Clive Cussler – Oregon Dosyaları #2 – Kutsal Taş

Elli bin yıl önce ve Dünya’dan milyonlarca kilometre uzakta bir gezegen sanki yok oluşunu haber verircesine şiddetle seğiriyordu. Gezegenin yaşlı olması sonunun böyle olacağını gösteriyordu, çünkü kutuplarının sürekli yer değiştiriyor olması onu sık sık şekli değişen bir küre haline getirmişti. Gezegenin özü metaldi ve kaya ile magmadan oluşmaktaydı. Milyonlarca yıl içinde şeklini alıp soğuduktan sonra çevresinde argon, helyum ve biraz da hidrojenden oluşan bir atmosferi oldu. Gezegenin yüzeyinde, en basit biçimiyle bir mikrop halinde yaşam da başlamıştı. Gezegenin daha karmaşık yaşam biçimleri geliştirmesi hiç mümkün olmadı. Mikroplar çoğalmak için oksijen moleküllerini tükettikçe yüzey de ve atmosferde evrim yapabilecek hücrelerin barınmasına imkân vermediler. Güneşin etrafında yaptığı her döngü onu bu muazzam fırına daha çok yaklaştırırken yüzeyindeki kaya yapısı da çok fazla ısınmış ve pelte haline dönüşmüştü. Gezegen Dünya gibi kendi ekseni etrafında değil de, yuvarlanan bir fıçı gibi döndüğü için kutupları yer değiştirdikçe erimekte olan kaya yüzey’ tıpkı bir yanardağdan akan lavlar gibi etrafa saçılıyordu. Geçen her saat, her dakika, her saniye onu güneşine doğru yaklaştırdıkla. ilerisi daha çok soyulmaktaydı… sanki Tanrı’nın eli tel bir fırçayla yüzeyini kazıyordu. Soyulan kabuğu kepek gibi atmosferine doğru savruluyor, bu gaz tabakasının eşiğine varınca güneşin etkisiyle akkor haline gelip binlerce nükleer bomba gücüyle infilak ediyordu. Yerçekimi saçılan parçalan kendine çektikçe tekrar yere düşüyor ve zaten harap olmuş yüzeyden daha çok parça koparıyordu. Kabuğu tükenmekteydi. Gezegenin artık çok az ömrü kalmıştı.


Koruyucu kabuk tamamen yok olduktan sonra metal özün sıcaklığı soğumaya devam etti ve içindeki küre dönmeye başladı. Yüzeyde geniş çatlaklar belirirken büyük yarıklar oluştu ve içinden büyük kitleler halinde erimiş kayalar püskürmeye başladı. Bu sırada gezegenin metal özü müthiş bir yoğunlukla genleşmekteydi. Derken her şey bir anda oluverdi. İç tarafta, güneşe en yakın konumda olan dev bir kaya dilimi göçünce kutuplar son bir kez yerinden oynadı ve gezegen deli gibi dönmeye başladı. Sonra da patladı. Uzaya saçılan milyonlarca metal küre muazzam ısı altında erirken, talihli birkaç tanesi güneşin çekim alanına girmeden uzayın sonsuzluğuna doğru yollarına devam etti.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir