JANINE, dinlemeye koyulduğu zaman susmuş, soluğunu bile tutmuştu. Sessizlik, Virginia Malikânesinin duvarlarından içeri âdeta sızdı ve orada kaldı. Laurence yeniden : «Burasının, senin için biraz fazla ıssız olduğunu düşünmüyor musun?» diye sordu. Janine, yavaşça gülümsedi : «iyiyim, gerçekten iyiyim,» dedi. Üzülme, her şey yolunda. Yine de..» Durdu ve kaygılı bir sesle ekledi : «Buraya gelmemiz gerekirdi Bütün paramızı benim için harcadıktan sonra, gidecek başka bir yer yoktu, değil mi? Daha doğrusu var mıydı, hayatım?» Laurence kısa bir duraklamadan sonra fikrini söyledi : «Hayır. Fakat buranın nasıl terkedilmiş bir yer olduğunu unutmuştum. Eğer..» «Çok güzel! Güzel ve eski bir ev. Hatta yeniden resim yapmaya bile başlayabilirim burada.» Pencereden dışarı bakmaya başladı. Pencere yuvarlaktı ve bir geminin lumbozunu andırıyordu. Dışarıda sadece batıya doğru uzanan orman görünüyordu. Bir süre sonra kımıldadı ve arkaya dönerek : «Burada kimbilir ne güzel fikirler gelecek aklına.» dedi. «Ben de yazı yazdığın zaman yalnız bırakacağım seni. Gerçekten..» Laurence’in oturup dinlendiği mutfak masasına doğru yürüdü. Erkek paketleri açarken de, akşam yemeği için hazırlık yapıyordu. Yemekler konserve kutularından çıkıyordu ama hepsi masanın üstündeki çini tabaklara güzel güzel konmuştu. Laurence, paketlerden battaniyeleri ve gece yatacakları yastıkları çıkardığı sırada Janine de hemen çini tabakları çıkartıp yıkamıştı.
Alfred Hitchcock – Ve Papağan Fıstık Dedi
PDF Kitap İndir |