Vladimir Ilyic Lenin – Tarımda Kapitalizm

1917 Ekim Devriminin önderi Vladimir İliç Ulyanov, 22 Nisan 1870’te Simbirsk kentinde doğdu. Orta halli bir öğretmen ailesinin altı çocuğundan ikincisidir. Ağabeyi Aleksandr’ın çara karşı suikast girişimine katıldığı için kurguna dizildiği yıl, 1887’de, liseyi bitirerek Kazan üniversitesi Hukuk Fakultesine girdi ve üç ay sonra devrimci öğrenci hareketi içinde yeraldığı için üniversiteden atıldı. 1891’de St. Petersburg Üniversitesi Hukuk Fakültesini dışardan bitirdi. 1895’te ülke dışına çıkıp marksizmin önemli temsilcileriyle tanıştıktan sonra St. Petersburg’a dönüp İşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Mü­cadele Birliği adlı gizli bir örgüt kurdu. Aynı yılın sonunda tutuklandı, ondört ay hücrede kaldıktan sonra Sibirya’ya, Şuşenskoye köyüne sürgüne gönderildi; orada Krupskaya ile evlendi. Sosyal-demokrat gruplarla bağını sürdürdü, ve bir parti program taslağı hazırladı. RSDİP (Rusya Sosyal-Demokrat İşçi Partisi) 1898 Martında Minsk’te toplanan bir kongreyle ku­ruldu. Aralık 1900’de yayınlanmaya bağlayan Iskra gazetesinde yayınlanan bir makalesinde ilk kez “Lenin” takma adım kullandı. RSDİPin 1903’te ikinci kongresinde, demokratik merkeziyetçilik ve devrimci-demokratik dik­tatörlük konularında ortaya çıkan görüş ayrılığı sonrasında, merkez komite ve Iskra yazıkurulunda çoğunluğu sağlayan Lenin ve yandaşları Bolşevik (çoğunluk), muhalifleri ise Menşevik (azınlık) adlarıyla anılmaya başladılar. 1905 Devriminin yenilgiye uğramasından sonra Aralık 1907’de yeniden Avrupa’daki sürgün yaşamına döndü. Birinci Dünya Savaşının başlamasın­dan sonra kendi hükümetlerine destek olma politikasının sosyal-şoven bir politika olduğunu ileri sürerek, emperyalist savaşı iç savaşa döndürme çağ­rısında bulundu. 1917 Şubat Devriminden sonra Petrograd’a döndü.


7 Kasım’da Lenin’in önderliğinde Bolşevikler iktidarı elegeçirdiler. 21 Ocak 1924’te Gorki kentinde öldü. Yazılış sırasıyla başlıca yapıtları şunlardır: Çto takoye “Druzya Narada” i kak oni voyuyut protiv Sotsial-Demokratov?, 1894 (“Halkın Dostları” Kim­lerdir ve Sosyal-Demokratlara Karş Nasıl Savaşırlar?); Razvitiye kapitalizma v Rossi, 1899 (Rusya’da Kapitalizmin Gelişmesi); Çto delat?, 1902 (Ne Yapmalı?); Şag vperyod dva şaga nazad, 1904 (Bir Adım İleri iki Adım Geri); Dve taktiki Sotsial-Demokraty v demokratiçeskoy revolyutsi, 1905 (Demokratik Devrimde Sosyal-Demokrasinin İki Taktiği); Materializm i empiriokritisizm, 1908 (Materyalizm ve Ampiryokritisizm); İmperyalizm kak noveyşy etap kapitalizma, 1916 (Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması); Gosudarstvo i revolyutsiya, 1917 (Devlet ve Devrim); Proletarskaya revolyutsiya i renegat Kautsky, 1918 (Proletarya Devrimi ve Dönek Kautsky); Detskaya bolezm “levizny” v kommunizm, 1920 (Komünizmin Çocukluk Hastalığı-”Sol” Komünizm). Lenin’in tüm yapıtları 45 ciltte toplanmıştır. V. İ. Lenin Tarımda Kapitalizm TARIMDA KAPİTALİZM1 (KAUTSKY’NİN KİTABI VE BAY BULGAKOV’UN MAKALESİ) BİRİNCİ MAKALE Bay S. Bulgakov’un, Naçalo, n° 1-2’de (bölüm II, s. 1-21), Kautsky’nin tarım sorunu üzerine yapıtını eleştiren “Tarı­mın Kapitalist Evrimi Sorununa Bir Katkı” adlı bir yazısı yayınlandı. Yazar, haklı olarak, “Kautsky’nin kitabının tam bir dünya görüşünü temsil ettiğini”, teorik ve pratik önemi­nin büyük olduğunu belirtiyor. Bu yapıt tüm ülkelerde, ge­nel konularda aynı düşünceleri paylaşan ve kendilerini marksist sayan yazarlar arasında inle ateşli bir tartışmaya neden olan ve olmaya devam eden bir sorunun belki de siste­matik ve bilimsel ilk incelenmesidir. Bay Bulgakov, kendisi­ni “negatif eleştiriyle”, (Naçalo okurları için “kısaca” —daha sonra göreceğimiz gibi pek kısaca ve pek doğru olmayan bir biçimde— gözden geçirdiği) “Kautsky’nin kitabındaki özel tezlerin” eleştirisiyle sınırlıyor. Bay Bulgakov “ardından”, “tarımın kapitalist evrimi sorununu sistematik bir biçimde sergilemeyi” ve böylece, Kautsky’ye karşıt “başka bir dünya [sayfa 7] gö- Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi V. İ. Lenin rüşü” ortaya koymayı umuyor.

