Gregory Dart – Karşılıksız Aşk

Bana yazmaktan vazgeçmeyecek, e-mail’ler, mektuplar, mesajlar, kartlar… Ama ona artık cevap vermememin nedeni sadece onu pek az tanıyor olmam değil. Asıl neden gittikçe kuvvetlenen o ısrarcı ton; bir de benim hiç katılımım olmadan aramızda gelişen bir aşk macerasının giderde ivme kazandığı gerçeği. Kimi zaman şikâyetleri o kadar akla yakın geliyor ki, suçlanması gereken ben miyim diye şüpheye düşüyorum. Başka bir an geliyor, kadının katıksız nefretinin alevi beni büyülüyor, işte o zaman korkmaya başlıyorum. Cep telefonumdan bir sinyal sesi duyduğum anda telefon gibi ben de titremeye başlıyor, vahşi ve soyut bir korkunun içinde kayboluyorum. SENİN ÎÇİN ENDİŞE DUYUYORUM. DAVRANIŞLARIN NORMAL DEĞİL. Metro girişinden uzaklaşıp, bir arka sokaktan aşağı yürüyor, hukuk bürolarının bulunduğu boş bir meydana geliyorum. Güneşten ağarmış taşlar ayaklarımın altodan kayıp dağılıyor, adım seslerim her tarafla yankılanıyor. Pencerelerden birinde yeni bir mesaj, yüzünü cama yapıştırmış: KONUŞMAMIZ GEREK. HER ŞEY O KADAR KARMAŞIK Kİ. Bu tür yazılan görmezden gelmek de, bunlara cevap vermek de aynı derecede imkânsız. Kendimi, bir grafikteki tek bir nokta misali, anlamsız beyaz bir denizde süzülüyormuş gibi hissediyorum. Ve her geçen gün ondan ve diğer herkesten gelen sabırsız mesajlar giderek daha can sıkıcı ve bunaltıcı olmaya başlıyor: DÜN SENİNLE GÖRÜŞMEK İÇİN ÇOK UĞRAŞTIM. NİÇİN TELEFONA HİÇ CEVAP VERMİYORSUN? Baı İngiliz Edebiyatı dersleri veren otuz dört yaşında bir okutmanım; söz konusu kadın da yani Lucy, aynı konuda çalışan bir öğrenci.


Bu durumda biraz kuşkulu bir hava var, bunu kabul ediyorum, trajik bir hoca-talebe ilişkisinin tüm klişeleri mevcut. Aslında bu gerçek bir hoca-talebe ilişkisi olsaydı belki de her şey daha basit olurdu; en azından kimin suçlanacağı fazlasıyla belli olurdu. Ancak böyle tipik görünse de, bu o tür bir hikâye değil. Ben hiçbir zaman Lucy’nin hocası olmadım, yani gerçekte öğrencilerimden biri falan değil. O, yirmili yaşların ortalarında bir doktora öğrencisi, benden yüzlerce mil uzakta bir üniversitede okuyor. Peki o zaman ben niçin ondan bu kadar korkuyorum? Ve neden bu kız benim başkalarından da böylesine çekinmeme sebep oldu? Belki de özgüvenimi böylesine sarsması ve tüm diğer ilişkilerimi sorgulamama neden olması, özellikle onun hayatımdaki garip ve oldukça soyut konumundan kaynaklanıyor, çünkü ne eski bir arkadaşım ne de eski sevgilim. İşleri daha da kötüleştiren bir başka gerçek de tam bir yıldır Londra’da yaşamama rağmen yeni arkadaşlıklarımın birçoğunun bende yarattığı duygunun büyük bir istikrarsızlık ve kararsızlık olması; öyle ki yaptığım her hareketin yanlış olduğunu sanıyorum. îşin garip tarafı, yeni dostlarım ve iş arkadaşlarımla ilgili belirsizliklerin esas nedeni olan Lucy’nin nefret ve cazibe karışımı kaprisli tavn, hızla her zaman bel bağlayabileceğim yegâne unsur olmaya başlıyor, sanki bu, her zaman hayatımda var olmuş gibi hissediyorum. Ayrıca şikâyetlerinin nereden kaynaklandığının belli olmaması gerçeği, ona sanki tuhaf bir yetki kazandırıyor. Yakınmaları, Tanrı katından gönderilen yargılar gibi onları aı az beklediğim zamanlarda sanki gökten başıma yağıyor. BEN BUNU HAK EDECEK HİÇBİR ŞEY YAPMADIM. BANA KARŞI DUYDUĞUNU DÜŞÜNDÜĞÜM SOĞUKLUĞU VEYA ACIMASIZLIĞI HİSSETMEYİ HAYAL BİLE EDEMİYORUM. Bu tür mesajlar aldığımda içim kızgınlıkla doluyor ve öylesine yoğun bir tepki veriyorum ki onun bana haksızlık ettiğine kani oluyorum. Sadece haksız olduğuna değil, suçlamalarının bir temele dayanmadığına da inanıyorum; bunda rai ufak bir yanılma payı yede diye düşünüyorum. Ancak aradan çok zaman geçmeden kuşkular yavaşça içime sızmaya başlıyor, tüm hikâyeyi bir kez daha gözden geçirirken buluyorum kendimi.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir