Durugöl Sokağı’nda yaşayan çocuklar, tren yolunun oradaki Rayaltı Sokağı’nda yaşayan çocuklardan “ötekiler” diye söz ederlerdi. Hoş, Rayaltı Sokağı çocukları da onlara “ötekiler” diyorlardı. Vahşi otlarla kaplı bir çayırdan geçen tren yolu uzun zamandan beri vardı. Rayaltı Sokağı bu tren yolundan geçen, taşocağına giden balçık bir yoldu. Rayaltı Sokağı’nda sadece üç ev vardı. Aslına ev demek de pek doğru olmaz. Acil durumlar için sığınak olarak kullanılabilecek yerlerdi sadece. Bu gri taş kulübeler çatı niyetine tenekeyle kaplanmışlardı. Durugöl Sokağı’ysa yeni bir sokaktı. Yüksek, beyaz apartmanlardan oluşuyordu. Geniş pencereli, güneş alan, balkonlu güzel evler… Apartmanların arasında yeşil alanlar bırakılmıştı. Bir çocuk parkı bile vardı bu sokakta. 7 Oraya taşınan aileler çocuklarına sıkı sıkı tembih ederlerdi: “Tren yolunun yanındaki kulübelerde yaşayanlar zavallıdır. İşsiz oldukları için kira veremeyecek durumda insanlar ancak öyle bir yerde yaşarlar. Onlarla muhatap olmak istemeyiz. Rayaltı Sokağı’nda yaşayan çocuklarla oyun oynamayın.” Rayaltı Sokağı’nda yaşayan aileler de çocuklarını uyarıyorlardı: “Yeni evlerde yaşayan insanlar ukaladır, onlarla ilgilenmeyin. Onlar kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sanıyorlar.” Durugöl Sokağı’ndaki çocuklar tren yolundan bisikletleriyle geçiyorlardı. Rayaltı Sokağı’nda yaşayan çocukları kıskanıyorlardı. Çünkü onlar özgürce oynuyorlardı. Her yağmurda çukur su doluyordu, o zaman Rayaltı çocukları kalaslardan kendilerine sal yapıp kürek çekerek eğleniyorlardı. Onları izleyen Durugöl Sokağı çocuklarını gördükleri zamansa şöyle bağırıyorlardı: “Burada ne arıyorsunuz? Sizi gidi Durugöl maymunları! Sizi gidi korkaklar! Dikkat edin de o narin bedenlerinizi düşüp incitmeyin! Defolun buradan!” Bazen de Rayaltı’nda yaşayan çocuklar Durugöl Sokağı’ndaki oyun parkına gidiyorlardı. Orada sanki her şeyi çok komik buluyorlarmış gibi yapıyorlardı. Birbirlerine fısıldıyor ve abartılı bir şekilde gülüyor8 lardı. Durugöl çocuklarıysa Rayaltı çocuklarını işaret ederek bağırıyorlardı: “Siz burada ne arıyorsunuz? Sizi Rayaltı düşkünleri, pislikler! Siz olsa olsa hırsızlık için gelmişsinizdir. Buradan gidin!” işte iki farklı sokağın çocukları arasında böyle bir durum söz konusuydu. Ama bu uzun sürmedi; Durugöl’den Karsten ile Rayaltı’ndan Freddi, Tino ve diğerleri iki sokağın çocuklarının hayatını değiştirdiler. Karsten beş yaşındaydı. Sokağa oynamaya çıktığında iki büyük kız kardeşi ona dikkat etmeliydiler. Ama Karsten ne zaman sokağa çıksa onlardan kaçardı. Kızlar her yeri tırım tırım aramalarına rağmen onu bulamazlardı. Ama akşam olunca, bir de bakarlardı ki Karsten kum havuzunda uslu uslu oturuyor. “Ben sadece kaykayımla dolaştım biraz…” derdi Karsten. Kızlar da her seferinde ona inanırlardı. Fakat o akşam durum farklıydı. Akşam olmuştu ve Karsten hâlâ dönmemişti, iki kız, sokaktaki diğer oğlanlarla birlikte Karsten’i aramaya çıktılar. Hiçbir yerde bulamayınca bir de tren yoluna bakalım dediler. Tren yoluna giderken, “Orada daha önce hapis yatmış bir adam yaşıyor…” diye konuşuyorlardı. “Üstelik orada yaşayanların hepsi göçmen!” dedi biri. 9 “Onların nasıl insanlar olduklarını bilmiyoruz. Dilimizi doğru düzgün konuşamıyorlar zaten.” Rayaltı Sokağı’na geldiklerinde, bir adam ve küçük bir kıza rastladılar. Evlerinin önündeki bir bankta oturuyorlardı. Adam küçük kıza lapa yediriyordu. Durugöl Sokağı çocukları, Karsten’i sordular. “Oğlum Tino ile birlikte gitti.” dedi adam. “Karsten ve benim Tino iyi arkadaşlar.” Bir sonraki evde bir sebze bahçesi vardı. Genç bir kız otları temizliyordu. Yaşlı bir adam da bir merdivenin üzerinde durmuş çatıyı tamir ediyordu. Çocuklar çitin önünde durdular. “Sizin ne işiniz var burada?” sordu genç kız. “Aptal aptal bakmayın!” Yaşlı adam yukarıdan seslendi: “Freddi, Karsten ve Timo’yla birlikte Türklerin yanında. Bütün çocuklar davetli. Acele edin, bir Türk bayramını kutluyorlar!” Kız, yaşlı adama, “Onlar Durugöl Sokağı’ndan…” dedi. “Ne fark eder?” diye sordu yaşlı adam. Çocuklar ilerlediler. Oğlanlardan biri, “Bu, o adamdı…” diye fısıldadı. “Hani hapiste yatan.” “Büyükler neden Rayaltı Sokağı’nda yaşayan insanlar hakkında kötü sözler söylüyorlar ki?” diye sordu biri. Türklerin yaşadığı yere geldiler. Bir kadın kapıyı ardına kadar açtı. “Buyurun, buyurun!” diye seslendi çocuklara. 10 “Çok misafir, büyük şenlik!” dedi içerdeki bir adam. Adam rengârenk bir örtü ile örtülmüş, yastıktı, minderli uzun bir sediri işaret etti. Rayaltı Sokağı’nda yaşayan yedi sekiz çocuk sedirde oturuyordu. Karsten da aralarındaydı. Durugöl’den gelenler kapıdan kaldılar. “Hemen eve gel!” diye seslendi Karsten’ın kız kardeşlerinden biri. “Otur! Otur!” dedi kadın. Rayaltı çocukları birbirlerine yaklaştılar, Durugöl’den gelenlere bakıp gülümsediler. “Yoksa bizden korkuyor musunuz?” diye sordu adam. “Burada insanlar yabancılardan çok korkuyor. Neden?” Bunun üzerine, Durugöl’den gelenler içeri girip oturdular. Kadın elinde bir tepsiyle içeri girdi. Tepside çaydanlık, bardaklar ve bir tabak içinde birkaç çeşit kuru pasta vardı. Durugöl Sokağı’nda yaşayan çocuklar, Türk usulü çay içip kuru pasta yemek zorundaydılar. Rayaltı Sokağı çocukları onlara sırıtarak baktılar. Kimse tek kelime konuşmuyordu. “Dilsiz çocuklar?” diye sordu adam. Bu sözü duyan Durugöllüler sırattılar; yine de ne söyleyeceklerini bilmiyorlardı. Kendilerini çok mahcup hissetmişlerdi. Çünkü yabancılar hakkında hoş olmayan şeyler söylemişlerdi.
Ursula Wolfel – Öteki Çocuklar
PDF Kitap İndir |