Isaac Asimov – Üç Robot Yasası

Keith Harriman doğru karar verdiğinden pek de emin değildi. Uzman, on iki yıldan beri Amerika Birleşik Devletleri Robotlar ve Makine Adamlar Şirketinin Araştırma Bölümü Başkanlığını yapıyordu. Harriman soluk renkli, dolgun dudaklarını yaladı. Ulu Susan Calvin’in yukarıdan kendisine gülümsemeden bakan hologramı Harriman’a hiç bu kadar sert gözükmemişti. Genellikle, gelmiş geçmiş en büyük robot uzmanı sayılan Susan Calvin’in hologramını kapatırdı. Çünkü sinirini bozardı kadın. (Adam, hologramı o şey, diye düşünmeye çalışır ama bunu başaramazdı.) Ne var ki Harriman bu kez hologramı kapamaya cesaret edememişti. Ona çoktan ölmüş olan kadının bakışları yüzünün yanını delip geçiyormuş gibi geliyordu. “Üç Robot Yasa’sı iki yüz yıl boyunca makine-adamları kontrol altında tuttu. O halde insanlar neden robotlara güvenemiyorlar?” “Şey…” Harriman hızla başını kaşırken kırlaşmaya başlayan saçları kabardı, “…bunun çoğu batıl inanç tabii. Ne yazık ki bazı karışıklıklar da var. Robot düşmanı kışkırtıcılar da onlardan yararlanıyorlar.” “Bu, Üç Robot Yasası’yla mı ilgili?” “Evet. Özellikle İkinci Yasa’yla.


Üçüncü Yasa hiçbir sorun yaratmıyor. Çünkü evrensel. Robotlar kendilerini ayırım yapmaksızın insanlar için feda etmeliler.” George On, “Tabii,” dedi. “Belki Birinci Yasa onun kadar tatmin edici değil. Çünkü her zaman bir robotun A yolunu ya da B yolunu seçmesi gereken bir durum doğabilir. Yani robot ya bir yolu seçer ya da diğerini. İkisi birden olamaz. Bu durumda robot çabucak en az zarar verecek yolu seçmek zorundadır. Beynindeki pozitronik kanalları robotun bu seçimi yapabilmesi için ayarlamak hiç de kolay değil. Diyelim ki A yöntemi yetenekli, genç bir sanatçının zarar görmesine neden oluyor. B yöntemiyse sıradan yaşlıca beş kişinin zarar görmesine. Bu durumda robot hangi yolu ya da yöntemi seçecek.” George On, “A yöntemini,” dedi. “Bir kişiye gelecek zarar, beş insana gelecek zarardan daha azdır.

” “Evet. Robotlar her zaman böyle karar vermeleri için yapıldılar. Onların yetenek, zekâ, topluma olan genel yarar gibi ince konularda karar verebilmelerini beklemenin her zaman pratik bir şey olmadığı düşünüldü. Neyse ki robotların böyle kararlar vermelerini gerektiren durumlar fazla değil… Ama böylece İkinci Yasa’ya geliyoruz.” “İtaat Yasası’na.” “Evet. itaat zorunluluğu değişmez. Bir robot, yirmi yıl boyunca varolabilir ama bu sürede bir insanın zarara uğramasını önlemek için hızla harekete geçmek zorunda kalmayabilir. Ya da kendisini yok etme tehlikesini göze almasına hiç gerek olmaz. Ve robot bütün bu süre boyunca emirlere de uyuyordur… Peki kimin emirlerine?” “İnsanların emirlerine.” “Herhangi bir insanın mı? Bir insanın emirlerine uyup uymamak için bu kişi konusunda nasıl yargıya varabilirsin? Sen insana itaat ediyorsun, George? O insan nedir?” George durakladı. Harriman telaşla ekledi. “Bu söz İncil’den. Ama önemli olan bu değil. Ben şunu kastediyorum: Bir robot bir çocuğun, bir ahmağın ya da suçlunun emirlerini yerine getirmeli midir? Ya da dürüst ve zeki ama deneyimi olmayan, bu nedenle de emirlerinin istenmeyen bazı sonuçlar vereceğini göremeyen bir insana mı itaat etmelidir? Ve iki insan bir robota birbirine zıt emirler verdikleri zaman ne olur? Robot hangi emre uyar?” George, “İki yüz yıl içerisinde bu tür sorunlar çıkmadı mı?” diye sordu.

“Bu konular üzerinde hiç çalışılmadı mı?” Harriman hızla başını salladı. “Hayır. Bizi bir durum engelledi. Robotlarımız sadece uzayda, özel çevrelerde ve kendi alanlarında birer uzman olan insanların kontrolünde çalıştılar. Orada çocuklar, ahmaklar, suçlular ya da iyi niyetli ama bilgisiz kişiler yoktu. Buna rağmen düşünülmeden verilen aptalca emirler yüzünden bazen zarara uğranıldığı oldu. Özel ve sınırlı çevrelerde bu tür zararlar belirli bir alan içerisinde kalır. Ancak yeryüzünde robotların karar vermeleri ve bir yargıya varabilmeleri gerekir. Robot düşmanları böyle iddia ediyorlar. Ve haklılar. Kahretsin!” “Öyleyse pozitronik beyine bir yargıya varma becerisini vermelisiniz.” “Aşılamayacak sınırlarının içinde. Sen düşünce tarzı bakımından insanlardan çok farklı olabilirsin.” “Bu soruna mantıklı yaklaşabilmem için insanlar konusunda gerekli bilgim var mı? Onların tarihini biliyor muyum ya da psikolojilerini?” “Tabii ki bilmiyorsun. Ama bunları mümkün olduğu kadar hızlı öğreneceksin.

” “Bana yardım edilecek mi, Bay Harriman?” “Hayır. Bu sadece ikimizin arasında. Kimse bunu bilmiyor. Bu projeden şirkette ya da dışarıdaki hiçbir insana söz etmemelisin.” George On sordu. “Biz yanlış bir şey mi yapıyoruz, Bay Harriman? Yani, bu konuyu gizlemek istediğinize göre…” “Hayır. Ama bir robotun çözüm yolu kabul edilmeyecek. Bunu düşünen yalnızca bir robot olduğu için. Aklına gelen çözüm önerilerini bana açıklaman gerekecek. Uygun olursa diğerlerine ben açıklayacağım. Hiç kimse çözümü senin bulduğunu bilmeyecek.” George On sakin sakin, “Daha önce söylediklerinize bakılırsa,” dedi. “Bence bu doğru işlem… Ne zaman başlıyorum?” “Hemen, şimdi. İncelemen için bütün gerekli filmlerin sana verilmesini sağlayacağım.”

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir