Ronny Laws – Uzay Şeytanları

KOZMİK Güvenlik Kuvvetleri başkumandanı Yan Paterson hiç de şakacı bir adam değildi. Bunu anlamak için Başkumandanın çalışma odasına bakmak yeterdi. Bu türlü bürolarda bulunması âdet olan radar ekranlarının, dahili televizyonların, küçük bellek şeritlerinin (mikroband) ve elektronik tabloların yerlerini bir tek cihaza bıraktığı görülüyordu. Son derece basit görünüşlü kocaman bir cihaz… Ve kumandanın çalışma masasını kaplayan cam da daima temiz ve boş olurdu. Dağınıklıktan hastalık derecesinde nefret eden Yan Paterson, hiçbir zaman, hiçbir şey koymazdı masanın üzerine. İşte bundan ötürüdür ki Başkumandan şu anda, masasının üzerinde bulduğu küçük saydam diski için için kaynayan bir öfkeyle incelemekteydi. Aklından şüpheye düşecekti nerdeyse: Biraz önce çalışma odasına girdiğinde, masanın üzeri her zamanki gibi bomboş ve pırıl pırıldı; ve bu disk Yan Paterson’un gözleri önünde gelip masaya konmuştu! Olayı izah edecek kelime bulamıyordu. Akılcılığıyle ün salmış k Birinci Bölüm ORTALIĞA garip bir ışıltı saçıyordu Vüm’ler. Aşağı yukarı iki metre boyunda, tamamıyle saydam kasaların içine kapatılmışlardı. Sadece ışıktan ibaret gibiydiler. Ağır hareketleri, ürkütücü birer hayalet görünüşü kazandırıyordu bazan onlara. Lady Burd’ün konağı gerçekten mükemmel bir evdi. Muazzam bir bahçenin ortasında, baştanbaşa yontma taştan inşa edilmişti. Ve içerde, ahşap mobilyalardan hakiki yün halılara kadar herşey tabiiydi. Hattâ bu evde, hiçbir zaman hiç kimsenin bir tek bardak sentetik protein içmediği ve bir tek dilim suni biftek yemediği söylenir dururdu kulaktan kulağa.


Bu akşamki ziyafet, bu konakta daha önce verilmiş bütün ziyafetlerden çok daha şatafatlı ve zengin sayılırdı; çünkü bugüne kadar yeryüzünde hiç kimseye nasip olmamış bir özellik vardı bu ziyafette. Etkinlik halinde dört tane Vüm. Jord Maogan, salonu dolduran davetlilerden ayrı bir köşeye çekilmiş, elindeki havyarlı dilimi bitirmekle meşgûldü. Pal Olborn ona doğru dönüp merakla sordu: —Gene bir domuzluk bulmuşsunuz bakıyorum… Nedir o yediğiniz kuzum? —Havyar… dedi Maogan. Size de tavsiye ederim Pal. Ruslar Hazar Denizini kuruttuktan ve suni mersin balığı üretme çabaları başarısızlığa uğradıktan sonra, imkânsız hale geldi havyar bulmak… Midesi bulanmış gibi yüzünü buruşturdu Pal: —Sizi katiyen anlamıyorum azizim… dedi. Tuhaf zevkleriniz var doğrusu… Ben güvenemiyorum tabii yiyeceklere. Güvenemediğim için de, 150 gram oligo-proteinle 15 gram C45 kompleksi yedim gelmeden önce… Sizin sevdiğiniz cinsten eski besinlerin insanı şişmanlattığı ve ömrü kısalttığı söyleniyor üstelik. Davetliler arasında bir dalgalanma başlamıştı birden, uşaklar sessizlik rica ediyorlardı. Çok geçmeden de, salonun dip tarafındaki küçük yuvarlak setin üzerinde güleryüzlü bir kadın belirdi. Lady Burd’dü bu kadın. Vücudunun bütün hatlarını ortaya seren, beyaz vizondan dar bir rob vardı sırtında. Boynunda ise, dünyada sadece üç eşi bulunan, Zvam göktaşından yontma bir kolye… Genç kadın, zarif bir jestle davetlilerini selâmladıktan sonra konuşmaya başladı: —Değerli dostlarım… Sizleri bu akşam, etkinlik halindeyken yeryüzüne getirtilen ilk Vümleri göstermek üzere çağırdım. Şu anda galaksilerarası Star-Hunt otelinde tatil yapan kocam Sir Percy tarafından gerçekleştirilmiş büyük bir başarıdır bu gösteri. Sir Percy, bizzat yakaladığı bu dört Vümü, özel bir uzay ekspresiyle bana göndermişti.

Esir Vümlerin hayatı son derece kısaldığı için, bu gösteriyi kaçırmamanızı istedim ve sizleri hemen çağırdım. Gelmiş olduğunuz için hepinize teşekkür ederim. Alkışlar yükseldi çoğunluğu teşkil eden züppelerden. Herkes coşkunluk içindeydi. —Harika!., diye haykırıyorlardı hep bir ağızdan. Bu arada. «Journal-Total» muhabirleri kameralarını çalıştırmaktaydılar. Film çekimini, ünlü yorumcu Alec Floyd yönetmekteydi. —Vümlerin aslı nedir? —Galaksilerarası ateşböcekleridir bunlar. Evrenin bir tek noktasında yaşamaktadırlar: Kozmik haritayı gözlerinizin önünde canlandırın, Mega 600 003 noktası… Cosmic Force’a mensup yüzbaşı Ford tarafından keşfedilmişlerdir. Arıza yapan motorunu onarmaya çalışan yüzbaşı, bir an gelmiş, uzay boşluğunu bir masal aydınlığına boğan milyonlarca ve milyonlarca ateşböceği görmüştür… Füzesini onardıktan sonra yaklaştığında, bunların, biribirinden bağımsız, direnç ve hararetten yoksun ışık izleri olduğunu farketmiş ve Vümleri «bilinmeyen olay» şeklinde niteleyip Dünyaya dönmüştür. —Müthiş! dedi Floyd… Peki o günden sonra? —Gregor Pavlevski tarafından incelenmiştir. Vümler. İdealist bir bilgin olan Pavlevski, bir Kozmik Vüm Araştırma merkezi kurmak için gerekli fonu bulmuş, ama araştırmaları başarısızlığa uğramıştır… Bugün Vümlerin, garip ateşböceklerinden başka bir şey olmadığı kesinleşmiş gibidir… Kocam bu arada Pavlevski’ye, kozmik bir otel haline getirmek üzere, araştırma merkezini satın almayı teklif etti.

Ve anlaşmaya vardı. Vüm tuzağını kendisine borçlu bulunduğumuz Pavlevski’nin bundan böyle otelde küçük bir laboratuarı olacaktır. Buna karşılık da, gerçekten şahane bir dekor içinde dinlenmek isteyen turistler, tarihte ilk defa, bugüne kadar sadece uzay öncülerine nasip olmuş galaksilerarası uzayda kendilerine yer bulabilecektir. —Müthiş!., diye haykırdı yeniden Floyd elindeki mikrofonu hızla sallayarak. Peki oradaki hayat şartları? —Herşey mükemmel… dedi Lady Burd. Hakiki su, arzuya göre çekimli ya da çekimsiz oda, atraksiyon olarak da Vüm avı… Turistlere Vüm tuzağı taşıyan mini uzay otoları vermekte otel. Otomatik olarak yönetilen bu otolar, av biter bitmez sizleri otele getirecektir… Ayrıca, evrenin bu kısmındaki ışınımın insan bünyesine son derece yararlı olduğunu ve organizmayı yaşlanmaya karşı koruduğunu da eklemek gerekir. Gene bir heyecan dalgası kapladı davetlileri. Konuşmaları o ana kadar dikkatle dinlemiş olan Jord Maogan, Pal Olborn’a döndü: — Bu reklâm maskaralıklarını dinlemek üzere mi getirdiniz kuzum siz beni buraya?., dedi. Jord’un gözlerine dikmişti Olborn gözlerini: —Sonunu dinleyin hele… diye karşıladı. Sandığınızdan çok daha endişe verici bir hikâye bu. Dalgalanan kalabalık arasında ayrı düştüler; ve Maogan, ev sahibesinin davetlileri köşkün bahçesine çağırdığını işitti. Bahçe Vümlerle aydınlatılmıştı, ve ziyafet orada devam edecekti… Arkasında Olborn olduğu halde bahçeye çıktı Maogan.

Dışardaki manzara, düşündüğünden daha da garipti: Rengarenk Vümler asılmıştı ağaç dallarına. Vümlerin yaydığı soluk ışıltı, hanımların kürklerinde acaip yansımalar yaratıyordu. —Bahçede tam altmış tane Vüm bulunmakta… dedi Lady Burd. Ve bunlar yarın sönmüş olacak. Zaten şu anda ışık vermeleri bile, kendilerini sürekli şekilde boşlukla besleyen bir boşluk devresi sayesindedir. Bu boşluk da gene Vümlerin bulunduğu uzay bölgesinden alınıp komprime edilerek getirilmiştir buraya… —Nasıl olur!., diye atıldı Alec Floyd. Boşluk, komprime edilemez, sıkıştırılamaz ki… Akılalmaz bir hikâye bu… —Hakikaten öyle… dedi Lady Burd. Vümlerin bütün ilginçliği de burada ya zaten! Çünkü Vümler ancak belirli özelliklere sahip bir boşlukta yaşayabiliyorlar ve yaşadıkları boşluğun niteliği de, genişlemek ve daralmak… Daha fazla bir açıklama istemeyin benden. Bilgin değilim ben… Sizlere bu konuda ancak Gregor Pavlevski kesin bilgi verebilir. Bcııim şu anda sizlere söyleyebileceğim tek şey, Otel Star-Hunt’a gelin ve kendi gözlerinizle görün demekten ibarettir… Jord Maogan, Pal Olborn’a döndü: —Gelin gidelim azizim… diye homurdandı. İşittiğim kadarı yeler bana,. *** K.G.K.

merkezine doğru saatte üçyüz kilometre hızla yol alan araçta Jord Maogan’la Pal Olborn, tek kelime konuşmaksızın, birbirlerini süzmekteydiler. Maogan bozdu sessizliği: — Anlamsız bir hikâye bu! Komprime boşluk deyimi kadar gülünç bir şey işitmedim daha ben… Vümlere gelince, öyle sanıyorum ki, yeni bir reklâm numarasından ibaret… Bir an susup Pal Olborn’a dikti gözlerini: —Uzayda bir alay acaip şey gördüm… dedi. Ama böyle bir şeyi aklımın ucundan bile geçirmezdim. Bu bakımdan Otel Star-Hunt’ta birkaç gün geçirmeyi isterim… Kısa bir sükûttan sonra birden sordu: —Sir Percy ile Lady Burd’ün servetlerinin menşei nedir, Pal? Olborn gülümsüyordu: —Ben de sözü oraya getirmek istiyordum… dedi. Araç yavaşlamıştı şimdi. Olver kentinin yüksek burçlarını geçmekteydiler. Güney körfezindeki palmiyeler belirdi kısa bir an için pencerede, sonra araç yeniden hızlanıp dağın yamacına doğru yükseldi. Olborn açıklıyordu: —Petrol mayası üreterek zengin oldu Sir Percy… Büyük açlık döneminde. Bütün denizler ve çöller ekime elverişli duruma sokulduğu halde, beş milyar insan açlıktan ölmek üzereydi. Ve Sir Percy, işte bundan faydalandı. —Tamamıyle hatırlıyorum… diye mırıldandı Maogan. O kocaman saydam kulelerin nasıl inşa edildiğini de gördüm ben… Petrolle beslenen bakteriler vardı içlerinde, güneş ışığıyla çimlenip gelişiyorlardı… Ve onları yiyorduk sonra… Bir tiksinti ifadesi kaplamıştı yüzünü: —Ağıza alınmaz şeylerdi… Gulvar gezegeninin canlı dağlarından getirilen kübik et bloklarını tercih ederim… Sözün kısası, o petrollü besinler sâyesinde servet yapmak hiç de sempatik değil… Yeniden sustu. Sonra Pal Olborn’a baktı ve sordu: —Hepsi iyi güzel ama, beni niye bu türedinin ziyafetine sürüklediğinizi halâ anlamış değilim. K.G.

K.’nin özel garına giden tünele dalmıştı araç. Çok geçmeden de, ipek hışırtısını andıran bir sesle durdu. Ayağa kalktı Olborn: —Kozmik Güvenlik Kuvvetleri başkumandanıyla randevumuz var… dedi. O size herşeyi anlatır Jord.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir