Aleksandr Sergeyeviç Puşkin – Küçük Tragedyalar

Küçük Tragedyalar, yazarın tiyatro sanatına özgün bir katkısı sayılıyor. Bu oyunları, yaşamının en verimli üç ayı sırasında yazmış Puşkin; üstelik okurlarının ve kendisinin şiirden çok düzyazıya önem verdiği bir dönemde. Bu oyunların Puşkin’in temel özel iklerinin hemen hepsini yansıttığı, yaygın bir kanı. Mozart ve Salieri, şairin yaşarken sahneye konan tek oyunu. (Pinti Şövalye, ölümü üstüne gösterimden kaldırılmış.) Taştan Konuk’sa, bu dört oyun arasında, yazarın yaşadığı sürede yayımlanmamış tek yapıtı olma özel iğini taşıyor. Puşkin’in, ingiliz tiyatro geleneğinin büyük ölçüde etkisi altında kaldığı görülüyor. Boris Godunov tarihsel tragedyasıyla ülkesinin tiyatrosuna Shakespeare geleneğini yerleştirmeyi uman Puşkin, 1829 yılında Barry Conwal ‘un Dramatik Sahneler adlı yapıtını okuyunca çarpılıyor ve yıl ardır biriktirdiği malzemeyi işlemenin yöntemini bulduğuna inanıyor. Yapıtın adı önce “Dramatik Araştırmalar” olarak düşünülmüş; Puşkin’e göre bu oyunlar, “dramatik taslaklar, dramatik çalışmalar”… Edebiyat tarihçisi Mirsky, “dramatik anlar bunlar,” diyor, “hem de öyle ölümcül anlar ki ‘sonra’ları önemsiz kalıyor,” (…) “şiirsel yoğunlaştırma yönteminin tiyatroya uygulanması”. Puşkin şiirinden en yetkin örnekleri, Salieri’nin iki monologuyla, Pinti Şövalye’deki Baron’un monologunda bulabiliyoruz. Tragedyalar, 1830 güzünde, yazarın kolera salgını çıkınca kapandığı yeni malikânesinde — Boldino, Nizhny, Novgorod— gözaltında geçirdiği bir küskünlük döneminde yazılmış. Onları Türkçeye çevirirken, önce seçilen kahramanları ve Puşkin’in yaşamını düşündüm, aralarındaki ortak özel ikleri saptamaya çalıştım. Yazarı da katarsak, bütün bu kahramanlar, kişisel özel iklerinden ötürü, yaşadıkları toplumun genel-geçer değer ölçülerine, ahlak anlayışına ters düşen kişiler; belki ele o yüzden kişisel tragedyalarını “gerçekleştirmek” zorunda kalıyorlar.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir