Isaac Asimov – Robot #1 – Ben Robot

Notlarıma bir göz attığımda hiçbiri hoşuma gitmedi. ABD Robotta üç gün geçirmiştim. Evde oturup Tellurika Ansiklopedisine baksaydım sonuç yine aynı olacaktı. Susan Calvin’in 2082’de doğduğu söyleniyordu. Bu hesaba göre uzman bugün yetmiş beş yaşındaydı. Herkes bunu biliyordu. ABD Robot ve Makine Adamlar Şirketi kurulalı yetmiş beş yıl olmuştu. Lawrence Robertson, Dr. Calvin’in doğduğu yıl şirket kurmak için gerekli olan belgeleri almıştı. ABD Robot sonradan insanlık tarihinin en garip endüstri devine dönüşmüştü. Eh, herkes bunu da biliyordu. Susan Calvin yirmi yaşındayken ünlü Psiko-Mat seminerine katılmıştı. Burada ABD Robottan Dr. Alfred Lanning ilk defa ses sistemi uygulamış, hareket edebilir robotu teşhir etmişti. Robot iri, hantal ve çirkindi.


Üstelik makine yağı kokuyordu ve Merkür gezegeninde işletilmesi planlanan madenlerde çalışacaktı. Bununla birlikte konuşabiliyor ve sözlerinde anlaşılabiliyordu. Susan o seminerde konuşmamış, gösteriyi izleyen heyecanlı tartışmalara katılmamıştı. Soğuk tavırlı, güzel olmayan, silik bir kızdı. Kendini, hoşlanmadığı dünyaya karşı ifadesiz bir surat ve çok parlak bir zekâyla koruyordu. Ama robotu izler ve söylenenleri dinlerken içinde soğuk bir heyecanın uyandığını hissetmişti. Susan Calvin 2103’de Columbia’dan mezun olmuş ve Sibernetik alanında doktora yapmak için çalışmalara başlamıştı. Robertson ve onun Pozitronik Beyin-Yolları teorisi, yirminci yüzyılın ortalarında ‘hesap makineleri’ üzerinde yapılan çalışmaları alt üst etmişti. Kilometrelerce uzunluğundaki kablolar ve foto-hücreler, yerlerini insan beyni büyüklüğündeki, platinidiumdan oluşan süngerimsi bir küreye bırakmışlardı. Susan ‘pozitronik beyin’in içindeki muhtemel değişken nitelikleri hesaplamayı öğrenmişti. Kâğıt üzerinde ‘beyinler’ oluşturmayı da. Böylece belirli uyarılara verilecek karşılıklar doğru biçimde tahmin edilebiliyordu. Susan Calvin 2108’de doktorasını vermiş ve bir ‘Robo-psikolog’ olarak ABD Robotlarında çalışmaya başlamıştı. Yeni bilimin ilk büyük uyarlamacısıydı o. Lawrence Robertson hâlâ şirketin başındaydı.

Alfred Lanning ise Araştırma Bölümünün müdürü olmuştu. Dr. Calvin elli yıl boyunca insanlığın ilerleme yönünün değişmesini ve hızlı sıçramalar yapmasını izlemişti. Şimdi emekliye ayrılıyordu. İşten mümkün olduğu kadar uzaklaşacaktı daha doğrusu. Hiç olmazsa eski bürosunun kapısına bir başkasının adının yazılmasına izin vermişti. İşte elimdeki bilginin özeti buydu. Bende, Susan Calvin’in yayınlanmış tezlerinin ve kendi adına aldığı patentlerin uzun bir listesi vardı. Terfileriyle ilgili ayrıntıları da tarih sırasına göre öğrenmiştim. Böylelikle elimde Dr. Calvin’in meslek yaşamıyla ilgili bol bilgi vardı. Ama asıl amacım bu değildi. Gezegenler Arası Basın Ajansı için hazırlayacağım yazı dizisi için daha fazlasına ihtiyaç vardı. Çok daha fazlasına. Bunu kendisine de söyledim.

Mümkün olduğu kadar nazik bir tavırla, «Dr. Calvin,» dedim. «Kamu açısından ABD Robotla siz aynı şey sayılıyorsunuz. Emekliye ayrılmanızla bir çağ sona erecek…» «İnsanca bir şeyler istiyorsunuz, öyle mi?» Yaşlı kadın bana gülümsemedi, sanırım hiçbir zaman da gülümsememişti. Gözlerinde öfke yoktu ama bakışları kafamı delip geçiyordu sanki. Ona göre çok saydam biri olduğumu anladım. Zaten herkes öyleydi ya. «Evet, öyle,» diye cevap verdim. «Robotlarla ilgili insanca şeyler öyle mi? Bu bir çelişki.» «Hayır, doktor. Sizinle ilgili…» «Eh, benden de ‘robot’ diye söz ettikleri oldu. Herhalde size de benim insan olmadığımı söylediler.» Gerçekten de söylemişlerdi ama bunu açıklamak gereksizdi. Yaşlı kadın iskemlesinden kalktı. Boylu değildi, çok zayıf ve narin gözüküyordu.

Ben de onun peşinden gittim, birlikte dışarı baktık. ABD Robotun büro ve fabrikaları küçük bir kent oluşturuyorlardı. Havadan alınan fotoğraflarda olduğu gibi, yukarıdan her şey yassılmış gözüküyordu. Dr. Calvin, «Buraya ilk geldiğimde,» diye açıkladı. «Şimdi itfaiye merkezinin olduğu yerdeki binada küçük bir oda verdiler.» İşaret ediyordu. «Orayı daha siz dünyaya gelmeden önce yıktılar. Odayı üç kişiyle paylaşıyordum. Bir yazı masasının yarısı benimdi. Robotları bir tek binada oluşturduk. Üç haftada bir robot. Şimdi şu halimize bakın.» Bilinen sözleri tekrarladım. «Elli yıl çok uzun bir süre.

» Yaşlı kadın, «Dönüp bu süreye baktığınız zaman,» dedi. «Size hiç de uzun gözükmüyor. Zamanın çok çabuk geçtiğini düşünüyorsunuz.» Masasına dönerek yerine geçti. Yüzünün ifadesizliğine rağmen kederlendiğini anladım. «Kaç yaşındasınız?» diye sordu. «Otuz iki,» dedim. «O halde siz robotsuz dünyayı hatırlamıyorsunuz. Bir zamanlar insanlar kâinatın karşısında yapayalnızdılar. Hiç dostları yoktu ama şimdi ona yardım eden yaratıklar var. Ondan daha güçlü, daha sadık, daha yararlı ve kendine son derece bağlı yaratıklar. İnsanlık artık yalnız değil. Konuya bu açıdan baktınız mı hiç?» «Korkarım bakmadım. Bu sözlerinizi yazımda tekrarlayabilir miyim?»

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle
  1. Erik dalı gevrekyir