Kautsky’nin kitabının Rusya’daki marksistler arasında küçümsenmeyecek ölçüde bir tartışmaya yolaçacağından ve Rusya’da da kimileri onu desteklerken, kimilerinin de ona karşı çıkacağından kuşkumuz yok. Nasıl olursa olsun, Kautsky’nin kitabına ilişkin bu satırların yazarının düşüncele­riyle bay Bulgakov’un düşünceleri birbirine aykırı düşmekte­dir. Die Agrarfrage’nin* “önemli bir yapıt” olduğunu kabul etmesine karşın, bay Bulgakov’un değerlendirmesi şaşılacak ölçüde sert ve aynı eğilimde olan yazarlar arasında pek ras­lanmayan bir tonda. İşte bay Bulgakov’un kullandığı ifade­lerden birkaç örnek: “fazla yüzeysel” … “hem gerçek iktisat, hem gerçek tarımbilim açısından çok yetersiz” … “ciddi bi­limsel sorunlardan kaçınmak için Kautsky boş tümceler kul­lanıyor” (italikler bay Bulgakov’un!!), vb., vb. Bu nedenle, biz, bu sert eleştirmenin anlatımını özenle inceleyeceğiz ve aynı zamanda okuru Kautsky’nin kitabıyla tanıştıracağız. I Kautsky’ye çatmadan önce bay Bulgakov, geçerken Marx’ı şöyle bir paylıyor. Bay Bulgakov, Marx’ın sınırsız hizmetlerinin önemine değinmekle birlikte, büyük iktisatçının yapıtla­rında, insanın, “kimi zaman tarihin yeterince çürütmüş oldu­ğu … yanlış görüşler”le karşılaştığını gözlemliyor. “Bunlar arasında, örneğin, tıpkı manüfaktür sanayisinde olduğu gibi, tarımda da, değişen sermayenin, değişmeyen sermayeye ora­nının azaldığı ve dolayısıyla tarımsal sermayenin organik bi­leşiminin sürekli olarak yükseldiği görüşü yeralmaktadır.” Burada yanılan Marx mı, yoksa Bulgakov mu — bay Bulga­kov’un anıştırmasında şu olgu var: Tekniğin ilerlemesi ve yo­ğun tarımın gelişmesi, kırsal ekonomide, çoğunlukla, belirli bir toprak alanının ekilmesi için gerekli emek miktarında bir artışa yolaçar. Bu, yadsınamaz. Ama bu, değişmeyen serma­yeye göre, bu sermayeyle orantılı olarak değişen sermayenin [sayfa 8] azalması teorisini çürütmekten çok uzaktır. Marx’ın teorisi, yalnızca, d/s oranının (d=değişen serma- * Tarım Sorunu. -ç. V.

İ. Lenin Tarımda Kapitalizm ye, s=değişmeyen ser­maye), genel olarak, d’nin birim alan başına arttığı durumlar­da bile azalmaya eğilimli olduğunu göstermektedir; aynı za­manda, s daha hızlı artarsa, Marx’ın teorisinin yanlışlığı mı kanıtlanmış olur? Kapitalist ülkelerin tarımına gelince, d’de bir azalma ve s’de bir artış görülür. Almanya, Fransa ve İngil­tere’de tarımda çalışan işçilerin sayısıyla orantılı olarak kır­sal bölgelerdeki nüfus azalmakta, bunun yanısıra tarımda kullanılan makine sayısı artmaktadır. Örneğin, Almanya’da 1882 ile 1895 yılları arasında kırsal bölgelerde yaşayan nüfus 19.200.000’den 18.500.000’e (tarımda çalışan ücretli işçilerin sayısı 5.900.000’den 5.600.000’e) düşmüş; öte yandan tarım makinelerinin sayısı ise 458.369’dan 913.391’e* yükselmiş; tarımda kullanılan buharlı makine sayısı (1879’da) 2.731’den (1897’de) 12.

856’ya çıkmış; buharlı makinelerin toplam beygirgücü ise daha da fazla bir artış göstermiştir. Sığır sayısı (1883 ve 1892 yıllarında sırayla) 15.800.000’den 17.500.000’e, domuz sayısı ise 9.200.000’den 12.200.000’e yükselmiştir. Fransa’da kırsal nüfus, 1882’de (“özgür”) 6.900.000 çiftçiden 1892’de 6.600.000 çiftçiye düşmüştür, tarım makinelerinin sa­yısındaki artış ise şöyledir: 1862’de 132.

784; 1882’de 278.896; 1892’de 355.795. Öte yandan sığır sayısı, sırasıyla, 12.000.000; 13.000.000; 13.700.000 olarak artmış, atların sa­yısı ise sırasıyla 2.910.000; 2.840.000; 2.780.

000’e inmiştir. (1882-92 döneminde atların sayısındaki düşme, kırsal nüfus­taki düşmeden daha az belirgindi.) Kısacası, sorun tüm ola­rak ele alınacak olursa, modern kapitalist ülkelerin tarihi, Marx’ın koyduğu yasanın tarım alanında uygulanabilirliğini çürütmemiş, tam tersine, doğrulamıştır. Bay Bulgakov’un ya­nılgısı, belli tarımbilimsel olguları, ne anlama geldiklerini in­celemeden, genel ekonomik yasalar düzeyine çıkarmakta çok aceleci davranmasındadır. “Genel” sözcüğünü vurguluyoruz, çünkü ne Marx ve ne de onun öğretilileri, bu kuralı, hiçbir zaman, [sayfa 9] kapitalizmin genel eğilimlerini gösteren bir yasadan başka bir yasa olarak görmedikleri gibi, tek tek her durum için geçerli bir yasa olarak da görmediler. Sanayi alanında bile, bizzat Marx, (s/d oranının düştüğü) teknik de- * Çeşitli tipteki makineler toplanmıştır. Ayrıca belirtilmedikçe bütün rakamlar Kautsky’nin kitabından alınmıştır. V. İ. Lenin Tarımda Kapitalizm 10 ğişme dö­nemlerini, belirli bir teknik temel üzerinde (yani s/d oranı de­ğişmeden kalırsa, ki kimi durumlarda bu oran yükselebilir de) ilerleme dönemlerinin izlediğini gösterdi. (Yanlış olarak fabrika diye adlandırılan) büyük kapitalist işliklerin çöktüğü ve bunların yerini kapitalist ev (domestic) sanayisinin aldığı dönemlerde olduğu gibi, sanayinin, bütün dallarında, bu yasa­nın ters düştüğü durumlara, kapitalist ülkelerin sanayi tarih­lerinde raslandığı bilinir. Kapitalizmin gelişme süreçlerinin tarımda çok daha karmaşık olduğu ve son derece çok değişik biçimler gösterdiği kuşkusuz. Kautsky’ye gelelim. Kautsky’nin kitabının başında yeralan feodal dönem tarımının özetinin “çok yüzeysel ve gerek­siz” olduğu öne sürülüyor. Böyle bir yargıya hangi nedenle varıldığım anlamak oldukça güç.

Kanımızca, bay Bulgakov, tarımın kapitalist evriminin sistemli bir yorumunu yapma konusundaki planını gerçekleştirmek istiyorsa, tarımda kapitalizm-öncesi ekonomilerin temel özelliklerini özetlemesi gerekir. Yoksa, kapitalist ekonominin ve bu ekonomiyle feo­dal ekonominin birbirine bağlandığı geçiş biçimlerinin özel­likleri anlaşılamaz. “Kapitalist sürecin başlangıcında [italik­ler bay Bulgakov’un] tarımın aldığı biçimlerin” öneminin bü­yüklüğünü bay Bulgakov’un kendisi kabul ediyor. Kautsky ise, açıkça, Avrupa tarımında “kapitalist sürecin başlangıcı”nı gözönünde bulunduruyor. Kautsky’nin yaptığı feodal ta­rım özeti, bize göre, çok iyidir, ve kanıtlamadaki tam açıklık, ikincil ayrıntılar içinde boğulmadan temel yargıya varması bu yazarın genel özelliğidir. Kautsky, her şeyden önce soru­nu tamamıyla açık ve doğru bir biçimde ortaya koyarak baş­lamaktadır. O, pek kesin biçimde açıklıyor: ‘Tarımın, aynı sanayinin gelişme şemasına göre gelişmediği —bunu, a priori (von vornherein) kanıtlanmış olarak kabul ediyoruz— kuş­kusuz kesindir: o kendine özgü yasalara bağımlıdır.” (s. 5-6.) [sayfa 10] Yapılacak iş, “sermayenin tarımı egemenliği altına alıp al­madığını ve bu egemenliğin nasıl yürütüldüğünü, sermaye­nin tarımı nasıl değiştirdiğini, eski mülkiyet ve üretim bi­çimlerini değiştirerek yeni biçim gereksinimlerine nasıl yolaçtığını araştırmaktır”, (s. 6.) Sorun yalnızca bu biçimde or­taya konulacak olursa “kapitalist toplumda tarımın gelişmesi”nin (Kautsky’nin kitabının ilk, teorik bölümünün başlı- V. İ. Lenin Tarımda Kapitalizm 11 ğı) doyurucu bir açıklaması yapılabilir. “Kapitalist sürecin” başlangıcında, tarım, genel kural olarak, feodal rejimin toplumsal ekonomisine bağlı olan köy­lü elindeydi.

Kautsky, ilk olarak, köylü çiftçiliği (peasant farming) sistemini, toprak ve ev sanayisi emeğinin birleşmesini ve daha sonra küçük-burjuva ve tutucu (Sismondi’vari) ya­zarların bu “cennet”lerinin bozulan öğelerini, yüksek faizin rolünü, yavaş yavaş “kırsal alanlar içine, bizzat köylü ekono­misinin bağrına sızan, eski uyumluluğu ve eski ortaklaşa çı­kar birliğini yıkan uzlaşmaz sınıf karşıtlığının” özelliklerini belirtti. Başlangıcı ortaçağa uzanan bu süreç, bugün de ke­sin olarak sona ermemiştir. Bu tezi vurguluyoruz, çünkü bu olgu, Kautsky’nin tarımda teknik gelişmenin taşıyıcısının kim olduğu sorununu bile tartışmadığını öne süren bay Bul­gakov’un büyük yanılgısını hemen ortaya koymaktadır. Kautsky’de bu sorun, pek açık ve kesindir, ve dikkatli her okur, bugün tarımda teknik ilerlemenin taşıyıcısının hem küçük hem büyük kır burjuvazisi olduğunu, ve (Kautsky’nin gösterdiği gibi) büyük-burjuvazinin bu bakımdan küçük-burjuvaziden daha önemli bir rol oynadığını, (narodniklerin, tarım uzmanlarının ve daha birçoğunun sık sık unuttuğu bu gerçeği) kavrayacaktır. II Kautsky, daha sonra, yaygın olan üçyıllık almaşık siste­mi, tarımdaki bu en koruyucu sistemi; büyük toprak aristok­rasisinin köylülüğü ezmesini ve mülksüzleştirmesini; gene büyük toprak aristokrasisi tarafından feodal-kapitalist bir [sayfa 11] ekonominin düzenlenmesini; 17. ve 18. yüzyıllar boyunca köylünün açlıktan kıvranan yoksullar (Hungerleider) haline dönüşümünü; eski kırsal ilişkiler ve toprak mülkiyet biçim­leri kendileri için elverişli olmayan bir burjuva köylülüğün (Groesbauern, artık tarım işçileri ve gündelikçiler kullanmak zorunda olan) gelişmesini; bu eski biçimleri ortadan kaldıran ve sanayinin ve kentlerin gelişmesiyle oluşmuş bulunan bur­juva sınıf tarafından “yoğun, kapitalist tarım”ın (s. 26) yolu­nu açtığını — yani feodal tarımı kalın çizgileriyle (III. bölüm­de) açıkladı. Bu tabloyu tamamladıktan sonra, Kautsky, “modern tarım”ı (bölüm IV) tanımlıyor.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir