirmedi. Kendimizi göz göre göre ölüme atmak bu. Onlara nasıl yardım edebiliriz ki? Bir kardeşimiz daha kaybetmek istemiyoruz. Bunun yerine onu takip edip acıyla bağıran ejderlere yardım etmek için aşağı uçmaya başladılar. Reed, BuzKanatlar’la dövüşmekten nefret ediyordu. Dişli pençeleri normal pençelerden on kat daha keskindi ve kırbaç inceliğindeki kuyrukları burnunda ve kanatlarında acılı izleri bırakıyordu. En kötüsü de, üzerinize üfleyip sizi öldürebilirlerdi. KumKanat komutanıyla boğuşan en büyük BuzKanaf a ateş püskürttü. BuzKanat ağzını birden kapatıp ona tısladı; ama KumKanat’ı alt etmeye çalıştığından Reed’in peşinden gelemiyordu. Reed havada döndü, başka bir BuzKanat yan tarafına saldırırken o da beyaz pullarla boğuşuyordu. Kanatları rüzgârda sarsılırken bir süre pençeleri kenetlendi. Reed en sonunda bir kez daha ateş püskürtünce BuzKanat birden geri çekilip burnunu ateşten son anda kurtardı. Bir diğer BuzKanaf m Umber’e saldırmak üzere olduğunu gören Reed, hemen sıçrayıp kardeşini kenara itti ve beyaz ejderle göğüs göğse geldi. Arkaya doğru sendelerken, başka bir BuzKanaf m da o tehlikeli pençelerini Sora’ nın boynuna doladığını gördü ve öfkeyle gürledi. Phe19 Karanlık Sır asant hemen gelip BuzKanat’ı Sora’dan uzaklaştırdı; ama buz ejderi dondurucu nefesini onlara üflemek için tekrar saldırdı. Birini daha kaybedemem, diye düşündü Reed. Buna dayanamam. BuzKanat’ın yan tarafını tekmeleyip BuzKanat arkasına dönüp nefesini üfleyemeden pençelerini boynuna geçirdi. Gözleri kocaman açılan ejder, yaralarından kanlar akarken acıyla bağırdı. Reed bıraktığı an BuzKanat askeri ölü bir çekirge gibi kanatları hafifçe sekerek karanlık ormana yuvarlandı. “Geri çekilin!” diye gürledi bir ses aniden. Reed, BuzKanatlar’ın pes ettiğini düşünüp bir an heyecanlandı; ama sonra sesin sahibinin KumKanat komutanı olduğunu fark etti. “Geri çekilin!” diye tekrar bağırdı kum ejderi. Reed mücadeleye devam etseler BuzKanatlar’ı yenebileceklerini düşünüyordu; ama böyle bir risk alamazlardı. Her an bir BuzKanat gelip kardeşlerinden birini öldürebilirdi. Geri çekilmek kardeşlerini korumak anlamına geliyordu. “Geri çekilin,” dedi komutan bir kez daha. Umber’i alıp geri çekti. “Kaçın! Pheasant, sen de!” Ay ışığında boğuşan askerleri görmeye çalıştı. Şimdilik herkes hayattaydı. Kardeşi düşmanın koluna dişlerini geçirince buz ejderi acıyla bağırarak kardeşini serbest bıraktı. Hemen Reed’in yanma gitti ve Marsh, Umber ve Sora’yı da alarak havalandılar. Reed, KumKanatlar’ın dağlara ilerlediğini gördü. BuzKanatlar’ın büyük kısmı onların peşinden gitmiş, yalnız iki tanesi Reed ve kardeşinin ardına takılmştı. 20 Tui T. Sutherland “Bu taraftan!” diye bağırdı ormana girerken. BuzKanatlar orada saklanabiliyorsa, onun ejderleri de elbet saklanabilirdi. KumKanatlar’ı izlemek zorunda değildi. Zaten büyük ihtimalle Gök Krallığı’na kaçacaklardı. Ve BuzKanatlar’ı köyüne götürmeye hiç niyeti yoktu. Ağaçlara çarpınca çam dalları yüzüne vurdu. Kardeşleriyle bunun daha önce alıştırmasını yapmışlardı. Tüm ormanı birlikte geçeceklerdi. Ne yapmaları gerektiğini hatırlayıp onu takip edeceklerine inanmak zorundaydı. Uzaktan gelen yaprak hışırtıları üzerine dönüp arkasına baktı. Kardeşlerinin uçuşunu gölgelerinden bile tanıyordu; hepsi oradaydı. Dalların arasında kısılıp kalanlar BuzKanatlar olmalıydı. Reed büyük bir risk alıp yere kondu. Diğerleri de hemen ardından yere iner inmez kanatlarını iki yana açıp karanlık ormanda yere uzandılar. Çıt çıkmıyordu. Hiç kimse nefes almıyordu. Dallar çıtırdıyor ve etraftaki çalıların arasından küçük hayvanlar ötüşüyordu. Reed ayağının üzerinden bir sincap geçtiğini gördü ama kılını kıpırdatmadı. Uzun bir süre sonra uzaklardan gelen ıslık ve kanat sesleri işittiler. BuzKanatlar topraklarına geri dönmek için toplanıyor gibiydi. Reed hâlâ kıpırdamıyordu. Bir saat kadar bekledi. Tüm nefesi tükenene, tüm ejder sesleri ortadan kaybolana dek. Sonra dikkatli bir şekilde sessizce nefes aldı. Hemen ardından diğerlerinin de nefes aldığını işitti. “Herkes iyi mi?” diye sordu Reed yavaşça.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir