Behçet Necatigil – Ertuğrul Faciası

Behçet Necatigil’in trajik ve çok düşündürücü radyo oyunu Ertuğrul Faciası sonunda okur karşısına çıkıyor. Sonunda, diyorum; çünkü bu oyun kaleme getirileli yirmi yılı aşkın bir zaman geçmiş. Ertuğrul Faciası’nın bugüne kadar Behçet Necatigil/Toplu Yapıtları dizisinde yer almamış olması, biraz da büyük şairimizin çekingenliğinden, içe kapanıklığındandı. Yaşadığı yıllarda bu oyunu Necatigil yayıncılara hatırlatmaktan uzak durmuştur. Birkaç kez kendisine sormuş, hep aynı yanıtı almıştım: “Radyoda yayınlandı, mikrofona kondu; dinleyen dinlemiştir…” Bununla birlikte silik bir uyarı Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü’nün Ali Ruhi maddesinde işli durur. Ertuğrul Faciası’nın özelliklerini kavramak açısından bu madde anlamlıdır: Ertuğrul Faciası’nı sanırım bu açıdan okumak gerekir. On dokuzuncu yüzyılın sonunun yeni dünyalarla karşılaşmış Osmanlı-Türk insanı amaçları ve hedefleri için batıyı seçiyordu. Tanzimat yazarlarının batılılıktan umdukları, imparatorluğu kurtarış manifestosuyla eşanlamlıdır. Ne var ki Tanzimat yazarı bir yandan da sindirilememiş batı kültürünün açılımlarını, bizdeki yansımasını eleştirmiştir. Eleştirel gerçekçiliği döneminde anlaşılamamış Araba Sevdası, Ahmet Mithat Efendi’nin kimi romanları batı karşısında şaşkınlığa düşmüş Osmanlı-Türk insanını çözümlemeyi dener. Necatigil’in oyunuysa, çağdaş bakış açısıyla, tam karşı çizgide, doğunun, uzakdoğunun kültürüne yeniden bir göz atış sayılabilir. “Tanzimat devri edebiyatındaki yenileşmelere uzak kalmış” Ali Ruhi, şimdi, dingin, her davranışın yüzyıllara dayalı törel niteliklerle donandığı Osmanlı dünyasından çıkmış, denizlere açılmış, Japonya’ya gitmektedir. Gerçi yine başka bir dünyaya, başka bir ufka açılış sözkonusudur ama, maddeyle ruh çatışması bu enginde çok da yaralayıcı değildir. Ertuğrul gemisinin başına gelecekler İngiliz Harti Bey tarafından bütün açık seçikliğiyle söylenecek, gelgelelim padişaha bağlı, kendi iradesine kavuşamamış Osmanlı-Türk insanınca onaylanmayacaktır. Böylece, sonuna gelinmiş eski dünyada İngiliz Harti Bey’in bilimsel yaklaşımı hiçbir anlam taşımazken, eskinin temsilcisi bir şair de yaklaşan ölümü sezinlemekte; karşıt değerlerden bileşime yazık ki ulaşılamamaktadır.


Ertuğrul gemisi başına gelecekleri bile bile yola çıkar… Şiir ve roman tatları taşıyan Ertuğrul Faciası’nın döngüsü, uzakdoğu insanının facia karşısındaki yas sözcükleriyle bütünlenir. Batının ‘hasta adam’ tanısı, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüne maddî uzaklığıyla eğilirken; Ertuğrul Faciası’nın kişilerinden Oki, ölen Türk denizcileri için şöyle demektedir: “Ben bir Japon köylüsü. Onlar gitti. Bambular, kirazlar, krizantemler, sakaki ağaçları yeniden çiçek açtı.”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir