Nikolay Vasilyeviç Gogol – Üç Öykü – Petersburg Öyküleri – Burun, Fayton ve Palto

Çevirenler : Erol Güney, Orhan Veli Kanık, Oğuz Peltek ÖNSÖZ Burada çevirisini verdiğimiz Burun, Fayton ve Palto, Gogol’un “Petersburg Öyküleri”nin en güzel eridir ve Gogol’un dehasının bütün özel iklerini en iyi gösteren örneklerdir. Gogol, Burun’u 1833’te yazmaya başladı. 1835’te ilk biçimini vererek bitirdikten sonra “Moskovski Nablüdatel” dergisine gönderdiyse de derginin yönetmeni, öyküyü bayağı bulduğu için geri verdi. Ama bu öykünün sanat güzel iğini, yergi değerini hemen anlayan Puşkin, 1836’da, yönettiği “Savremennik” dergisinde Burun’u yayımladı. Ayrıca şöyle bir not koydu: “N. V. Gogol uzun süre bu şakanın basılmasını istemedi; ama biz, bu öyküde öyle şaşırtıcı, akla sığmaz, neşeli, özgün şeyler bulduk ki öykünün elyazmasının bize verdiği zevki okuyucularımızla paylaşmaya razı olması için kendisini güçlükle kandırabildik.” 1835’te yazılmış olan Fayton’un ana düşüncesi yaşamdan alınmıştır. Gogol’un Viergorski adlı, dalgınlığıyla ünlü bir tanıdığı varmış. Bir gün Petersburg’daki bütün diplomatları şölene çağırmış, ama o gün şöleni unutarak kulübe yemeğe gitmiş; geç vakit evine döndüğünde şöleni anımsamış. Ertesi gün özür dilemek için bir gün önce resmi üniformalarıyla evine gelmiş olan yüksek konumdaki konuklarını birer birer ziyaret etmiş. Herkes bu adamı sevdiği, dalgınlığını bildiği için onu hoş görmüşler. Yalnızca Bavyera Elçisi kendisiyle her türlü ilişkisini kesmiş. Puşkin, Fayton’u okuduktan sonra Pletnev’e yazdığı bir mektupta, “Gogol’a öyküsü için çok teşekkür ettiğimi bildirin.” demiştir.


Öykü 1836’da “Savremennik” dergisinde basıldı. Bu öyküde Gogol’un içinde yaşadığı topluluğun bütün özel iklerini, inceliklerini görme yeteneği olduğu gibi ortaya çıkıyor. Bu gibi incelikleri her insan, her dakika çevresinde görür, ama bunları ancak bir Gogol ortaya koyabilir.” Palto konu, teknik, yergi bakımından Gogol’un en önemli öyküsüydü. Öykücü burada Eski Rusya’nın bilgisizliğine, adaletsizliğine karşı duyduğu tiksintiyi bütün gücüyle belirtmektedir. Akakiy Akakiyeviç’in tragedyası, XIX. yüzyılda Rus insanının, bütün küçük insanların tragedyasıdır. Belinski haklı olarak Gogol’a “gündelik yaşamın şairi” demiştir. Ama Gogol, Palto’da yalnızca gündelik yaşamın şairi olarak değil, küçük insanların, küçük yaşamların şairi olarak kendini gösterir. Gogol’un bir çağdaşı olan P. V. Annenkov, bu öyküdeki ana düşüncenin nasıl doğduğunu anlatır: “Bir gün Gogol’un yanında ava çok meraklı zaval ı bir memurun öyküsü anlatıldı. Bu memur, bin bir sıkıntıyla biriktirdiği 200 rubleyle güzel bir av tüfeği almış. Yeni tüfeğiyle ilk ava çıktığı gün bir sandala binmiş. Ama tüfek nasılsa suya düşüvermiş.

Memur evine döndüğünde yatağa düşmüş. Büyük bir üzüntü içinde günlerce yatmış. Ancak arkadaşları, aralarında para toplayarak ona yeni bir tüfek aldıkları zaman iyileşip yataktan kalkmış. Bu öyküyü dinleyenlerin hepsi kahkahalarla güldüler. Yalnızca Gogol gülmedi; uzun süre düşünceli kaldı. Palto’nun ilk düşüncesi, işte o gün doğmuştu. Bu öykü 1834’te anlatılmıştı. Gogol bunun üzerinde çok çalıştı, aradan sekiz yıl geçtikten sonra Palto yayımlandı. 1842’de ilk yayımlandığında soylular öyküyü iyi karşılamadılar. O zaman, büyük bir memur olan Kont Strogov şöyle demişti: “Şu Gogol’un ‘Palto’su ne korkunç bir öykü. Bu köprüdeki hayalet, hepimizin paltolarımızı sırtımızdan çıkarır. Bu öyküyü okurken artık durumumu siz düşünün.” Buna karşılık öykü, yenilik isteyenler arasında büyük bir ilgi ve coşku uyandırdı. Rus yazınının asıl özel iklerini oluşturan o küçük insanlara beslenen sevgi, toplumun ürünü olan o boş, saçma adamlara karşı duyulan acıma, ilk kez bu öyküde görülür. Palto’nun Dostoyevski, Tolstoy ve Çehov üzerinde büyük etkileri olmuştur.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir