Halit Ertuğrul – Aşk Böyle Yaşanır

Göz yaşlarımı sile sile bir hal olmuştum. O güne kadar kalbimin böylesine dayanılmaz bir heyecan içinde çarptığını hiç hatırlamıyorum. Anlatılan olaylar o kadar yakıcı ve o kadar hazindi ki, dayanmak mümkün olmuyordu. Bu aşk hikâyesi dünyamı allak-bullak etmişti. İnanılmaz bu olaylar serüveninde bazen göğüs kafesim daralıyor, bazen de ibret ve hayret içinde “Allah Allah, bu kadar da oluyor ha” diye kendi kendime mırıldanıyordum. Çünkü yaşanan bu gerçek aşk hikâyesi, çok etkileyici, çok çarpıcı ve çok düşündürücüydü. Bu yüzden “Gerçek aşk, böyle yaşanır” demekten kendimi alamıyordum. Sanki ünlü Leyla ile Mecnun efsanesi yeniden yaşanıyordu. Dayanamadım. – Dur, Allah aşkına, dedim. Bu anlatılanlar öyle basit şeyler değil. Bunları dinleyenler de birkaç kişiden ibaret kalmasın. Bu tertemiz, dupduru aşk hikâyesine, “aşk” diye her türlü rezaleti yaşayan günümüz insanlarının çok ihtiyacı var. Bu gerçek aşkı, onlar da duymalı ve dinlemeli ki “Aşk dediğin böyle yaşanmalı, bizimki aşk değil, insan pazarlama” diyebilsinler. Kazalardan, felaketlerden ve çeşitli hastalıklardan dolayı yatağa mahkûm olmuş, altın kalpli pırıl pırıl bir erkekle; melekler gibi tertemiz bir hanımın yürekler yakan bir dramdaki aşklarını not etmeye karar verdim.


Çünkü bizi saatlerdir ağlatan bu aşk öyküsü, “aşk” diye hayatı zehir edenlere sunulmalıydı. Sunulmalıdır ki, gerçek aşkın büyüsü, sihiri ve hazzı anlaşılsın. Yatağa mahkûm olmuş tığ gibi delikanlı ile, bir namus ve sevgi abidesi genç bir hanımın anlattıkları “Gerçek aşk hikâyesi”ni dinlemeye başladık. Dayanabilenler buyursun… Evin beyi Hikmet, o tatlı ve masum üslubuyla anlatmaya anlatıyordu: – Hocam ben hanımımla hemşehriyim. Aynı mahallede büyüdük. İlkokulda, ortaokulda beraber okuduk. Hanım ortaokuldan sonra okumadı. Ben ise liseye devam ettim. Hanım tarafı mahallenin en zenginiydi. Biz ise, tam tersine en fakiriydik. Yani bırak bu hanımla evlenmeyi hayal etmek, onların evlerinin önünden bile geçemezdik. O kadar çok farklı hayat düzenimiz vardı. Allah için hanım da çok güzeldi. O çevrede dan daha güzel bir kız yoktu. Ben ise, esmer, garip ve kendisine çok iyi bakamayan sıradan birisiydim.

Bu iki tarafın nasıl olup da bir araya gelmesine ben de şaşırıyorum. Demek ki, Allah yazınca, “ol” deyince, her şey oluyor. Ortaokul son sınıftayken bizim hanıma karşı içten içe bir sevgi ve bir ilgi duyuyordum. Ama bunu açıktan belli etmem ne mümkün? O kim, ben kimim? Sonra ailesi duysa bizi parçalar, oralardan sürgün eder. Çünkü onların çevresi çok, belâlı insanları var, mal-mülk çok fazla, istediklerini yaptırırlar.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir