Ahmet Altan – Kristal Denizaltı

Hafızamızın bizden bağımsız bir hayat sürdürdüğünden şüpheleniyorum bazen; kaybolduğunu sandığımız nice anı, nice çehre, söz, cümle, yazı, kendi derinliğiyle bulanıklaşmış kanalların İçinde varlıklarını sürdürerek yüzüp duruyor; sonra birden, neredeyse İlk günkü kadar taze ve parlak olarak beliriveriyor; o zamana kadar niye saklanmışlardı ve o gün ortaya niye çıktılar, bunu hiç bilemiyoruz. Geçenlerde, her mevsimden kendinde bir şeyler taşıyan kararsız bîr sabah vakti, beyaz yelkenler gibi şişen bulutlarla çocuksu bir güneşin yaşadığı saklambacın bir yağmura mı, yoksa ılık bir güne mi döneceğim kestirmeye çalışarak, uzaktan kremalı bir pasta gibi gözüken uçuk sarıya boyanmış konağa yaklaşırken, Goethe’nin Frau von Stein’a yazdığı bir ayrılık mektubundan bir satır, görünürde kendisini çağıran hiç kimse olmadığı halde çıkıp geliverdi. “Biz birbirimizin hiçbir şeyi olmayacaktık, ama her şeyi olduk” diye yazmıştı Alman şiirinin Zeus’u. “Biz birbirimizin hiçbir şeyi olmayacaktık…” Bu kısa mektubun tümünü okumak İçin duyduğum ani istekle hemen eve dönüp Goethe’nin Mektuplarım çıkardım. Kendisinden yedi yaş büyük olan, evli ve dört çocuk sahibi soylu kadına bu mektubu yazdığında Goethe yirmi yedi yaşındaydı, bütün hayatını geçireceği ve “Ben Weimarlı bir dünya vatandaşıyım” diyeceği Weimar’a geleli henüz bit yıl olmuştu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir