Hasan Öztoprak, Özlem İşbilir – Anadolu Masalları

Çok eski zamanlarda Danyal adında bilgelerin bilgesi bir adam yaşarmış. Bu bilgenin onu her zaman saygı ve hayranlıkla dinleyen, bilgisinden yararlanmak isteyen pek çok öğrencisi ve seveni varmış. Ama gel gör ki, değerli el yazmalarına ve onca kitabına sahip çıkacak, mirasçısı olacak bir çocuğu yokmuş. Derdinden ve üzüntüsünden ne yapacağını bilemeyen bilge, bir evlat sahibi olmak için neyi denediyse de olumlu bir sonuç elde edememiş. Bir gün evinin kapısında kendisine bırakılmış; içinde çeşitli otların bulunduğu küçük bir kese ve bir not bulmuş. Notu açmış, şöyle yazıyormuş: “Bunu iç, muradına kavuş. ” Bunu denemekte bir sakınca görmeyen bilge, otlardan bir çay hazırlatmış eşine. Sonra da afiyetle içmiş. Denemekte sakınca görmeyip bırakılan ottan yapılan çayı içse de, hiç inanmıyormuş iyi bir sonuç alacağına. Aradan bir ay geçtikten sonra, eşinin hamile olduğunu öğrenmiş; ama bu sefer de ölüm korkusu sarmış tüm ruhunu. “Ölümüm yakın,” diye geçirmiş içinden bilge, “doğmasını beklediğim çocuğum, benim için çok değerli olan elyazmalarıma ve kitaplarıma bozulmadan sahip olabilecek mi bilmiyorum.” Ve hemen ardından kitaplarında var olan tüm bilgileri özetleyerek birkaç büyük kâğıdın üzerine yazmaya başlamış. Sahip olduğu beş bin elyazmasının özünü, çok ince bir yazıyla beş adet kâğıda sığdırmış. Sonra yazdıklarını okumuş ve bu beş kâğıt üzerindeki bilgilerin de özetlenebileceğine karar vermiş. Bu beş kâğıdın özetini de tek bir kâğıda yazmış.


Bu iş bitince yorulduğunu anlamış. Sonun yaklaştığını hissetmiş. Kitaplarına ve el yazmalarına başkalarının sahip olmasından korktuğu için, o tek kâğıt hariç, elindeki tüm yazılı belgeyi denize atmış yaşlı bilge. Şimdi elinde, üzerinde tüm bilgilerin özetinin bulunduğu kâğıttan başka bir şey kalmamış. Karısının yanına gidip, “Sevgili eşim, sanırım sona yaklaştım. Çok istediğim halde göremeyeceğimi bildiğim çocuğumuzu yetiştirme görevi sana düşüyor. Senden dileğim çocuğumuza beni sorduğu gün, şu mektubu vermen. Bu benden ona bir miras,” demiş ve “eğer o, kâğıdın üzerinde yazılanları çözer ve ne demek istediğimi kavrayabilirse yaşadığı çağın en bilge kişisi olur. Senden başka bir dileğim de şayet çocuğumuz erkek olursa ona Hasip adını vermen?” diye sürdürmüş sözlerini. Aradan geçen birkaç günün ardından bilge ölmüş ve hemen ertesi gün oğlu gelmiş dünyaya. Kadın bir yandan eşi için üzülürken, dünyalar güzeli bir çocuk doğurmanın da sevincini yaşamaktaymış. Oğluna, rahmetli eşinin isteği üzerine Hasip adını vermiş ve Hasip’in geleceğini öğrenebilmek için eve astrologları toplamış. Çocuğun doğum saati ve yıldız falına bakan astrologlar saatlerce hesap kitap yapıp bir sonuca varıp “Ey hanım, oğlun, bilim konusunda çok başarılı; aynı zamanda da zengin biri olacak,” demiş ve eklemiş “fakat bir sorun var. Delikanlılık döneminde büyük bir sorunla karşı karşıya gelecek. Söylediklerim, bu sorunu atlatabilirse gerçekleşecek.

” Bunları duyan kadın oğlu için şimdiden endişelenmeye başlamış. Yıllar geçmiş, Hasip beş yaşına gelmiş. Annesi onu okuma yazma öğrensin, bilgi sahibi olsun diye okula yollamış; ama çocuğun okul ile hiçbir ilgisi yokmuş. Ne ders çalışıyormuş ne de verilen ödevleri yapıyormuş. Böyle olunca da hiçbir şey öğrenememiş. Anne bakmış ki oğlu okumayacak, onu okuldan alıp bir meslek sahibi olabilmesi için bir tanıdığının dükkânına çırak olarak vermiş. “Bak oğlum,” demiş kadın, “çok çalış, işi öğren. Tembellik yapıp beni utandırma. Sonra da para kazan ve evin giderlerine katkıda bulun.” Ama yok, oğlan orada da başarılı olamamış. Daha doğrusu başarılı olabilmek için hiç çaba sarf etmemiş. Sonra da o dükkândan başka bir dükkâna, oradan bir başkasına dolanıp durmuş. Girdiği yerde en fazla üç gün kalıp çıkıyormuş. Böylece on yıl daha geçmiş ve Hasip on beşine basmış. Onunla ilgili hiçbir umudu kalmayan anneye, günün birinde komşusu şöyle bir fikir vermiş: “Sen onu evlendir, karısı, çocukları olsun da dünyanın kaç bucak olduğunu anlasın.

Onları aç bırakmamak için nasıl çalışır da, her bir işi senden benden iyi yapar.” Anne bu fikre sımsıkı sarılıp mahalleden, eli yüzü düzgün bir kızla evlendirmiş oğlunu. Hasip eşini seven ve değer veren bir koca olmuş ama evde, hiçbir şey yapmadan ve hayattan zevk almadan yaşamaya devam etmiş.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir