Paulo Coelho – Kazanan Yalnızdır

Ey ana rahmine günahsız düşen Meryem Anamız, sana sığınan bizlerden dualarını esirgeme. Amin. İsa öğrencilerine şöyle dedi: “Bu nedenle size şunu söylüyorum: ‘Ne yiyeceğiz?’ diye canınız için, ‘Ne giyeceğiz?’ diye bedeniniz için kaygılanmayın. Can yiyecekten, beden de giyecekten daha önemlidir. Kargalara bakın! Ne eker ne biçerler; ne kilerleri ne ambarları vardır. Tanrı yine de onları doyurur. Siz kuşlardan çok daha değerlisiniz! Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü bir anlık uzatabilir? Bu küçücük işe bile gücünüz yetmediğine göre, öbür konularda neden kaygılanıyorsunuz? Zambakların nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar ne de iplik eğirirler. Ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi…” Luka 12: 22-27. Şimdi beni avcunun içine aldın ya, kim olursan ol, Her şey boşa gidecek bir şey eksik kalırsa, Açıkça uyarıyorum seni daha fazla üstüme gelmeden, O sandığın kişi değilim ben, bambaşka biriyim. Kim benim yolumdan yürümeye kalkar ki? Kim talip olur ki benim dostluk ve sevgime? Yol kuşkulu, sonuç belirsiz, yok edici belki de. Terk etmen gerekecek başka ne varsa, yalnız ben umacağım senin biricik ölçütün olmayı, Çıraklık dönemin bile uzun ve zorlu geçecek o zaman, Vazgeçmen gerekecek tüm bir yaşam biçiminden ve çevrendeki yaşamlara uyumundan, O yüzden bırak beni başın daha fazla belaya girmeden, çek elini omzumdan, Beni yere bırak ve kendi yoluna git. Walt Whitman, Çimen Yaprakları. Öndeyiş,  Kitaplarımdaki değişmeyen temalardan biri de, hayallerinin peşinden koşmanın bedelini ödemenin önemi olmuştur. Ama hayallerimiz nereye kadar yönlendirilebilir? Son birkaç onyıldır, ün, para ve güce ayrıcalık tanıyan bir kültürde yaşıyoruz. Birçoğumuz, perde arkasındaki gerçek yönlendiricilerin adı sanı belirsiz kaldığının ayırdına varmaksızın, izlenmeye değer biricik değerlerin bunlar olduğuna inandırıldı.


Bu yönlendiriciler, en etkili gücün, etkisini kimse fark etmeden gösteren güç olduğunu çok iyi biliyorlar – tuzağa düştüğümüzde ise artık çok geç oluyor. Bu kitap, bu tuzak hakkında. Kazanan Yalnızdır’da, dört ana karakterden üçü hayallerinin yönlendirilmesine izin veriyor. İnsanın acılarını hafifletmek ya da sevdiği kadını geri almak gibi iyi bir nedenle yapılmışsa, öldürmenin kabul edilebilir olduğuna inanan Rus milyoner İgor. Büyük bir iyi niyetle yola çıkmasına karşın, sonunda kendini, kullanmaya çalıştığı sistemin kollarında bulan moda kralı Hamid. Günümüzdeki pek çok insan gibi, ünün kendi başına bir amaç olduğuna; şöhreti, elde edilebilecek en üstün başarı olarak gören bir dünyanın en büyük ödülü olduğuna inanan Gabriela. Bu kitap bir serüven romanı değil, bugün nerede olduğumuzun yalın bir portresi. Paulo Coelho. 03:17 Beretta Px4, cep telefonundan biraz daha büyük, yaklaşık 700 gram ağırlığında ve on atış yapabilen derli toplu bir tabancadır. Küçük ve hafiftir, cepte taşındığında fark edilmez; düşük kalibreli olmasının en büyük üstünlüğü, merminin kurbanın vücudunu delip geçmek yerine kemikleri parçalaması ve yoluna çıkan her şeyi paramparça etmesidir. Hiç kuşku yok ki, bu kalibrede bir tabancayla vurulduktan sonra hayatta kalma olasılığı oldukça yüksektir; hiçbir yaşamsal damarın zarar görmediği, dahası kurbanın karşı koyup saldırganın silahını elinden almayı başardığı binlerce vaka vardır. Gel gör ki, silahı ateşleyen kişi yeterince deneyimliyse, kurbanını en kısa yoldan -iki gözünün ortasına ya da kalbine nişan alarak- ya da yavaş yavaş -namluyu belirli bir açıdan kaburgalara yaklaştırıp tetiği çekerek- öldürmeyi seçebilir. Vurulan kişi ölümcül bir yara aldığını bir süre anlayamaz ve karşı koymaya, kaçmaya ya da yardım istemeye çalışır. Bunun en büyük yararı, pek az dış kanaması olan kurbanın gücünü yavaş yavaş yitirip başına geleni tam olarak anlayamadan yere yığılırken, kendisini vuranın yüzünü görebilecek kadar vakit bulmasıdır. Beretta Px4, uzmanların gözünde ideal bir silah olmaktan çok uzaktır.

İlk James Bond filminde, İngiliz Gizli Servisinden bir ajan, Bond’a, “Şık ve hafif, ama bir kadının çantasında dursun diye. Hiçbir durdurucu gücü yok,” der ve eski tabancasını alıp yeni model bir tabanca verir. Ama bu öğüt yalnızca profesyoneller için geçerliydi, şimdi İgor’un tasarladığı şey için ise Beretta Px4 biçilmiş kaftandı. Beretta’yı, izi bulunamasın diye karaborsadan almıştı. Fişek yatağında beş mermi var, ama o bir tek mermi kullanmayı tasarlıyor, merminin ucuna bir tırnak törpüsüyle “X” işareti kazıdı. Böylece, ateşlenip de sert bir nesneye çarptığında dört parçaya ayrılacak. Beretta’yı ancak son çare olarak kullanacak. Bir dünyayı karartmanın, bir evreni yok etmenin daha başka yolları da var. İlk kurban bulunur bulunmaz, Ewa herhalde mesajı alacak. Onun bunu aşk uğruna yaptığını ve en küçük bir pişmanlık duymadığını, ama onu yeniden elde ettiğinde, aradan geçen iki yıl boyunca ne yaptığı konusunda hiçbir soru sormayacağını anlayacak. Altı aydır kılı kırk yararcasına hazırladığı planın sonuç vereceğini umuyor, fakat bunu ancak ertesi sabah anlayabilecek. Planı, Eski Yunan mitologyasının öç tanrıçaları Furiaların, kapkara kanatlarıyla, elmaslardan, botokstan ve yalnızca iki kişi binebildiği için kimseye yararı olmayan sürat arabalarından geçilmeyen bu mavi-beyaz diyara inmelerini sağlamak. Yanında getirdiği o küçük nesneyle, güç, başarı, ün ve paraya ilişkin tüm o hayaller bir anda yerle bir edilebilirdi. Aslında doğruca odasına çıkmış da olabilirdi; gerçi daha da fazla beklemeye hazırdı ama, tanık olmaya hazırlandığı sahne 23:11’de gerçekleşecekti. Adam ve yanındaki güzel kadın -ikisi de gece giysileri giymişti- her önemli akşam yemeğinden sonra her gece düzenlenen ve insanlara Festival’deki tüm film prömiyerlerinden daha çekici gelen o davetlerden biri için çıkageldiler.

İgor, kadına görünmek istemedi. Kadının kendisini görmemesi için yüzünü bir Fransız gazetesiyle kapattı (bir Rus gazetesi kuşku uyandırabilirdi). Oysa böyle bir önleme gerek yoktu: Kendini dünyanın kraliçesi gibi gören tüm kadınlar gibi o da başkalarına asla bakmazdı. Böyle kadınlar çevrelerine ışık saçmak için oradadırlar ve başkalarının ne giydiğine bakmaktan her zaman kaçınırlar, çünkü kendi giysileri ve aksesuarları onlara bir servete mal olmuş olsa bile, başka birinin takıp takıştırdığı elmaslar, hele sırtındaki eşi benzeri olmayan bir giysi onları üzebilir, çileden çıkarabilir ya da kendilerini düşkün hissetmelerine yol açabilir. Kadının ak saçlı, şık kavalyesi bara giderek şampanya söyledi; yeni bağlantılar, iyi bir müzik, güzel bir deniz kıyısı ve limana demirlemiş yatlar manzarası vaat eden bir gece için gerekli bir aperitifti şampanya. İgor, adamın, içkilerini getiren kadın garsona teşekkür edip yüklü bir bahşiş verirken ne kadar kibar olduğunu fark etti. Üçü de birbirlerini tanıyorlardı. İgor, adrenalin kanma karışmaya başlarken, bedenini büyük bir mutluluk dalgasının kapladığını hissetti. Ertesi gün kadının kendisinin orada olduğunu fark etmesini sağlayacak ve sonunda buluşacaklardı. Bu buluşmadan ne çıkacağını bir Tanrı bilirdi. İnançlı bir Katolik olan İgor, Moskova’daki bir kilisede Maria Magdalena’nın 1 kutsal emanetleri (inananların ibadet etmeleri için bir haftalığına Rusya başkentine getirilmişlerdi) önünde söz vermiş ve yemin etmişti. Beş saate yakın bir süre sırada beklemiş ve en sonunda kutsal emanetleri gördüğünde, bunun rahiplerin düşlerinde yarattıkları bir şey olduğundan kuşkusu kalmamıştı. Yine de sözünden dönmeyi göze almak istemediğinden, Maria Magdalena’nın koruyuculuğuna sığınmış, çok fazla özveride bulunmadan hedefine ulaşabilmek için ondan yardım dilenmişti. Ayrıca, her şey olup bittiği ve en sonunda anayurduna dönmeyi başardığı zaman, Novosibirsk’teki bir manastırda yaşayan ünlü bir ressama altın bir ikona sipariş edeceğine söz vermişti. Sabahın üçünde Hotel Martinez’in barı sigara ve ter kokusundan geçilmiyor.

Jimmy (her zaman farklı renkte ayakkabılar giyer) artık piyano çalmayı bırakmış, kadın garson bitkin düşmüş, ama bardakiler hâlâ gitmeye yanaşmıyorlar. Hiç değilse bir saat daha, hatta bütün gece bir şey oluncaya kadar orada kalmak istiyorlar! Dört gündür Cannes Film Festivali’ndeler ve hâlâ bir şey olduğu yok. Masalardaki tüm müşterilerin kafalarında bir tek şey var: güç sahibi biriyle tanışmak. Güzel kadınlar bir yapımcının kendilerine âşık olmasını ve yeni filminde önemli bir rol vermesini bekliyorlar. Birkaç aktör, bu işleri hiç umursamıyormuşçasına kahkahalar atarak çene çalıyor – ama gözleri kapıda. Biri gelmek üzere. Biri gelmeli. Fotoğraf sanatı ve senaryo yazarlığı konusunda yazılmış ne varsa yalayıp yutmuş genç yönetmenler, kafalarında fikirleri, ceplerinde üniversitede çektikleri videoların sıralandığı CV’leriyle, başlarına devlet kuşu konmasını bekliyorlar. Belki de, az önce bir partiden ayrılmış, bir kahve söyleyip sigarasını tüttüreceği boş bir masa arayan biriyle, hep aynı yerlere gitmekten sıkılmış, yeni bir serüven arayan biriyle tanışabilmeyi umuyorlar. Ne kadar da saflar!

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle
  1. Bu site harika buradan epeyce kitap okuyacağım.