Yilmaz Aydin – Aztekler

Bu kitabın konusunu oluşturan Aztek toplumu, Meksika topraklarında yaklaşık iki yüzyıl boyunca yaşamış bir halktır. Bu uygarlıkla ilgili bilgiler, kodeks adı verilen el yazmalarına dayanmaktadır. Farklı isimlerdeki bu kodeksler, Azteklerin Tarihi ve ya şam şekilleri hakkında çok önemli bilgiler içermektedir. Odžrneğin Tiro de la Peregrinación ya da Kodeks Boturini olarak bilinen el yazması, Azteklerin göç taslağının bulunduğu bir belgedir. Göçün resmedildiği Kodeks Boturini, 1530- 1541 arasında, adı bilinmeyen Aztekli bir yazar tarafından resmedilmiştir. Bu el yazmas ının diğerlerinden farkı, alışılmışın dışında olarak birçok sayfa yerine dört buçuk metre uzunluğunda tek bir incir ağacı kabuğuna yazılmış olmasıdır. Yazar, daha sonra bu sayfayı tek tek katlamıştır. Kodeksin yirmi ikinci sayfas ının ortasında bir yarık vardır ki, yazarın bu noktada yazmayı bitirmek isteyip istemediği anlaşılmamaktadır. Diğer Aztek el yazmalarından farklı olarak bu el yazması renkli değildir, siyah mürekkeple yazılmıştır. Tiro de la Peregrinación’da Aztekler yedi mağara ya da yedi aile, klan ya da yedi toplum anlamında resmedilir. Aslında bu bölgeden yapılmış birçok göç vardır. Meksikalılar yani Aztekler ise Aztlan’dan ayrılan en son kabiledir. Göç taslağında bu kuzey kökenli toplum, bugünkü Meksika’nın Nayarit eyaletinden çıkıyormuş gibi resmedilmektedirler. Diğer versiyonlarda ise göçün başlangıç noktası kuzeybatıyı işaret etmektedir. Ancak buranın tam olarak neresi olduğu kesinlik kazanamamıştır.


Anlaşılacağı gibi Aztekler, tamamen nereden çıktıkları muamma olan bir topluluk olarak, bir anda Meksika topraklarında karşımıza çıkmaktadırlar. Tar ımı, sanatı, zanaatı nasıl öğrendikleri, onları Meksika topraklarına yönelten neden ya da nedenlerin ne olduğu bugün bile bir sır perdesinin arkasında gizlidir. İşte kitap boyunca, hem Azteklerin esrarını bugün bile koruyan bu göç hikâyelerini inceleyeceğiz, hem de uygarlık düzeyine ulaşmalarında esas teşkil eden tarım, sanat ve zanaat alanındaki ilerleyişlerine yakından şahit olacağız. Ayrıca Azteklerin eğitim ve aileye verdikleri derin önemden bahsederken, bugün bile popülerliğini koruyan Aztek yiyecekleri ve içecekleri hakkında da kısa bilgiler aktaracağız. AZTEKLER VE MEKSİKA’NIN DOĞUŞU AZTEKLERİN MEKSİKA TOPRAKLARINA AYAK BASMALARININ ARDINDAKİSIR Meksika, Kuzey Amerika’nın tarihi çok eskilere dayanan tek ülkesidir. Tarih öncesi dönemlerden itibaren çeşitli halklara ev sahipliği yapan bu topraklardaki devletlerin bir kısmı son derece gelişmiş, bir kısmı ise oldukça yoksuldu. Bu halklar hâlâ ok ve yay kullanarak savaşıyorlardı. İşte bunlardan biri de Azteklerin atalarıydı. Aztekler bu topraklara ünlü Maya ve Toltek uygarlıklarından sonra gelmişlerdir. Bu topraklarda ilk büyük uygarlığı Toltekler kurmuşlardır. Ancak M.S. 980‘de Meksika platosunda Tula şehrini kuran Tolteklerle diğer Meksika şehir devletleri arasında, özellikle M.S. 1OO0’den sonra, sürekli bir savaş hali hüküm sürmeye başlamıştır.

Ancak Tolteklerin Tula şehrini 1168 yılında kaybetmesinin ardından başkent, Rahip Kral Quetzalcoatl tarafından boşaltılmıştır. Toltekler plato ve çevresindeki topraklara da ğılmak zorunda kalırken, Azteklerden önce Kuzey’den bu topraklara gelmiş olan Çiçimekler, Tolteklerle kurduklar ı yakın iletişim sonucunda uygarlaşarak bu bölgelere yayılmışlardır. Bu yayılım, ardından onlarca derebeyliğinin kurulmasını getirmiş ve başkentleri neredeyse birbirine birkaç kilometre yakınlıkta olan bir sistem kurulmuştur. Merkez -bölgesinde birçok lagün ve göl bulunan bu topraklara en son ayak basan halksa Azteklerdir. Eski Meksika’da yakla şık 300 yıl hüküm süren Aztekler, Amerika’nın Kolomb öncesi insanları olarak da tanınmışlardır. 1168’de Meksika’ya ulaşan bu göçmen kabile, Tolteklerin hâkimiyetindeki Meksika Platosu’na ilk geldiklerinde avcılık ve toplayıcılık yapmaya başlamışlardır. Ancak Toltekler zayıflayıp topraklarını terk etmek zorunda kalınca Aztekler de güneye göç etmişlerdir. Fakat Aztekler, yaşadıkları pagan din ve bu dinin batıl uygulamaları nedeniyle çevrelerinde barbar kişiler olarak tanınmışlardır. Bu nedenle de gittikleri hiçbir yerde kabul edilmemi ş ve ikinci sınıf bir halk konumunda olmuşlardır. Aztekler ilk olarak Texcoco Gölü’nün batı kıyısındaki Chapultepec’te yerleşik düzene geçmek istemişlerdir. Ama onları bu topraklarda kabul etmek istemeyen komşu halkların dikkatini çekmiş ve büyük kayıplar vererek 1299’a doğru Texcoco Gölü’nün güneyindeki Cohluacan yakınlarına çekilmek zorunda kalmışlardır, i şte bu süreç Azteklerin Toltekleştiği bir dönemdir. Bu dönemde yerel hükümdardan vesayet koşuluyla yakın bir alanda yerleşme izni aldılar. Bu dönem Azteklerin soluklandığı bir dönemdir; ancak çok kısa sürmüştür. Aztekler yeniden yerlerinden edilmişlerdir. 1325 yılına kadar bu toprakların farklı yerlerinde yaşam sürmek zorunda kalan Aztekler, ancak 150 yıl kadar sonra yerleşik bir halk olma imkânına kavuşmuşlardır.

Siouan dil ailesine ait olan Nahuatl dilini konuşan Aztekler güçlü bir kabile olma imkânını ancak bu tarihten sonra bulabilmişlerdir. Ancak daha bu dönemde Orta Meksika’ya medeniyet gelmi ştir. (Azteklerin adı efsanevi anayurtları için kullanılan Aztla isminden gelmektedir. Diğer adlarından olan Tenoçka, ataları olan Tenoch’dan gelmektedir. Ayn ı şekilde onlar için kullanılan diğer bir isim “Meksika” adı da uygarlıklarını kurdukları Texcoco Gölü’nün mistik adı olan Metzliapan (Ay Gölü) ile ilişkilendirilmektedir.) Uzun göçleri sonunda bugünkü Meksiko City’nin bir bölümünü kapsayan Texcoco Gölü civarındaki Anahuac Vadisi’ne, yani bugünküadıyla Meksika Vadisi’ne varan Aztekler, buran ın halkı tarafından kabul görmüş ve çevre bölgelere yerleşmeye başlamışlardır. Ancak yan bölgede yaşayan Tepanekler Aztekleri kabul etmek istememi ş ve onları gölün bataklıklarına sürmüşlerdir. Tepaneklerin, Aztekleri bu bölgeye itmelerindeki nedenlerden biri, buralar ın yaşamak için imkânsız bir bölge olduğunu düşünmeleridir. Tepanekler Azteklerin doğal olarak bu toprakları terk edeceklerine inanmışlardır. Oysa geli şmeler tam aksine bir seyir izlemiş ve bu topraklar onların uygarlıklarının temellerini attıkları yer olmuştur. Aztekler efsanede söylendiği ileri sürülen “ağzında bir yılanla kaktüse tünemiş olan kartalı” gördükleri bu toprakları ele geçirmişlerdir. Uzun ve s ıkıntılı bir dönemin ardından buralara hâkim olmuşlardır. İşaretin bulunduğu yerde, sonraki sayfalarda ayrıntılarıyla değineceğimiz ünlü Aztek başkenti, Tenochtitlan’ ı, inşa etmeye başlamışlardır. Yani günümüzün Meksiko City’sini… “Beyaz Ülke” Bir Efsane mi, Yoksa… Aztekler nereden gelmişlerdir? Bu soruya günümüzde bile hala net bir cevap bulunmuş değildir. Cevap hep Aztek efsaneleriyle ya da yapılan belgesel araştırmalardan elde edilen belirsiz ipuçlarıyla sınırlı kalmıştır.

Çünkü Texcoco Gölü k ıyılarına yerleşene kadar bu kabilenin tarihi gerçekten de büyük bir soru işaretidir. Aztek efsaneleri kaynak alınırsa, Meksika’ya gelen son kabile Azteklerdir. Ancak Azteklerin Meksika’ya nereden geldikleri kesinlik kazanmamıştır. Eldeki resimli yazıtlarca fragmanlar şeklinde olan veriler, diğer Aztek kaynakları esas alınarak hazırlanan sömürge tarihçeleri ve yapılan arkeolojik kazılar, Aztekleri ancak 13. yüzyılda Meksika Vadisi’ne kadar takip edebilmektedir. Bundan öncesine ulaşamamaktadır. Kökenlerinin dayandığı toprakların, yani Aztek ana vatanının neresi olduğu konusu esrarını korumaktadır. Verilen kimi bilgiler, Azteklerin gelenek ve göreneklerinden yola çıkılarak yapılan tahminleri içerir ki, bu tahminlere göre Azteklerin, 13. yüzyılda kuzey çöllerinden Meksika Merkez Yaylalarına göçen; avcılıkla ve kısmen de tarımla uğraşan göçebe bir kavim oldukları bilgisi elde edilmektedir. Araştırmacılar artık Azteklerin kuzeyden Orta Meksika’ya göç ettikleri konusunda hem ϐikirdirler. Ancak Azteklerin bundan önceki çıkış noktaları tam bir muammadır. Sadece sözlü değil, kodeksler gibi çeşitli orijinal belgelere dayanılarak elde edilen bilgilerden de Azteklerin geçmişiyle ilgili ancak çok az bilgi edinebilmekteyiz. Odžrneğin Kodeks Boturini gibi kaynaklar Aztek kabilesinin ana yurdunun Azt-lan “Beyaz Yer” olduğunu resmeder. Gerçekten Aztek efsanelerine dayanılarak da yapılan bu türdeki araştırmalar bizi Aztlan’a; değişik kaynaklarda geçen adlarıyla “Beyaz Ülke, turnalar ülkesi, beyaz, yer” adı verilen bu yere götürmektedir. Aztek efsanelerinde bu yurdun Azteklerin ilk ataları olan Itzac-mixcoatl ve eşi llancue’nun evi olduğu söylenmektedir.

Bu çiftin oğullarından oluşan kabileler arasında Aztekler de bulunmaktadır. Bu kavimlerin kullandıkları ortak dilse Nahuatl dilidir. Ancak yine de Aztlan’ ın ne yeri ne de nasıl bir yer olduğu hakkında net bir bilgi yoktur. Hatta böyle bir yerin var olup olmadığı dahi bugün şüpheli bir konudur. (Azt-lan “Beyaz ülke, beyaz yer” ya da “balıkçılların yeri” anlamına gelen ve bir Nahuatl kelimesi olan Aztatl’dan gelir. Nahuatl diline göre, Aztlan’ın anlamı ikinci hecenin kökeninden çıkar, “-tlan “onun yeri” demektir. Azteklerin adı ise Azteca’dan gelir. Azteca’nın kaynağı ise Aztlan’dır.) Bazı tarihçiler Aztlan’ın Meksika’nın kuzey batısı olduğunu iddia ederler. Bazı kaynaklardaysa Aztlan ülkesinin bir gölün ortasında bulunan sazlık bir ada olduğu yönünde tahminler öne sürülmüştür. Tabii bu, Aztlan’ ın varlığına inanan tarihçilerin öne sürdüğü bir tezden öteye gitmemektedir. Kimi uzmanlar Aztlan’ ın Michoacan, Jalisco ya da Guanajuato eyaletlerindeki göllerden biri olduğunu düşünürken, kimileri de bu yerin daha uzaklarda, Pasifik kıyısında olan Nayarit eyaletindeki Mexcaltitlan lagünü olduğuna inanmaktadırlar. 7 Rakamının Sırrı Azteklerle ilgili biraz daha araştırma yapıldığında, Aztlan’la ilgili bilgilerde bazı detaylar göze çarpar. Örneğin Aztlan’ın yedi rakamıyla çok ilişkili bir yer olduğu gibi… Eduard Seler’in Wo log Aztlan, die Heimat der Azteken? (Az-teklerin Anayurdu Aztlan Nerededir?) adlı eserinde Aztlan’la ilgili farklı birtakım bilgiler verilmektedir. Bu eserde Aztlan, kimi zaman Yedi Mağara Aztlan’ı olarak da adlandırılmaktadır.

Çünkü Aztlan’la yedi sayısının yakın ilişkisi olduğuna inanılmaktadır. Efsanelerde söylendiğine göre, dünyanın iç bölgesindeki yedi mağaradan -chicomoztoc’dan – çıkan yedi kabile bulunmakladır: Xochimilca, Tlahuica, Acolhua, Tlaxcalan, Tepaneca, Chalca ve Mexica. Her biri farklı bir Nahua grubunu temsil etmesine rağmen, ortak dilden dolayı bu kişilere Nahua halkı yani Nahuatlaca adı verilmiştir. Ayr ıca Azteklerden elde edilen kodekslerde, buranın, içinde altı türbeyle çevrili bir piramidi olan, yedi tapınağından tanınabileceğine dair de bilgiler bulunmaktadır. Yine ünlü misyoner Fray Bernardino de Sahagun, Historia de las cosas de la Nueva España (Yeni İspanya Kıyılarının Tarihi) adlı, yerli halkın Nahuatl dilinde yazdıkları metinleri kullanarak hazırladığı eserinde, Azteklerin Aztlan’dan kabile halindeki göçünden bahsetmektedir. Buradan elde edilen bilgilere göre yedi kabile Aztlan denilen yerden sandallarıyla hareket ederek burayı terk etmiştir. Ancak resimli kitaplarda gösterilen ve bu yolculuk sırasında geçtikleri ifade edilen coğraϐi belirtecin anlamı henüz çözülememiştir. Anlaşılan odur ki, yedi kavim önce yedi mağaradan çıkıp Aztlan’a varmışlar, daha sonra da buradan sandallara binerek yeni yurtlarına doğru göç etmişlerdir. Bu yedi kavmin sonuncusu olan Meksikalılar güneye doğru yönelmiş ve Azteka adını almışlardır. Kendilerine yeni bir yurt edinmek için Aztlan’dan sonra yeni bir arayış içine giren bu kişiler, kendilerine bildirilen işareti aramaya başlamışlardır. (Meksikalı Aztekler, kendilerini Azt’ler olarak tanımlamaktadırlar. Bu kavim, batıda Aztlan adında “sularla çevrili bir dağın bulunduğu bir ülke”den geldiklerinisöylemekledirler.) Kitabın yazan Sahagun bu yolculuk boyunca Azteklerin uğradıkları yerlere çeşitli isimler vermiş ve onların karayı ilk gördükleri yere de ” Panotlan” yani “denizleri vareden yer” adını koymuştur. Konunun uzmanları Sahagun’un Panotlan dediği bu yerin Guetamala olabileceği yönünde görüş birliğine varmışlardır. Azteklerin kendileri Aztlan’ın varlığına inanmışlar mıydı? Elde edilen bazı bilgiler Aztlan’ın aslında hayali bir yer olduğunu Azteklerin de bildiğini göstermektedir.

Çünkü Aztekler Aztlan’ ı, coğrafı̂bir yerleşim yerinden daha çok efsanevi bir yer olarak algılamışlardır. Bazı kaynaklara göre Azteklerin altıncı hükümdarı 1. Montezuma, kendi hükümdarlığı sırasında rahiplerden oluşan bir gruba Aztlan’ı ziyaret etmelerini emretmişti. Emri alan grup kuzeye doğru gidip Tula şehrindeki Toltec harabelerinden geçmişlerdi. Ardından da, kendilerine Meksika topraklarına girişleri sırasında yol gösterip sözde yerleşecekleri yer hakkında kehanette bulunduğuna inandıkları reisleri Huitzilopochtli’nin doğum yeri olarak bilinen yere gitmişlerdi.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir