George R. R. Martin – Buz ve Ateşin Şarkısı #3 – Kılıçların Fırtınası – Game of Thrones

Buz ve Ateşin Şarkısı, bazen birbirlerinden yüzlerce hatta binlerce mil uzakta olan karakterlerin gözünden anlatılır. Bazı bölümler bir günü, bazı bölümler sadece bir saati kapsarken, diğerleri on beş günlük, bir aylık ya da yarım yıllık bir zamana yayılabilir. Bu çeşit bir yapı söz konusu iken, anlatıcı kesin surette dizisel olamaz; bazen, önemli olaylar eş zamanlı bir şekilde, birbirlerinden binlerce fersah uzakta gerçekleşmektedir. Şu an elinizde bulunan ciltten bahsedilecek olursa, okuyucu, Kılıçların Fırtınası’nın açılış bölümlerinin, Kralların Çarpışması’nın kapanış bölümlerini takip etmediğini, hatta o bölümlerle örtüşmediğini idrak etmelidir. Açılışı, Kral Toprakları’ndaki Karasu Savaşı sırasında ve savaştan sonra, İlk İnsanların Yumruğu’nda, Nehirova’da, Harrenhal’da ve Üç Dişli Mızrak’ta yaşanmakta olan olayların bazılarına yönelik bir bakışla yaptım. Gün griydi, acı soğuktu ve köpekler kokuyu almıyordu. İri siyah dişi, ayı izlerini kokladı, geri çekildi ve kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp sürünün yanına döndü. Köpekler sefil halde, nehrin kıyısında toplanmıştı; rüzgâr bedenlerini kamçılıyordu. Chett de hissediyordu; kat kat kara yünün ve kaynatılmış derinin içine sızıp onu da ısırıyordu rüzgâr. Lanet hava hem insanlar hem de hayvanlar için korkunç derecede soğuktu ama buradaydılar işte. Ağzı çarpılmış haldeki Chett yanaklarındaki ve boğazındaki çıbanların öfkeyle kızardığını hissedebiliyordu. Sur’da, uğursuz kuzgunlarla ilgilenip ihtiyar Üstat Aemon’ın şöminesini yakarken güvende olurdum. Bu rahatlığı piç Jon Kar almıştı elinden; o ve şişman arkadaşı Sam Tarly. Burada, er bezleri donarken bir tazı sürüsüyle birlikte Tekinsiz Orman’ın derinliklerinde olması onların suçuydu. “Yedi cehennem.


” Köpekleri harekete geçirebilmek için tasmaları sertçe çekti. “İz sürün piçler. Bu bir ayı izi. Biraz et istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Bulun!” Ama köpekler, birbirlerine daha da yaklaşıp inlemekten başka bir şey yapmadı. Chett, kısa kamçısını hayvanların başının üstünde şaklatınca siyah dişi hırladı. “Köpek eti de ayı eti kadar lezzetli olabilir,” diye uyardı Chett hayvanı, her kelimede nefesi donuyordu. Kız Kardeşli Lark kollarını göğsünde kavuşturmuş, ellerini koltuk altlarına sokmuş duruyordu. Siyah yünden yapılmış eldivenler giyiyordu ama sürekli parmaklarının donduğundan şikâyet ediyordu. “Avlanmak için çok soğuk,” dedi. “Kahrolası ayı. Uğrunda donmaya değmez.” Yüzünün çoğunu saklayan kahverengi sakallarının altından, “Elimiz boş dönemeyiz Lark,” dedi Minik Paul. “Lord Kumandan bundan hiç hoşlanmaz.” İri adamın ezilmiş burnunun altında buz vardı. Sümüğü donmuştu.

İnce kürk eldivenin içindeki eli bir mızrağın sapını sıkı sıkı kavramıştı. “Yaşlı Ayı da kahrolsun,” dedi Lark; keskin hatları, asabi gözleri olan sıska bir adamdı. “Mormont gün doğmadan ölmüş olacak, unuttun mu? Onun neden hoşlandığı kimin umurunda?” Minik Paul, küçük siyah gözlerini kırpıştırdı. Belki de unuttu, diye düşündü Chett; hemen her şeyi unutabilecek kadar aptal bir adamdı Paul. “Yaşlı Ayı’yı neden öldürmek zorundayız? Neden sadece kaçıp onu rahat bırakmıyoruz?” “Onun bizi rahat bırakacağını mı düşünüyorsun?” dedi Lark. “Peşimize düşer. Av olmak mı istiyorsun seni koyun kafalı?” “Hayır,” dedi Minik Paul. “İstemem. İstemem.” “Öyleyse onu öldüreceksin?” dedi Lark. “Evet.” İri adam, mızrağının ucunu donmuş nehir kıyısına vurdu. “Yapacağım. Bizi avlamamalı.” Lark ellerini kollarının altından çıkarıp Chett’e döndü.

“Rütbelilerin hepsini öldürmeliyiz bence.” Chett bunu duymaktan bıkmıştı. “Bunu konuşmuştuk. Yaşlı Ayı ve Gölge Kule’den Blane ölecek. Grubbs ve Aethan da öyle, nöbet sırasındaki talihsizliklerinden; Dywen ve Bannen iz sürebildikleri için; Sör Domuzcuk da kuzgunlar yüzünden. Hepsi bu kadar. Onları uykularında, sessizce öldüreceğiz. Bir çığlıkla solucan yemi oluruz, hepimiz.” Chett’in çıbanları öfkeden kıpkırmızı kesilmişti. “Sen, sadece sana söyleneni yap ve kuzenlerinin de kendi işlerini yaptıklarından emin ol. Ve sen Paul, unutma, üçüncü nöbet, ikinci değil.” “Üçüncü nöbet,” dedi iri adam sakalların ve donmuş sümüğün arasından. “Ben ve Sessizayak. Unutmam Chett.”

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir