Voznesenski – Telefon Kulubesi

Çağdaş Rus şiirinde Andrey Andreyeviç Voznesenski, özel bir yere sahiptir. Klasik Rus şiiri geleneğine bakılırsa onun yapıtlarının Puşkin’den uzak olduğu görülür. O; asonansları nedeniyle Mayakovski, Hlebnikov ve Pasternak’ın doğal bir devamıdır. Zaten Voznesenski, bir Pasternak hayranıdır ve daha lise öğrencisi iken yazdığı ilk şiirlerini büyük ustaya gönderir. Gelişen kişisel ilişkiler nedeniyle Pasternak, bu genç yeteneği desteklemeye karar verir ve sonradan, genç şair başarıya ulaştığında, hastaneden Voznesenski’ye yazdığı bir mektupta şöyle der: ‘Ben sizin olaylara bakışınızı, düşüncelerinizi ve kendinizi ifade etme tarzınızı hep sevmişimdir 1’. Voznesenski, Mimarlık Enstitüsü’nün son sınıfında okurken 1957 yılında bir yangın çıkar ve Andrey ile arkadaşlarının çizdikleri mezuniyet projeleri kül olur. Bu olay, onda şair olma kararını pekiştirecek ve yaşamını artık kaderin bu oyunuyla belirleyecektir. Her şairin kendine özgü bir yazma tekniği vardır. Voznesenski’ye kulak verelim: ‘Ben, şiirlerimi ayaklarımla yazarım. Bu cümlenin iki anlamlılığından korkmam. Adımlarımla dizeleri oluşturuyorum veya daha doğrusu onlar beni 2’. Bu sözler, onun ritme verdiği önemi kavramak için yeterlidir. O, ritm ve sesleri kullanırken, geleneksel Rus şiirinden uzaklaşıp dizelere getirmiş olduğu dinamizm ile çağının ve yaşamının akımını ifade ederek orijinalitesini ortaya koyar. Voznesenski’nin şiirlerinde yaygın olan sözcük oyunları, şairin severek kullandığı bir üslup özelliğini yansıtmaktadır. Bu sözcük oyunları, kimi zaman bir uyak yaratır, kimi zaman dizelere beklenmedik bir anlam veya boyut kazandırır, 1: Bk. Andrey Voznesenski: İzbranniye stihotvoreniya i poemi. Moskova 1975. Giriş bölümü, s. 7 2: a.g.e., s. 4 5 özellikle ‘Ben Bir Aileyim’ ve ‘Şimdiki Zaman Nostaljisi’ adlı şiirlerde bu, aşırı düzeyde görülür. Ancak bu tür sözcük oyunlarını çeviride aktarmak her zaman mümkün olamadı. Şairin göze çarpan başka bir özelliği ise, mecaz oluşturmasıdır. Onu da en iyi biçimde çağdaşı ünlü şair Yevtuşenko değerlendirmiştir. Bir incelemesinde şöyle der: ‘Voznesenski’nin her şiir kitabı bir mecaz deposudur Katayev’e göre. Ve gerçekten Mayakovski’den bu yana Rus şiiri böyle bir mecaz yeteneğine hiç rastlamadı. Tutkunun akışında kendiliğinden ortaya çıktığı veya ruhu yakından atılan bir mermi gibi geçtiği veyahut da sürprizle büyüleyen bir yansımayı ifade ettiği zaman Voznesenski’nin mecazları muhteşemdir. Ama bazen bu mecazlar olaysız bir duvar üzerinde çiğ renkli dekorlar gibi durur 3’. 1933 Moskova doğumlu olan şairin ilk şiirleri 1958 yılında yayımlandı. Sovyetler Birliği’nde halk, resmi ideolojinin baskısını bir ölçüde kırarak şiire büyük bir ilgi gösterir ve şairler, o yıllarda şiir okuma seanslarına katılırlardı. Voznesenski ile Yevtuşenko’nun kitapları 500.000 adet basar, fakat halk yine de şairleri dinlemek ister. Voznesenski için en ünlü şiir okumalarından biri, 14.000 kişinin doldurduğu bir stadyumda olmuştur. Şiirin bu akustik boyutu Voznesenski’nin metinlerinde göze çarpar. Dinleyici ile şiirin buluşmasının etkileri, şairin kullandığı dilde, seçtiği sözcüklerde belirginleşir. Ancak bu yeni dönemde ülke yönetimi manevi idama benzer bir sıkıntı çektirir ve bu nedenle şair hem genç yaşta olgunlaşır, hem de üslubunu değiştirmek zorunda kalır. Bir çalışmamızda Voznesenski’nin şiirine dinamizm kazandıran bir başka öğeye dikkat çekmiştik: ‘O’nun üslup 3 Yevgeni Yevtuşenko: 1970’lerde Voznesenski. Çev. Gertrude Durusoy/Ahmet Necdet. Broy, Aylık Şiir Dergisi, Haziran 1987, sayı 20, s. 18 4 Bk. Antiworlds and the Fifth Ace. Poetry by Andrei Voznesensky. New York 1967. Giriş, s. xv 5 Gertrude Durusoy/ Mirbatır Husanov: Voznesenski örneğinde Şiir Çevirisinin Sorunları. H. Ü. Çeviribilim ve Uygulamaları Dergisi, Aralık 1994, s. 15-35 6 özelliklerinden birisi de sözcük ekonomisidir. Anlatım için ancak gerektiği kadar sözcük kullanmakta ve bu nedenle dizeleri çoğu kez çok kısa olmaktadır. Uyakla başlayan bir şiir, uyaksız devam edebilir, tıpkı ‘Paris Uyaksız’ adlı şiirinde olduğu gibi. Aynı şekilde Oza adlı uzun şiirinde de şair, dizeleri ile düzyazıyı bir sentez olarak sunmaktan geri kalmaz. Andrey Voznesenski’nin yazarlık yaşamında farklı dönemler ve farklı motifler görülebilir. Elinizdeki kitapta şairin ürünlerinden seçmeler yer alıyor. Optimist bir bakışla başlayan bu şiirler, Amerika ve Batı Avrupa gezilerinden sonra, gittikçe yoğunlaşan bir düşünce yükü ile devam etmektedir. Türkiye’ye Aralık 1994’te gelen Voznesenski, Pelin Ozer’Ie yaptığı bir söyleşide bu konuda şunları dile getirmiştir: ‘Benim şiirlerim bir günce gibidir. Bir günceye insan hissettiği, gördüğü her şeyi yazar. Sevgiyi, aşkı, günlük hayatında etkilendiği olayları… Tabii bu günlük yasam içinde politika da size dokunur ve onları da yazarsınız. (…) Stilimi değiştirdim ve kulağa hitap eden şiirden çok, görsel şiir yazmaya başladım. Büyük kalabalıklardan sonra dinleyici halkasını küçültmek istiyordum. Artık çevremde primitif insan istemiyordum, elit insan istiyordum. Şiir konuşan, tartışan, anlayan insanlar yanımda olsun istedim. Böylece daha güç, daha detaylı, anlaşılması daha zor şiirler yazmaya başladım 6’. Ülkemizde Ataol Behramoğlu ve Mehmet H. Doğan’ın çevirileriyle tanınan Voznesenski üretken bir şairdir. Hiç kuşkusuz, çoğalan Rus Dili ve Edebiyatı bölümlerinden mezun olan edebiyat meraklıları, O’nun daha fazla tanınmasında önemli bir rol oynayacaklardır. Buna inanıyoruz.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir