Gerard Klein – Uzayda Satranç

JERG ALGAN otuz iki yaşındaydı. Ömrünün büyük kısmı hemen hemen her yerini gezip dolaştığı Dünya’da geçmişti. Bütün kıtaları geçen yüzyıldan kalma eskimiş uçaklarla dolaşmış, Avustralya’nın kumsallarında güneş banyosu yapmış ve çöl platosu okyanusa gömülmeden önce de Afrika’nın son aslanlarını avlamıştı. Küçümsenecek başarılar değildi bunlar. Dünyayı hiçbir zaman terk etmemişti. Stratosfere de yolculuklar yapmıştı. Bu yolculuklarından birinde bir süre de Dark’ta yaşamıştı. Burada büyük kentlerde yapılabilen cinsten garip işler bulmuş ve böylece geçimini sağlamıştı. Aslında, Dark Dünya’da tek kalmış büyük bir kentti. Otuz milyon nüfusuyla Galaksinin bu tür insanlarım barındırabilen son kent de denilebilirdi orası için. İşleriyle meşgul oldukları sürece Psikolojik Polis onların peşini bırakıyordu. Bu durumundan ötürü, küçük olmasına karşın Dark, Galaksinin o kesiminin en önemli limanlarından biri konumuna gelmişti. Burada ticaret mallarının türü ve satışı konusunda hiçbir sınırlama da yoktu. Bilinen ya da bilinmeyen her tür mal burada rahatlıkla satılırdı. Birçok yerde yasaklanmış olan ya da zararlı olan tüm ilaçlar Dark’tan sağlanabilirdi.


Burada kölelerin bile bulunduğu söylenirdi. Kısacası Dark, Galaksinin hiç bitmeyen bir skandal yuvasıydı. Algan’ın hayatta iyi günleri de olmuştu, kötü günleri de. Aynı işte üç aydan çok çalıştığım hiç hatırlamıyordu, ya da aynı ticari malı üst üste iki kez sattığı hiç görülmemişti. Ve Psikolojik Polise de hiç yakalanmamıştı. Algan şimdi yapacak bir şeyler arıyordu. Dünya’nın henüz tanımadığı, bilmediği bir köşesini keşfetmek! Yalnızca yakın gezegenlere gidiş gelişin düzenlendiği eski yıldızlara ait limanda bu tür fırsatlar belki yakalayabilirdi; belki eski harabeleri görmek üzere Eski Gezegen’e bir gezi yapmak isteyen yaşlı bir seyyaha rastlayabilirdi; Ya da ganimetleri arasına bir yer tavşanı eklemek isteyen meraklı bir avcıya yardım etme olanağı elde edebilirdi; ya da en iyisi, çok içki içip de arkadaşlarını kaybeden bir bilimsel gezi üyesine rastlayabilirdi ki, bu kişi Dünya insanlarının gelenekleri konusunda ondan bilgi sağlayabilmek için bir yığın para ödemeye razı olabilirdi. Algan, “Oryon’un Kılıcı”na gitti. Burası bir tavernaydı. En karanlık köşedeki bir masaya oturdu ve içki ısmarladı. Gözlerini kapıdan hiç ayırmıyordu. Tavernaya adını veren Oryon kılıcı girişin üstünde asılıydı. Bu ince uzun, parlak, paslanmaz çelikten yapılmış ve üzerinde işlemeler olan antene benzer bir kılıçtı. “Acaba”, diye düşündü Algan, “bu kılıç başka bir dünyada milyonlarca yıl evvel bir silah olarak kullanılmış mıydı?” Bunu hiç kimse bilmiyordu. Yalnızca çok eski zamanlardan kalma bir el yapması olabilirdi.

Bar henüz tenha ve sessizdi. Algan masaya birkaç gümüş koydu: — Bir zotl, dedi. Zotl bir içkiydi. Galaksinin belirli bazı kesimlerinde bulunan birkaç ilaç kaynağından biriydi. Zotl denen bu madde ezilerek içki elde ediliyordu ve amber içerken alınan hazzı verebiliyordu. Zotl’un insanlar üzerindeki etkisi kişiden kişiye değişebiliyordu. Kimi zaman güç duygusu yaratıyordu. Sinir sistemi üzerinde yaptığı etkiyi bir tür çılgınlık duygusu gibi düşünmek mümkündü. Bu etkinin sonucu olarak sesler görülebilir ve renkler işitilebilir oluyordu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir