Gerard De Villiers – Sas #34 – Abd’ye Ambargo

Prens Malko Linge, Kont von Ponickau’ nun uzattığı turuncu renkli kiremiti oluğun kenarındaki boşluğa yerleştirdi. İşçiler bir hafta boyunca soluk almaksızın çalışmışlar, ama Prens Malko Linge’in konukları kiremit aktarıcılığı oynayarak eğlenebilsinler diye iki metrekarelik bir alanı boş bırakmışlardı. Gökyüzünde tek bir bulut görünmemesine rağmen kuru bir soğuk vardı. Prenses von Bols çatı katına tırmanırken elbisesini yırtmış, kiremitleri yerleştirirken de iki tırnağını kırmıştı. Malko özür dilemek için kılıktan kılığa girerek ancak kendini affettirebildi. Fakat prensesin başına gelenlerden sonra diğer konuklar zemin katta kalarak havyarlı kanepelerle Dom Perignon şişelerine gömülmeyi tercih ettiler. Yalnızca yaşlı von Ponickau Malko’ya yardım etmekten vazgeçmedi. Viyana’daki son dedikoduları anlatarak kiremitleri bir bir ona uzatıyordu. Malko elindeki kiremiti okşadı. Eğer Central Intelligence Agency’deki görevliler onca zorlukla kazandığı parayı nereye harcadığını bilselerdi, Malko’nun zekâsından mutlaka şüphelenirlerdi. Bir kadın sesi onu düşüncelerinden sıyırdı: Malko! Burada ne yapıyorsun? Herkes aşağıda seni bekliyor! Malko başını sesin geldiği yöne çevirdi. Malko’nun işe ara vermesini fırsat bilen Kont Ponickau çoktan sırra kadem basmıştı. Bir eliyle eteklerini toplayan genç kadın bir basamak tırmandı ve diğer elindeki içki kadehini Malko’ya uzattı. Malko içkisini içti ve konuğuna gülümsedi. Diğer kadınlar Patricia Highsmith’ten nefret ederlerdi.


Genç kadın kışlarını kayak yaparak geçirir, hafta sonları da Acapulco’ya giderdi. Malko boşalan kadehini ona uzattı. Patricia üç basamak daha tırmandı. Malko eğildiğinde genç kadın onu hafifçe öptü ve geri çekilerek: Dişi kaplanınız buradayken işimiz zor… Dedi. Kontes Alexandra’dan söz ediyordu. Malko’nun nişanlısı Alexandra’nın ne kadar kıskanç olduğunu bilmeyen kalmamıştı. Patricia iç çekti. Geldiğimden beri pek görüşemedik. Patricia, Liezen’e iki saat önce gelmişti. Kendisini havaalanında Malko’nun değişmez hizmetkârı Elko Krizantem karşılamıştı. Cidda ile aran nasıl? Diye sordu Malko. Fena sayılmaz, dedi Patricia. Nemiran ile bol bol yolculuk yaptık. Çok güzel bir gemi! İlginç bir şeyler öğrendin mi? Fazla değil. Arapça bilgimi artırmam gerekecek.

Ama Capri’de garip bir rastlantı oldu. İki gün orada kaldık. Güvertede güneşlenirken arka tarafta Nafud Cidda’nın bir adamla konuştuğunu duydum. İngilizce konuşuyorlardı. Az sonra üşüyünce aşağı indim. Cidda hâlâ o adamın yanındaydı. Beni görünce ayağa kalkarak konuğunu tanıştırdı. Adının Jim Evens olduğunu söyledi. Patricia sözlerini gülerek sürdürdü: Terbiyeli bir kadın olduğum için “iyi günler Bay Evens!” dedim. Adam elimi öpmeye bile tenezzül etmedi. Sonra içeri girdim.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir