Clive Cussler – Oregon Dosyaları #1 – Altın Buda

Bu roman bir Dirk Pitt macerası ya da NUMA dosyaları serisindeki Kurt Austin hikâyesi değil. Bu Kükreyen Deniz adlı romanımda sözünü ettiğim eski kargo gemisi Oregon’un öyküsü. Eski püskü görüntüsü ve paslı gövdesinin altında Oregon aslında bir teknoloji ve bilimsel deha harikasıdır. Mürettebatını, kolları çok uzaklara uzanan şirketler birliğinin sayısız şemsiyesi altında çalışan oldukça eğitimli ve zeki paralı askerler oluşturmaktadır. Yozlaşmayla savaşmak ve yedi denizin egzotik limanlarında ahlaksızların, suçluların kötü tehditlerine meydan okumak için dünyanın her yerindeki hükümetlerle, şirketlerle ve özel çıkar gruplarıyla anlaşmalar yapmaktadırlar. Craig Dirgo ve ben daha önce hiç görülmemiş karakterlerle tamamen yeni maceralar dizisi yaratmak için birlikte çalıştık. Umarım bunun hoş bir farklılık olduğunu düşünür ve bu kitabı eğlenerek okursunuz. 31 MART 1959 Norbulingka yaz sarayını çevreleyen çiçeklerin tomurcukları açmak üzereydi. Kompleksin parkı andıran ortamı çok güzeldi. Çevresini kuşatan yüksek taş duvarların içinde ağaçlar ve verimli bahçeler bulunuyor, ortada da yalnızca Dalai Lama, danışmanları ve seçilmiş birkaç keşişin geçtiği daha küçük sarı bir duvar vardı. Burada durgun havuzlar, Dalai Lama’nın evi ve dua etmek için mabet vardı. Kargaşanın hüküm sürdüğü bir ülkenin merkezinde düzen ve servet deniziydi burası. Çok uzakta olmayan bir yamaçta görkemli Potala Kış Sarayı bulunuyordu. Dev yapı tepe yamacından aşağıya düşecekmiş gibi görünüyordu. Potala’nın yüzlerce keşişi barındıran binden fazla odası vardı.


Geçmişi yüzlerce yıl geriye dayanıyordu. Bina heybetli bir düzenliliğe sahipti. Taş merdivenler yedi katlı sarayın orta seviyelerinden çıkıp düzgün bir zikzak çizerek aşağıya iniyor, sonra aşırı büyük binanın tabanını oluşturan devasa taş duvarda son buluyordu. Titizlikle yerleştirilmiş taşlar neredeyse yirmi beş metre yüksekliğindeydi. Tabanında on binlerce Tibetlinin toplandığı düz bir alan bulunuyordu. Norbulingka’daki bir başka geniş grubun yanı sıra halkda ruhani liderlerini korumaya gelmişlerdi. Ülkelerini işgal eden nefret ettikleri Çinlilerin tersine köylüler tüfek değil, bıçak ve ok taşıyorlardı. Onların ağır silahlar yerine yalnızca etleri, kemikleri ve ruhları vardı. Silah bakımından güçsüzdüler, ama liderlerini korumak için kendi hayatlarını seve seve ortaya koyabilirlerdi. Bu fedakârlık için Dalai Lama’nın tek bir sözü yeterdi. Sarı duvarın içindeki, Dalai Lama türbesinde kişisel koruyucusu Mahakala’ya dua ediyordu. Çinliler onu korumak için kendi karargâhlarına götürmeyi önermişlerdi, ama Dalai Lama onların gerçek amaçlarının bu olmadığını biliyordu. Aslında Çinlilere karşı korunması gerekiyordu. Dalai Lama’nın Chamdo Valisi Ngabo Ngawang Jigme’den yeni aldığı mektup daha doğru bir tabloyu ortaya koyuyordu. Bölgenin komutasını elinde tutan Çinli askeri subay General Tan’la yaptığı görüşmeden sonra Jigme, Çinlilerin kalabalığı dağıtmak için onları bombalamayı planladığından emin olmuştu.

Bu durumda can kaybı korkunç olurdu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir