William Shakespeare – Cardenio

Shakespeare bilginleri aşağı yukarı üç yüz küsur yıldan beri, William Shakespeare ile John Fletcher’in [1] yazdıkları, kaybolmuş olan Cardenio adlı oyunu arıyorlardı. Bu oyunun 1613 yılında Kral I. James’in sarayında oynandığı biliniyordu. Bundan kırk yıl sonra, 1653’te, yazarları Shakespeare ile Fletcher olan Cardenio adlı bir oyun Kayıt Bürosu’nun defterine kaydedilmişti. Bu oyunun adı aslında Cervantes’in Don Quijote romanındaki ilginç bir karakterin adından alınmıştı. Shakespeare hayranları yıllarca bu oyunun metnini bulmak için kütüphanelere, kilise belgeliklerine, tavan aralarına, özel belgeliklere varıncaya dek girip araştırdılar. Shakespeare uzmanları özgün metni araştırırken bazı noktaları göz önünde bulundurmanın gerekliliğine inanıyorlardı. Charles Hamilton bunları şöyle sıralamıştır: “1. Oyun Shakespeare ile Fletcher’in 1653’te kayda geçen metninde bilinen sanatsal dokunuşlarını kapsamalıydı. 2. Oyunda o dönemdeki Cardenio, Cardenno ya da Cardenna başlığı olmalıydı. 3. Eğer metin bir yazmaysa, bunun Shakespeare’in de ortağı, oyuncusu ve yazarı olduğu “The King’s Men” topluluğu için yazılmış ve bu topluluk tarafından oynandığına dair belirtileri olmalıydı. 4. Eğer metin bir yazmaysa, bu metnin on yedinci yüzyılda yazıldığı dışında bir bahane taşımaması gerekiyordu ve tercihen tamamen ya da yarı yarıya Shakespeare ile Fletcher’in el yazılarını içermeliydi.


5. Eğer yazmanın üstünde bir tarih varsa, bu 1611 ile 1613 yılları arasında bir tarih olmalıydı; çünkü Palatin’in düğünü vesilesiyle I. James’in sarayındaki White Hall’da yapılan bu oyunun temsilinin kayda geçen tarihi 1613’tü. 6. Oyun, kaynaklardan biri olan Cervantes’in Don Quijote’sindeki Cardenio üzerine olan ünlü öyküden bazı izler taşımalıydı.” [2] Sonunda, British Museum Kütüphanesi’nde bütün bu gereklere uygun bir yazma bulundu. Bu yazmanın ön sayfasına sansürün koyduğu başlık The Second Maiden’s Tragedy idi. Adı değişik de olsa bunun Cardenio’nun özgün yazması olduğu anlaşıldı. Cardenio ya da The Second Maiden’s Tragedy, Pericles ve Cymbeline gibi, Shakespeare’in dehasının alacakaranlığında, son yazdığı şaşırtıcı oyunlarından biridir. Shakespeare bilginleri, onun bu son oyunlarının yazarın üstün ölçütlerine uygun olmadığı konusunda birçok neden göstermektedirler. Pericles’in zayıf kurgusu, Cymbeline’deki karakter yapısındaki eksikler Cardenio’da da görülebilir. Tiyatro ortağı, yazar ve oyuncu olarak çalışan Shakespeare artık yorulmuştu, büyük bir olasılıkla da hastaydı. Ölümünden beş yıl önce, büyük zorluklarla geçen hayatının yükünü taşıyordu; on bir yaşındaki oğlu Hamnet’in ölümü onu fazlasıyla sarsmıştı; çocukluğunun geçtiği ve çok sevdiği Stratford hasreti, bir de yakalandığı hastalık yüzünden imzasını bile doğru dürüst atamayacak duruma gelmişti. Holograf uzmanlarının incelemeleri sonucunda Cardenio metninin tamamının Shakespeare’in el yazısıyla yazılmış olduğu saptanmıştır; “i”lerin üstündeki noktalara kadar bu metin yazarın yazı özelliklerini içermektedir. Bu oyunun yarısı ya da büyük bir bölümü Shakespeare tarafından yazılmıştır.

Cardenio, aşağı yukarı yazarın son deha ürünü Fırtına’dan bir yıl önce yazılmasına karşın, Fırtına’daki parlaklığı içermez. Fırtına belki de Shakespeare’in sönmeden önceki son parlak alevidir. Elbette Cardenio’da da büyük ustanın dokunuşları vardır: Akıllıca bir kurgusu, hızlı gelişen bir olay dizisi, sert çatışmalar, müthiş bir merak öğesi, zorunlu sahneler, güçlü tümceler, beceriklice işlenmiş bulgu deyimler, başarılı bir konuşma örgüsü, iyi ve kötünün zaferi, bunların hepsi bu oyunda vardır. Onun deha ürünü büyük oyunlarıyla kıyaslanmazsa, Cardenio parlak bir Shakespeare oyunu sayılmalıdır. Cardenio’nun ortaya çıkmasında, esin perisi Cervantes’in Don Quijote’deki “The History of Cardenio” başlıklı öyküsüdür. Cervantes’in bu yapıtı 1612 yılında İngilizce’ye çevrilmiş ve yayımlanmıştı. Büyük bir olasılıkla Shakespeare oyununu, bu öyküden esinlenerek yazmıştır. Shakespeare’in Cardenio’su sahnede henüz prova edilirken Cervantes’in bu yapıtı kitap olarak çıkmıştı. Kitap satış rekoru kırmış ve “Cardenio’nun Öyküsü” hemen hemen her okur yazar İngiliz’in başucu kitap olmuştu. Shakespeare’in oyununda ana olay dizisinin üç kahramanı Leydi (romandaki adıyla Lucinda), Zorba (Fernando) ve Govianus (Cardenio)’dur. Shakespeare, “Cardenio’nun Öyküsü”nden etkilenmişti; o ve yardımcı yazarı John Fletcher ile bir tragi-komedya yazmak üzere kolları sıvadı. Baş kişilerin adlarını yukarda belirttiğimiz gibi değiştirdi, ama baş oyun kişisi Cardenio’nun adını Govianus’a değiştirdiği halde, oyunun adını Cardenio olarak bıraktı. Yine Leydi Lucinda’ya sadece Leydi derken, Kral Fernando’nun adını da Tyrant (Zorba) koydu. Shakespeare ana olay dizisini yazdı, Fletcher ise ikincil olay dizisini. Govianus-Leydi-Zorba karakterleriyle gelişen ana olay dizisi ve bunlara ilişkin tüm sahneler Shakespeare, Anselmus-Camilla-Votarius karakterleri arasında gelişen ikincil olay disizinin büyük bir kısmı da Fletcher tarafından yazıldı.

Son düzeltmeleri yine Shakespeare yapmıştır. Shakespeare’in özgün metni, ortağı olduğu topluluğun oyun düzeni defteri olarak hazırlanmıştır. Tiyatronun sahne amiri bu metinden her oyuncunun oynayacağı yeri yeniden temize çeker ve ezberlemeleri için oyunculara dağıtırdı. Böylece, aynı zamanda suflör görevini de üstlenmiş olurdu. Özgün metnin korunmasından sahne amiri sorumluydu. Bazen oyuncular bile özgün metni görmezlerdi. Onlar metinden tıpatıp aktarılmış kendi rollerinden sorumluydular. Bu yüzden, bugün prompt book, o dönemde yalnızca book denilen oyun düzeni defteri tiyatro dışından kimseye verilmezdi. Prova sırasında bu oyun düzeni defteri sahne amirinde olur, işi bitince bir dolaba kaldırılıp kilitlenirdi. Çünkü oyun düzeni defteri o tiyatronun özel malı sayılırdı. Sahne amiri metni baştan sona ezberler, gerekiyorsa ad değişikliklerini de yapardı. [3] Shakespeare tarafından yazılan ana olay dizisinin atmosferi ateşli ve yoğundur. Oyunun daha başlarında kötülüğün harekete geçmiş olduğunu hissederiz. Zorba olarak anılan Kral Fernando tahtı zorla ele geçirmiş ve Govianus’un (Cardenio’nun) sevgilisine göz dikmiş biridir. Kral olmanın gücü ya da zenginliği onu fazla ilgilendirmez.

İlk başta hoşgörülü ve nazik biri gibi görünen Kral Fernando’nun aslında bütün değerleri yok sayan bir Zorba olduğunu çok geçmeden anlarız. Tahtı Govianus’tan gasp eden Zorba, önce Govianus’un sarayda kalmasına rıza gösterir. Birçok dalkavuk soylu, Zorba’nın arkasındadır. Govianus’un sevgilisi Leydi’ye (Lucinda) olan tutkusunu açıkça beyan eder. Tahtı gasp etmesinin en büyük nedeni tutkun olduğu Leydi’yi kendi kraliçesi yapmak içindir. [4] Aslında, bu ilk bakışta gayet dürüst bir çabadır. Leydi’yi gözdesi yapmak değil, onunla evlenmek istemektedir. Bu yönden ilk başta Leydi’nin babası Helvetius’tan destek görür. Helvetius krallık içindeki yerini daha yükseklere taşımak için buna rıza gösterir. Kızı buna itiraz eder, ama o kızıyla yaptığı sert tartışmaya karşın, arabuluculuk yapmaya söz verir. Govianus, bilinçli bir biçimde Zorba’yı kızdırarak tutuklanmasını sağlar. Zorba daha sonra onu serbest bırakacaktır. Bu arada Govianus ile Leydi’nin etkili ve ikna edici konuşması karşısında Helvetius hatasını anlar ve kızının yanını tutar. Zorba’nın Leydi’ye olan tutkusu bir takıntı durumundadır. Leydi’yi yakalamaları için askerler gönderir.

İşte bu Zorba’nın en büyük hatası olur; Leydi, Govianus’un kılıcını alıp kendini öldürür. Bunu duyan Zorba çılgınca bir kararla Leydi’nin cesedini mezarından çıkarıp saraya getirir. Hamlet’teki ve Macbeth’teki gibi, Govianus, Leydi’nin cenazesinden sonra, dua etmek için onun mezarına gider. Ama mezarda Leydi’nin hayaleti Govianus’a gerçeği anlatır: Ben şimdi saraydayım, onun yatak odasında. Soğuk göğüslerimde hayat yeniden canlanmış gibi Beni taciz ediyor büyük bir ciddiyetle, Beni kucaklayıp okşuyor Ve sık sık da öpüyor hissiz, soğuk dudaklarımdan, Yüzümün solgunluğuna bakıp zaman zaman ağlıyor; Şehvet dolu gözlerinin zevki için Bazen de yüzüme renk verecek birini çağırıyor. (IV/4) Zorba, solgun yüzlü cesedi görsel olarak canlandırmak için cesedin yüzünün renklendirilmesini ister ve bir makyaj uzmanı bulunmasını emreder. Makyaj uzmanı gelir, bu kılık değiştirmiş olan Govianus’tur. Govianus cesedin dudaklarına zehirli bir boya sürer. Zorba büyük bir tutkuyla cesedi kucaklar ve dudaklarından öper, az sonra da ölür. Oyunun sonunda Govianus (Cardenio) yeniden tahta geçer. Helvetius ve soylular yanındadır. Govianus yeniden mezarına konularak huzura kavuşturulan sevgilisi Leydi’yi ilk ve son kraliçesi ilan eder: Yaşadığı sürece bize karşı sevgi dolu oluşuyla, Hayranlık duyduğumuz bu sevgilinin anısına, En büyük isteğimiz onun ölüsünü onurlandırmaktır. İlk ve son kraliçemiz olarak oturtun şu tahta, Onun kararlı sadakati bizi de güçlü kılsın. Bu barış sarayına geldiği andan bu yana, Sessizliklerin Kraliçesi olarak hüküm sürsün. (V/2) Shakespeare’in son yıllarında kaleme aldığı dört oyunu (Pericles, Cymbeline, Kış Masalı, Fırtına) ve Fletcher ile birlikte yazdığı iki oyun (İki Soylu Akraba, Cardenio) birer romanstır.

Atmosferleri birbirlerine çok benzer, aşk ve serüven yoğun bir biçimde olay dizisini ortaya çıkarır. Araştırmacı Payne, bu oyunların birbirlerine benzer yanları olduğunu, iyilik-kötülük çatışması ile krallığın yeniden kurulması ve tahta doğru kimsenin kral olarak geçmesini, buruk da olsa mutlu sonla bitmelerini örnek gösterir. [5] Shakespeare’in bu altı romansı iki grupta ele alınabilir: 1.Tehlikeli denizleri kapsayan oyunlar (Pericles, Kış Masalı ve Fırtına), 2. Büyülü bir atmosfer içinde karada geçen oyunlar (Cymbeline, Cardenio ve İki Soylu Akraba). Gerçek ile gerçeküstünün bir arada bulunduğu bu oyunlarda acımasızlık kadar ideal iyinin, güzelin de yeri vardır. Ama hepsinde gerçek ötesi bir şeyin hayati bir rol oynadığını görürüz. Bir kısmında kaprisli tanrılar aksiyonu ilerletirken, Cardenio’da karakterlerin kaderini Leydi’nin hayaleti çizer. Cardenio’da izlediğimiz teknik kusurlar bu son romanslarının tümünde vardır. Örneğin, “Karakterler genellikle ya saraydandır ya da soyludur ve davranışlarında psikolojik inandırıcılıktan uzaktır.” [6]Shakespeare’in bu son oyunlarındaki fantezi dünyası ile gerçekdışı karakterleri bir incelemeci şöyle açıklıyor: “Shakespeare’in son yıllarında yazdıkları [romans] oyunlar (…) yazarın kendi yaşamında arayıp da bulamadığı nitelikleri gerçekmiş gibi gösterir: Bu nitelikler saflık, masumiyet, kusursuz aşk, merhamet, fedakarlık, ruh huzuru ve mutlak mutluluktur. Bu nitelikler genellikle genç kahramanlara özgüdür; yazar bunları (…) hayatında tanıdığı en aykırı kalabalıkla çevrelemektedir.” [7] Birçok araştırmacı, seyircinin fantezi dünyasına daha çok rağbet ettiğini gören Shakespeare’in son yıllarında romanslara yönelip o büyük tragedyalarındaki gerçekçiliği terk ettiği düşüncesindedir. Ayrıca, Shakespeare’in de ortağı olduğu “The King’s Men” topluluğu 1608 yılında Londra’nın merkezindeki Blackfrians Tiyatrosu’nu alınca, bu tiyatro tragi-komik oyunların oynanmasına elverişli olduğu için de Shakespeare fantazi oyunlarına yönelmiş olabilir. Aşağı yukarı 14 m.

genişliğinde, 20 m. uzunluğunda olan bu dikdörtgen tiyatro salonu yalnızca 300 kişi alıyordu. Romanslar bu tiyatronun samimi havası için birebirdi. Mumlar ve fenerlerle aydınlatılan sahne Cardenio’nun gizemli havası için çok uygundu. Bu ahşap salonun akustiği de iyi olduğu için yazar, Cardenio’nun iki yerine şarkı eklemiştir. Prof. French ilginç incelemesinde Shakespeare’in romans oyunları üzerine şöyle yazıyor: “Her oyun farklı bir biçime sahiptir, ama hepsi kadınlara ilişkin değerlerin üstün geldiğini gösteren denemelerdir. (…) Bu oyunlarda cinsler arası çatışma, babalar ve kızları arasında geçer. (…) Bütün bu romanslarda kadın masumiyeti ve sadakati vurgulanmıştır.” [8] Cardenio’daki Leydi, Shakespeare’in şaşırtıcı imgeleminden çıkmış en gizemli kadın karakteridir. Kimilerine o sanki yaşamayan, bir heykeltraşın statik Venüs heykeliymiş gibi görünebilir. Ama şurası kesin: Yazar Leydi’yi mükemmel kadının temsilcisi olarak yaratmıştır; güzeldir, akıllıdır, masumdur, iradelidir, cesurdur ve sevdiğine ve sevdiğinin ideallerine bağlıdır. Onur ve haysiyetine dokunulamaz ve asla yozlaşamaz bir kadındır. Bu yüzden, olaylar geliştikçe onun karakterinde bir değişiklik olmaz. Bu açıdan, her yandan kuşatılmış, kararsız Govianus ile psikopat ve aşk işkencesi içindeki Zorba ile kesin bir karşıtlık gösterir.

Oyun boyunca Govianus da, Zorba da duygularıyla sürekli savaş durumunda ve değişkendirler. Leydi büyük bir saygınlık ve soylulukla namusunu korur, gösterişsiz, cesur bir kararla kendini öldürür. Kimse onu intihar ettiği için suçlamaz. Onu iffeti öldürmüştür. Leydi’nin o etkili hayaleti bile, birçok hayaletin aksine intikam aramaz, Govianus’tan bedenini Zorba’nın tacizinden kurtarmasını ister. Hayaletin mezardaki ilk görünüşü için Shakespeare’in açıklaması şöyle: (Birden rüzgar sesine benzeyen bir hışırtı işitilir; mezar odasının kapıları açılıp kapanır, lahdin üstünden göz kamaştırıcı bir ışık gelir; ışıkta Govianus’un sevgili Leydi’si ölüme gittiği beyaz giysiler için de görünür, her yanı değerli mücevherlerle kaplıdır, göğsünün üstünde büyük boy bir haç vardır.) (IV/4) Hayaletin ikinci görünüşü sarayda Zorba tarafından bedeni tacize uğradıktan sonradır. Bu kez ilk görünüşündeki dehşet olmasa bile yine etkilidir. Askerlerin Leydi’nin cesedini taşıdıkları sahne bir ara oyun gibidir: (Cesedi bir koltuğa oturtmuş olarak getirirler, yüzün ve ellerin solukluğunu bir nebze giderecek şekilde cesede siyah kadife bir elbise giydirilmiştir; göğsünde inciyle kaplanmış bir haç bulunan güzel bir kolye vardır. Zorba bir süre sessiz durur, müzik çalar. Zorba cesedi getiren askerlere saygı göstermeleri için işaret eder. Kendi de cesedin önünde eğilerek elini öper.) (V/2) Böyle bir törensel ara oyun benzeri, Shakespeare’in yine Fletcher ile birlikte yazdığı İki Soylu Akraba’da da vardır: (Yumuşak bir müzik. Emilia beyazlar giymiştir, saçları omuzlarına kadar açılmıştır, bir buğday çelengi taşır; beyazlar giymiş bir kadın eteğinin kuyruğunu tutar, saçları çiçeklerle süslenmiştir. Onun önünde bir başka kadın, üstünde tütsü ve güzel kokular olan gümüşten bir dişi geyik taşımaktadır; bu Artemis sunağına konulacaktır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir