Michael Crichton – Mikro

Her yanımız minicik yaraƨklarla sarılı… Eğer başımızı eğip de ayağımızın dibine öylesine bir bakacak olsak, bizi hayranlığa düşürecek muhteşem şeylerle karşılaşırız. Bir ağacın gövdesinin etrafında bile Macellan’ınkine benzer, ömür boyu sürecek bir yolculuğa çıkabiliriz. -E. O. WILSON Nasıl Bir Dünyada Yaşıyoruz? Ünlü doğa bilimci David AƩenborough 2008 yılında günümüz okul çocuklarının etraķmızdaki sıradan bitkileri ve böcekleri bile tanıyamadıkları konusunda endişelerini dile geƟrmişƟ. Oysa daha önceki kuşaklar için böyle bir sorun söz konusu değildi. Göründüğü kadarıyla günümüz çocukları doğadan ve doğayla iç içe olmaktan koparılmışlardı. Bu durumun nedeni olan birçok faktör vardı: Şehir yaşamı; açık alanların kalmayışı; bilgisayarlar ve internet; çok fazla ev ödevi verilmesi. Fakat sonuçta çocuklar arƨk doğaya çıkmıyorlar ve doğayla doğrudan bir tecrübe yaşayamıyorlardı. İşin tuhaf yanı, bu sorunun tam da Baƨda çevreyle ilgili endişelerin artması ve çevreyi korumak için iddialı adımların atılması sırasında ortaya çıkışıydı. Çocukları çevre bilinciyle eğitmek yeşiller harekeƟnin en önemli girişimiydi; böylece çocuklara hiç tanımadıkları bir şeyi korumaları öğreƟliyordu. Ne ki, bunun geçmişte çevre bozulmasına yol açan iyi niyetli formülle ƨpaƨp aynı olduğu gözden kaçmadı. En canlı örneği, Amerikan ulusal parklarının yok edilmesi ve orman yangınlarını önleme amaçlı Amerikan poliƟ kasıydı. Eğer insanlar korumaya çalışƨkları çevreyi gerçekten anlasalardı, bunun gibi poliƟkalar hiç yürürlüğe girmezdi. Sorun bunu anladıklarını sanmalarıydı.


Yeni kuşak okul çocuklarının daha kararlı yeƟşecekleri savı tarƨşmaya açıkƨr. Her şey bir yana, okulda çocuklara her sorunun bir cevabı olduğu öğreƟlir; ne var ki, gençler gerçek dünyada hayaƨn birçok belirsiz, gizemli, haƩa bilinemeyecek yönleri olduğunu keşfederler. Sizi bir böcek ısırdığında, bir kelebeğin kanadı elinizde leke bırakƨğında, kozasını ören bir ƨrƨl gördüğünüzde bilinemez ve gizemli bir dünyanın içinde olduğunuzu düşünürsünüz. Ne kadar çok bakarsanız doğa sizin için o kadar esrarengiz olur ve ne kadar az şey bildiğinizi fark edersiniz. Güzelliğinin yanı sıra ne kadar yaraƨcı, ne kadar savurgan, ne kadar saldırgan, acımasız, asalak ve şiddet dolu olduğunu da görürsünüz. Doğanın bu özelliklerini ders kitaplarında pek de bulamazsınız. Tecrübeyi doğrudan yaşamakla öğrenilecek en önemli şey, bütün öğeleriyle ve birbirine dolanmış bağlanƨlarıyla doğal dünyanın çok karmaşık bir sistemi olduğu ve bu nedenle onun davranışını anlayamayacağımızdır. Bunu anladığımızı sanmak, başka bir karmaşık sistem olan borsayı anladığımızı sanmak kadar aldaƨcı olacakƨr. Eğer birisi çıkıp da birkaç gün içinde hangi hisselerin ne kadar artacağını söylerse onun bir şarlatan olduğunu düşünürüz. Oysa bir çevreci çevre veya ekosistem hakkında böyle bir iddiada bulunursa onu büyük bir ihƟmalle ciddiye alırız. İnsanoğlu karmaşık sistemlerle etkileşimi sırasında bundan kendisine hep yarar sağlamayı bilmişƟr. Ama bu yararı o sistemi yöneterek sağlamışƨr, anlayarak değil. YöneƟciler sistemle etkileşirler: Bir şey yapıp sonucunu izlerler, sonra da istedikleri yararı sağlamak için başka bir şey yaparlar. Sürekli tekrarlanan sonsuz bir etkileşim bize sistemin ne yapacağına emin olamayacağımızı öğreƟr… Bekleyip görmek zorundayızdır. Ne olacağına dair bir his duyabiliriz.

Çoğu zaman haklı çıkabiliriz de… Ama hiçbir zaman emin olamayız. Doğal dünyayla etkileşirken kesinlikten yoksunuzdur. Her zaman da böyle olacaktır. Gençler doğal dünyayı nasıl öğrenebilirler? En güzel yolu bir yağmur ormanında, bütün önyargılarımızı bir anda sarsıverecek, uçsuz bucaksız, konforsuz, tehlike dolu ve muhteşem güzellikteki bir ortamda zaman geçirmektir. BİTMEDİ MICHAEL CRICHTON 28 Ağustos 2008 M arcos Rodriguez ay ışığı alƨnda koyu yeşil bir renge bürünmüş şekerkamışı tarlaları boyunca direksiyon salladıktan sonra Farrington Karayolu’na çıkƨ. Sol yanında Kalikimaki Endüstriyel Bölgesi’nin gümüş gibi parlayan düz, çelik çaƨlarını görebiliyordu. Rodriguez aslında burasının pek de sanayi bölgesi olmadığını biliyordu; binaların çoğu düşük kiralı depolardı. Ayrıca deniz gereçleri satan bir dükkân, ısmarlama sörf tahtası yapan bir adam, birkaç tane makine atölyesi ve bir dökümcü vardı. Hepsi bundan ibareƫ. Tabii bir de bu gece buraya geliş nedeni olan yer: Nanigen Mikro-Teknoloji. Anakaraya bağlı bu yeni şirket tesisin en ucundaki büyük bir binaya yerleşmişti. Rodriguez otoyoldan dönüp ıssız servis yoluna sapƨ. Neredeyse gece yarısı olmuştu ve etrafta hiç kimse yoktu. Arabasını Nanigen’in önüne park etti. Dışarıdan bakılınca Nanigen binası da diğerlerinden farksız görünüyordu: Ön cephesi çelik, çaƨsı oluklu sac, tek katlı bir yapıydı.

Ucuza inşa edilmiş çok büyük bir barakayı andırsa da Rodriguez bu binanın aslında ne olduğunu biliyordu. Şirket burayı inşa etmeden önce zemindeki kayaçta derin bir çukur kazmış, içini elektronik donanımlarla doldurmuştu. Bu iş biƫkten sonra her yanı etraŌaki tarım alanlarından gelen ince, kırmızı tozlarla kaplı o gösterişsiz binayı yapmışlardı. Rodriguez lasƟk eldivenlerini eline geçirip kızılötesi filtresi olan kamerasını cebine aƴ ve arabadan indi. Üstünde güvenlik görevlisi üniforması vardı; sokağı gören bir güvenlik kamerası ihƟmaline karşı kepini indirip yüzünü olabildiğince sakladı. Cebindeki anahtarı çıkardı. Bu anahtarı Nanigen resepsiyon görevlisi kadım adamakıllı sarhoş edip uyuƩuktan sonra kopyasını çıkararak edinmişti. Sonra kadın uyanmadan tekrar çantasına koymuştu. O kadından edindiği bilgiye göre Nanigen’in on üç bin metrekarelik laboratuvar ve yüksek teknoloji tesisinde roboƟk bilim üzerine üst düzey çalışmalar yapılmaktaydı. Kadın ne tür çalışmalar olduğundan emin değildi, ama bildiği kadarıyla bu robotlar son derece küçüktü. “Kimyasallar ve bitkiler üstünde bir çeşit araştırma yapıyorlar,” demişti. “Bunun için robota gerek var mı?” “Onlar öyle düşünüyorlar,” demişƟ kadın omuz silkerek. Ama Rodriguez’in ondan öğrendiği başka bir şey, binada güvenlik önlemi olmayışıydı; alarm sistemi, hareket dedektörleri, bekçiler, kameralar ve lazer ışınları yoktu. “Peki, bunların yerine ne kullanıyorsunuz?” diye sormuştu Rodriguez. “Köpek mi?” Kadın başını iki yana sallayıp, “Hiçbir şey,” demişƟ.

“Sadece ön kapıdaki kilit. Güvenlik önlemlerine ihtiyaçları olmadığını söylüyorlar.” O sırada Rodriguez, Nanigen’in ya dolandırıcı bir şirket ya da kara para aklama işinde olduğunu sanmışƨ. Yüksek teknoloji işindeki hiçbir şirket bütün yüksek teknoloji şirketlerinin kümelendiği Honolulu ve üniversite civarından uzakta, tozlu bir depo binasına yerleşmezdi. Nanigen bu kadar ücra bir yere gelmişse, demek ki, saklayacak bir şeyleri vardı. Müşterisi de böyle düşünüyordu. Zaten Rodriguez’i tutmalarının nedeni de buydu. Aslında yüksek teknoloji şirketlerini soruşturmak onun yapageldiği işlerden sayılmazdı. Rodriguez’i çoğu zaman avukatlar arar, Waikiki’de karılarını aldatan çapkın kocaların fotoğraflarını çekmesini isterlerdi. Bu defa da bir avukat taraķndan tutulmuştu. Willy Fong. Ama asıl müşteri Willy değildi ve kim olduğunu da söylemiyordu. Rodriguez’in kuşkuları vardı. Nanigen, Şanghay ve Osaka’dan milyonlarca dolarlık malzeme saƨn almışƨ. Belki de bu tedarikçiler ürünleriyle ne yapıldığını öğrenmek isƟyorlardı.

“Müşteri bunlardan biri mi Willy? Çinliler veya Japonlar mı?” Willy Fong omuz silkmişƟ. “Bunu söyleyemeyeceğimi biliyorsun Marcos.” “Ama bana çok tuhaf geliyor,” demişƟ Rodriguez. “O tesiste hiçbir güvenlik önlemi yok, müşterilerin herhangi bir gece gidip kilidi kırar ve kendi gözleriyle ne olduğunu görebilirler. Bana ihtiyaçları yok ki.” “Bu işi geri çevirmeye mi çalışıyorsun?” “Sadece neler olduğunu anlamaya çalışıyorum.” “Senden o binanın içinde ne olduğunu öğrenmeni ve onlara birkaç fotoğraf geƟrmeni istiyorlar. Hepsi bu.” “Hoşlanmadım. Bence bu işte bir bit yeniği var.” “Mümkündür.” Willy ona, sana ne be adam der gibi bıkkın bir bakış atmışƨ. “Hiç değilse kimse sofradan kalkıp ağzının ortasına bir yumruk indirmeyecek.” “Doğru.” Willy koltuğunu geri iƟp ellerini göbeğinde kavuşturduktan sonra sormuştu: “O halde, söyle bakalım Marcos.

İşi alıyor musun?”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir