William Shakespeare – Kral Lear

Kral Lear, 1607 yılının 26 Aralık gecesi, sarayın “Whitehall” denilen salonunda oynanmıştır. Böylece, Telif Hakları Dairesi kaydına da bu tarihte geçmiştir. [1] Birinci Quarto 1608’de yayımlanmıştır. [2] İkinci Quarto aynı metinle 1619’da [3] , Üçüncü bir Quarto da 1655 yılında basılmıştır. 1623’te yayımlanan Birinci Folio’da, Quarto’da olmayan, Shakespeare’e ait yüz yeni dize izlenir. [4] Buna karşılık, Birinci Quarto’da da, Folio’da olmayan yaklaşık üç yüz dize bulunmaktadır. [5] III. Perde, 2. Sahne’nin sonundaki Soytarı’nın çıkış tiradı Folio’larda bulunmasına karşılık, Quarto’larda yoktur ve bu tirad çoğu Shakespeare araştırıcısı tarafından sonradan Soytarı’yı oynayan bir oyuncunun eki olarak kabul edilmiştir. Bu tirad dışındaki bütün dizelerin kesinlikle Shakespeare’e ait olduğu herkesçe kabul edilmektedir. Folio’daki budamaların çoğu, sahneye uygulanışında yapılmıştır; bu yüzden Folio’yu Kral Lear’in sahne metni olarak kabul etmek doğru olur. Ancak budamaların, yazarın kendisi tarafından yapıldığı üzerine de bir belgeye rastlanmamıştır. Quarto ile Folio arasındaki farklar da Shakespeare’in oyununu yeniden yazdığını gösteren bir delil değildir. Globe Tiyatrosu’nun oyun düzeni defteri de, Quarto ile Folio arasındaki bu farklılığı bize aydınlatacak durumda değildir. [6] Budamaları dışında, Folio daha yetkin bir metindir; ancak Quarto’da doğru olanlar da Folio’da yanlıştır.


Bu iki metnin karşılaştırmasında, araştırıcı ya da yönetmen sağduyusunu kullanıp doğru olanı bulmak zorundadır. Oyun, büyük bir olasılıkla 1605 yılının sonu ile 1606’nın başları arasındaki bir süre içinde yazılmıştır. Yazılış tarihini bulma açısından kanıtları söyle sıralayabiliriz: 1. Yukarıda belirtildiği gibi oyun 26 Aralık 1607’de, Ermiş Stephen Gecesi, sarayda, kralın önünde oynanmış ve kayda geçirilmiştir. Bu tarih oyunun yazılışının son sınırıdır. 2. Edgar tarafından III. Perde 4. Sahne’de ve IV. Perde 1. Sahne’de adları verilen cinlerin ya da kötü ruhların kaynağı, Harsnet’in 1603’te yayımladığı Declaration of Egregious Popish Impostures adlı kitabıdır. Bu kitaptan alındığı belli olan adlar, ayrıca II. Perde, 4. Sahne’de, III. Perde 4.

ve 6. sahnelerde, IV. Perde 1. Sahne’de geçer. Öyleyse, bu oyun 1603’ten önce de yazılmamıştır. 3. I. Perde’nin 2. Sahne’sinde, Gloucester, “Şu son günlerdeki güneş ve ay tutulmaları hiç de hayra alamet değil,” der. Nitekim, 1605 yılının Eylül ayında ay, Ekim ayında da güneş tutulmuştur. [7] Bu tutulmalar o dönemdeki İngiliz halkını çok korkutmuş ve bunun kötü sonuçlar doğuracağı düşüncesi yaygınlaşmıştır. Kral Lear’in, ay ve güneş tutulmaları güncelliği içinde yazılmış olması büyük bir olasılıktır. 4. Aynı sahnede Gloucester, “kentlerde ayaklanmalar”dan, “sarayda ihanetler”den söz eder ki, bu da 5 Kasım 1605 günü ortaya çıkarılan “Barut Suikastı”nı (Gunpowder Plot) [8] çağrıştırmaktadır. Gloucester’ın “Hayatımızın o güzel günleri geçti artık… Hile, yalan dolan, ihanet ve her türlü yıkıcı düzenler peşimizi bırakmayacak artık… ta mezara kadar,” sözleri de bu oyunun o sıralarda ya da bu olaydan kısa bir süre sonra yazıldığını göstermektedir.

5. Başka güçlü bir kanıt, III. Perde, 4. Sahne’nin bitiminde Edgar’ın, “Britanyalı kanı kokuyor burası,” sözleridir. 1596 yılında yayımlanan Nash’ın risalesinde bu dize “Bir İngiliz’in kan kokusunu alıyorum”dur. “İngiliz” sözcüğünün “Britanyalı” olarak değiştirilmiş olması, büyük bir olasılıkla İskoç Kralı’nın I. James olarak 1603’te Britanya tahtına oturmuş olmasından dolayıdır. [9] Lear (Llyr ya da Ler), eski Britonların mitologyasında önemli yeri olan bir figürdür. İrlanda ve Galya folklorunda çocukları üzerine öyküler vardır. Monmouth’lu Geoffrey, on ikinci yüzyılda yazdığı Historia Regum Britanniae adlı yapıtına Lear’in üç kızı hakkında yazılmış olan bir halk masalını eklemiştir. Holinshed, bu masalı Chronicle’ına aktarmış, sonra da Spenser Faerie Queene, John Higgins 1574’te A Mirrour for Magistrates adlı yapıtlarında bu masaldan söz etmişlerdir. Bütün bu yapıtlar, okuyan Elizabeth dönemi insanları için bilinen kaynaklardı. Bu öykü, 1594’te “tarihsel oyun” olarak kayda geçen ve 1605’te basılan, sonra yine “trajik tarih” olarak ikinci kez kayda geçen The True Chronicle History of King Leir and His Three Daughters adıyla oyunlaştırılmıştır. Shakespeare’in tragedyası için ana kaynak Holinshed’dir. Burada soylu Baldud’un oğlu, Kral Leir ve üç kızından söz edilir.

Kızları Gonorilla, Regan ve Cordeilla’dır ve kızların en küçüğü olan Cordeilla, hem karakter hem de ruh sağlığı açısından ablalarından üstündür. Leir, yaşlanınca ülkesini üç kızı arasında paylaştırmak ister, ama önce kızlarının onu ne kadar sevdiğini anlamak için onlara sorar. Büyük kızlar, sevgilerinin büyüklüğünü abartarak, sözlerle süsleyerek gösterirken, küçük kız Cordeilla, gerçek sevgisini Leir’in istediği gibi dile getiremez ve mirastan da pay alamaz. Leir, büyük kızlarının birini Cornewal Dükü Henninus’la, öbürünü de Albania Dükü Maglanus’la evlendirir. Ölümünden sonra da topraklarının ikiye bölünerek bu iki dükalık arasında paylaştırılmasını vasiyet eder. Cordeilla ise avucunu yalar. Bu olaydan sonra, Galya Prensi Aganippus, Cordeilla ile evlenmek ister. Kral Leir de onu çeyizsiz bu prense verir. Kral yaşlanınca, her iki dük, onun ölümünü beklemeden toprakları paylaşırlar ve krala da aylık bağlarlar. Karılarının birbiriyle yarışmasından dolayı da bu aylık giderek azalır. Sonunda Leir, Galya’ya sığınmak zorunda kalır. Kral, orada, Cordeilla ve kocası Galya Prensi tarafından çok sıcak bir şekilde karşılanır. Aganippus, büyük kızlarının Leir’e çok kötü davrandıklarını öğrenince ordusuyla Britanya’yı istila eder. Asi dükler bu savaşta öldürülür ve Leir tahtına kavuşur. Leir kendisinden sonra tahta kızı Cordeilla’nın geçeceğini resmen duyurur.

Leir, iki yıl daha Britanya’yı yönetir ve huzur içinde ölür. O ölünce, tahta geçen Cordeilla ülkeyi beş yıl yönetir. Bu arada kocası Galya Prensi ölür. Cordeilla’nın hükümranlığının beşinci yılı tamamlanırken, Gonorilla ile Regan’ın kuzenleri, Britanya tahtında bir kadın istemedikleri için ona karşı savaş açarlar. Savaş sonunda Cordeilla’yı tutsak edip hapsederler. Cordeilla buna dayanamayarak hapishanede kendini öldürür. Holinshed’in Chronicle’ındaki öykünün özeti bu. Higgins’in yapıtındaki öykü de aşağı yukarı böyledir. Görüldüğü gibi, Shakespeare, konuyu almış, ama onu epeyce değiştirmiştir. Holinshed’de Lear huzur içinde ölür. Cordelia beş yıl hükümranlık eder; trajik son Lear ile değil, Cordelia ile gelir. Shakespeare, bu efsaneden çok, bu efsanenin etkili bir dramatik kurgusuyla ilgilenmiştir. Konu onun için bir tramplen olmuş ve bu atlayıştan Kral Lear gibi bir başyapıt ortaya çıkmıştır. Holinshed’in öyküsündeki biri mutlu, biri trajik iki gelişme, bu oyunda bir trajik aksiyonla birleştirilmiştir. Kuzenlerin Cordeilla ile savaşı, tragedyada Cordelia’nın kardeşleriyle plan savaşına dönüşmüştür.

Holinshed’de savaşı kazanan Cordeilla’dır, bu tragedyada ise yenilen Cordelia’dır. Cordelia’nın ölümü intihar değil, cinayettir. Shakespeare, böylece insan doğası üzerinde derinlemesine gelişen çok etkileyici bir ilişkiler zinciri kurarken, kendine özgü bir oyun yapısını da ortaya çıkarmıştı. [10] Holinshed’de başrolde Cordeilla’yken, bu tragedyada baş oyun kişisi Lear’dir. Az önce sözünü ettiğiniz, 1594’te kayıtlara geçen ve 1605’te basılan The True Chronicle History of King Leir’i ele aldığımızda görürüz ki, Shakespeare bu oyundan hemen hemen hiç yararlanmamıştır. Her şeyden önce bu yazarı bilinmeyen oyun bir tragedya değil, bir “tarih öyküsüdür” ve Holinshed’deki gibi, Cordelia’nın zaferi ve Lear’in yeniden tahta geçmesiyle sona erer. Shakespeare, ancak bu oyundan, yeni bir oyun yazmak için etkilenmiş olabilir. [11] Anonim oyunda Kent’in yerinde Perillus vardır. Perillus yaşlı başlı, karşı çıkışlarında yumuşak, yaşlı bir adamdır. Oysa Kent daha etkin, kişilikli ve işlevseldir. Perillus, Kent gibi sürgüne gönderilmez. Anonim oyunda Regan’ın babasını öldürmek için tuttuğu Haberci, bu tragedyada Oswald’ı çağrıştırır; ama karakter boyutları açısından “sırıtkan serseri” Oswald, Haberci’den çok daha inandırıcı, değişik ve renklidir. Shakespeare, Spenser’e, (Cordeilla ya da Cordella yerine) yalnızca Cordelia adını borçludur. Başka hiçbir şey değil. Cordelia’nın, I.

Perde, 1. Sahne’deki, ileride evleneceği erkek üzerine söylediği sözler, çok zorlanırsa belki Higgins’ın şiirindeki iki dizeyi anımsatabilir. [12] Öbür yanda, Gloucester ile iki oğlu bu eski öyküde yer almaz. Onların öyküsü Sidney’in Arcadia adlı yapıtının ikinci bölümünde yer alan “Nankör Paphlagonya Kralı ile İyi Oğlu” adlı episoddan alınmıştır. Shakespeare, bu öyküyü öylesine ustaca oyunun kurgusu içine oturtmuştur ki, ana olay dizisi ile yan olay dizisi birbirinin ayrılmayacak parçaları durumuna girmiştir; çünkü bu tragedyanın sonucunu getiren egemen öğe Edmund’un kötülüğüdür. Shakespeare’in başvurduğu bütün bu kaynaklar yalnızca onu şurdan ve burdan ateşleyen kıvılcımlar olmuştur. Bu tragedyanın kurgusu, karakterleri, felsefeli konuşmaları, evrenselliği, zamanaşımına uğramayacak insancıllığı ile ortaya çıkan görünüm, Shakespeare’in hiçbir tragedyasında bulamadığımız ölçülere ve boyutlara ulaşır. Özellikle, Shakespeare bilgini Wilson Knight’ın bu tragedyanın yapısına iyice kaynaşmış olarak bulduğu grotesk özellikler, [13] tragedya-komedya ikilemi, bu başyapıtın kendine özgü niteliklerinin başında yer almaktadır. Kral Lear’de, insan doğası üzerine bazı temel sorunlar ortaya atılırken, anında verilen parlak yanıtların yetersiz olduğunun vurgulanması ve dolayısıyla ilişkilerinin karmaşıklığı içinde siyasal ve toplumsal olanın araştırılması da yer aldığından, bu tragedya, en büyük sanat yapıtlarında bulunan şu üç özelliği kapsar: 1. evrensellik, her çağa, her döneme bir şeyler anlatacak boyutluluk, 2. yazarın öz yaşamında büyük bir duyarlılıkla algıladığı insancıl özellikler ve 3. uygarlığın değişim dönemlerindeki çok az sanat yapıtında bulunan bilinçli bakış açısı. Kısacası bu tragedya, insancıldoğal, siyasal ve toplumsal düzlemlerde insanın rolü üzerinde evrensel bir alegoridir. Kral Lear’in teması dünyanın yozlaşıp çökmesidir. Oyun, tarihsel oyunlar gibi, krallığın paylaştırılması ile başlar ve yine tarihsel oyunlar gibi, yeni bir yönetimin gelişiyle sona erer.

Ancak tarihsel oyunların ve tragedyaların tersine, bu oyunda yeni bir dünya kurulmaz, hatta o dünya iflah olmaz. Kral Lear’de genç, dinamik ve kararlı bir Fortinbras, soğukkanlı bir Octavius ya da “sofralara et, gecelere uyku” sağlayacak bir Malcolm yoktur. Tarihsel oyunların, tragedyaların sonunda genellikle taç giyen yeni krallar vardır. Bu tragedyada böyle bir şey bulamayız. Bütün önemli kişiler ya ölmüş ya da öldürülmüştür. Bunlardan geriye kalan Albany, Kent ve Edgar ise bu çöken dünyanın yıkılmış kalıntılarıdır. Bu çöküş, oyunda iki düzlemde ele alınmıştır: Bunlardan biri insan-insan ilişkilerini suç ortamında işleyen fiziksel aksiyon düzlemi, öteki de insan-doğa ilişkilerini evrensel ahlak ortamında ele alan tinsel aksiyon düzlemidir. İnsan-insan ilişkilerinin bulunduğu düzlem bir dizi cinayet dünyasıdır. Goneril’in, Regan’ın Cornwall’un, Edmund’un, Oswald’ın acımasız dünyasıdır bu. Ama bu dünyanın sorumluları yalnızca bu kişiler değillerdir, bu dünyadan Lear de, Gloucester da sorumludurlar ve tragedyanın sonunda hepsi evrensel adaletin elinden kurtulamazlar. Bunların içinden yalnızca Cordelia bunların hiçbirinden sorumlu olmayabilir. Ancak o da dürüstlüğünün ve çevresine uyamamanın kurbanıdır. Onun hapishanede bir asker tarafından asılarak öldürülmesi trajiktir; hatta bu, Cordelia’yı oyunun en trajik kişisi durumuna getirir.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir