Yusuf Has Hacip – Kutadgu Bilgi

Kitab atı urdum Kutadgu Bilig, Kutadsu oluglıka tutsu elig Sözüm söyledim men bitidim bitig, Sunup iki ajunnu tutgu elig Kişi iki ajunnı tutsa kutun, Kutadmış bolur bu sözüm çın bütün Bu Kün-Togdı ilig tidim söz başı Yörügin, ayayın ay edgü kişi! Basa aydım emdi bu Ay Toldı’nı Anıngdın yaruyur ıduk kut küni Bu Kün Togdı tigli törü ol köni Bu Ay Toldı tigli kut ol kör anı Basa aydım emdi kör Ögdülmişig Ukuş atı ol bu bedütür kişig Anıngdın basası bu Odgurmış ol Munı akıbet tip özüm yörmiş ol Bu tört neng öze sözledim men sözüg Okısa açılgay yitig kıl közüg Sevinçin yorıglı ay edgü yigit Sözümni yava kılma könglün eşit Katıglan yangılma könilik yolın Yigitlik yava kılma asgın alın Küsüş tut yigitlik keçer sinde terk Kaçar bu tiriglik neçe tutsa berk Seningde bar erken yigitlik gücü Yava kılma ta‘at tapug kıl tuçı Küser men yigitlikke öknür özüm Ökünçüm asıg yok keser men sözüm Günümüz Türkçesiyle Kitabın adını Kutadgu Bilig koydum; Okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin. Ben sözümü söyledim ve kitabı yazdım Bu kitap –uzanıp– her iki dünyayı tutan bir eldir. İnsan her iki dünyayı devletle elinde tutarsa, Mesut olur, bu sözüm doğru, dürüsttür. Önce Kün-Togdı hükümdardan söze başladım, Ey iyi kişi! Bunu sana açıklayım, Sonra Ay-Toldı’dan söz açtım; Mübarek saadet güneşi onunla parlar. Bu Kün-Togdı dediğim doğrudan kanundur, Ay-Toldı ise, saadettir Bundan sonra Ögdülmiş’i anlattım, O aklın adıdır ve insanı yükseltir. Ondan sonraki Odgurmış’tır; Onu ben akıbet olarak aldım. Ben sözü bu dört şey üzerine söyledim, Okursan anlaşılır, iyice dikkat et. Ey sevinç içinde ömür süren genç, Sözümü yabana atma, gönülden dinle. Gayret et, doğruluk yolundan şaşma, Gençliği harap etme, ondan yararlanmasını bil. Gençliği aziz tut, çabuk geçer, Ne kadar sıkı muhafaza etsen de bir gün kaçar. Sende hâlâ gençlik kuvveti varken, Bunu boşuna geçirme, daima taât ve ibadetle meşgul ol. Sonra gençliğin hasretini çeker ve pişman olursun, Amma son pişmanlık fayda vermez, sözüm bu kadar. Hazırlayanın Ön Sözü Yusuf Has Hacip, diğer adıyla Balasagunlu Yusuf, Kutadgu Bilig’i kaleme alalı dokuz yüzyıldan fazla bir zaman geçti. Aradan geçen bu kadar zamana rağmen Kutadgu Bilig yazıldığı zamanki tazeliğini hâlâ muhafaza etmekte. Dokuz yüzyıl öteden bize faydalı öğütler vermekte; hayata, insana, mutluluğa, iyiliğe, doğruluğa dair parıltılar saçmaktadır.


Bugüne kadar pek çok bilim adamı tarafından detaylı bir şekilde incelenen; pek çok yazıya, bildiriye konu olan Türk-İslâm tarihinin bu güzide eseri kimilerine göre yazıldığı dönemin siyasetini anlatan bir siyasetname (devlet adamlarına yöneticilik sanatına ilişkin bilgiler veren edebî yapıt) kimilerine göre ise insanlara hem bu dünyada hem de öteki dünyada mutluluğun formülünü sunan bir nasihatname (sultanlara, nasıl davranmaları gerektiğini öğreten, kural ve kanunların nasıl anlaşılması ve uygulanması gerektiğini gösteren “adab” kılavuzları)’dir. Bizce Kutadgu Bilig, ne sadece bir siyasetname ne de sadece bir nasihatnamedir. Kutadgu Bilig, aslında hem kendi döneminin insanlarına hem de günümüz insanına seslenebilen, sağladığı fayda ile nasihatname görünümüne bürünmüş, ama siyaset alanında önemli bilgiler sunan, didaktik yapısına rağmen bu tür eserlerde pek rastlanılmayacak ölçüde şiirselliğe sahip bir şaheserdir. Kutadgu Bilig’i anlayıp onun derin muhtevasına dalanlar, onda sadece Türk dili ve edebiyatını değil; Türk tarihini, Türk sosyal hayatını aydınlatacak pek çok parıltıyla karşı karşıya kalacaklardır. Eserin içine girip zevkine varacak kadar sabır gösterenler, Kutadgu Bilig’i yalnız yazıldığı devirde değil, bugünün dünyasının şartları içinde de seveceklerdir. Yusuf Has Hacip, dokuz yüzyılı aşkın bir süre önce kaleme aldığı bu eserinde insana dair sosyal meseleleri inceleme biçimiyle, kullandığı samimi dille hâlâ gönüllere hitap edebilmekte; sosyal hayatta karşılaştığımız birçok meseledeki tecrübelerini düşündürücü ve teşvik edici fikirlerle sunmakta ve her şeyden önemlisi, bugün insanlığın üzerinde derin derin düşündüğü meselelerin, dokuz yüzyıl önce nasıl ve ne şekilde çözülmüş olduğunu ibretle gösterip dersler vermektedir. â â â Çalışmaya başlarken Kutadgu Bilig’i açık bir dille tanıtmaktan başka bir amacımız yoktu. Türkİslâm tarihinin bu güzide eserini herkesin kolaylıkla anlayabileceği bir duruma getirme denemesine girişirken ağır bir sorumluluk taşıdığımızın farkındaydık. İlk Türk-İslam devleti olan Karahanlı devletini, Yusuf Has Hacib’i ve Kutadgu Bilig’i size sevdirmeye çalıştık. Biz bu eseri hazırlarken birkaç defa okuduğumuz Kutadgu Bilig’den her okuyuşta ayrı bir zevk, ayrı bir heyecan duyduk. Böyle bir eserden seçmeler hazırlamak çok zor bir işti. Çünkü Kutadgu Bilig üzerine bugüne kadar pek çok çalışma yapılmış, çeşitli incelemelerde bulunulmuştu. Türk-İslâm tarihinin ilk yazılı ürünü olan bu şaheser üzerine şimdiye kadar yapılmayan bir şey yapmalıydık. Sonunda size şiirin ön plana çıktığı bir eser değil de anlatının ön plana çıktığı bir eser hazırlamaya karar verdik. Ve işte elinizdeki bu eser ortaya çıktı.

Son olarak, bize bu güzel eseri bırakan Yusuf Has Hacip’i vefatının 928. yıl dönümünde bir kez daha rahmetle anıyor; eserin hazırlanmasında okumalarıyla bana yardımcı olan değerli hocalarım Prof Dr Mehmet Ölmez’e ve Yrd Doç Dr Sevim Yılmaz Önder’e teşekkürü bir borç biliyorum. Ersin Osman Söğütlü Çamlıca, Aralık 2005 Yusuf Has Hacip ( 1017-1077) Karahanlı devleti İslam’ı kabul edeli yaklaşık 60 yıl olmuştu. Takvimler 1017 yılını gösteriyordu. Balasagun şehrinde Yusuf adında sevimli mi sevimli bir çocuk dünyaya gelmişti. Yusuf’un çocukluk dönemi çok sakin geçti. Dünyaya geldiği dönemlerde bu yörede İslam iyice yayılmış, Yusuf’un ailesi de bu dini kabul etmişti. Ailesi, İslam dininin de tavsiyesi gereği, Yusuf’un doğru yolda yetişmesine büyük özen gösterdi ve onun eğitimiyle yakından ilgilendi. Yusuf, ilk eğitimini Balasagun’da aldı. Dönemin ileri gelen ailelerinden birine mensup olması, Yusuf’un iyi bir eğitim görmesinde etkili oldu. ‘Has Hacib’ unvanını almadan önce ‘Balasagunlu Yusuf’ olarak biliniyordu. Gençlik yıllarında çalışkanlığıyla büyüklerinin takdirini toplamıştı. Daha gençlik çağlarındayken ansiklopedik bilgilerle donanması; kısa zamanda ana dilinden, Arapçadan, Farsçadan ve memleketinde konuşulmakta olan Orta İran dillerinden, Soğdakçadan başka geniş bir dil ve yazı bilgisi edinmesi onun çalışkan bir yapıya sahip olduğunun en önemli göstergeleridir. Balasagunlu Yusuf’un çalışkanlığının yanında ön plana çıkan bir diğer özelliği de çok okumasıydı. Firdevsi’nin Şehname’sini, Farabi’nin ve İbni Sina’nın Arapça felsefe kitaplarını okudu; efsaneler hakkında araştırmalarda bulundu; aruza, belagat sanatına, kelâma, İslâmi bilgilere, Türk atasözlerine, folkloruna, devlet örgütüne, felsefeye, Budacılığa, ahlaka, toplumbilime, matematiğe, astronomiye, hekimliğe, düş yorum sanatına dair derin incelemelerde bulundu.

Balasagunlu Yusuf’un ilim ve sanat dünyası dışında da uğraşları vardı. Okçuluk, avcılık, koşuculuk gibi Türk sporlarını, satranç ve çevgen gibi zekâ geliştiren oyunları öğrendi. Bütün bunların izlerini, Kutadgu Bilig’i okurken görmek mümkündür. Yusuf Has Hacip, adının bugüne kadar kalmasını sağlayan ve pek çok araştırmaya konu olmuş ünlü eseri Kutadgu Bilig’i 50 yaşlarında Balasagun’da kaleme almaya başladı. Yazdığı bu ölümsüz eseriyle 1070 yılında Kaşgar’a geldi ve kitabını Karahanlı hükümdarı Uluğ Kara Buğra Han’a takdim etti. Kendisi de edebiyat ve sanat meraklısı olan Uluğ Kara Buğra Han, sarayda kitabı okuttuktan sonra Balasagunlu Yusuf’a ‘Uluğ Has Hacib’ unvanını verdi. Karahanlı Devleti’nin baş vezir yardımcılığı ile ödüllendirilen Balasagunlu Yusuf, bu yıllarda Yusuf Has Hacib olarak ün yaptı. Devrinin seçkin bilgin ve yazarlarından olan Yusuf Has Hacib, İslâmî Türk Edebiyatı sahasında, eseri günümüze ulaşan ilk Türk yazarıdır. 1077 yılında vefat eden Yusuf Has Hacib’in kabri, Çin sınırları içerisinde yer alan Doğu Türkistan Özerk Bölgesinin en önemli şehirlerinden birisi olan Kaşgar’da bulunmaktadır. Türk Tarihinde Bir Dönüm Noktası: Kutadgu Bilig Kutadgu Bilig, Türk tarihinin önemli bir dönemecinde kaleme alınmış, önemini hâlâ koruyan bir eserdir. İlk Türk-İslam devleti sayılan Karahanlılar döneminde, İslamiyet’in kabulünü takip eden yüz dokuzuncu yılda tamamlanıp dönemin hükümdarı Buğra Karahan Ebu Ali Hasan Bin Süleyman Arslan’a sunulmuştur. Bu değerli eseri kaleme alan kıymetli âlim Yusuf Has Hacip, aynı zamanda memleketi olan Balasagun’da başladığı yazma faaliyetini, devletin başkenti Kaşgar’da bitirmiş; 18 ay gibi kısa bir sürede bu hacimdeki bir eseri tamamlayarak, eserini sunduğu Buğra Karahan’dan övgüler almış ve daha da önemlisi hükümdar tarafından “Has Hacip”likle (baş danışmanlık) ödüllendirilmiştir. Yusuf Has Hacip’in bundan yaklaşık 935 yıl önce yazdığı bu eser hakkındaki tüm bildiklerimiz, eserin mukaddimesinden öğrendiklerimizle sınırlıdır. Kutadgu Bilig’in Konusu “Saadet veren bilgi” mânâsına gelen Kutadgu Bilig, insana her iki dünya mutluluğunu sağlayacak, ona gerçekten kutlu ve mutlu yaşamın sırlarını açacak yolu göstermeyi amaçlar. Eserin yazarı Yusuf Has Hâcip’e göre, öteki dünyayı kazanmak için bu dünyadan el etek çekerek yalnızca ibadetle vakit geçirmek doğru değildir.

Çünkü böyle bir insanın ne kendisine ne de yaşadığı, içinde bulunduğu topluma bir yararı olur. Oysa başkalarına yararı dokunmayanlar ölülere benzer; bir insanın erdemi, ancak başka insanlar arasındayken belli olur. Asıl doğruluk, iyilik, din yolu; kötüleri iyileştirmek, cefaya karşı vefa göstermek ve yanlışları bağışlamaktan geçer. Kutadgu Bilig’te temel olarak iki dönemin hikâyesini görürüz. Birisi geçmiş zaman, diğeri ise yaşanmakta olan devirdir. Geçmiş döneme bir özlem duyulduğu, içinde bulunan dönemden de memnun olunmadığı eserin gidişatından anlaşılmaktadır. Yazar, bu duygularını zaman zaman eserin içerisinde dile getirmiştir. Konu itibariyle Kutadgu Bilig’i benzerlerinden ayıran diğer bir özellik de eserin alegorik 1 bir yapıya sahip olmasıdır. Eserde her biri değişik kavramları temsil eden dört şahıs, dört farklı düşünceyi ve vazifeyi simgeler. Eserin temeli dört kavram üzerine kurulmuş; bunlar kişileştirilerek eserin dört kahramanı ortaya çıkartılmıştır. Bunlar dört kişi olmakla beraber, eser ikili konuşmalardan oluşur. Dört temel kavram ve bunları temsil eden kişiler şunlardır: Kün-Togdı (hükümdar): Adalet; kitaba göre adaletin temsilcisidir. Ay-Toldı (vezir): Devlet yönetiminde hükümdarın en önemli yardımcısı olan vezir, akıllı ve bilgin bir kimsedir. Hükümdara hizmet eder ve birçok işi yürütür. Sonra günün birinde hastalanır.

Oğlunun kendi yerine geçmesini hükümdara önerir ve ruhunu teslim eder. Ögdülmiş (vezirin oğlu): Akıl; vezirin oğludur, babası son zamanlarında oğlunu yanına çağırır ve ona pek çok öğüt verir. Babasının ölümünden sonra Ögdülmiş hakanın gözüne girer ve babasının yerine vezir olur. Hakan ile pek çok konuda sohbet eder. Odgurmış (vezirin akrabası): Âkıbet (hayatın sonu), vezirin akrabalarından biridir. Bazı yerlerde Ögdülmiş’le birbirlerine ‘kardeş’ dedikleri görülür. Dağ başında inzivaya çekilip yalnız yaşamak istemektedir. Eserin sonlarında o da vefat eder.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir